Bakan Şimşek: Trump'ın kararı Türkiye için muazzam bir avantaj

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, katıldığı canlı yayında önemli açıklamalarda bulundu. Bakan Şimşek, "Yeni ABD yönetimiyle her seviyede diyaloğumuz çok güçlü. Trump'ın kararı Türkiye için muazzam bir avantaj" dedi.

GİRİŞ 29.04.2025 12:15 GÜNCELLEME 29.04.2025 12:15
Bu Habere 16 Yorum Yapılmış

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, katıldığı canlı yayında ABD temaslarını ve gündemdeki son gelişmeleri değerlendirdi.

İlk olarak ABD temaslarına ilişkin konuşan Bakan Şimşek, "Küresel belirsizlikler var, buna karşı Türkiye'nin dayanıklılığı soruldu. Katıldığımız resmi toplantılarda konuşma arasında en çok geçen sözcük, belirsizlik oldu. Belirsizlik sözcüğünün ilk kez bu kadar yaygın kullanıldığını gördüm" ifadelerini kullandı.

Türkiye'nin uyguladığı ekonomi programa çok güçlü bir destek olduğuna dikkat çeken  Şimşek, "Bizim gündemimiz vatandaşın gündemi, hayat pahalılığıyla mücadele ve yapısal dönüşüm. Özetle bir taraftan yapısal dönüşüm bir taraftan da dezenflasyon programı. Kaygı daha çok program devam eder mi? noktasında. O konuda zerre kadar tereddüt yok. Siyasi destek de yüksek" dedi.

Bakan Şimşek ayrıca "Dış talepteki zayıflık ve petrol fiyatlarındaki düşüş dezenflasyonist. Enflasyon hedefleri konusnda kafamızda hiçbir tereddüt yok" şeklinde konuştu.

ABD'nin tarifelerine ilişkin konuşan Şimşek, "ABD yüzde 10 gümrük vergisiyle bizi en avantajlı ülkelere çıkardı. Türkiye'nin yeni ABD yönetimiyle her seviyede diyalogumuz çok güçlü. ABD ile biz 3-4 ana başlıkta çok iyi noktaya geldik. Enerji, savunma sanayii, yapay zeka" dedi.

Bakan Şimşek'in açıklamalarından satır başları:

Gittiğimiz toplantılar G-20 toplantılarını da içeriyordu. Oldukça verimli geçti. New York'ta kredi derecelendirme kuruluşlarının tepe yöneticileriyle bir araya geldi. Üç kuruluşla birer saatlik yoğun toplantı yaptık. Yatırımcılarla da bir araya geldik. New York oldukça verimli geçti. Sonrasında Washington'a geçtik. New York dahil olmak üzere 60'a yakın toplantı. 7-8 küresel yatırım konferansında konuşma fırsatı bulduk.

Arkadaşlarım bana verdiği bilgiye göre 2 bine yakın kişiye ulaştık.

Yatırımcılarla toplantılar dört başlıkta toplanabilir. İlki içerideki gelişmelere karşı programın dayanıklılığı. Bir taraftan yapısal dönüşüm, bir taraftan da dezenflasyon konuları ele aldık. Programa siyasi destek oldukça yüksek.

"BELİRSİZLİK SÖZCÜĞÜNÜ İLK KEZ BU KADAR YAYGIN"

Küresel belirsizlikler var, buna karşı Türkiye'nin dayanıklılığı soruldu. Katıldığımız resmi toplantılarda konuşma arasında en çok geçen sözcük, belirsizlik oldu. Belirsizlik sözcüğünün ilk kez bu kadar yaygın kullanıldığını gördüm. Belirsizlik demek büyümenin yavaşlayacağı beklentisini de içeriyor. Küresel büyüme muhtemelen artık yüzde 3'ün altına düşecek. Küresel büyüme düştüğü zaman riskli varlıklardan çıkış oluyor. Bizim gibi ülkelerde risk iştahındaki azalma fon çıkışını tetikliyor. Bunu zaten yaşadık. Yabancıların iç borç stokundaki payı yarı yarıya azaldı. Türkiye büyümek için dış talebe daha az bağımlı. Türkiye ekonomisini sürükleyen faktör net dış talep değildir, daha çok iç talep ve yatırımdır. Bu bizi küresel belirsizliğe karşı göreceli olarak daha dayanıklı kılıyor. Geçici olarak büyüme yavaşlasa da orta-uzun vadede perspektif güçlü.

