Cevdet Yılmaz: Türkiye ilk kez yüksek gelirli ülkeler kategorisine geçme eşiğine geldi
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz "Dünya Bankası verilerine göre Türkiye ilk kez yüksek gelirli ülkeler kategorisine geçme eşiğine geldi. Bu, ekonomik tarihimizde önemli bir dönüm noktasıdır." dedi.
Turkuvaz Medya, Türkiye finans dünyasının liderlerini ve karar vericilerini bir araya getiren 5. Finansın Geleceği Zirvesi & 13. Para Sohbetleri Zirvesi gerçekleşti.
- Ekonomik Büyüklük ve Hedefler: Türkiye’nin nominal milli gelirinin 2025 sonunda 1,5 trilyon doları aşması bekleniyor. Satın alma gücü paritesine göre Türkiye, İtalya’yı geride bırakarak Avrupa’nın 4., dünyanın ise 11. büyük ekonomisi olma eşiğine geldi.
- Yüksek Gelir Grubu: Türkiye, kişi başına düşen gelirde "yüksek gelirli ülkeler" kategorisine geçiş sürecinde.
- Politika Önceliği: Birinci öncelik enflasyonla mücadele; ancak bu süreçte büyüme ve istihdamdan taviz verilmeyen dengeli bir politika izleniyor.
- Küresel Görünüm: Dünya ticareti artık büyümeyi sürüklemiyor ve korumacılık artıyor. Buna rağmen Türkiye için 2026 yılının dış koşullar açısından daha destekleyici olması bekleniyor.
- Büyüme Rakamları: Son 5 yılda borsadaki şirket sayısı 200 artarak 600’e yaklaştı. Günlük işlem hacmi 25 milyar TL’den 200 milyar TL’ye çıktı.
- Teknoloji ve Altyapı: Emir ve işlem kapasiteleri katbekat artırıldı. Borsa İstanbul teknolojisi yurt dışına ihraç ediliyor.
- Yeni Hedefler: Takas süresinin T+2’den T+1’e indirilmesi için çalışmalar sürüyor ve yapay zeka kullanımı operasyonlara entegre ediliyor.
Türkiye ekonomisi 2025 sonunda milli gelirini 1,5 trilyon doların üzerine taşımaya hazırlanırken, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz küresel ekonomik düzende yaşanan dönüşüme dikkat çekti. Yılmaz, Türkiye’nin nominal milli gelirde dünyanın 16., satın alma gücü paritesine göre ise Avrupa’nın 4. büyük ekonomisi konumuna yükseldiğini ve tarihi olarak ilk kez İtalya’yı geçtiğini vurguladı.
Turkuvaz Medya tarafından düzenlenen 5. Finansın Geleceği Zirvesi & 13. Para Sohbetleri Zirvesi, finans sektörünün liderlerini, düzenleyici kurumları ve Türkiye ekonomisinin yol haritasını şekillendiren üst düzey karar vericileri bir araya getirdi. Zirvede, küresel ekonomik dengelerin yeniden tanımlandığı bir dönemde Türkiye’nin güçlü ekonomik performansı, finansal mimarisinin dönüşümü ve teknoloji odaklı büyüme stratejileri ele alındı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın değerlendirmeleri, Türkiye’nin küresel ekonomideki yükselen konumunu—özellikle milli gelirde 1,5 trilyon dolar eşiği, Avrupa’nın 4. büyük ekonomisi olma başarısı ve İtalya’yı geride bırakması zirvenin en önemli gündem başlıklarından biri oldu.
BORSA İSTANBUL GENEL MÜDÜRÜ KORKMAZ ERGÜN: “BÜYÜME VE TEKNOLOJİDE KÜRESEL STANDARTLARI YAKALAYAN BİR FİNANSAL GÜÇ MERKEZİYİZ”
Borsa İstanbul’un sürdürülebilir büyümenin desteklenmesi adına şirketlerin finansmanına önemli katkılar sağladığına dikkat çeken Borsa İstanbul Genel Müdürü Korkmaz Ergün, “Son 5 yılda borsada işlem gören şirket sayısı 200 artarak 600’e yaklaştı. Bu şirketler, toplam işlem hacminin dörtte birini oluşturuyor. Günlük işlem hacmi ise 25 milyar TL’den 200 milyar TL’ye yükseldi. Ayrıca, borsada yaklaşık 8.300 borçlanma aracı işlem görüyor” dedi.
