'Yandık bittik' diyenlere tokat gibi yanıt: Türkiye, dünyaya meydan okuyor

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, don felaketinin etkilediği bölgelerde çiftçilerle birebir görüşüyor. Niğde'deki elma bahçelerinde üreticilerin sorunlarını dinleyen Bakan Yumaklı, "aracısız iletişim" modeliyle talepleri topluyor.

GİRİŞ 26.04.2025 12:07 GÜNCELLEME 26.04.2025 12:57

Türkiye, son yılların en büyük zirai don felaketlerinden birini yaşadı. Meyve bahçeleri büyük hasar alırken, üreticiler ciddi kayıplarla karşı karşıya kaldı. Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, zarar gören bölgelerde durumu bizzat yerinde görmek için sahaya indi.

Bakan Yumaklı ile birlikte Niğde’de elma bahçelerinde üreticilerle buluşan TV100'den Hacı Yakışıklı, Bakan Yumaklı görüşlerini bugünkü yazısında paylaştı. Bakan'a merak edilen soruları yönelten Yakışıklı, "Gözlemlediğimiz kadarıyla ziyaretlerde herhangi bir protokol uygulanmıyor; çiftçiler Bakan Yumaklı’nın yanına doğrudan giderek yaşadıkları sıkıntıları, taleplerini ve beklentilerini aracısız bir şekilde aktarıyor" tespitinde bulundu.

Bakan Yumaklı, röportajından öne çıkan başlıklar:

“ELİ ÖPÜLESİ ÇİFTÇİ”

SORU: Bu sene zirai don oldu. Çiftçilerle birebir görüştünüz. Sahadayız, ne dersiniz, son durum nedir?

Zirai don hadisesi aslında Şubat’ta da oldu. Mersin’de, Adana’da, Hatay’da… Orada da ilk andan itibaren çok hızlı bir şekilde arkadaşlarımız çiftçilerimizin yanında oldu. Zirai don hadisesi ile ilgili meteorolojinin bize uyarılarını dikkate aldığımızda hemen arkadaşlarımıza  “Sahaya çıkın, ne yapıyorsanız üreticilerimizle birlikte yapın” dedik. Çiftçilerimizle, üreticilerimizle çok iyi bir hazırlık süreci geçirdik. İklim değişikliğinin bu derece şiddetli olması kullandığınız metotları da teknolojileri de bazen çaresiz bırakabiliyor. Ama o hadisenin olduğu andan itibaren de arkadaşlarımız çiftçilerimizin hasarlarını tespit edip yapılanları söylemek için hep yanlarında oldular. Ağaçlara yoğun bakım yapmak gerekiyor, seneye de ürün alınacak. Eli öpülesi çiftçi, bizimle beraber hareket ediyorlar. Ne derseniz yapacağız diyorlar. Hep beraber mücadele ediyoruz.

“SINIRLAR KAPANSA KİMSEYE MUHTAÇ DEĞİLİZ”

SORU: Türkiye eskiden tarımda kendi kendine yeten bir ülkeydi ama sizinle birlikte artık kendimize yetemiyor muyuz?

Bu enteresan bir söylem. Dünyada hiçbir ülke %100 kendine yetemez. Ülkelerin avantajı ve dezavantajı vardır. Biz avantajlı ülkelerden biriyiz. Yedi bölgemizde çok farklı tarımsal üretim oluyor. Biz stratejik tarım ürünleri başta olmak üzere büyük oranda kendimize yeter bir ülkeyiz. Bugün itibariyle sınırlarımız kapansa hiç kimseye muhtaç değiliz. Zengin topraklara, iklime ve üretici kesimine sahibiz. Kendi kendimize yetmiyoruz demek ülkesinden, halkından ve toprağından habersiz olmaktır.

SORU: Buğday ve unda nasılız?

Bizim kendi buğday üretimimiz ihtiyacımıza yetiyor. Un ihracatında açık ara birinciyiz. Kendi ülkenizde üretmiş olduğunuz ürünleri un üretimi için kullanıyorsunuz, ama dünyaya da bunu satabilmek için farklı ülkelerden bunları alıyorsunuz, burada işliyorsunuz. Bu sanayi çok güçlü bizde. Bu pazarlara bunları gönderiyorsunuz. Buğday ithal etme sebebimiz bu. Onlarca defa açıklanmış bir husus ama söylem olarak nedense cazip görünüyor.

“HAYVAN VARLIĞIMIZ KESİNLİKLE ARTTI”

SORU: Hayvan varlığımız son 20 yılda nüfusa oranla arttı mı azaldı mı?

Kesinlikle arttı. 17 milyon civarında büyükbaş, 53 milyon civarında küçükbaş, 400-500 milyon arası kanatlı varlığımız var. Biz sayılara değil, almış olduğumuz sonuç ve verime odaklanıyoruz. Nicelik değil niteliğe odaklanıyoruz. 3 hayvandan alınan verimi 1 hayvandan alacak şekilde gelişebilirsek başarılı oluruz. Tarımsal üretimimizi 5 şeyin üzerine oturttuk. Sürdürülebilir üretim olacak, bunu verimli yapacağız. Çünkü kaynaklar sınırlı, sayıya değil verime odaklanacağız. Kaliteli ve kayıtlı olup bunları sektöre yatırım olarak geri vereceğiz.

