Darbeyle yapılamayanı terörle yapmaya çalışıyorlar

Anadolu Platformu Başkanı Turgay Aldemir, 15 Temmuz darbe girişiminin ve terör eylemlerinin damga vurduğu 2016 yılına ait değerlendirmelerde bulundu.

Darbeyle yapılamayanı terörle yapmaya çalışıyorlar
Darbeyle yapılamayanı terörle yapmaya çalışıyorlar
GİRİŞ 03.01.2017 16:43 GÜNCELLEME 03.01.2017 18:05

Anadolu Platformu Başkanı Turgay Aldemir, 2016 yılına ait önemli değerlendirmeler yaptı.  

2016 yılında Türkiye’nin karşılaştığı en önemli saldırının 15 Temmuz darbe girişimi olduğunun altını çizen Aldemir, “Bu girişimle istediler ki milletin seçtiği insanlar demir parmaklıklar ardına konulsun, Türkiye iç savaşa sürüklensin ve işgale hazır hâle gelsin” dedi.

15 Temmuz gecesinin aydınlığa açıldığını belirten Aldemir; “Melun saldırı, Yeni Türkiye’nin diriliş muştusuna dönüştü. Yeni Türkiye, âdeta Zümrüdüanka gibi küllerinden yeniden doğdu” diye konuştu.  

Aldemir, Batılı emperyalistlerin, Yeni Türkiye’nin dirilişini önlemek için ellerinden geleni yaptıklarını, darbeyle yapamadıklarını terör eylemleriyle yapmaya çalıştıklarını, patlatılan bombaların bunun göstergesi olduğunu dile getirdi.

“Ülke olarak geride bıraktığımız yılda, pek çok terör olayına maruz kaldık ve onlarca kurban verdik. Sonuncusunu ise 2017 yılına girdiğimiz gecenin ilk saatlerinde yaşadık” diyen Aldemir, “inancı, yaşam tarzı, etnik kimliği, düşüncesi ne olursa olsun masum insanların öldürülmesini kınıyor ve lanetliyoruz” şeklinde konuştu.

“Emperyalist ülkelerin sponsorluğunu ve lojistiğini yapan sözde Müslüman(!) görünümlü terör şebekelerinin İslam’a verdiği zarar, 1438 yıllık İslam tarihi boyunca verilen tüm zararların kat be kat ötesine geçmiş durumdadır” diyen Aldemir, cihat ile cinayeti karıştırmamak gerektiğini belirterek şöyle konuştu:

“Ülkemizde oynanan oyunlara, tehditlere ve tehlikelere karşı hepimizin ortak akılla, basiretle ve hikmetle hareket etmesi gerekmektedir. Bugün, Müslümanların en önemli meselesi, akan kanı durdurmak, Müslümanları birbirine düşüren komplolara karşı uyanık olmak, içimizden ve dışımızdan beslenen her türlü dâhili ve harici fitne uzantılarıyla mücadele ederek tekrar İslam coğrafyasında selamı ve barışı hâkim kılmaktır.”

İşte Turgay Aldemir’in 2016 yılı değerlendirmeleri:

“2016 yılını geride bırakıp 2017 yılına girdiğimiz şu günlerde ne yazık ki İslam coğrafyasının birçok yerinde çatışmalar, şiddet ve vahşet devam ediyor. Müslümanların kültürleri, medeniyetleri ve daha da önemlisi canları, teröre ve kör şiddete kurban ediliyor. Bu kaos ortamı, İslam ve Müslüman algısına gölge düşürmekte, onu karalamaktadır.

2016 yılında Türkiye’nin karşılaştığı en hain saldırılardan birine şahit olduk. 15 Temmuz gecesi, TSK içinde yuvalanan FETÖ isimli şer odağı, milletin silahını millete karşı doğrulttu, yüzlerce insanımızın kanına girdi, binlercesini ise yaraladı.

Bu hain darbe girişimi Türkiye’de uygulandıysa da bunun planlaması okyanus ötesinde yapıldı. Bu girişimle istediler ki milletin seçtiği insanlar demir parmaklıklar ardına konulsun, Türkiye iç savaşa sürüklensin ve işgale hazır hâle gelsin.

Ama milletimizin sağduyusu ve fedakârlığıyla, yöneticilerimizin cesur liderliğiyle bu hain saldırıyı püskürtmeyi başardık. Anadolu insanının bu kutlu direnişinden sonra dünyada hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Artık istedikleri gibi İslam coğrafyasını karıştıramayacaklar.

Her karanlık gecenin ardından aydınlığın gelmesi gibi 15 Temmuz karanlık gecesi de aydınlığa açıldı; melun bir saldırı, Yeni Türkiye’nin diriliş muştusuna dönüştü. Yeni Türkiye, âdeta Zümrüdüanka gibi küllerinden yeniden doğdu.

DARBEYLE YAPAMADIKLARINI TERÖRLE YAPMAYA ÇALIŞIYORLAR

Darbe girişiminde bulunanların ağababaları, Batılı emperyalistler, Yeni Türkiye’nin dirilişini önlemek için ellerinden geleni yapıyorlar. Darbeyle yapamadıklarını şimdi terör eylemleriyle yapmaya çalışıyorlar.

Güçlerini birleştiren tüm şer odakları ve Batılı emperyalist güçler, Türkiye’den ve Türkiye halkının yeniden dirilişinden hiçbir şeyden korkmadıkları kadar korkmaktadır. Türkiye üzerine oynanan oyunlar, patlatılan bombalar, çıkartılmak istenen kaos ve kargaşa ortamı bunun en büyük göstergesidir.