BİST’in Dünya Borsalar Federasyonu’ndan teknoloji ödülü aldığına belirten Ergün, bilgi teknolojileri altyapısına yaptıkları yatırımlar hakkında da bilgi vererek, “Sürekli yapılan sistem geliştirmeleri ile emir sayısı kapasitesini 8 kat, işlem sayısı kapasitesini 7 kat ve emir iletim hızımızı 4 kat artırdık. Yatırımcılarımıza güvenli, hızlı ve uluslararası standartlarda bir piyasa erişimi sunuyoruz. Yeni veri merkezimizi kısa süre içinde devreye almayı planlıyoruz. Operasyonlarımıza yapay zeka kullanımını artırıyor, takas süresini T+2'den T+1’e indirmek için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Ayrıca, geliştirdiğimiz teknolojiyi yurt dışında diğer borsalara sunarak küresel ölçekte büyüyoruz” dedi.

SPK BAŞKANI İBRAHİM ÖMER GÜL: “DAHA DERİN VE KAPSAYICI BİR SERMAYE PİYASASI OLUŞTURUYORUZ”
Sermaye piyasalarının son yıllarda güçlü bir gelişim göstererek yatırımcı tabanını genişlettiğini, artan halka arzlar ve sürdürülebilir finansman araçlarıyla daha görünür hale geldiğini belirten SPK Başkanı İbrahim Ömer Gül, Bugünün küresel ekonomik görünümünde belirsizlikler ile hızlı yapısal dönüşümlerin aynı anda derinleştiği bir dönemin içindeyiz. Teknolojik yeniliklerin sağladığı ivme sayesinde finansal piyasalarımız, esneklik, derinlik ve tabana yayılma kapasitesi bakımından tarihsel olarak önemli bir seviyeye ulaşmış durumda. Bu nedenle hem dünyada yaşanan gelişmeleri hem de Türkiye’nin bu dönüşüm sürecindeki konumunu doğru okumak büyük önem taşıyor. Bugüne kadar 200’ün üzerinde şirketin halka arzı gerçekleşmiş, milyonlarca yatırımcı sermaye piyasalarımıza dâhil olmuştur. Bu olumlu tabloyu kalıcı kılmak için piyasa altyapısını güçlendirmek, şeffaflığı artırmak, yatırımcıyı korumak ve finansal okuryazarlığı geliştirmek temel önceliklerimiz arasında yer almaya devam edecektir” dedi.
Gül, Sermaye Piyasası Kurulu olarak vizyonunu, daha güçlü ve güvenilir piyasalar oluşturmak, ürün çeşitliliğini artırarak daha derin ve kapsayıcı bir sermaye piyasası yapısı inşa etmek ve dijitalleşmenin sağladığı tüm imkanlarla yatırımcı erişimini kolaylaştırmak üzerine kurulduğunu belirtti.
BDDK BAŞKANI PROF. DR. ŞAHAP KAVCIOĞLU: “BANKACILIK SEKTÖRÜMÜZ EKONOMİMİZİN OMURGASI OLMAYA DEVAM EDİYOR”
Sağlam bir finansal mimari sürdürülebilir büyümenin temeli olarak nitelendiren BDDK Başkanı Prof. Dr. Şahap Kavcıoğlu, bankacılık sektörünün son yıllarda küresel belirsizliklere rağmen güçlü sermaye yapısı, düşük takip oranları ve yüksek likiditesiyle ekonomimizin omurgası olmaya devam ettiğine dikkat çekti.
Dünya finansı köklü bir dönüşümden geçerken dijitalleşmenin rekabetin kurallarını yeniden yazdığına dikkat çeken Kavcıoğlu, BDDK’nın olarak bu dönüşümü izleyen değil, yön veren bir yaklaşım benimsediğini belirtti. Şahap Kavcıoğlu, uluslararası standartlarla uyumlu, öngörülebilir ve etkin düzenleme denetim çerçevemiz; sektörün rekabetçiliğini, risk yönetim kapasitesini ve teknolojiye uyum hızını güçlendirdiğini söyledi.
2025–2028 Stratejik Planıyla finansal istikrarı artırmayı, piyasa derinliğini geliştirmeyi, dijital ve sürdürülebilir finans ekosistemlerini güçlendirmeyi hedeflediklerini belirten Kavcıoğlu, “Amacımız, Türkiye’nin finansal mimarisini daha kapsayıcı, daha dirençli ve geleceğin ihtiyaçlarına daha hazır bir yapıya kavuşturmaktır. Bu doğrultuda, bankacılık ve banka dışı mali kuruluşların finansal ve operasyonel sağlamlığını destekleyen, uluslararası standartlara uyumu artıran, risk yönetimini, siber güvenliğini ve veri kalitesini güçlendiren adımları atmaktayız” dedi.