“İÇ PİYASAYA SATIŞ MÜMKÜN DEĞİL; NET”

SORU: Yurtdışına ihraç edilen domates, biber gibi ürünler kabul edilmeyip dönünce iç piyasaya sürülüyor mu?

Kesinlikle hayır. Siz bir üreticisiniz, emeğiniz var. Siz bunu Rus ruleti gibi kumara bırakır mısınız, dönecek mi dönmeyecek mi diye? Burada aslında halledilmesi gereken süreçteki problemlere odaklanmış durumdayız. Oluyor mu? Evet, oluyor; ama ikiye ayırmak lazım. Birincisi “pestisit” dediğimiz zirai ilaç kalıntısı sebebiyle dönenler oluyor. Bunlar hiçbir şekilde Türkiye’ye girmiyor. Mutlaka büyük çoğunlukla bu ülkelerde eğer sınır kapılarında tespit edilirse imha ediliyor. Bizde de imha ediliyor. Biz bunu kaç defa söyledik. İmha sürecimiz açık, şeffaf, buyurun gelin, ne yapıyoruz bakın diyoruz. İkincisi incir çok önemli ürünümüz. İncir’de “aflatoksin” diye bir madde oluşuyor. Siz bugün bahçeden toplayıp paketlediniz. O ülkeyle anlaştınız, bunları göndereceksiniz, arada 10-15 gün süre var. O süre içerisinde sizin ilk toplama ve paketleme anından tespit edemediğiniz küf gelişebilir. Bunun ilaçla hiçbir alakası yok. Dönenlerin yarısı da bu şekilde, ilaçla alakası yok. Zirai ilaçla alakalı herhangi bir tespit olan hiçbir ürünün Türkiye’de iç piyasada satılması mümkün değil; net.

“İLK 10 TOHUMCU ÜLKEYİZ”

SORU: Tohumda, fidede nasılız? Bittik mi, İsrail tohumu mu kullanıyoruz? Tohumların yüzde kaçı yerli?

Türkiye’de kullanılan her 100 birim tohumun ortalama 95 ila 97 birimi bu ülkenin topraklarında üretilen tohumlar. Bazı tohumlar var, bunlarda da çok büyük ilerleme kaydediyoruz; patates, şekerpancarı tohumu gibi. İsrail konusu hep egzajere ediliyor. İsrail’le 2024 Mart’tan bu yana ticaret kesildi, o dönemden bu döneme bir şey oldu mu? Hani bağımlıydık? Türkiye dünya tohumculuğunda artık otorite bir ülkedir. Dünyanın ilk 10 tohumcu ülkesinin arasındayız. Dünyanın 117 ülkesine tohum ihraç ediyoruz. Geliştirecek alan yok mu? Var, ama “bizde hiçbir şey yok” demek ya bu ülkeyi tanımıyorsunuz ya da kötü niyetlisiniz.

“HODRİ MEYDAN, BUYRUN GÖSTERİN”

SORU: Yanan ormanların yerine otel mi yapıyorsunuz?

Çok açık ve net bir şey söylüyoruz. Hodri meydan, göstersinler. Bu soruyu sorup da ispat edemeyenlere biz yanan ya da hasar gören ormanları nasıl tekrar yeşillendirdiğimizi, yeşil vatana kattığımızı ispat edebiliriz. Her an, kim istiyorsa bekleriz, buyursunlar.

“İDDİALAR VE GERÇEKLER”

Bakan Bey çiftçilerden sonra Niğde merkezde ziyaretlere devam ederken ben Ankara’ya dönüş yolunda “Tarım Cebimde” internet uygulaması üzerinden hazırlanan “İddialar ve Gerçekler” bölümünü okuyarak sizler için özet notlar aldım.

Bomba bilgiler, son rakamlar ve hakikatler şunlar:

*Cari fiyatlarla 2002 yılında 24,5 milyar dolar olan tarımsal GSYH (Gayrisafi Yurt İçi Hâsıla) 2024 yılında %181 artışla 68,9 milyar dolara yükseldi.

*Son 5 yılda tarım ihracatında %57,5 artış sağlandı. 2024’te dünyaya 32,6 Milyar dolarlık tarım ve gıda ürünü sattık, ihraç ettik.

*2025 yılında “tarımsal desteklemeler” için 135 milyar TL kaynak ayrılmış.

*2002’de 98 milyon ton olan bitkisel üretim 2024’te %40 artarak 137,4 milyon ton oldu. Domates, havuç, çeltik, patates, yer fıstığı, armut, kayısı, incir, nar, Antep fıstığı, badem, ceviz, zeytin, zeytinyağı, kuru soğan ve biber gibi birçok üründe üretim rekorları kırdık.

*Bakla (taze), bezelye (taze), biber, domates, havuç, hıyar, sarımsak, taze fasulye, lahana, kavun, karpuz, patlıcan, pırasa, limon, mandalina, portakal, altıntop, çilek, dut, nar, kestane, Antep fıstığı, üzüm, elma, armut, ayva, şeftali, erik ve kiraz gibi pek çok üründe yeterlilik oranları %100’ün üzerindedir.

