TÜSİAD'tan hükümete destek!Memnuniyetle karşıladık

Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik, 'Şu ana kadar gerçekçi hedefler ve tasarruf tedbirleri içeren Yeni Ekonomi Programı'nı ve Merkez Bankamızın sıkılaşma yönünde attığı adımları memnuniyetle karşıladık.` dedi.

TÜSİAD'tan hükümete destek!Memnuniyetle karşıladık
TÜSİAD'tan hükümete destek!Memnuniyetle karşıladık
GİRİŞ 16.10.2018 15:40 GÜNCELLEME 16.10.2018 15:40

Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik, 'Şu ana kadar gerçekçi hedefler ve tasarruf  tedbirleri içeren Yeni Ekonomi Programı'nı ve Merkez Bankamızın sıkılaşma yönünde attığı adımları memnuniyetle karşıladık.' dedi.

Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik, TÜSİAD-Brookings Enstitüsü tarafından düzenlenen "Kayıp  Ütopyalar ve Korkutan Distopyalar: Liberal Dünya Düzeninin Geleceği"  konferansındaki konuşmasında, iyimserlik ve kötümserliğin arasındaki ince  çizginin gerçekçilik olduğunu söyledi.

Liberal dünya düzeninin geleceği konusunun, oldukça hassas olduğunu  belirterek, bugün liberal düzenin, hem kendi içinden, hem de dışından ciddi  saldırılarla karşı karşıya olduğuna işaret etti.

Bilecik, küresel liberal düzenin korunması ve geliştirilmesi  konusunun, herkesin üzerine titremesi gereken bir konu olduğuna dikkati çekerek,  şunları kaydetti:

"Hepimizin aşina olduğu küresel liberal düzen, çok taraflılığa, temel  insan haklarına dayalı demokratik rejimlere ve kurallı piyasa ekonomilerine  dayanır. Bu tanım, ilk olarak 11 Eylül saldırıları sonrasında jeopolitik yönden,  daha sonra ise 2008 küresel krizi sonrasında ekonomik yönden sarsıldı.

Bugün bir yanda küreselleşmenin iyi yönetilmemesinden kaynaklanan  ciddi sorunlar,  diğer yanda, korumacı eğilimlerle gündeme gelen ticaret  savaşları var. Ekonomileri Batı standartlarında düzenleyici çok taraflı ticaret  ve yatırım anlaşmaları, siyaseten zora giriyor. Serbest dolaşımın önüne yeni  engeller çıkarılıyor. Kısaca bugün dünyadaki hava sisli, şartlar çetin. Bugün,  karşımızda maalesef siyaseten parçalanma eğilimi gösteren bir dünya var. Bu  parçalanmayı, her toplum da kendi içinde kutuplaşma olarak ayrıca yaşıyor.  Bugünün geçerli 'siyasal güç' anlayışı, ne yazık ki uzlaşma ve birleştiricilik  yerine, çatışma ve kutuplaşmadan besleniyor."

Dünyanın, herkesin kendi başının çaresine bakmasını gözeten tek  taraflılığa doğru yöneldiğine dikkati çeken Bilecik, eskiden ikilemde  kalındığını, bugün ise dünyanın bir üçlemde kalıp, sıkıştığını anlattı.

"LİBERAL DEMOKRATİK SİSTEM BİZZAT LİDERİ OLAN ABD YÖNETİMİ  TARAFINDAN SORGULANIYOR"

Dünyanın siyasi ve ekonomik aktörleri hakkında değerlendirmelerde  bulunan Bilecik, şu bilgileri verdi:

"Dünya siyasi ve ekonomik sahnesinin en kuvvetli aktörlerinden ABD'nin  hegemonyası gerilerken, mevcut liberal demokratik sistem bizzat lideri olan ABD  yönetimi tarafından sorgulanıyor. Bu da, transatlantik dünyanın geleceği  açısından belirsizlik yaratıyor. Bir diğer aktör AB, evrensel anlamda liberal  demokratik değerleri, ekonomik bütünleşme ve derinleşmeyi, sosyal refah ve  uluslararası barışı üyeleri arasında en iyi sentezleyen oluşum. Üstelik çevresine  yönelik demokratik dönüştürücü gücü de en büyük artısı. Ancak onun da kendi  mimarisi ile ilgili aşması gereken yapısal sorunları var. Liberalizmle  demokrasinin ayrıştığı bir dünyada, demokratik olmayan teknokratik bir  liberalizmle, buna tepki olarak gelişen liberal olmayan çoğunlukçu ve popülist  bir demokrasi anlayışı arasında dünya olarak sıkışmış durumdayız."

