Sadece Türkiye'yi değil tüm dünyayı etkileyecek! Artık her şey hazır... Erdoğan start verecek
Kanal İstanbul projesi kapsamında ilk köprünün temeli yarın atılacak. Türkiye’nin küresel alanda söz sahibi olmasını ve Karadeniz’in bir ticaret gölü haline gelmesini sağlayacak olan Kanal İstanbul, İstanbul Boğazı’ndaki deniz yolu ulaşımına dair pek çok riski de giderecek. Peki, Kanal İstanbul neden gerekli? İstanbul Boğazı, gemi geçişi için hangi riskleri barındırıyor?
Seda Vurucu- Haber7
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'Çılgın Proje' olarak duyurduğu Kanal İstanbul için tarihi gün geldi çattı. Kanal İstanbul projesi kapsamında yapılacak ilk köprünün temeli 26 Haziran 2021'de Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından atılacak.
DÜNYA TİCARETİ DENİZ YOLU İLE GERÇEKLEŞTİRİLİYOR
Küresel ticaret, yüzde 80-90’lara varan oranda deniz yolu ile gerçekleştiriliyor. Ekonomik açıdan bakıldığında yıllık ortalama 30 trilyon dolarlık mali değerin yüzde 60-70’i deniz yolu ile sağlanıyor.
Teknolojinin gelişmesi, altyapıların her geçen gün iyileştirilmesine karşın ticarette, deniz yolu ulaşımının hakimiyeti devam ediyor.
Bunun en büyük sebeplerinden biri ise ticari kâr oranını arttırması; deniz yolu ulaşım maliyetlerinin diğer taşımacılık yöntemlerine oranla daha düşük olması.
NEDEN DENİZ ULAŞIMI TERCİH EDİLİYOR?
Deniz ulaşımı, diğer taşımacılık faaliyetlerine göre maliyet, verimlilik ve çevresel hususlarda pek çok fayda sağlıyor.
Dünya Gemicilik Konseyi (World Shipping Council) verilerine göre, büyük bir kargo gemisinin bir yılda 200 bin konteyner mal taşıması; tek seferde ise 7 bin 600 araç taşıyabilme kapasitesi, deniz yolu taşımacılığını diğer ulaşım yollarına karşı üstün kılıyor.
Hava yolunda ağırlık kapasitesinin düşük olması ve pek çok sefer yapılma gerekliliği, demir yolu içinse binlerce kilometrelik mesafenin kat edilmesi gibi sebepler, en iyi alternatif olarak deniz yolunun ticaretteki hakimiyetini arttırıyor.
Öyle ki 0,45 kilogram ağırlığa tekabül eden 1 pound ağırlığındaki bir yük, uçak ile 1,5 dolara; TIR ile 10 cente; demir yolu ile 1 cente; deniz yoluyla ise yalnızca 0,5 cente taşınıyor.
İSTANBUL BOĞAZI’NDAN KAÇ GEMİ GEÇİYOR?
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı verilerine göre, İstanbul Boğazı’ndan 2019 yılında 41 bin 112; 2020 yılında ise Covid-19 salgınının dünya ticaretinde yol açtığı olumsuz koşullara rağmen 38 bin 404 gemi geçti.
Yıllara göre karşılaştırmalı istatistiklere bakıldığında ise gemi sayısı azalsa dahi taşınan yük kapasitesi artmış durumda.
İstanbul Boğazı’ndan 2010 yılında 50 bin 871 gemi 505 milyon ton; 2015 yılında 43 bin 544 gemi 565 milyon ton; 2020 yılında ise 38 bin 404 gemi 619 milyon ton yük taşıdı.
Bu rakamlar, her ne kadar yükün arttırılarak geçişlerin azaldığına dair bir veri sunsa da gemilerin daha fazla yük taşıması ve boyutlarının büyümesi İstanbul Boğazı’nın kapasitesini zorlayabiliyor.
ÖNÜMÜZDEKİ YILLARDA BOĞAZ TRAFİĞİ NASIL OLACAK?
İletişim Başkanlığı tarafından hazırlanan “50 Soruda Kanal İstanbul” çalışmasında yer alan verilere göre, 2050 yılında İstanbul Boğazı’ndan geçecek gemi sayısının yılda 78 bin; 2070 yılında ise 86 bin olması bekleniyor.
