Yeni şapkasından 10 milyon TL çıktı

Bülent Eczacıbaşı, İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı (İKSV) Yönetim Kurulu Başkanı unvanını amcası merhum Şakir Eczacıbaşı’dan devraldı ve şapkalarına bir yenisini ekledi.

Yeni şapkasından 10 milyon TL çıktı
Yeni şapkasından 10 milyon TL çıktı
GİRİŞ 28.12.2010 12:03 GÜNCELLEME 28.12.2010 12:03

Eczacıbaşı, mali tabloyu düzeltmek için vakfa 10 milyon lira bağışladı. Şimdi İKSV’ye kaynak yaratmak için sanata hiç destek vermemiş şirketlere yöneleceklerini söylüyor.

İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı (İKSV), Türkiye’nin öncü sanat kurumu. Bu kuruma damgasını vuran ise kuşkusuz Eczacıbaşı Ailesi. İKSV’nin Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı kuruluşundan itibaren Nejat Eczacıbaşı üstlendi. Onun vefatının ardından bayrağı sanatçı kimliğiyle de tanınan kardeşi Şakir Eczacıbaşı aldı. Şakir Bey’in şubat ayındaki kaybının ardından sıra geldi Nejat Bey’in oğlu Bülent Eczacıbaşı’na. Bülent Bey, görevi üstlenmesinin ardından yağan röportaj taleplerini bu haftaya dek erteledi. Sonunda aldı bir grup gazeteciyi karşısına, icraatını ve vizyonunu aktardı.

İKSV’nin mekanı Deniz Palas’ın şahane Haliç manzarasına hakim restoranında Bülent Eczacıbaşı ilk önce kendi gözleriyle vakfı tanımladı: “Değişim içinde bir kurum gördük, her şeyden önemlisi bence bu. 1972’de kurulmuş. 40’ıncı yılını kutlamaya hazırlanıyor. Çeşitli aşamalardan geçmiş ve hızlı bir değişim çizgisi içinde bulunan bir vakıf. Bir müzik festivaliyle başlamış, faaliyetlerini çeşitlendirmiş, yıl içine dağılmış beş büyük etkinlik yapan, genelde bakıldığı zaman başarılı görülmesi gereken, geçmişte başarılı işler yapmış ve başarılı görünen işlerini tüm sorunlarına rağmen sürdürmekte olan bir kurum gördük.”

PAMUK ELLER CEBE

Deniz Palas, İKSV’yi sürekli etkinlik düzenleyebileceği salona dahi kavuşturdu ama alınan kredilerin geri ödenmesi büyük bir yük oldu... Eczacıbaşı Türkiye’nin önde gelen işadamlarından biri olarak kolları sıvamış ve önce mali portreyi rötuşlamış: “Kuruluşun ürünleri ve hizmetleri eğer sağlamsa endişeye gerek yok ama mali sorunlar kapıdaysa çok ciddiye alınması gereken bir durum var demektir. Vakfın borçları yeniden yapılandırıldı. Bir araya toplandı ve üç banka tarafından bölüşüldü. Toplamı 30 milyon lira olan borçlar 10 yıllık bir vadeye yayıldı. Günlük mali baskıları vakfın üzerinden kaldırmış olduk. İkinci, aynı derecede belki daha da önemli adım vakfın özkaynaklarını güçlendirme gereğiydi. Eczacıbaşı Topluluğu İKSV’ye 10 milyon lira tutarında bir bağış yapma kararı aldı. Bu yapılan bağışla da vakfın mali künyesi kanımca yeterince güçlendirilmiş olacak.”