"TARİFELER TÜRKİYE İÇİN AVANTAJ"

Türkiye'nin ihracatının büyük kısmı kural bazlı ve coğrafi olarak yakın ülkelere gidiyor. Ortalık yatıştığı zaman hangi ülkelerin avantajlı-dezavantajlı olduğuna bakacaklar. ABD'nin Türkiye'ye uyguladığı ek tarife yüzde 10. Türkiye o açıdan da avantajlı. Kırılma anında Türkiye'ye fiyattan bağımsız olarak talep gelecektir, geliyor da duyuyoruz. Asyalı ülkelerden Türkiye'ye yatırım da gelecektir. Bu konuda görüşmeler de var. Küresel korumacılığa karşı en büyük ilaç bölgesel entegrasyondur. AB ile entegrasyon güçlenebilir. Balkan ülkeleriyle zaten var. Fon çıkışından bir miktar daha fazla etkilenmiş olabiliriz, ortalık yatıştığında ciddi avantajları olduğu ortaya çıkacak.

"ENFLASYONLA İLGİLİ KAFAMIZDA TEREDDÜT YOK"

Düşen emtia fiyatları da Türkiye açısından inanılmaz olumlu etkilere sahip. Hem enflasyonu hem cari açığı aşağı çeken niteliğe sahip. Tüm bu gelişmelerin Türkiye'nin makroekonomik programına etkisi soruldu. Enflasyon nette TCMB'nin hedef patikasında gerçekleşecek. Beklentilerde sınırlı kötüleşme var, lirada kayıp var ama petrol fiyatlarında düşüş net şekilde dezenflasyonist. Program da tepki verdi ve finansal koşullar sıkılaştırıldı. Finansal koşullar enflasyonu aşağı çekecek. Enflasyonla ilgili kafamızda herhangi bir tereddüt yok.

"BÜYÜMEDE BİR YAVAŞLAMA OLACAK"

Büyüme ile ilgili tabii bir yavaşlama söz konusu olacak. Arz yönlü tedbirler alacağız, alıyoruz. Bütçede üretkenliği ve verimliliği artıracak alanlara kaynakları kaydıracağız. Bu süreç devam edecek. YTAK üzerinden belki de çok daha güçlü bir şekilde destekleyeceğiz. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızın açıkladığı HIT-30 programı var, buna ilgi yüksek, onu da güçlendireceğiz. Özetle yatırım ayağını çok güçlü bir şekilde destekleyeceğiz. Ben küresel çalkantıların getirdiği fırsatları değerlendiriyorum.

"CARİ AÇIK ÖNGÖRDÜĞÜMÜZDEN DAHA DÜŞÜK OLACAK"

Reeskont kredilerinde ilave çalışmalar yapacağız. Enerjide dönüşümü hızlandıracak önemli reform çalışması TBMM'de. Enerjide dışa bağımlığı azaltmak bizim için önemli. Umarım Rusya-Ukrayna süreci de hızlanır da nükleer santralimizde de hızlanırız, çünkü bu da yaptırımlardan etkileniyor. Rakamlara girmeyeceğim. Biz her değişiklikte rakam değişikliğine gitmeyiz. Cari açık programda öngördüğümüzden daha düşük olacak. Petrol böyle kalırsa cari açık 7-8 milyar dolar düşecek. Euro/doların 1,10'un üzerine çıkması cari açığı 4 milyar dolar iyileştirecek. Böylece milli gelirin yüzde 1'i kadar iyileşme olacak.

"HARCAMALARDA FRENE BASMIŞ DURUMDAYIZ"

Bütçede harcama disiplinini güçlü bir şekilde devam ettireceğiz. Harcamalarda frene basmış durumdayız. Özellikle cari ve esnek harcamalarda. Harcama disiplininde kafamızda tereddüt yok, ama ekonomide yavaşlama olursa gelir ayağında zafiyet olabilir. Borcumuzun milli gelire oranı yüzde 25. Bize benzer ülkelerde ortalama yüzde 70'in üzerinde.

"AVRUPA'NIN TÜRKİYE'YE İHTİYACI VAR"

Bize en çok sorulan soruların başında ABD ve AB ile ilişkiler geldi. 6 yılın ardından ilk kez Yüksek Düzeyli Ekonomik Diyalog toplantısı yaptık Brüksel'de. Türkiye-AB entegrasyonunu nasıl hızlandırabileceğimizi konuştuk. Finans ve iş çevreleriyle de diyalog toplantısı yaptık. Bunların ana teması Avrupa'nın Türkiye'ye ihtiyacı var.

Siyasi gelişmeler ne olursa olsun. Biz carry pozisyonuyla ilgilenmiyoruz. Bu program sırtını portföy girişlerine dayalı değildir. Bu program fiyat istikrarını sağlayarak, yapısal dönüşüm üzerinden küresel yatırımı cezbedecek bir programdır. Bizim amacımız Türkiye'nin dönüşümünü sağlamak. Carry trade çekmek gibi bir çabamız olmayacak.

