'Yemen'deki çatışma petrol sevkiyatını vurabilir'

Hazar Strateji Enstitüsü Uzmanı Doç. Dr. Fatih Macit, Yemen'deki çatışma ortamının petrol sevkıyatını olumsuz etkileyebileceğini belirtti.

'Yemen'deki çatışma petrol sevkiyatını vurabilir'
'Yemen'deki çatışma petrol sevkiyatını vurabilir'
GİRİŞ 30.04.2015 12:07 GÜNCELLEME 30.04.2015 12:07

Macit, BP tarafından yayınlanan istatistiklere göre 2013 sonu itibariyle dünyadaki toplam kanıtlanmış petrol rezervinin 1,69 trilyon varil civarında bulunduğunu, dünyadaki toplam rezervlerin ise yaklaşık yüzde 47,9'unun Orta Doğu bölgesinde yer aldığını söyledi.

Dolayısıyla bu bölgeye yönelik petrol arzını tehlikeye sokabilecek gelişmelerin ciddi olarak petrol fiyatlarında tedirginlik yarattığının altını çizen Macit, bölgede ortaya çıkan çatışmaların özellikle petrole dayalı türev finansal piyasalarda önemli ölçüde speküle edildiğini ve fiyatlarda yukarı yönlü hareketi ortaya çıkardığını anlattı.

Macit, Yemen'de son dönemde ortaya çıkan çatışma ortamının ve bunun genişleme ihtimalinin fiyatlarda yüzde 6 civarında bir yükselişe neden olduğuna dikkati çekerek, "Yemen 3 milyar varil kanıtlanmış petrol rezerviyle dünyadaki toplam rezervlerin sadece yüzde 0,2'sine, Orta Doğu'daki kanıtlanmış rezervlerin ise yüzde 0,37'sine sahip bulunmaktadır" dedi.

Üretim ve rezerv açısından bakıldığında sadece Yemen'in petrol fiyatlarını önemli ölçüde etkileyecek bir unsur olarak görülmediğini vurgulayan Macit, burada özellikle piyasaların tehdit olarak gördüğü unsurun çatışma ortamının daha da genişlemesi ve bunun petrol ticaretinin yapıldığı güzergahları etkilemesi olduğunu dile getirdi.

Dünyadaki ticarete konu olan ham petrolün yaklaşık yüzde 63'ünün deniz yoluyla taşındığını aktaran Macit, şöyle devam etti:

"Bu anlamda günlük 17 milyon varil petrolün geçişinin sağlandığı Hürmüz Boğazı, 15,2 milyon varilin petrolün geçtiği Malakka Boğazı, 4,5 milyon varil ile İstanbul ve Çanakkale Boğazları ve 3,8 milyon varille Bab'ül Mendep Boğazı ön plana çıkmaktadır.

Bab'ül Mendep Boğazı'nın kuzeydoğusunda yer alan bir ülke olarak Yemen'de ortaya çıkan çatışma ortamı doğal olarak petrol ticaretinin sekteye uğraması anlamında soru işaretleri ortaya çıkarmaktadır.

Dolayısıyla bölgedeki çatışma ortamının genişleme ihtimali genel olarak petrol üretiminde bir sıkıntı oluşturmamakla birlikte bunun taşınmasında sıkıntı çıkarabileceği beklentisi, fiyatlar üzerinde yukarı yönlü bir baskı oluşturmaktadır."

"İran'ın krizi tırmandıracak hamlelerden kaçınması muhtemel"

Fatih Macit, fiyatlardaki yukarı yönlü baskının ne kadar devam edeceğinin özellikle İran ve Suudi Arabistan başta olmak üzere tarafların tavrına bağlı olacağını belirterek, burada özellikle İran'ın krizi tırmandıracak hamlelerden kaçınmasının muhtemel göründüğünü söyledi.

İran'ın 157 milyar varil kanıtlanmış petrol rezervi ile dünyadaki toplam petrol rezervlerinin yaklaşık yüzde 9,3'ünü elinde bulundurduğunu vurgulayan Macit, buna karşılık İran'ın, 2013 yılı sonu itibariye günlük ortalama 3,5 varil petrol üretimiyle dünyadaki toplam üretimin sadece yüzde 4'ünü gerçekleştirdiğini açıkladı.

Doğalgaz anlamında da İran'ın henüz aktif hale gelmemiş ciddi rezervleri bulunduğuna dikkati çeken Macit, şöyle devam etti:

"Örneğin İran'ın kanıtlanmış doğalgaz rezervleri Rusya'dan daha fazla olmasına rağmen yaptığı üretim Rusya'nın yaptığı üretimin dörtte birine ancak denk gelmektedir. İran son yıllarda uygulanan yaptırımlar ve ambargolar nedeniyle bu zengin kaynakları ticarileştirmede sıkıntı yaşamış ve bu anlamda ekonomik olarak rahat bir konumda bulunmaktadır.

ABD ile son dönemde yürütülen müzakereler ve oluşan anlaşma ortamı, İran açısından zengin petrol ve doğalgaz kaynaklarını kullanabilme anlamında önemli bir fırsat ortaya çıkardı. İran'ın bu fırsatı iyi kullanabilmesi anlamında bölgedeki gerginlikleri artırıcı taraf olmaktan kaçınması en rasyonel yol olarak görünüyor."

Macit, Yemen'de son dönemde ortaya çıkan gelişmelerin piyasalar tarafından bir risk unsuru olarak görülüp petrol fiyatlarında bir yükselişe neden olsa dahi bunun tekrar tersine dönmesinin daha muhtemel bir senaryo olarak çıktığını ifade etti.

"Piyasalar açısından ana risk faktörü Bab'ul Mendep"

Capital Economics Ekonomisti Jason Tuvey ise Yemen'in günlük 150 bin varillik petrol üretimi göz önüne petrol piyasalarını doğrudan etkilemesinin mümkün olmadığını ancak ülkenin batısında bulunan Bab'ul Mendep'in önemli bir petrol geçiş güzergahı olması nedeniyle bölgedeki krizin petrol piyasaları tarafından yakından izlendiğini söyledi.

Ülkedeki gelişmelere yönelik risk algısının petrol fiyatlarının yaklaşık yüzde 6 artış yaşanmasında ana etken olduğunu vurgulayan Tuvey, "Yemen'in komşusu Suudi Arabistan'ın petrol tesisleri risk bölgesinden uzakta yer alıyor.

Diğer komşu ülke Umman'ın da tesisleri risk altında görünmüyor. Asıl risk faktörü, Yemen ve Cibuti arasında bulunan Bab'ul Mendep'ten geçen petrol sevkıyatı.

Buradaki karışıklık piyasalar tarafından göz ardı edilemez. Koalisyonun hava saldırılarının başarısız olması durumunda Husiler avantaj sağlayabilir" diye konuştu.

KAYNAK: AA