"TÜRKİYE DÜNYA AKTÖRLERİYLE İLİŞKİLERİNİ, BARIŞ VE UZLAŞMA ORTAMINDA  YÜRÜTMELİ"

Türkiye'nin bütün dünya aktörleriyle ilişkilerini, barış ve uzlaşma  ortamında ve dostane ilişkilerle yürütmesi gerektiğini belirten Bilecik,  teknolojinin dünyaya etkisine de değindi. Dijital teknolojilerin gelişiminin,  insanların yaşam düzeyini yükselttiğine dikkati çeken Bilecik, "Diğer yandan  siber-güvenlik ile ilgili sorunlar, kişisel verilerin dijital ortamda korunması,  otoriter sistemlerin gözetim kapasitelerinin demokrasinin sınırlarını aşacak  yönde güçlenmesi ya da sosyal medyadaki 'yankı odaları' yoluyla meydana gelen  kutuplaşma ve radikalleşme de yeni dönemin yeni sorunları." diye konuştu.

Bu sorunların geçici değil yapısal olduğunu ve çözümün de yerel ve  ulusal değil, küresel iş birliğiyle olacağını vurgulayan Bilecik, B-20 gibi  platformların bu alanda önemli imkanlar sağladığını bildirdi.

Serbest ticaret yerine ekonomik korumacılığın, özgürlükçü demokrasi  yerine siyasal popülizmin, kültürel çoğulculuk yerine kültür savaşlarının, başta  bu politikaları çözüm olarak destekleyenler olmak üzere kimseye yaramayacağını ve  uzun vadede durumu daha da kötüleştireceğini dile getiren Bilecik, yapılacak her  hatanın, bir sonraki hatanın virüsü olacağını kaydetti.

"KARŞILAŞTIĞIMIZ SORUNLAR KÜRESEL SORUNLARDAN BAĞIMSIZ DÜŞÜNÜLEMEZ"

Erol Bilecik, küreselleşmenin kurallı ve denetimli şekilde, insanlığın  önündeki imkan ve özgürlükleri genişletecek yönde yönetiminin bir zorunluluk  olduğuna işaret ederek,  insanlığın ve demokrasinin küreselleşmesiyle,  küreselleşmenin insanileştirilmesinin ve demokratikleştirilmesinin bir arada  yürümesi gerektiğini aktardı.

Bunun yapılamaması durumunda hem liberalizmi, hem de demokrasiyi  kaybederek otoriterliğin küreselleşmesine maruz kalınacağını belirten Bilecik, şu  değerlendirmelerde bulundu:

"Türkiye açısından da kurallara dayalı liberal demokratik bir dünya  düzeninin ve değerlerinin parçası olmak, hem dış ilişkiler hem de ekonomik ve  demokratik gelişmemiz açısından hayati önemde. Batı ve AB ile olan  ilişkilerimizin gündelik gelişmelere göre iniş çıkışlı seyri, endişe verici. Bu  ilişkilerin uzun vadeli ortak çıkar ve değerler anlayışıyla yürütülmesi,  ülkemizin geleceği açısından önemli. Demokrasi, hukuk devleti, kurallara dayalı  piyasa ekonomisi ve sosyal kalkınma hedeflerinin başarılabilmesi ve ekonomimizde  son dönemde yaşanan sorunların aşılabilmesi için Batı ve AB ile ilişkilerimize  daha fazla özen göstermemiz gerekiyor. İlişkilerde kısa vadeli kayıtsızlık  sürerse, yerini uzun vadeli, daha güç sorunlara bırakır."

Bilecik, Türkiye ekonomisinde yaşanan sorunların, küresel sorunlardan  bağımsız düşünülemeyeceğini söyledi.

"Bizim de kendimize 'Yanlışı nerede yapıyoruz?' sorusunu sormamız  gerekir. Ancak bunu sorarsak, bu sorunların üstesinden gelebiliriz." diyen  Bilecik şu ifadeleri kullandı:

"Şu ana kadar gerçekçi hedefler ve tasarruf tedbirleri içeren Yeni  Ekonomi Programı'nı ve Merkez Bankamızın sıkılaşma yönünde attığı adımları  memnuniyetle karşıladık. Bankacılıksistemimizin sağlıklı işlemesi ve karşı  karşıya kaldığımız kredi daralmasının reel sektör üzerinde yarattığı olumsuz  etkilerin en kısa zamanda aşılması için Yeni Ekonomi Programı’nda da bahsi geçen  durum analizlerinin bir an önce tamamlanması ve gerekli tedbirlerin hızla  alınmasını bekliyoruz."

KAYNAK: AA