AB ile ekonomik entegrasyonda sorun görmüyoruz. AB üyeliğiyle ilgili durum siyasi saiklerle uzamış durumda. Burada sorun AB, sorun biz değiliz. Fasılların açılması bloke edildi. Gümrük Birliği'nin güncellenmesi hem AB'nin hem Türkiye'nin yararına. Birçok konuda bize ihtiyaçlar var.

"TÜRKİYE İÇİN BÜYÜK FIRSAT VAR"

ABD ile ilişkilere gelirsek. ABD yüzde 10 gümrük vergisiyle bizi en avantajlı ülkelere çıkardı. Türkiye'nin yeni ABD yönetimiyle her seviyede diyalogumuz çok güçlü. ABD ile biz 3-4 ana başlıkta çok iyi noktaya geldik. Enerji, savunma sanayii, yapay zeka. ABD'nin önde gelen teknoloji firmalarının tepe yöneticileriyle de bir araya geldik. Türkiye yapay zeka hazırlık endeksinde kendisine benzer ülkelerin ilerisinde, ama gelişmiş ülkelerden geride. Türk Telekom'da süre seneye doluyor. Biz bu süreyi uzatacağız. ABD ile ticaret hacmini üçe katlamak istiyoruz. İşte biz bunun altyapısını oluşturmaya çalışıyoruz. Rusya-Ukrayna savaşı sona ererse Türkiye için büyük fırsatlar var. Yatırımcıların kaygılandığı husus, Asya'nın satamadığı ürünlerin Türkiye'ye satılabileceği konusu.

"REZERV KAYBININ YÜZDE 58'İ DIŞ KAYNAKLI"

Brüt rezervlerimiz 2023’ün ortalarında 98 milyar dolardı. Türkiye çok yol kat etti. 140 milyar doların üzerinde brüt rezerv var. Tabii ki bir rezerv kaybı söz konusu. Ancak net rezervde de artıdayız. Çünkü bu rezervleri içerdeki portföy tercihleri ve yurtdışı portföy yatırım kaynaklı biriktirdik.

Rezerv kaybının yüzde 58’i dış kaynaklı. 19 Mart sonrası da çıkış var. Sonrasında da çıkış var. Ancak bu son bir haftadır büyük oranda durdu. Hane halkımız ilk defa programa güvenin bir göstergesi olarak bu çıkışa ilgi göstermedi.

Bu rezerv bankacılık sisteminde duruyor. Vatandaşımızın talebi yüzde 7-8 civarı. Çok sınırlı oldu. Banknot talebi çok yüksekti. Şu anda tam tersi var, banknot arzı yüksek. Şu anda bir sorun yok çünkü dezenflasyon sürecinde bir sorun görmüyoruz.

"KUR POLİTİKASI, TCMB'NİN YÖNETTİĞİ BİR ALAN"

Programa ilişkin soru işareti yok, dezenflasyonda sorun görmüyoruz. Koşullar TCMB'nin kuru önemli ölçüde yönettiği bir süreç gerektiriyor.

Rezerv politikası da kur politikası da, TCMB'nin yönettiği bir alan. Doğru iş yapıyorlar çünkü biz programı önceliklendirdik. Enflasyonun düşüşünün devamı için TCMB doğru adımlar attı. Şu anda TL için piyasa Merkez’e gelmek zorunda. Faiz artırarak finansal koşulları zorlaştırdı.

"TÜRKİYE'NİN KAYNAK SORUNU YOK"

Rezerv iç ve dış şoklara karşı bir tampon niteliği görüyor. Önümüzdeki dönemde cari açık azalacak, doğrudan yatırımlar artacak. Kalkınma bankalarıyla görüştüm, önümüzdeki 3 yıl 40 milyar doların üzerinde 10 yıl ve daha uzun vadeli düşük maliyetli imkanlar sağlanacak. Türkiye'nin şu anda bir kaynak sorunu yok. Bizim bakış açımız şu. Kazanan herkes kazandığı ölçüde vergi vermeli. Önceliğimiz bir taraftan bütçe dengelerini iyileştirmek bir taraftan da dezenflasyonu sağlamak.

200'ün üzerinde banknot konusu Merkez Bankası'nın konusu, onlara girmek istemiyorum.

BEYANNAME SAYISI 5 MİLYONU AŞTI

Gelir idaresindeki arkadaşlarımız muazzam bir çaba içerisindeler. 36 binin üzerinde çalışanımız, kayıt dışılıkla mücadelede hiçbir dönem olmadıkları kadar sahadalar.