Oysaki İstanbul Boğazı’ndan yıllık güvenli geçiş kapasitesinin 25 bin olduğu biliniyor.
Günümüzde yıllık 38 bin geminin geçiş yaptığı İstanbul Boğazı’nın ilerleyen yıllarda güvenlik kapasitesinin iki ya da üç misli geçişe ev sahipliği yapacağı tahmin ediliyor.
Mevcut gemi geçişlerin dahi Panama Kanalı’nın dört, Süveyş Kanalı’nın ise üç katı fazla olduğu İstanbul Boğazı, bugün kapasitesinin oldukça üzerinde gemi geçişi sağlıyor ve güvenlik açısından Kanal İstanbul’un önemi bir kez daha gün yüzüne çıkıyor.
İSTANBUL BOĞAZI GEMİ GEÇİŞİ İÇİN NEDEN GÜVENLİ DEĞİL?
Doğal bir jeolojik oluşum olan 30 kilometrelik İstanbul Boğazı hem genişlik hem de kavisli yapısı nedeniyle gemi geçişlerinde çeşitli riskler barındırıyor.
1930’lu yıllarda 50 metre civarındaki gemiler yük taşırken günümüzde yük kapasitesinin arttığı 350 metreye kadar ulaşan gemiler kullanılıyor.
En keskin dönüş noktası 80 derece; en dar dönüş noktası ise 698 metre olan İstanbul Boğazı, çift yönlü kuvvetli akıntıları, değişken iklim şartları ve keskin dönüşler nedeniyle gemilerin geçişinde manevra kabiliyetlerini kısıtlıyor ve kaza riskini ciddi oranda arttırıyor.
Öte yandan 54 iskelede 500 bin yolcu taşıyan şehir içi vapur ve feribotların oluşturduğu şehir içi deniz trafiği de bir başka riske işaret ediyor.
Yapılan karşılaştırmaya göre, Kanal İstanbul’un İstanbul Boğazı’ndan gerçekleştirilecek gemi geçişlerine kıyasla “çatışma senaryoları” açısından 13 kat; “karaya oturma senaryoları” açısından ise 2 kat daha güvenli olduğu sonucu çıkıyor.
BEKLEME SÜRESİ MALİ KAYIPLARA NEDEN OLUYOR
İstanbul Boğazı’ndan geçiş için her gemi, yaklaşık 14,5 saat beklemek durumunda kalıyor.
Tanker gibi tehlikeli yük taşıyan gemilerde bu bekleme süresi yaklaşık 30 saate kadar uzayabiliyor.
Boyu 200 metre üstü olan tankerlerin günlük kiralama kaybı 120 bin dolara ulaşıyor.
Gemilerin bekleme süresi nedeniyle mali kayıplar göz önüne alındığında Kanal İstanbul’un bu anlamda da avantaj sağlaması bekleniyor.
PETROL TANKERLERİ ÇEVRESEL RİSK OLUŞTURUYOR
İstanbul Boğazı’ndan geçen petrol yüklü tankerler, çevresel açıdan bir başka riskin habercisi.
Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin imzalandığı 1936 yılında, ticaret gemilerine geçiş serbestliği tanınmış; o dönemde petrol gibi tehlikeli maddelerin taşınmaması nedeniyle bu risk göz ardı edilmişti.
Petrol ve türevi kimyasalların deniz yolu aracılığıyla taşınması o dönemden bu yana katlanarak artmış durumda.
Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Şehir Yönetimi Uzmanı Prof. Dr. Recep Bozdoğan, Kanal İstanbul projesine ilişkin dün yaptığı açıklamada İstanbul Boğazı’nın karşı karşıya olduğu risklere şu sözlerle dikkat çekti:
“İstanbul Boğazı mevcut gemi trafiği açısından bakıldığında büyük riskler içeren bir boğaz. Dünyanın en tehlikeli su yolu. Buna karşılık gemi trafiği, Süveyş Kanalı'nın üç katı civarında. Boğaz'dan geçen gemilerin tonajı da her geçen gün artıyor. Petrol, doğalgaz gibi yanıcı ve patlayıcı maddeler, kimyasal maddeler Boğaz'dan çok sık geçiyor. Bu gemilerin yol açacağı bir kaza sadece İstanbul Boğazı açısından değil İstanbul şehri açısından da büyük bir risk oluşturuyor.”