Dijital finans, sürdürülebilir finans ve katılım finansı ekosistemlerini birlikte ele aldıklarını belirten Kavcıoğlu, “Bireysel bankacılıkta şeffaflığı ve analiz kapasitesini yükseltiyoruz. Risk temelli denetimi güçlendirirken, açık bankacılık ve servis modeli bankacılığına uyumu, iş sürekliliğini ve iklim risklerine yönelik stres testlerini somut hedeflerle takip etmekteyiz” dedi.
CUMHURBAŞKANLIĞI YATIRIM VE FINANS OFİSİ BAŞKANI AHMET BURAK DAĞLIOĞLU: “TÜRKİYE FİNANS EKOSİSTEMİ DİJİTALLEŞME VE YAPAY ZEKA İLE YENİ BİR DÖNEME GİRİYOR”
Bankacılıktan sigortaya, sermaye piyasalarından fintech ekosistemine kadar Türkiye’de dijitalleşme, dünya örneklerinin önüne geçen bir başarı hikayesine dönüştüğüne dikkat çeken Cumhurbaşkanlığı Yatırım ve Finans Ofisi Başkanı Ahmet Burak Dağlıoğlu, “Yaklaşık 1000 finansal teknoloji şirketinin büyüme hızına baktığımızda, Türkiye’nin bu alanda sadece iç pazarda değil, bölgesel ölçekte de bir aktör olma potansiyelinin güçlendiğini görüyoruz. Önümüzdeki dönemin en kritik sınamasının yapay zeka olduğunu düşünüyoruz. Regülasyonun yoğun olduğu bir alanda yapay zekâ entegrasyonunun doğru çerçevede ilerlemesi, sektörün geleceği açısından belirleyici olacak. Bunun yanında sürdürülebilirlik ve yeşil finansman, Avrupa başta olmak üzere küresel ekonomide hızla öne çıkarken COP31’in ülkemizde düzenlenecek olması sektörümüz için büyük bir fırsat teşkil ediyor” dedi.
Yapay zeka ve sürdürülebilirliğin yanı sıra finans sektöründe bir diğer önemli başlığın katılım finans olduğunu belirten Dağlıoğlu, “Katılım finans daha adil ve kapsayıcı bir finansal mimari hedefiyle Türkiye’nin küresel vizyonunda önemli bir yer tutuyor. Mevzuat adımları, ürün çeşitliliği ve uluslararası işbirlikleri ile bu ekosistemin bölgesel ölçekte güçlenmesini hedefliyoruz. Türkiye bugün bölgesinin en güçlü üretim, AR-GE ve lojistik merkezi; aynı dönüşümün finans sektöründe de gerçekleşeceğine inanıyoruz” dedi.
Finans sektörünün yalnızca Türkiye’de değil, yakın coğrafyamızda Türkiye merkezli aktörler tarafından şekillendirilmesi gerekliliğine de dikkat çeken Dağlıoğlu, “Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Türkiye artık bölgesel bir ekonomik aktör konumuna geldi. Bölgenin en büyük ihracat merkezi, en büyük Ar-Ge ve inovasyon üssü, uluslararası işbirliklerinin bölgesel yönetim merkezi Türkiye. Bunun finans sektöründe de önemli ölçüde başarıldığını düşünüyorum. Kıymetli bankalarımızın bölgede önemli operasyonları var; ancak Türkiye’nin bu bölgesel aktör konumunu finans alanında daha da güçlendirmemiz gerektiğine inanıyorum” dedi.

T.C. CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI CEVDET YILMAZ: “DÜNYA, KORUMACILIĞIN YÜKSELDİĞİ YENİ BİR EKONOMİK DÖNEME GİRİYOR”
5. Finansın Geleceği Zirvesi’nin bir diğer önemli konuşmacı ise Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz idi. Türkiye ve küresek ekonomi üzerine çarpıcı açıklamalarda bulunan Yılmaz, dünya ticareti artık büyümeyi sürüklemediğini; daha kapalı bir küresel düzene doğru ilerlendiğini belirtti.
