TÜRK SİHA'ları dünyada ilk sıraya çıkabilir
Türkiye'nin yerli ve milli savunma sanayinde en önemli kilometre taşlarından biri olan Türk SİHA'ları gündemden düşmüyor. Uzmanlar, SİHA'ların tüm ülkeler için ‘sahip olunması gerekilen bir unsur' haline dönüştüğünü ifade etti
Ukrayna'daki performansı ile bir kez daha dünyanın gündeminde olan Bayraktar TB-2'leri değerlendiren uzmanlara göre, Türk SİHA'ları yakın gelecekte dünyada en çok kullanılan SİHA olabilir.
Önce yurt içi terör operasyonları, sonrasında Suriye'deki harekatlar, Libya'daki sahaya etkileri derken Azerbaycan-Ermenistan arasındaki Dağlık Karabağ Savaşı'nda genelde Türk SİHA'ları, özelde Bayraktar TB-2 öne çıktı.
Ancak Ukrayna-Rusya savaşındaki performansı tüm dünyanın dikkatini bu platformlara yöneltti. Haliyle Rusya'nın batı komşuları başta olmak üzere İngiltere'den Güney Amerika ülkelerine, Almanya'dan Afrika kıtasının kimi başkentlerine kadar çok geniş bir coğrafyada Türk SİHA'ları gündem oldu. Bu kez sadece başarılar değil 'Bizim de bu SİHA'lara sahip olmamız gerekli' yaklaşımı kamuoyunda konuşulmaya başladı.
BAYKAR'IN 26 ÜLKEYLE SÖZLEŞMESİ VAR
Savunma Sanayii Araştırmacısı Kadir Doğan, Bayraktar TB-2'leri üreten Baykar Savunma'nın 26 ülkeyle ihracat sözleşmesi olduğunu, bunların 13'ünde aktif olarak söz konusu platformların kullanıldığını ifade ederek şunları ifade etti:
"İhraç edilen ürünlerin iç piyasadaki fiyatının 2-3 katı olduğunu ancak buna rağmen rakiplerine oranla çok daha iyi bir fiyata ve onlardan daha yüksek bir performansa sahip"
SAVAŞTAN ÖNCE 'TÜRK SİHA'LARIN İŞİ ZOR' GÖRÜŞÜ HAKİMDİ
Ukrayna ile Rusya arasındaki savaşın neden kırılma noktası olacağına dair görüşlerini de paylaşan Doğan ve daha önce birçok açıdan rüştünü ispat etmiş olan Bayraktar TB-2 için en son ve en zor sınavın burası olduğunun altını çizerek şunları ifade etti:
"Daha önceden her ne kadar Rus sistemlerine karşı Libya, Suriye ve Azerbaycan'da başarılı bir performans ortaya koymuş olsa da Bayraktar TB-2 için Rus anakarasında işlerin çok farklı olacağı düşünülüyordu. Bu aslında doğru bir düşünce zira bir ülke kendi toprakları dışında hava savunma şemsiyesini, komuta kontrol yapısını, lojistik/ikmal imkanlarını kullanması, kendi anakarası üzerinde kullanmasına kıyasla çok daha kısıtlı ve zor bir durumdur. Dünya o bölgelerdeki başarıları her ne kadar takdir ediyor ve şaşırıyor olsa da TB2'lerin Ukrayna'da onlarca Rus Hava Savunma Sistemini, ikmal konvoylarını, topçu ve zırhlı unsurlarını hatta ve hatta taarruz helikopterlerini, savaş gemilerini imha ediyor olması TB2'leri destansı birer sistem haline getirdi."
'SAHİP OLUNMASI GEREKEN' UNSUR HALİNE GELDİLER
Ukrayna savaşında gelen bu başarının bir yandan halk desteği ile de birleşince harika bir halka ilişkiler kampanyasına dönüşmeye başladığına işaret eden Kadir Doğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"TB2'nin Rus sistemlerine karşı bu başarısı, Doğu Avrupa'da kendilerini Rus tehdidi altında hisseden tüm ülkeler için 'sahip olunması gerekilen bir unsur' haline dönüştü. Tüm bunları alt alta koyduğumuz zaman başta Doğu Avrupa olmak üzere tüm dünyada gelecekte TB2'lere çok yoğun bir talep oluşacağını, çok büyük bir ihracat potansiyeli olduğunu ve hatta dünyanın en çok kullanılan İnsansız Hava Aracı haline gelebileceğini düşünmek yanlış bir tahmin olmaz."
İhraç versiyonu olan ürünlerde nasıl bir kısıtlama olduğunu net olarak bilmenin şimdilik mümkün olmadığını söyleyen Doğan, sözlerini şöyle tamamladı:
İHRAÇ MODELİYLE ELİMİZDEKİ MODEL FARKLI MI?
"Ancak görev performansı açısından elimizdeki sistemlerden çok farklı olduğunu düşünmüyorum. Bu konuda tabi ki ülkelerin farklı stratejileri mevcut. Örneğin Rus sistemlerinde görece daha düşük kabiliyetli ürünlerin ihraç versiyonu olduğunu biliyoruz. Amerikalılarda ise bu durum daha farklı. Onlarda kabiliyet farkından ziyade teknolojinin korunması hususu ve bazı teknolojileri erişimin kısıtlanması söz konusu. Bu nedenle ihracat versiyonu olan ürünlerde genellikle fikri mülkiyet kapsamına giren, ilgili şirket veya ülke için kritik öneme sahip yazılım ve donanımların kontrolünü sağlıyorlar. Bu konuda her ne kadar resmi bir açıklama olmasa da benim tahminim biraz daha Amerikalıların yaklaşımı ile ülkemizin yaklaşımının benzer olduğu yönünde. Yani doğrudan daha düşük kabiliyetli ürünlerin ihraç edilmesi yerine, bizim kullandıklarımız ile aynı kabiliyette fakat sahip olunan teknolojinin daha kontrollü veya kısıtlı bir şekilde ihraç edildiğini düşünüyorum. Bu da aslında bizim gibi savunma sanayi alanında küresel pazara yeni yeni girmeye çalışan bir ülke için oldukça doğru bir strateji."
-
M e t e 2 yıl önce Şikayet EtSihalara da havadan yakit ve mühimmat ikmali yetenegi kazandirilsa 60 gun havada cap gorevi icra etseler bi devrim olurdu.Beğen Toplam 1 beğeni
-
Kadayıfçı Rıfkı 2 yıl önce Şikayet Et70-80 km irtifaya çıkabilen sihalar bekliyoruz...30 füze taşıyıp, 3 gün havada kalabilen...ordubozan...Beğen Toplam 3 beğeni