Sütlüoğlu: Karadeniz için 10 şiddetinde deprem

Çaykur Genel Müdürü İmdat Sütlüoğlu, 10 bin işçiyi kapsayan grev kararı ile ilgili konuştu. Sütlüoğlu, Çaykur'un çay almamasının bölgede 10 büyüklüğündeki bir deprem anlamına geldiğini belirtti ve uyardı:

Sütlüoğlu: Karadeniz için 10 şiddetinde deprem
Sütlüoğlu: Karadeniz için 10 şiddetinde deprem
GİRİŞ 21.04.2013 16:41 GÜNCELLEME 21.04.2013 16:54
Bu Habere 7 Yorum Yapılmış

TEK Gıda-İş Sendikası ile Çaykur ve Kamu İşverenleri Sendikası arasında yürütülen toplu iş sözleşmesi görüşmelerinin anlaşmazlıkla sonuçlanmasının ardından 10 bin işçiyi kapsayan grev kararı, yarın sabah 58 işletmede uygulamaya konuluyor.

Çaykur Genel Müdürü İmdat Sütlüoğlu, Çaykur'un çay almamasının bölgede 10 büyüklüğündeki bir deprem anlamına geldiğini belirterek, "Her taraf yıkılır, herkes bu enkazın altında kalır. Daha sonra oluşacak tsunami dalgaları herkesi sürükler, götürür. Herkes aklını başına alsın" dedi.

Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü'nde basın toplantısı düzenleyen Çaykur Genel Müdürü İmdat Sütlüoğlu, Çaykur'da 5 yıldır sürdürülen sendikal mücadele dolayısıyla toplu sözleşme imzalanamadığını belirtti, bu sürede hükümetin gerekli ücret zamlarını yaparak işçileri mağdur etmediğini söyledi. Enflasyon oranı 8.3 iken işçi maaşlarına yüzde 16.10 zam yapıldığını ifade eden Sütlüoğlu, şunları söyledi:

"Sendikal mücadele dönemini kapsayan 5 yıllık dönemde 'İşçinin mağdur olduğu zamları talep ediyoruz' diye bir propaganda yapılıyor. Bu doğru değil. Ücret zamları konusunda sendika ile işveren arasında bir itilaf söz konusu değildir. Kamu İşverenleri sendikası ile Tek Gıda-İş Sendikası arasında anlaşma sağlanmıştır. Burada işçinin mağdur olduğu tek konu sosyal haklardır. Bu konuda da anlaşma sağlanmıştır. Sendika toplu iş sözleşmesini imzalamadığı için sosyal haklar ödenemiyor. Sendika bugüne kadar olmayan 'kampanya primi ve yıpranma zammı' adı altında çok afaki taleplerle işverenin karşısına geliyor. Bu adlar altında çok büyük zamlar talep ediliyor. Bu zamların geri dönük 5 yıllık toplamı 137 milyon TL olacak. Böyle bir kaynak Çaykur'da yoktur. Olmayan kaynaktan bir başkasının yararlandırılması mümkün değil. Çaykur sosyal görevleri gereği zarar eden bir kuruluştur. Çaykur'un darphanesi yok, para basıp verelim. Yoktan yaratmak da Allah'a mahsustur. Olmayanı nasıl vereceğiz. Bu bir sorumsuzluk. Burada maksat işçinin hakkını korumak ve üzüm yemek değil burada maksat bekçiyi dövmek."

'GREV 1 MİLYON ÜRETİCİYİ MAĞDUR EDECEK'

Greve katılan işçilerin ücret alamayacağını ve mağdur olacağını ifade eden Sütlüoğlu, sözlerini söyle sürdürdü:

"Sendika bunu karşılayabilecek mi? Sendikanın bunu karşılayacak kaynağı da yoktur. Burada işçiler '8-10 bin lira zam alacaksınız, bu çantada keklik. Bizim üyelerimiz bunu alacak üye olmayan diğer sendika üyeleri alamayacak. Greve katılan işçiler bu farkı alacak diğerleri alamayacak' denilerek kandırılıyor. Bunlar kuyruklu yalanlardır. Bir kere böyle bir para ödenmeyecek. Böyle bir kaynak yok. Bunu herkes iyice bilmeli. Bunlar umut satıyorlar. Yalan üzerinden siyaset yapıyorlar. Greve katılan işçiler bölgeye ve müstahsile büyük sıkıntı getirirler. Greve katılmayan işçilerimizin kesinlikle mağdur olmayacaklar. Greve katılmayanlar para alamayacak diye bir şey yok. Greve katılmayan işçilerimizi hiçbir şekilde mağdur etmeyeceğim. Üreticimizi sıkıntıya sokmayan gelip sorumluluk içerisinde çalışan insanları ben nasıl mağdur ederim? Böyle bir vicdansızlık olabilir mi? Grev yaparak Çaykur'u mu mağdur edecekler, yoksa 1 milyon üreticiyi mi mağdur edecekler? Suya hasret insanın suyu beklediği gibi çay sezonu ve parasını bekleyen üreticiler ne olacak? Onların perişanlığının faturası kime çıkacak. Bunun hesabını nasıl verecekler."