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın açıkladığı 2020 yılı verilerine göre, İstanbul Boğazı’nı geçiş güzergâhı olarak kullanan 38 bin 404 geminin 3 bin 183’ünü LNG, LPG ve ham petrol tankerleri oluşturuyor.
Gemi geçişlerinin ve boyutlarının artması, petrol ve kimyasal gibi riskli maddelerin taşınması, meydana gelebilecek kazaların olası sonuçlarını da ağırlaştırıyor. Zira buna dair örnekleri yakın geçmişte görmek de mümkün.
BOĞAZ’IN EN BÜYÜK FACİASI: INDEPENDENTA
1979 yılında gerçekleşen Independenta tanker faciası, İstanbul Boğazı’ndaki en kötü kazalardan biri.
96 bin ham petrol taşıyan gemi, İstanbul Boğazı’ndan geçerken Haydarpaşa açıklarında Yunan gemisi ile çarpışmış; büyük bir gürültüyle infilak etmişti.
Söz konusu olayda Boğaz’ın kıyı kesimlerindeki evlerin büyük bir bölümünün camları patlamış ve bazı evler hasar görmüştü.
Independenta’dan büyük bir petrol sızıntısı gerçekleşti ve çıkan yangın bir ay sürdü. Petrol sızıntısının geniş alanlara yayılmasını önlemek amacıyla ABD’den getirilen 1 kilometrelik bariyer yerleştirildi.
Olayda gemideki 43 mürettebatın tamamı hayatını kaybetti. Gemide meydana gelen patlamalar, enkaz kaldırma ve söndürme çalışmalarını aksattı.
Büyük bir çevre felaketinin yaşandığı bu kazada deniz dibindeki canlıların yüzde 96’sı suyun kirlenmesi nedeniyle öldü.
YAKIN GEÇMİŞTE YAŞANAN BOĞAZ KAZALARI
Yapısı itibariyle “dünyanın en zorlu su yolu” olarak adlandırılan İstanbul Boğazı’nda gemi kazaları sık sık gündeme geliyor.
Geçtiğimiz günlerde AS ROSAILA adlı bir ticari gemiyle içinde 3 kişi bulunan balıkçı teknesi çarpışmış; 2 kişi hayatını kaybetmişti.
Mayıs ayında, ham petrol taşıyan 249 metre uzunluğundaki RAVA adlı tanker, kıyıya 300 metre kala durdurulabilmiş; Boğaz trafiği bir müddet askıya alınmıştı.
Yine geçtiğimiz ay, dümen arızası nedeniyle 79 metre boyundaki kuru yük gemisi “İrfan Savaş”, Kuruçeşme önlerinde sürüklenmeye başlamış; yerleşim yerlerine metreler kala durabilmişti.
2019 yılında Songa Iridium adlı 191 metre uzunluğundaki gemi, Sarıyer Aşiyan’da karaya oturmuştu.
İstanbul Boğazı’nda 2018 yılında Vitaspirit isimli geminin Kanlıca önlerinde gemi makinesi tamamen durmuş; 200 yıllık Hekimbaşı Salih Efendi Yalısı’na çarpmış ve kazanın ardından yalıda büyük çapta hasar meydana gelmişti.
KANAL İSTANBUL NEDEN GEREKLİ?
İstanbul Boğazı’ndan gemi geçişlerinin güvenlik açısından barındırdığı riskler, Kanal İstanbul’un gerekliliğini bir kez daha gözler önüne seriyor.
Mart ayında Süveyş Kanalı’nda The Ever Given adlı 400 metrelik yük gemisi büyük bir krize sebep olmuş; 6 gün boyunca deniz trafiğinin durması nedeniyle günlük 9,6 milyar dolar zarara yol açmıştı.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, dün yaptığı açıklamada bu konuya değinerek Kanal İstanbul’un önemini şu sözlerle vurguladı:
“Bir kez daha hatırlatmakta fayda görüyorum; Türkiye'nin dünya ticaretinde etkinliğini artıracak ve Türkiye'yi dünya ekonomik koridorlarında lider pozisyona getirecek Kanal İstanbul projemiz, gelişen dünyanın en önemli ticari koridorları üzerinde yer alan Türkiye'ye tarihi damgasını vuracaktır."
