TBB Başkanı Aydın: TL tasarruf araçları güçlenmeli
Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Aydın, "Beklentimiz, makro dengelerin sağlıklı olarak kurulması, bilançoda TL'nin payının artışını destekleyecek şekilde TL tasarruf araçlarının özendirilmesi ve bu sayede Merkez Bankası fonlamasına daha az ihtiyaç duyulacak bir finansman yapısına ulaşılmasıdır." dedi.
Aydın, Vodafone Business ana sponsorluğunda bu yıl online düzenlenen "CEO Club Bankacılık Zirvesi"nde yaptığı konuşmada, 2020 yılının ilk yarısında ekonomi politikasını belirleyen ana faktörün yeni tip koronavirüs (Kovid-19) pandemisi olduğunu söyledi.
Halk sağlığını ilgilendiren hususlarda alınmış olan önlemlerin yanı sıra salgının ekonomik çerçevede olumsuz etkilerini sınırlandırmak için çok yönlü politikalar tasarlandığını ifade eden Aydın, "Ülkelerin ekonomilerini kapattığı bu dönemde bankalar, bu politikaların uygulamasında çok önemli bir rol üstlendi. Operasyon ve dijital altyapılarının sağladığı imkanları kullanan bankalar, sektörden beklenen hizmetleri karşılama konusunda samimi gayret gösterdi. Kredi ve diğer bankacılık işlemleri kesintisiz sürdürüldü ve ödeme sistemleri sağlıklı çalıştırıldı." ifadelerini kullandı.
Aydın, önemli bir oranı kamu bankalarınca sağlanmış olsa da ekonominin, kredi program ve paketleriyle desteklenerek daralmanın en aza indirilmesini teminen güçlü bir çaba sarf edildiğini belirterek, "Şirketlerin ve bireylerin acil likidite ve kaynak ihtiyaçları uygun imkanlarla karşılandı. Nakit akış döngüsünde aksaklık olmamasına çaba gösterildi. Ötelemeler ve yapılandırmalar yoluyla ek süreler verildi. Vadeler uzatıldı. İstihdama, ihracata ve döviz kazandırıcı diğer faaliyetlere destek verildi. Bu sayede firmalar faaliyetlerini, birbirlerine ve üçüncü kişilere olan yükümlülüklerini sürdürdü. Bu dönemde ihracatın kayda değer gelişmeler gösterdiği görüldü." şeklinde konuştu.
BANKACILIKTA TEMEL BÜYÜKLÜKLER
Bu dönemde, bankacılık sektöründeki gelişmelerin rakamsal boyutuna değinen Aydın, şunları kaydetti:
"Bilanço toplamı 6 trilyon TL'yi geçti. Gelişmekte olan ülkelerde ve ülkemizde ortalama yüzde 105 olan toplam aktiflerin milli gelire oranı, son 9 yılda 21 puan artarken, ülkemizde son 9 ayda 24 puan artarak yüzde 129'a ulaştı. Kredilerin milli gelire oranı 2019'a göre 15 puan artarak yüzde 77'ye yükseldi. Bilançoda, kredilerin payı yüzde 59, mevduatın payı yüzde 57 oldu. Menkul değerler portföyü de dikkate alındığında ekonomiye sağlanan finansmanın bilanço içindeki payı yüzde 76'ya ulaşmaktadır.
Mevduatın yüzde 46'sı, kredilerin yüzde 64'ü TL cinsindendir. Yani TL finansman ihtiyacı yüksektir. Uluslararası para ve sermaye piyasalarından temin edilen kaynaklar, nette swap yoluyla TL finansmanında kullanılmakta olmakla birlikte küresel kriz ve salgının etkin olduğu dönemlerde bu kaynaklara olan bağımlılığın finansmanın sürdürülebilir olması önünde zorluklara neden olduğu görülmüştür."