'TÜRKİYE'DE SORUMLU SENDİKACILIK GÖREMİYORUZ'

İşçilerin böyle bir sorumsuzluğa girerek greve katılacaklarını düşünmediğini ifade eden Sütlüoğlu, "Şu anda 4 bin 700 mevsimlik işçimiz iş başı yaptı. Çaykur'u zaafa uğratan bölge insanını zaafa uğratır. Biz sendikanın bu talebini kabul edersek altından kalkamayacağımız bütçe açığı verir, Çaykur'u kapatmak zorunda kalırız. Çaykur'un çarkı dönmez. Bu işçiye iyilik midir? Sendikanın hedefi işçinin ekmek yediği kapıyı kapatmak mıdır? Sorumlu sendikacılık iş yerinin devamı noktasında kararlar almayı gerektirir. Türkiye'de böyle sorumlu sendikacılığı göremiyoruz. Batı'da bu var. Türkiye'de sendikalar 'O sizin sorununuz parayı nereden bulacaksan bul. Ben sendikacıyım, ben isterim' diyor. Böyle bir şey yok. İşverenin darphanesi mi var, nereden bulacak? Sen olmadık şeyler ister sorumsuzca greve gidersen o iş yeri kapanır. Sendika yetkililerini aklı selim olmaya davet ediyorum. Mutabakat sağlanan bu sözleşmeyi imzalasınlar. Olmayacak hayaller peşinde koşmasınlar. Böyle bir zammın verilmesi mümkün değildir" dedi.

'HERKES AKLINI BAŞINA ALSIN'

Bir kavga ortamında sezona girmek istemediklerini ifade eden Sütlüoğlu, "Sendika 'Kavga etmeye devam edeceğim' diyorsa bu işin altında kalır. Çaykur'un çay almaması demek bölgede 10 büyüklüğünde deprem demektir. Her taraf yıkılır, herkes bu enkazın altında kalır. Daha sonra oluşacak tsunami dalgaları herkesi sürükler götürür. Herkes aklını başına alsın. Böyle bir şey olmaz. Biz üreticinin mağdur olmasına müsaade etmeyiz. Bizim politikamız üretici odaklıdır. Aynı zamanda işçilerimizi de korumayı hedef alıyoruz" diye konuştu.

TEK GIDA-İŞ SENDİKASI: GELİN İNATTAN VAZGEÇİN, ANLAŞALIM

Tek Gıda-İş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Türkel ise yaptığı yazılı açıklamada Çaykur'daki grevin, son 20 yılda kamudaki en geniş katılımlı işçi eylemi niteliği taşıyacağını belirtti, "Gelin inattan vazgeçin işçilerin haklarını verin, anlaşalım" çağrısında bulundu. Türkel, greve Sendikal Güç Birliği Platformu'na (SGBP) bağlı Türk-İş üyesi sendikaların başkanları, DİSK'e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası yönetimi ile Rize ve çevre illerdeki partiler, sivil toplum ve esnaf örgütleri de destek verdiğini belirterek şunları ifade etti:

"Bu grevin bir hafta veya 10 gün sürmesiyle birlikte fabrikaların yeni yaş çay kampanya dönemine yetişmeme durumu var. Kampanya döneminin açılmasıyla birlikte grev devam ettiği için müstahsil çayını toplayamayacak ve çay dalında kalacaktır. Çaykur'un yanısıra yöre halkı da büyük bir riskle karşı karşıya kalacaktır. Başka bir çıkış noktamız kalmadığı noktada bu grev kararını almak zorunda kaldık. Ancak Çaykur işvereni ve onun adına Kamu İşverenleri Sendikası bize hukuksuzluğu dayatıyor. Bizim çalışanlarımızın taleplerini görmezden gelmeye çalışıyor.

YORUMLAR 7
  • muzaffer özturk 11 yıl önce Şikayet Et
    kardeşim böyle haber başlığı mı olur. kardeşim böyle haber başlığı mı olur. karadeniz de yaşıyorum sayenizde yüreğimiz ağzımıza geldi. Allah ıslah etsin sizi...
    Cevapla
  • ekrem 11 yıl önce Şikayet Et
    karadenizi gözden çıkardılar artık. karedenizlinin gözden çıkarıldığının resmidir,biz fındık üreticilerinin fındığı nı bedavaya alıyorlar fskobirlik tırtladı ,şimdi sıra çay da en iyisi kürt olmak lazım heralde
    Cevapla
  • Mehmet Ali Samaci 11 yıl önce Şikayet Et
    Özellestirin gitsin!. Özel sirketlerle ugrassin sendikalar, sendika yönetimi uyelerin parasini yemek icin göz boyayarak bu tur eylemlere tasiyorlar.
    Cevapla
  • tugay 11 yıl önce Şikayet Et
    pahalı çayq. türkiye çay üretimindeki miktarı belliyken, bize 15 tl^ye o dandik çayları içiriyorsunuz ya.. haram zıkkım olsun
    Cevapla
  • Cafer UÇA 11 yıl önce Şikayet Et
    Anlaşılan seksen öncesi sendikacılığı geri geliyor.. Bu işlerin içinden gelen biri olarak, sndika başkanlarının seçildiği anda bütün yakınlarının ve kendi ailesin bütün mal varlıklarının tesbitin yapılması, iki dönemden fazla seçilmemesi ve bütün harcamalarının da kontrol edilmesinin şart olduğunu dilerim. Bunun dışında sendika çeteciliği oluşur, çünkü bu milletin,dini kültür ve ahlak yapısını çökerttiler. İşçiler bile benci oldu. Şahşi fikrim bütün çalışanların fabrikaların kar ortağı ortağı olması, zarardan da payını almasıdır. Bakalım o zaman ne oluyor.
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle