Merkel, işdünyasının zirvesinde seslendi

Başbakan Erdoğan'ın davetlisi olarak iki günlük ziyaret için Türkiye'ye gelen Almanya Federal Cumhuriyeti Şansölyesi Angela Merkel ve Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Türk ve Alman İşadamları ile bir araya geldi.

Merkel, işdünyasının zirvesinde seslendi
Merkel, işdünyasının zirvesinde seslendi
GİRİŞ 25.02.2013 22:57 GÜNCELLEME 25.02.2013 23:08

Almanya Başbakanı Angela Merkel, Türkiye ekonomisinde çok önemli büyüme hızının olduğunu belirtti.

Basına kapalı gerçekleşen toplantının ardından Türk Sanayici ve İş Adamları Derneği (TÜSİAD) ve TÜSİAD'ın Almanya'daki muadil kuruluşu BDI ortaklığında oluşturulan "II. Türk-Alman CEO Forumu"nda konuşan Merkel, böyle bir etkinliğin oluşturulmasının önemine değinerek, Almanya ve Türkiye'den gelen işadamlarıyla yaptıkları toplantıda karşılıklı güvene dayalı ekonomik işbirliği konusuna odaklandıklarını ifade etti. Merkel, Türkiye'nin hem Almanya hem de Alman işletmeleri açısından son derece güvenilir yatırım koşulları sağladığını kaydederek, iki ülke arasında karşılıklı ticaretin çok yoğun olduğunu söyledi.

Merkel, "Karşılıklı ticaretimiz 30 milyar avronun üzerinde ama bu artabilir. Almanya'dan gelen yatırımlar da Türkiye'de çok önemli. Bu yatırımlar bizi ileriye de taşıyabilir. Çünkü enerji sektöründe çok büyük bir işbirliğine ihtiyaç var. Türkiye'de ekonomide çok önemli büyüme hızı var. Kentlerin gelişmesi, altyapının iyileştirilmesi dikkate alındığında enerji çok önemli bir alan. Tartışma konusu olan sadece klasik enerji türleri değil, yenilenebilir enerji türleri de önemli. Bunun geliştirilmesi için Türkiye'de yeterli çerçeve koşullar mevcuttur" diye konuştu.

Orta ölçekli işletme vurgusu-

Altyapının önemli bir yatırım alanı olduğuna dikkati çeken Merkel, şu ifadeleri kullandı:

"Demiryolu ve havalimanları altyapısının geliştirilmesi ayrıca uçak şirketleri arasında işbirliğinin geliştirilmesi önemli alanlar. Alman ve Türk firmaları arasında uzun yıllara dayanan bir işbirliği deneyimi var. Ama küçük ve orta ölçekli işletmeler, özellikle de orta ölçekli işletmeler arasındaki işbirliği ne yazık ki beklenen düzeyde değil. Bunun için de önemli bir potansiyel var. Bu konuda da işbirliğimizi yoğunlaştırabiliriz. Çünkü orta ölçekli işletmeler, Almanya'daki ekonomik gelişmenin bel kemiğini oluşturmuşlardır. Zor ekonomik koşullarda da desteklerini esirgememişlerdir. Bu şirketler arasındaki işbirliği Türkiye'ye de itici bir güç kazandırabilir."

Vize konusuna da değinen Merkel, vize sorununun halledilmesi için bir diyalog programları olduğunu belirterek, şöyle konuştu:

"AB'nin üye devleti olarak konuşuyorum. Olay biraz aksayabiliyor. Türkiye'den gelen ve hukuki açıdan diğer üye devletlerde uygun davranışlar sergilemeyen Türk vatandaşlarının geri iadesi ve Geri Kabul Anlaşmasının imzalanması çok önemli. Tabii ki vize süreci için bir diyalog başlayacaksa bu Geri Kabul Anlaşmasının imzalanması konusunda da bir ilerleme gerekecektir. Ama eminim ki zaman içinde bir çözüm yolu bulunacaktır."