Ülke olarak geride bıraktığımız yılda, pek çok terör olayına maruz kaldık ve onlarca kurban verdik. Sonuncusunu ise 2017 yılına girdiğimiz gecenin ilk saatlerinde yaşadık. 39 insanımızı yitirdiğimiz bu vahşi saldırı, terörün dini, imanı ve milliyetinin olmadığını bir kere daha gösterdi. “Bir insanı haksız yere öldüren, bütün insanları öldürmüş gibidir” diyen bir dinin mensupları ve “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” diyen bir kültürün mirasçıları olarak; inancı, yaşam tarzı, etnik kimliği, düşüncesi ne olursa olsun masum insanların öldürülmesini kınıyor ve lanetliyoruz.

Bugün akıl, izan ve hikmetten uzak, emperyalist ülkelerin sponsorluğunu ve lojistiğini yapan sözde Müslüman(!) görünümlü terör şebekelerinin İslam’a verdiği zarar, 1438 yıllık İslam tarihi boyunca verilen tüm zararların kat be kat ötesine geçmiş durumdadır. Yaşanan son terör eylemi de maalesef İslam’a, Müslümanlara, dindar insanlara fatura edilmek istenmektedir. Sadece terör eyleminden nemalanmak isteyen fırsatçılar değil, bilakis terör eylemini planlayanların böyle bir hedefi olduğunu düşündüren pek çok veri bulunmaktadır.

CİHAT İLE CİNAYETİ BİRBİRİNE KARIŞTIRMAMAK LAZIM

Yaşanan acıların, tefrikaların, düşmanlıkların, İslam topraklarını kan gölüne çeviren çatışmaların, bizatihi dinin kendisinden kaynaklandığı söylenemez. Cihat ile cinayeti birbirine karıştırmak, cahillik değilse de kötü niyettir. İslam’ın gerek cihat gerekse diğer konulardaki hükmü açık ve nettir.

Diğer taraftan, İslam düşmanlığını tırmandırmak isteyen emperyalistler, İslam dünyasındaki çatışmaları ve yaşanan kargaşa ortamını gerekçe gösterip Müslümanlar aleyhine acımasızca propaganda yapmaktadır. Emperyalistler, aziz İslam’ı, korku ve terör destekçisi bir dinmiş gibi göstererek fitne ve tefrika ateşini körüklemektedir.

Ülkemizde oynanan oyunlara, tehditlere ve tehlikelere karşı hepimizin ortak akılla, basiretle ve hikmetle hareket etmesi gerekmektedir. Bugün, Müslümanların en önemli meselesi, akan kanı durdurmak, Müslümanları birbirine düşüren komplolara karşı uyanık olmak, içimizden ve dışımızdan beslenen her türlü dâhili ve harici fitne uzantılarıyla mücadele ederek tekrar İslam coğrafyasında selamı ve barışı hâkim kılmaktır.

Şer güçlerinin temel amacı, İslam coğrafyasında bir mezhep savaşı çıkartmaktır. Bugün Müslümanların her zamankinden daha çok tevhit ve vahdete ihtiyacı var. İç ayrışma ve çatışmaları sürdürürsek Rabbimizin buyurduğu gibi; “gücümüz kırılır ve düşmanlarımız karşısında zayıf düşeriz.” Bu sebeple tevhit inancına dayalı vahdeti gerçekleştirme yolunda gayret sarf etmemiz bir zorunluluktur. 

ŞER GÜÇLERE KARŞI BİRLİKTE DİRENİRSEK VAR OLURUZ

Bugüne kadar muhteşem karayolları, köprüler, havaalanları, yerli tanklar ve yerli silahlar ürettik. Ancak tüm bu somut gelişmelerin yanında, diğer yanlarımızı güçlendiremedik. O nedenle yerli bir zihniyet, yerli bir fikriyat ve yetişmiş insanlara ihtiyacımız var.

İslam düşmanlarına karşı hem fikri hem de fiilî cepheler oluşturmalıyız. Düşmanlarımızın tehditlerine karşı kendi aklımızı ve bilincimizi diri tutmalıyız. Bu toprakları yurt edinmenin geçmişte olduğu gibi bugün de bir bedeli var. Bedeli ödenmemiş özgürlük, suni bir özgürlüktür. Özgürlük ise ancak kesintisiz çabayla korunur ve yaşatılır.

Bu milleti tarih sahnesinde yeniden güçlü bir şekilde var kılacak en önemli olgu; adalet, liyakat ve hukuk merkezli yeni bir düzen kurmamızdır. Unutmayalım, bizler özgürlük ve adalet için varız. Her alanda özgürlük ve güvenlik dengesini gözetmeliyiz. Farklılıklarımızı tehdit olarak değil, İslam’ın kadim adalet devletini kurmada fırsata dönüştürmeliyiz. Tüm şer güçlere karşı birlikte direnirsek var oluruz, aksi takdirde tarihin dışına itiliriz.

Tüm şer odaklarının topyekûn saldırılarını bertaraf edebilmemiz için Rabbimize yaslanarak, Allah’ın ipi olan tevhide tutunup aramızdaki ihtilafları geride bırakıp İslam ümmetinin geleceği için birlikte mücadele etmeliyiz.

Bu meyanda 2017 yılının Türkiye, İslam dünyası ve bütün insanlığa barış, huzur ve esenlik getirmesini diliyorum. Terörün kökünün kazındığı, iç savaşların son bulduğu, mültecilerin evlerine dönebildiği, hak ve hukuk ihlallerinin son bulduğu, diktatörlüklerin ortadan kalktığı, yönetimlerin halka hesap verebildiği ve şeffaf hâle geldiği bir yıl olmasını Cenabı Hak’tan niyaz ediyorum.”