Eski kurallara dayalı liberal düzenin zayıfladığını dikkat çeken Yılmaz, “Geçmişte dünya ticareti ekonomik büyümenin üzerinde seyrederdi. Bugün ise tam tersi yaşanıyor. 2030’lara giderken dünya büyümesinin ticaretin üzerinde seyretmesi, küresel ekonominin yönünü değiştiren çok kritik bir veri” dedi.
“DIŞ KOŞULLAR ZOR AMA TÜRKİYE İÇİN 2026 DAHA DESTEKLEYİCİ BİR YIL OLACAK”
“Her ne kadar ideal olmayan bir konjonktürle karşı karşıya olsak da, Türkiye açısından 2025’e göre 2026’nın daha olumlu bir dış çevre sunacağını öngördüklerini belirten Cevdet Yılmaz, Avrupa ve MENA bölgelerindeki toparlanmanın, ihracatımız için önemli bir fırsat oluşturduğunu söyledi.
Türkiye son 23 yılda dünya ortalamasının çok üzerinde büyümeyi başararak tarihsel bir yakınsama sürecine girdiğine belirten Yılmaz, “Türkiye ekonomisi son 23 yılda yıllık ortalama yüzde 5,4 büyüdü. Dünya ortalaması aynı dönemde yüzde 3,5’ti. Bu fark küçük görünse de uzun dönemli etkisi çok büyüktür; bugün kişi başına gelirimizin AB ortalamasına oranı yüzde 38’den yüzde 70’e yükselmiş durumda” dedi.

“TÜRKİYE, YÜKSEK GELİRLİ ÜLKE SINIFINA GEÇİŞ EŞİĞİNDE”
“Enflasyonla mücadele birinci öncelik olduğuna kaydeden Cevdet Yılmaz, ancak bunu yaparken büyümeyi ve istihdamı feda etmeyen dengeli bir politika seti uygulamaya devam edileceğini belirtti. Yılmaz sözlerine şöyle devam etti: “Hedefimiz, oluşturduğumuz kapasiteyi koruyarak Türkiye’yi daha yüksek gelirli bir ekonomi haline getirmek. Türkiye büyümeyi sağladı, reel ekonomiyi güçlü tuttu, kapasitesini belirli bir noktaya taşıdı. Şimdi önceliğimiz enflasyonu düşürmek ve finansal piyasalarda istikrarı tesis etmek. Ancak bunu yaparken büyümeyi ve istihdamı feda etmeyen dengeli bir politika seti uyguluyoruz. Ekonomi yönetiminde temel yaklaşımımız nettir: Kapasiteyi koruyarak, istihdamı güçlendirerek ve finansal istikrarı sağlayarak Türkiye’yi bir üst aşamaya taşımak. Bu dengeyi korumak için yoğun bir çaba içerisindeyiz. Dünya Bankası’nın Atlas yöntemine göre Türkiye 2002’de alt orta gelir grubundaydı. Bugün ise ilk kez yüksek gelirli ülkeler kategorisine geçme eşiğine geldi. Bu, ekonomik tarihimizde önemli bir dönüm noktasıdır.
Türkiye pandemi döneminde kapasitesini koruyan nadir ekonomilerden biri olduğunu söyleyen Cevdet Yılmaz, “Bazı ülkelerin yetkilileri açıkça ifade ediyor: ‘Pandemide büyük hata yaptık, üretim kapasitemizi kaybettik ve hala toparlanamıyoruz.’ Bugün bile pandemi öncesi seviyesine gelememiş ekonomiler var. Türkiye ise bu süreci son derece iyi yönetti ve üretim kapasitesini koruyarak bu dönemden güçlenerek çıktı.
Ekonomi yönetiminde temel yaklaşımımız nettir: Kapasiteyi koruyarak, istihdamı güçlendirerek ve finansal istikrarı sağlayarak Türkiye’yi bir üst aşamaya taşımak. Bu dengeyi korumak için yoğun bir çaba içerisindeyiz” dedi.
“TÜM ZORLUKLARA RAĞMEN TÜRKİYE POZİTİF BÜYÜME PATİKASINI SÜRDÜRÜYOR”
Türkiye’nin yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 3,7 büyüdüğünü hatırlatan Yılmaz, ilk 9 aydaki tablonun da benzer olduğuna işaret etti. Sanayide yüzde 6,5, hizmetlerde yüzde 4,6 büyüme gördüklerini belirten Cevdet Yılmaz, sadece tarım alanında daralma yaşandığını ve bu daralmanın politika değil, aynı yılda hem don hem kuraklık yaşanmasından kaynaklandığını ifade etti.