"TASARRUF MEVDUATININ SADECE YÜZDE 42'Sİ TL CİNSİNDENDİR"
Kredilerdeki hızlı büyümenin yanında salgının etkisiyle kamunun borçlanma ihtiyacının artması çerçevesinde borç çevirme oranının yüzde 100'ün üzerine çıkmasının finansman üzerinde sınırlı bir baskıya neden olduğunu vurgulayan Aydın, TL krediler ile TL mevduat arasındaki farkın ekim sonunda 700 milyar TL'yi aştığını ve finansmanın önemli ölçüde çok kısa vadeli repo yoluyla veya swap yoluyla Merkez Bankası'ndan sağlandığını söyledi.
Özellikle swap dahil Merkez Bankası'nın piyasa fonlamasının 550-600 milyar TL'ye ulaştığının görüldüğünü ve bu durumun, sağlıklı ve sürdürülebilir olmadığını belirten Aydın, "Kredilerin ortalama vadesi 1 yıldan uzun, mevduatın vadesi 3 aydan az, Merkez Bankası fonlaması ise çok daha kısadır. Bu dönemde, yabancı para kaynak talebinin azalması nedeniyle bankalar yurt dışına net borç ödemeye devam ettiler." dedi.
Tasarruf mevduatının sadece yüzde 42'sinin TL cinsinden olduğunu aktaran Aydın, şöyle devam etti:
"Risk yönetimi açısından bu çok yüksek bir orandır ve yönetilmesi kolay değildir. Bunu hep söylüyoruz. Ülkemizde, ekonomik faaliyetin finansmanının çok büyük bölümü, bankacılık sektörü tarafından yapılmaktadır. Temel olarak, sermaye piyasasının finans sektörüne katkısının artırılmasına ihtiyaç vardır. Özellikle katılım bankacılığının bankacılık sektöründeki payının artırılması, risklerin daha etkin yönetilmesine katkı sağlayacaktır."
KONTROLLÜ NORMALLEŞME DÖNEMİ
Hüseyin Aydın, kontrollü normalleşme dönemine de değindi.
Ağustos ayından itibaren hükümetin, normalleşme süreci kapsamında ekonomi politikası araçlarında değişikliklere gittiğini anımsatan Aydın, "Değişiklikler ile finansman-kaynak dengesinin sağlanması, piyasalarda istikrarın tesis edilmesi, öngörülebilirliğin artırılması ve büyümenin sürdürülmesi amaçlanmaktadır. Beklentimiz, makro dengelerin sağlıklı olarak kurulması, bilançoda TL'nin payının artışını destekleyecek şekilde TL tasarruf araçlarının özendirilmesi ve bu sayede Merkez Bankası fonlamasına daha az ihtiyaç duyulacak bir finansman yapısına ulaşılmasıdır." ifadelerini kullandı.
"MAKUL DÜZEYDE UZUN VADELİ YURT DIŞI KAYNAK GİRİŞİ İŞLERİMİZİ DAHA DA KOLAYLAŞTIRIR"
TBB Yönetim Kurulu Başkanı Aydın, pandeminin seyrinin olumlu yönde ilerlemesinin ve küresel likiditenin bol kılındığı bir dönemde makul düzeyde uzun vadeli yurt dışı kaynak girişinin işlerini daha da kolaylaştıracağını ifade ederek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Dengeleri bozmayacak bir döviz arzına ihtiyaç bulunmaktadır. Artması muhtemel kamu borçlanma ihtiyacının ekonominin ihtiyaç duyacağı kredi büyümesine baskısının sınırlı kalacağı politikaların uygulanması ile daha sürdürülebilir bir büyüme menziline gireceğimizi düşünüyoruz. Uluslararası kuruluşların açıklamalarından, küresel ekonomide belirsizliklerin devam ettiği dünya genelinde toparlanmanın zaman alacağı anlaşılıyor. Bu zorlu dönemde, ülkemizde ekonomik faaliyetin sürdürülmesini ve normalleşmeye geçişin desteklenmesini teminen bankalarımız gayretli şekilde ve paydaşlarla iş birliği içinde çalışmaya devam edecektir. Biliyoruz ki daha iyi bir gelecek istemek yetmez, gerçekleşmesi için çaba göstermek gerekir."