Başkan, kasaya 10 milyon lira koyunca sıra gelmiş sanatsever grupların kesenin ağzını açmasına. “Kanun gibi” değilse de ana sponsorların bir etkinliğin yaklaşık üçte birini karşılamasını bekliyorlar. Şu anda 20-30 milyon arası olan ve beş yıl içinde faaliyet alanları genişleyerek 40 milyona çıkacağı tahmin edilen İKSV bütçesindeki kamu katkı payı yüzde 10’un biraz üzerinde. Gelişmiş ülkelerde bu oran yüzde 60! Bülent Eczacıbaşı’nın hayali bizdeki oranı yüzde 40’a yükseltebilmek. Ona göre kamu desteğini arttırmak zor bir iş. “Bu hükümetle ilgili bir şey değil” diye altını çiziyor: “Desteği seziyorum ve buna güveniyorum ama bu gelenek Türkiye’de oluşmuş değil.”

Eczacıbaşı’nın yeni kaynak olarak hedefinde “bugüne dek kültür sanatı desteklememiş olan şirketler” var; listenin başında ise Türkiye’ye yatırım yapan yabancı sermaye...

POLİTİKA OLUŞTURACAK

İKSV’nin temel amaçlarından en önemlisi değişmiyor. Eczacıbaşı, Vakıf Senedi’ne 1972’deki kuruluş öncesi yazılan bu amacın ileri görüşlülüğünü gururla okudu bize: “İstanbul’un dünyanın kültür başkentlerinden biri durumuna gelmesine, ulusal ve evrensel kültür ve sanat değerlerinin korunmasına ve gelişmesine katkıda bulunmaktır.”

Diğer amaçlar ise şöyle sıralanıyor: “Kültür ve sanat yoluyla ulusal ve evrensel, geleneksel ve çağdaş değerler arasında sürekli ve kalıcı bir etkileşim sağlamak” ve “Kültür sanat politikalarının oluşturulmasında etkin rol oynamak.” Eczacıbaşı’na göre “İKSV sadece festival düzenleyen, izleyici olarak rol alan bir kurum değil. Birikimiyle, deneyimiyle bu politikaların oluşturulmasına katkıda bulunmak ister.”

İlk proje tasarım bienali

BÜLENT Eczacıbaşı, çalışma alanları arasında “İKSV amaçları doğrultusunda Türkiye ve yurtdışında düzenlediği etkinliklerin yanı sıra geleneksel sanat ve kültürel mirasın korunması, farklı disiplinlerde sanatsal üretimin sağlanması ve kültür politikalarının geliştirmesi konularında çalışma yapar” maddesini sayınca önemli bir yeniliği de açıklamış oldu.

Kültür mirasının çağdaş bir bakışla değerlendirilmesi, korunması, dönüştürülmesi ve bilinirliğinin arttırılması amacıyla araştırma merkezleri, akademik platformlar oluşturulması için bakanlıklar ve ilgili kurumlar arasında ilişkiler kurmayı, yayınlar yapmayı planlıyor. Anadolu’dan gelen yoğun talebe de elden geldiğince cevap vermeye çalışacaklar ama İstanbul odak noktası olarak kalacak.

Eczacıbaşı’nın öncelikli projesi ise 2012’de gerçekleştirilmesi için çalışmalarına başlanan Uluslararası Tasarım Bienali. İKSV’nin altıncı ana etkinliği olarak takviminde yer alacak. “Türkiye’de tasarım kavramının ve anlayışının artık özel bir dikkat gerektirdiğini düşünüyorum. Türkiye’de yaratıcı alanlarda bir canlanma var, dünyanın ilgisini çekme olgusu var. Daha yenilikçi, daha yaratıcı bir Türkiye her alanda dünyanın karşısına çıkmaya başlıyor artık. Tasarım ekonominin, sanatın, sanayinin kesiştiği bir noktada son derece önemli bir alan” diyor Eczacıbaşı.

Yurtdışı ilişkileri, kültür sempozyumları, eser siparişleriyle daha da yoğun bir trafiğe girecek olan vakfın yakın geleceği için isabetli bir yorum yapmayı da ihmal etmiyor: “İKSV kalıbını zorluyor.”

Alin Taşlıca - Star İstanbul