“2025 SONUNDA MİLLİ GELİRİN 1,5 TRİLYON DOLARI AŞMASINI BEKLİYORUZ”
Nominal milli gelirimizin 1,5 trilyon doları aşacağını belirten Cevdet Yılmaz, “Bu önemli bir eşiktir. “Orta Vadeli Program’da 2025 için yüzde 3,3 büyüme öngördük, yıl sonunda bunun biraz üzerinde bir gerçekleşme bekliyoruz. IMF tahminlerinin gerçekleşmesi halinde, Türkiye nominal milli gelirde dünyanın 16. büyük ekonomisi konumuna yükselecek. Türkiye geçen yıl satın alma gücü paritesine göre dünyanın 12. büyük ekonomisiydi. Bu yıl 11’e yükseleceğiz. Bu da Türkiye’nin tarihimizde ilk kez İtalya’yı geçerek Avrupa’nın 4. büyük ekonomisi olması demek” dedi.
“PLANLAMA VİZYONUMUZ GERÇEK OLDU: TÜRKİYE, İTALYA’YI GERİDE BIRAKTI”
1960’larda Devlet Planlama Teşkilatı kurulurken Türkiye için hedef olarak İtalya referans alındığını hatırlatan, “Bugün, satın alma gücü bakımından ilk kez İtalya’nın üzerine çıkıyoruz. Bu, Türkiye’nin kalkınma hikayesindeki önemli kırılma noktalarından biridir” dedi.
TURKUVAZ MEDYA MARKA VE PAZARLAMA GRUP BAŞKANI SİNAN KÖKSAL: “AMACIMIZ, SÜRDÜRÜLEBİLİR BİR FİNANS PLATFORMU OLUŞTURMAK”
Finans sektörü bugün yalnızca ekonomik büyümenin itici gücü değil; risklerin yönetildiği, sürdürülebilirliğin desteklendiği ve yatırımların yön bulduğu stratejik bir alan hâline geldiğini belirten Turkuvaz Medya Marka ve Pazarlama Grup Başkanı Sinan Köksal, “Turkuvaz Medya Grubu olarak amacımız, yalnızca bir etkinliğe ev sahipliği yapmak değil; Türkiye’nin finansal farkındalığını, bilgi birikimini ve rekabet gücünü artıracak sürdürülebilir bir platform oluşturmaktır. Ekonominin nabzını tutan bu tür buluşmaların çoğalmasını ve güçlenmesini bu nedenle önemsiyoruz” dedi.
5. Finansın Geleceği Zirvesi & 13. Para Sohbetleri Zirvesi, Emlak Katılım, Fiba Faktoring, Halkbank, İstanbul Finans Merkezi, Takas İstanbul/Takasbank, Tera Holding/Tera Bank, Trendyol, Turkcell, Türk Altın/Koza, THY, Türk Telekom, Vakıf Yatırım ve Ziraat Bankası’nın ana sponsorluğunda; Arsavev ve Kuzu Grup’un co-sponsorluğunda ve Artaş, Cengiz Holding, Corendon Airlines, Ekmas İnşaat, Finansal Kurumlar Birliği, Integral Yatırım, Koleksiyon Mobilya, Limak, PhillipCapital, Torkam, Zeren Group, Kuzey Marmara Otoyolu, Rams ve Zeren Group’un destek sponsorluğunda gerçekleşecek.
-
HIDIR BUDUR 2 saat önce Şikayet EtSayın Cumhurbaşkanı yardımcım; güzel açıklamalar tebrikler ancak bir gerçeği de es geçemeyiz; Milletimiz "zenginin daha zengin, fakirin daha fakir olması " bazısının yatlarda katlarda fütursuzca para harcarken, bazısının semt pazarları sonrası çürük meyva sebze topladığı " MAKASIN KAPATILMASI" dileğinde..Beğen Toplam 7 beğeni
-
Şenol 3 saat önce Şikayet EtYüksek gelir gurubu doğru olsada para zenginler arasında dolaşan bir metaa maalesef. Paranın halka inmesi lazımBeğen Toplam 12 beğeni
-
öneri 4 saat önce Şikayet EtHayvancılığı geliştirin hem ucuz et yiyelim hem ihraç edelim mekkenin kurban koyunlarını biz verelim ta avustralyadan gelir. Dünya yün pazarından pay alalım.Beğen Toplam 8 beğeni