2024 yılında 2,3 milyon yoklama yapıldı. 425 bin kiralık konuta fiziken gidildi. Bütün bu çabalar sonuç veriyor. İlk defa beyanname sayısı 5 milyonu aştı. Dolayısıyla biz sahada olacağız.

Biz hasılat denetimini getirdik. Geçen sene yapılan bir düzenleme ile ilave bir yetki aldık. 2025’te bu tespitleri zirveye çıkartacağız. Tespit edilen hasılat çerçevesinde onun altında bir beyanı uygun görmeyeceğiz.

İlave yapay zeka algoritmaları geliştiriyoruz.

Kurumlar vergisinde de aynı büyümeyi bekliyor muyuz? 2024’te kira, ücret gibi alanlarda beyanname sayısı, 2025’te verilen beyanname sayısı 2 milyon 840 bin oldu, geçen sene ve 2023’te daha düşüktü. Bu hızla gidersek iki kattan fazla beyanname sayısı artmış olacak. 473 bin mükellef bu sene ilk defa beyanname verdi. Matrah yüzde 115 artmış. Beyanname sayısının 5 milyonun oldukça üzerine çıkması söz konusu.

"KURUMLAR VERGİSİ BEYANNAMESİNİ 1-2 GÜN UZATABİLİRİZ"

Kurumlar vergisi beyannamesinin 30 Nisan olduğu bir yıl öncesinden belli. Bütün veriler elektronik ortamda. Ona rağmen tabii ki uzatma talepleri hep oluyor. Bu yönde epey bir talep var. Ben genelde arkadaşların teknik görüşüne saygı duyarım. GİB başkanımızla görüşeceğim. Gerekirse bir iki gün uzatırız. Ancak esas odaklanmamız gereken konu şu. Türkiye’de herekes kazandığı oranda vergi vermek durumundadır. Biz kayıt dışıyla mücadele ederek verginin tabanını genişletmeyi hedefliyoruz.

Dünyada kayıt dışının sıfır olduğu bir ülke yok. Ancak bizde yüksek. Biz kayıt dışılıkla mücadelede kararlıyız.

Maliye’nin bazı bölümlerinde teknoloji nedeniyle işi olmayan arkadaşlarımızı da GİB’e kaydıracağız. Biz kimseye ceza yazmak istemiyoruz. 5 yıllık geriye doğru inceleme yapılmasını istemiyorsa mükelleflerimiz, bugün gelip beyanname verirlerse mükelleflerimiz yine kabul ederiz. Ancak denetim kaçınılmaz.

"PROGRAMDA HERHANGİ BİR SAPMA GÖRMÜYORUZ"

Bizim uygulamakta olduğumuz programda herhangi önemli bir sapma öngörmüyoruz.

İniş çıkışlar tabii ki olacak. Hiçbir program düz bir şekilde devam etmez. Programın özü dezenflasyondur. Bizim için odaklanacağımız alan ekonomideki yapısal dönüşümdür. O nedenle arz yönlü odaklanma çok ciddi bir şekilde devam edecek.

Özgür Gündüz Haber7.com - Editör
Haber 7 - Özgür Gündüz

Editör Hakkında

Konya Selçuk Üniversitesi’nden 2006 yılında mezun oldu. 16 yıllık gazeteci. Çeşitli dergi, gazete ve ajanslarda görev aldıktan sonra 2011 yılında internet haberciliğine başladı. Pek çok haber ve röportaja imza attı. Meslek hayatına Haber7.com’da 7 yıldır ekonomi editörü olarak devam etmektedir.
YORUMLAR 16
  • Murat Sahin 2 saat önce Şikayet Et
    miletime sesleniyorum. herseyin milli olanini kullanin tüketin. milli olmasa bile yerli üretime dikkat edin. paralarimiz yarin sadece mermi bomba olarak gelmez. medya vakif... kilifiyla genclerimizin beynini zehirleyen düsünce politikalarla da döner
    Cevapla
  • Haluk 3 saat önce Şikayet Et
    Sayın bakan,dezenflasyon süreci daha ne kadar sürecek,bu hayat pahalılığı nereye kadar devam edecek enflasyon düşüyor diyorsunuz döviz kuru hep yukarı seyirli kur düşmezse enflasyon düşmez bu kadar basit
    Cevapla
  • sami 4 saat önce Şikayet Et
    sonuç???
    Cevapla
  • ... 4 saat önce Şikayet Et
    Kurumlar beyannamesinin nasil yetişeceğini düşünmekten başka yapabildiğimiz hiçbirsey yok malesef
    Cevapla
  • Ali 4 saat önce Şikayet Et
    ABD almadan vermez vermişse de alır. Zalime minnet mazluma zillet getirmesin.
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle