TİKA Başkanı'ndan FETÖ açıklaması
TİKA Başkanı Dr. Serdar Çam, "17-25 Aralık'tan sonra FETÖ'nün önünü kesmeye başladık" dedi.
TİKA Başkanı Dr. Serdar Çam NTV Özel Röportaj canlı yayınında Funda Görey’in konuğu oldu. TİKA’nın yurtdışı faaliyetleri ve FETÖ ile yürütülen mücadeleye ilişkin önemli açıklamalarda bulunan Çam, “56 ülkede ofisimiz var, özellikle FETÖ örgütünün aktif olduğu, geçmişte okullarından mezun olmuş ve bir şekilde iltisakı, irtibatı olabilecek kişileri biz 17-25 Aralık’tan bu tarafa tespitlerimizi ve incelemelerimizi yaptıktan sonra, tabii ki yani okullardan mezun olup da devletimize saygılı bir şekilde çalışan, düzgün çalışan personelimizi ayrı tutarak, incelemeler neticesinde görevden uzaklaştırdık.” dedi.
TİKA’nın FETÖ ile mücadelesine 15 Temmuz’dan çok önce 17 – 25 Aralık’la ilgili çalışmalarla birlikte başladıklarını ve 3 yıllık bir mücadele ile FETÖ’nün yurtdışında önünü kestiklerini ifade eden TİKA Başkanı Serdar Çam; bu süre içerisinde 100’e yakın personelle ilgili bir takım inceleme ve çalışmalar yapıldığını, o günden bugüne yerel personel de dahil olmak üzere 30’u üzerinde personelin görevine son verildiğini açıkladı.
FETÖ terör örgütünün özellikle kırılgan ekonomilerle sıkıntıları olan, ekonomik zorlukları olan, insan kapasitesi gelişmemiş, devlet kapasitesi oturmamış ülkelere hızlı bir şekilde girip güçlenebilecek birtakım altyapılar kurduğunu söyleyen Çam, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Birkaç okul açıyorlar, hemen uyduruktan birkaç şirketi göstererek işadamı derneği kuruluyor, bir-iki tane etkinlik, kültürel faaliyet, göstermelik birtakım çalışmalarla orada ses getirici birtakım çalışmalar yapılıyor. Küçük ekonomiler olduğu için hemen sivrilmeleri çok kolay oluyordu.”
"17-25 Aralık'tan Sonra FETÖ'nün Önünü Kesmeye Başladık"
TİKA Başkanı Çam; TİKA’nın yurtdışında milli bir duruşla, birçok STK ile çalıştığını, kimi zaman bu yapı ile de karşı karşıya geldikleri ve 2013 yılından önce bu örgüte karşı birtakım tedbirler aldıklarını söyledi. Çam, özellikle 17-25 Aralık’tan sonra TİKA’nın yurtdışında bu örgütün önünü kestiğini ifade ederek; “17 – 25 Aralık’tan sonra bu yapının bir terör faaliyeti, bir örgüt olduğu ilan edildikten sonra, devletimiz de artık bu konuda net bir sonucu vardıktan sonra, biz her alanda onların önünü kesecek şekilde faaliyette bulunmaya başladık.” dedi.
Küçük ekonomilere sahip ülkelerde yatırımlar, işadamları ve bürokratik ilişkilerle bütün sisteme hâkim olabilecekleri göz önüne alındığında bu örgütün Balkanlarda, Afrika’da Orta Asya’da birçok ülke için büyük tehdit teşkil ettiğini vurgulan Çam, “Sayın Cumhurbaşkanımızın Birleşmiş Milletler’deki açıklaması çok önemli bir açıklama. Bugün belki hissedilemez, ama 3-5 sene sonra biz pek çok ülkede Türkiye’den çok daha beter darbeleri bunların okullarında yetiştirdiği örgüt üyeleri kanalıyla, çünkü küçük ekonomiler, 40-50 milyon dolarlık ekonomilerle oradaki yatırımlar, işadamları ve bürokratik ilişkilerle bütün sisteme hakim olabileceklerini dikkate aldığımızda Balkanlar’da, Afrika’da, Orta Asya’da büyük tehdit teşkil ediyorlar. Onun için topyekûn mücadele lazım. DAİŞ neyse, PKK neyse, Boko Haram neyse, Taliban neyse, El Kaide neyse, dünyanın en önemli tehdit unsurlarından bir tanesi de bu.” sözlerine yer verdi.
“Bir çok ülke Türkiye’nin yardım rakamlarına ulaşamıyor”
Türkiye’nin kalkınma yardımları rakamlarına bakıldığında insani yardımlar açısından ve topyekûn bütün dış yardımlara bakıldığında dünyada arka arkaya yaklaşık 2012’den beri rekor kırdığını belirten TİKA Başkanı Serdar Çam, kredi derecelendirme kuruluşlarının halen 30 – 40 yıl öncesinin kriterleri ile hareket etmesinin de tartışılması gerektiğini ifade etti. Çam bu konu da şunları söyledi: “2015 rakamlarına bakıldığında insani yardımlar konusunda Amerika Birleşik Devletleri’nden sonra dünyadaki en büyük insani yardımı yapan ülke Türkiye, ikinci ülke. Ama milli gelire oranla bakıldığında yüzde 0.45’le en yüksek yardımı Türkiye yapıyor ve birinci ülke. Arka arkaya üç yıldır Türkiye dünyanın en cömert ülkesi seçiliyor. Bu tabii bir taraftan övünülecek bir husus ama diğer taraftan da düşünülmesi gereken bir husus. Yani pek çok petrol zengini, maden zengini ve sanayi zengini ülkelerin olduğu bir dünyada, Avrupa Birliği ülkelerinin olduğu, birçok kredi notlarının yüksek tutulduğu, yatırım yapılabilir gibi birtakım sonuçların ilan edildiği ülkelerde bunların çok çok altında yardımlar yapılırken, bir Avrupa Birliği üyesi ülke 1000 tane Suriyeli göçmen geldi diye krize girerken, biz bir hafta sonunda 200 bin Suriyeli’yi ülkemizde misafir edebilecek bir kapasiteye ulaşmışken bunların hepsinin tabii değerlendirilmesi, tartışılması lazım. Yani birçok normlar, standartlar 30 sene öncesinin, 40 sene öncesinin ölçümlemeleriyle yapılmasının artık mümkün olmadığını gösteriyor.”
“Her faaliyetimizde 15 Temmuz’u anlatıyoruz”
TİKA’nın bundan sonra sürdüreceği faaliyetlerle ilgili soruya verdiği yanıtta TİKA Başkanı Serdar Çam, dünyanın dört bir yanındaki TİKA ofislerinin 15 Temmuz’u anlatan faaliyetler yürüttüğünü söyledi. Çam; soruyu şu şekilde cevapladı: “Tabii 15 Temmuz hepimiz için çok büyük bir yara, üzüntü verici bir şey. Yani biz taraftan Mali Parlamentosunu yeniden inşa edip modern, Türkiye’nin standartlarında bir parlamento inşa ederken, benim de o gece bulunduğum Parlamentomuz bombalandı. Ülkemiz böyle bir imajı asla hak etmiyor. Pek çok devlet kuruluşlarına, bakanlıklarına biz kapasite transferi yapan bir kuruluşuz. Hemen hemen her alanda Türkiye’nin tecrübesini aktarmak üzere ortalama yılda 3 bine yakın uzmanı Türkiye’ye getiren bir kuruluşuz. Değişik alanlarda tarım, sanayi, yerel yönetimler gibi birçok alanda eğitim veren bir model olarak Türkiye öneren bir noktadayken, polis eğitimleri, savcı-hakim eğitimleri, Hazine, Maliye gibi uzmanların eğitimi gibi konularda eğitim verirken Türkiye’nin 15 Temmuz’da yaşamış olduğu imajı bir şekilde düzeltmek üzere büyük bir çaba sarf ediyoruz. Türkiye bu noktada değil, bu bir terör örgütünün faaliyetidir. Nasıl ki Nice’de bir sapık kamyona binip yüzlerce insanı katledip biçtiyse, başka bir terör örgütü de tanka binip insanlarımızı katletti. Bunun yarasını sarmaya çalışıyoruz. Bunun ötesinde, terör faaliyetinin haricinde başka bir mesele yoktur. Ülkemizin demokratik, insan haklarına ve parlamenter rejime saygılı bir şekilde dünyaya en örnek olabilecek bir model olduğunu anlatacak çalışmalar yapıyoruz. Hemen hemen her ofisimizde 15 Temmuz’u anlatan faaliyetlerimiz var, her etkinliğimizi bir şekilde 15 Temmuz’la ilintilendiriyoruz. FETÖ örgütünün tehlikesini, tehditlerini o ülkelere anlatıyoruz, onlar bizim kardeşimizse, onlara yardım ediyorsak en büyük yardımın bu olduğunu düşünüyoruz. Tabii bunun haricinde devletimizin imkânları çerçevesinde biz ortalama 2000’lere varan proje yapıyoruz; hastane, okul, restorasyon çalışmaları, tarımsal kalkınma projeleri, sanayi kalkınma projeleri, Türk teknolojisinin oraya aktarılması, makine-ekipmanların gönderilmesi, eğitimlerin verilmesi, orada bir kapasitenin oluşturulması gibi yüzlerce projemiz hayata geçiyor. Bunlara adım adım aksatmaksızın devam edeceğiz inşallah.”