Yüzde 6 cari açıkla karşılaşacağız!

Babacan, İzmir İş Dünyası Buluşması toplantısında önemli açıklamalarda bulundu.

Yüzde 6 cari açıkla karşılaşacağız!
Yüzde 6 cari açıkla karşılaşacağız!
GİRİŞ 05.08.2014 09:21 GÜNCELLEME 05.08.2014 09:21


Başbakan Yardımcısı Babacan, "Bu yıl sonu itibarıyla yüzde 6, belki biraz daha altında cari açıkla karşılaşacağız. Tabii yüzde 8 gibi rakamlardan sonra 6 fena rakam değil" dedi.

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, İzmir Ticaret Odası ev sahipliğinde düzenlenen, "İzmir İş Dünyası Buluşması" toplantısına katılarak bir konuşma yaptı. Ailesinin ticaret hayatının içinde olduğunu, kendisinin damdan düşen birisi olarak iş dünyasının karşılaştığı sorunları ve beklentileri daha iyi anlayacak bir konumda bulunduğunu anlatan Babacan, İzmir ekonomisine yön veren İzmir Ticaret Odası'nın kurduğu İzmir Ekonomi Üniversitesi'nin kısa zamanda dünyanın en iyi 500 üniversitesi arasına girmesinin büyük başarı olduğunu belirtti.

Bir ülkenin ekonomik olarak büyüklüğünün insan kaynağının eğitimine bağlı olduğunu, eğitim politikalarını bu gerçekten hareketle şekillendirdiklerini ifade eden Babacan, toplam üniversite sayısının 12 yılda 3 mislinden fazla arttığını, nicelik yanında niteliğin de artırılması için yoğun çalışmaların devam ettiğini kaydetti.

"İZMİR ÇOK ÖNEMLİ BİR KONUMDA"

İzmir insan kaynağına bakıldığında çok önemli bir konumda olduğunu, dışa açık, dünyayla bütünleşmiş ve sosyo ekonomik gelişmişlik indeksinde ilk sıralarda yer alan bir kent olduğunu, teşvik sistemiyle ilgili sorunların da buradan kaynaklandığını anlatan Babacan, gelişmişlik endeksi düşük bölgelere daha yüksek oranda teşvik sağlandığını ancak en nihayetinde her ne kadar teşvik programı uygulanırsa uygulansın illerin insan kaynağının en önemli teşvik olduğunu belirtti. Babacan, "İzmir'deki nitelikli insan gücünün ilin gerçek potansiyelinin oluşmasında itici güç olacağına inanıyorum" dedi.

İzmir'in liman, ticaret, tarım ve turizmde büyük potansiyele sahip olduğunu, zengin ham madde kaynaklarına sahip olduğunu, 2013 yılında kentin toplam dış ticaretinin 20 milyar dolara ulaştığını, bu rakamın 2002'ye göre 4 misli artışı gösterdiğini anlattı. EXPO için İzmir'e büyük destek verdiklerini, Türkiye'nin adayı belirlenirken kendisinin Ankara'da İzmir' desteklediği için eleştiri aldığını ifade eden Babacan, baştan bu yana doğru bildikleri yoldan şaşmadıklarını bildirdi.

Babacan, İzmir'in bir dünya kenti olmayı çoktan hak ettiğini bu hedef kapsamında çalışmalarında yılgınlığa kapılmaması gerektiğini işaret ederek, "Yoğun çaba gösterdik ama çalışmaya devam edeceğiz, yılmak yok, bıkmak, boş vermek asla yok. Önümüzdeki dönemde gerçekçi, iyi planlanmış hedefler seçip çalışmaya devam etmemiz gerekiyor. Çünkü İzmir bunu hak ediyor" diye konuştu.

DÜNYA EKONOMİLERİNDEKİ GİDİŞAT

Dünya ekonomilerindeki gidişatı da değerlendiren Ali Babacan, "Önümüzdeki dönem, Türkiye ekonomisi açısından yine önemli dönemeçlerin yaşanacağı bir dönem olacak. Küresel ekonomiye baktığımızda kritik dönemlerden geçti ve geçiyor. 2008-2009 yılları nereden bakarsanız bakın en ciddi ekonomik daralmaların yaşandığı bir dönem oldu. Krizin tortuları ve ağır yükünün temizlenmesi çok uzun sürecek, yıllar belki bazı ülkeler için on yıllar sürecek. Krizin en kötü dönemlerini artık arkamızda bıraktığımızı da görüyoruz. Gelişmiş ülkelere göz attığımızda ABD'de diğer gelişmiş ülkelere göre daha güçlü bir toparlanma yaşanıyor. ABD Merkez Bankası da para politikalarında normalleşme sinyalleri verdi."

ABD Merkez Bankası'nın Hazine kağıtlarını satın alarak piyasaya likidite sağladığı, sıfıra yakın faiz oranlarıyla piyasayı stabilize etmeye çalıştığı bir dönemden varlık alımlarını yakında sıfırlayacağını arkasından da faiz oranlarını gelecekte artıracağı bir ortama gireceğini, bunun kötü bir olay olarak değerlendirilmemesi gerektiğini, bir normalleşme olarak değerlendirilmesi gerektiğini anlattı.

Türkiye'nin geçen yılı 820 miyon dolarlık mili gelirle kapattığını, kişi başına düşen milli gelirde Japonya va AB ortalamasının yüzde 50-60'ına ulaştığını, aradaki farkı hızla kapatmayı ifade eden Babacan, Türkiye'nin gelir dağılımını en hızlı şekilde düzelten ülkelerden olduğunu, orta kesim olarak tabir edilen vatandaş sayısının 2'ye katlandığını söyledi.

CARİ AÇIK SORUNU

Makroekonomik programları yaparken artık kamu borcu sorununu ve borcun sürdürülebilirliği hedefiyle hareket etmediklerini, son 3-4 yıldır bu programları yaparken cari açığın sürdürülebilirliği ve özel sektörün dış borcunun sürdürülebilirliği ağırlıklı bakış açısıyla hareket ettiklerini anlatan Babacan, yükselen petrol ve doğalgaz fiyatları nedeniyle cari açığı yükselen bir ülke olduklarını, bu sorunla mücadele konusunda önemli adımların atıldığını kaydetti.

Babacan, şöyle konuştu:

"Bu yıl sonu itibarıyla yüzde 6, belki biraz daha altında cari açıkla karşılaşacağız. Tabii yüzde 8 gibi rakamlardan sonra 6 fena rakam değil. Zaten biz Orta Vadeli Programımızı yaparken cari açığımızı yüzde 5,5 öngörmüştük. Bu gerçekçi ve makul görülmüştü. Burada önemli olan iradeyi ortaya koymak ve adımlar atabilmek. Türkiye için yüzde 4-5 arası bir cari açığın sürdürülebilir olduğunun bir çok bağımsız analiz yapan kuruluş tarafından ortaya konduğunu görüyoruz. Büyüme oranı kadar bir cari açık özel sektörün dış borcunun milli gelire oranını sabit götürüyor, artmasını engelliyor.

Özel sektörümüzün dış borcu milli gelire oranla sabit seyredecek bir program ortaya koyduğumuzda çok endişelenmemek lazım. Ama özel sektörün dış borcu, milli gelire oranla her sene artarsa haklı olarak uluslararası piyasalar da ileride ödenip ödenmemesiyle ilgili endişeleri ortaya çıkıyor. Cari açık dediğimiz konu aslında dönüp dolaşıyor özel sektörün dış borcu ve bunun sürdürülebilirliği sorunu olarak karşımıza çıkıyor."