*Ülkemiz; fındık, kiraz, ayva, incir, keçiboynuzu ve kayısı üretiminde dünyada birinci sıradadır.

Edindiğim bilgilere göre tane tane yazayım. An itibariyle fındıkta dünya üretiminin %70’i bizde! Kayısıda dünyada 1’inciyiz, kiraz üretiminde 1’inciyiz, incirde dünya üretiminin %25’i ile 1’inciyiz. Üzüm, zeytin ve domateste dünyada 4’üncüyüz.

*Türkiye’de yumurta, süt, tavuk eti, bal ürünleri “iç tüketimi” %100’den fazla karşılıyor. Kırmızı ette %95 yeterlilik oranı var. Her 100 kilo etin 95 kilosu yerli ve milli, yani bu topraklarda yetişen hayvanlardan oluşuyor.

*Tarım arazilerinin ekilişi azalıyor mu? Tam tersine, son 2 yılda 11,8 Milyon Dekar alan üretime kazandırıldı.

*Bakanlık Çiftçi Kayıt Sistemi (ÇKS) kayıtlarına göre çiftçi sayısı son beş yılda sürekli artmıştır. Ayrıca sisteme kayıtlı arazi miktarı da artmaktadır. Şu anda sisteme kayıtlı 2 milyon 344 bin çiftçimiz var.

*Buğday unu ihracatında ülkemiz 2002 yılında dünyada 11’inci sırada iken 2005’ten beri dünyada 1’inci sırada yer almaktadır.

*2002–2025 (Şubat ayı sonu itibarıyla) yılları arasında mamul maddenin (un, makarna, irmik, bisküvi, bulgur vb.) buğday karşılığı dâhil 107 milyon ton ithalat yapılmışken, 117 milyon ton ihracat yapılmıştır. Değerde 18,9 milyar dolar, miktarda ise 10 milyon ton dış ticaret fazlamız vardır.

*Gelelim SAMANCILARA…  Ülkemizin saman üretimi yıllık 25 milyon ton olup hayvancılıkta 19 milyon ton saman tüketilmektedir. Geri kalan miktar; kâğıt endüstrisinde, mantar yetiştiriciliğinde ve hayvan altlığı olarak kullanılmaktadır. 2024 yılında saman ithalatı 39 ton olup 27 bin 490 ton saman ihracatı yapılmıştır. 2025 yılının ilk iki ayında saman ithalatı 8 ton olup 2 bin 651 ton saman ihracatı yapılmıştır.

*HAYVAN VARLIĞI…

*Büyükbaş hayvan sayısı; 2002’de 9,9 Milyon baştan 2024’te %71,7 artışla 17 Milyon başa yükseldi.

*Küçükbaş hayvan sayısı; 2002’de 31,9 Milyon baştan 2024’te %72,1 artışla 54,9 Milyon başa yükseldi.

*Arıkovanı sayısı; 2002’de 4,2 Milyon adetten 2024’te %114,3 artışla 9 Milyon adede ulaşmıştır.

*ORMANLAR… Son 22 yılda, orman alanımız 2,6 milyon hektar arttı. Son 22 yılda yapılan ağaçlandırma çalışmaları ile orman varlığımız %12,5 arttı. Bugün itibarıyla orman alanımız ülke yüz ölçümünün %30'unu kaplamaktadır. 2028 yılı orman varlığının 23,6 milyon hektara çıkarılması ve ormanların ülke yüz ölçümünün %30,3'ünü kaplaması hedeflenmektedir.

*Tohum ihracatı 2002’de 17 milyon dolar iken 2024 yılında %1.890 (Bin Sekiz Yüz Doksan) artışla, 117 ülkeye ihracat yaparak 338 milyon dolara çıkmış.

Hülâsa; nüfusumuz %31 artarken büyükbaş hayvan sayısı %71, küçükbaş hayvan sayısı %72 artmış. Bu da nüfusa oranla hayvan varlığının iki kattan daha fazla çoğaldığını gösterir.

SON SÖZ: Tarım, hayvancılık ve ormanla ilgili konularda lütfen tabir-i caizse “atmasyonlara” gelmeyin. “Yandık, bittik” diyenlere bir bakın; aynı kişiler 23 yıldır, “Erdoğan’ı devireceğiz” diye ortada geziyor. Lütfen gerçekleri takip edin. Bildiğiniz bir şey varsa net olun. Ülkemizin ve ona hizmet eden herkesin kıymetini bilin.

KAYNAK: TV100
Özgür Gündüz Haber7.com - Editör
Haber 7 - Özgür Gündüz

Editör Hakkında

Konya Selçuk Üniversitesi’nden 2006 yılında mezun oldu. 16 yıllık gazeteci. Çeşitli dergi, gazete ve ajanslarda görev aldıktan sonra 2011 yılında internet haberciliğine başladı. Pek çok haber ve röportaja imza attı. Meslek hayatına Haber7.com’da 7 yıldır ekonomi editörü olarak devam etmektedir.