Farklı ulaşım yolları açısından Türkiye’nin stratejik konumuna işaret eden Karaismailoğlu, yapılan projelerle ülkemizin “uluslararası bir koridora” dönüştüğünü ifade ederek Kanal İstanbul’un kıtalararası ulaşımda ve küresel ticaretteki rolüne şu sözlerle dikkat çekti:
"Kanal İstanbul da Uzak Doğu-Avrupa taşımacılığına alternatif olacak en uygun rotanın, ülkemiz olduğu gerçeğini daha da güçlendirecek bir projedir. İstanbul Havalimanı, Kuzey Marmara Otoyolu, ticari limanlar, demir yolu bağlantıları, lojistik üsleri ve dünyanın en büyük projelerinden biri olan Kanal İstanbul, dünyayı Türkiye'ye bağlayacak. Kanal İstanbul'un etkin, verimli ve süratli bir şekilde yapılmasıyla ülkemizin ekonomik hedeflerine ulaşması ve toplumun ulaşım ve refah seviyesinin yükseltilmesi de hedeflenmektedir. Kanal İstanbul ile Türkiye'nin deniz yolu küresel taşımacılığındaki rolü güçlenecektir. Ülkemiz uluslararası ulaştırma ve lojistik koridorlarından daha fazla pay alacak ve küresel ticarette daha etkin rol oynayacaktır."
-
Se ça 3 yıl önce Şikayet EtÖyle ki 0,45 kilogram ağırlığa tekabül eden 1 pound ağırlığındaki bir yük, uçak ile 1,5 dolara; TIR ile 10 cente; demir yolu ile 1 cente; deniz yoluyla ise yalnızca 0,5 cente taşınıyor muş. VE TÜRKİYE Tır cenneti. İşte bu yüzden malları ucuza alamıyoruz. Karpuz tarlada 25 kuruş ise bize 1.5 satılıyorBeğen
-
muhteşem süleyman 3 yıl önce Şikayet Etdenizin altından marmarayı yapan zihniyet şimdide kanal istanbula merhaba diyor. .muhalefetin aklından bile geçmeyen ülkem için menfaatleri uygulayan lara çivi çakanlara merhaba . vizyonsuz projesiz yalan dolan talan algı siyaseti yapan muhalefetin bu işleri yapmak aklıuna gelmez gelse bile yapmaz ve yaptırmaz çalmak çırpmak talan edip ülkeyi beş cente muhtaç hale getirmek varken<chp iyi parti ve hdp lileri kastediyorum. yaparlarmı. . su arıtmayı iptal ettide ne oldu tasarruf ettiği para nerde. imamoğlu cevab ver kılıçdaroğlu.Beğen
-
Vatandaş 3 yıl önce Şikayet EtDenizin altından gecen marmarayı japonlar yaptı kardeş. Ayrıca herhangibir dağın altından giden tünel ile marmarayın bir farkı yok. Yani suyla bir bağlantısı yok. Anladın.Beğen Toplam 2 beğeni
-
Ali 3 yıl önce Şikayet EtPeki kaça mal olacak ve bu kaç sene içerisinde geri dönecek. Bu kadar karşı çıkan varken neden referanduma gidilmiyor madem bu kadar faydalı olduğuna inanıyoruz bakalım halkımız ne diyecek.Beğen Toplam 3 beğeni
-
bülent 3 yıl önce Şikayet EtBu tür projelere bakın kıymeti yapıldıktan sonra anlaşılır...Beğen Toplam 1 beğeni
-
Vatandaş 3 yıl önce Şikayet EtEvet 3. Havaalanını yaptık şimdi çok zenginiz para akıyor. Dolar altın çakıldı. Çarşıda pazarda sürekli indirim var.Beğen Toplam 3 beğeni
-
Türkiye 3 yıl önce Şikayet EtÇatlasanızda ,patlasanızda, anırsanız , şaha kalksanızda yapılacak inşallahBeğen Toplam 5 beğeni