"Biz de sizden çok şey öğrenebiliriz"-

Türkiye'nin AB'ye tam üyelik sürecine değinen Merkel, Ankara Protokolü ile ilgili bir sorun olduğunu öne sürerken, "Kıbrıs sorunu bu çerçevede çözüme kavuşturulmadığı takdirde, istediğimiz kadar çok faslı açamıyoruz" ifadelerini kullandı. Almanya'nın, sonuca odaklı bir tam üyelik süreci gerçekleştirilmesini istediğini kaydeden Merkel, sürecin mutlaka bir sonuca varmasını beklediklerini vurguladı. Merkel, "Ama tabii ki önümüzde daha uzun bir yol var. Siyasi olarak size vereceğim bir güvence var. Bu ziyaretimin nedeni de bu. Türkiye ile Almanya arasında tek bir köprü yok, çok köprümüz var. Diplomatik ilişkilerimizin 250. yıl dönümünün ötesinde Türkiye ile Almanya arasında çok büyük bağlantılar var. 3 milyondan fazla Türk kökenli Alman vatandaşı ülkemizde yaşamaktadır" değerlendirmesinden bulundu.

Türkiye'nin ekonomik büyüme hızına ilişkin rakamların Almanya için çok önemli olduğunun altını çizen Merkel, "Sanıyorum pek çok ülke açısından AB'de de hem bir örnek hem de bir umut kaynağı olabilir. Ekonomik durumun bu kadar rahatlıkla düzelmiş olması, borçlanma durumundaki iyileşmeler başka ülkelere örnek olabilir. Almanya'da yüzde 80'in üzerinde borçlanma oranı var. Dolayısıyla biz de sizden çok şey öğrenebiliriz" dedi.

''II. Türk-Alman CEO Forumu'' ortak açıklamasında, enerji alanındaki özelleştirmeler ve mevcut enerji satın alma anlaşmalarının aşamalı olarak sonlandırılmasıyla kamu şirketlerinin payının önemli ölçüde azaltılması gerektiği belirtilerek, öngörülen enerji borsasının kuruluşunun, serbestleştirmenin daha da ileri taşınmasına katkıda bulunacağı ve bu girişimin Alman enerji borsası işletmecilerinin deneyimi ve katılımıyla desteklenebileceği bildirildi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın davetlisi olarak iki günlük ziyaret için Türkiye'ye gelen Almanya Federal Cumhuriyeti Şansölyesi Angela Merkel, ''II. Türk-Alman CEO Forumu'' öncesinde Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ve iki ülkenin iş adamlarıyla basına kapalı toplantı gerçekleştirdi.

Görüşmenin ardından dağıtılan ortak açıklamada, Türkiye ve Almanya arasındaki ikili ilişkilerin gelişmesinde, her şeyden önce ekonomik ilişkilerin anahtar rol oynadığı bildirildi.

Almanya'nın , Türkiye'nin en önemli ticaret ortağı olduğu ve 6,7 milyar avroya yaklaşan yatırımlarıyla 1980'den bu yana Türkiye'deki en büyük doğrudan yabancı yatırımcı olduğu ifade edilerek, Türkiye ile Almanya arasındaki ticaret hacminin 2011 yılında 31,44 milyar avro tutarına ulaşarak yeni bir rekor kırdığı kaydedildi.

Türkiye'de faaliyet gösteren Alman sermayeli Türk ve Alman şirketlerinin sayısının 5 bine yaklaştığına işaret edilen açıklamada, Türk-Alman ekonomik ilişkilerinin derinleşmesi ve sonuç olarak iki ekonominin de güçlenmesi açısından en önemli iki anahtarın, ''enerji'' ve ''inovasyon'' alanları olduğu bildirildi.

Türk enerji sektörünün hızlı bir büyüme içinde bulunduğu belirtilen ortak açıklamada şunlar kaydedildi:

''Bu dinamizmin sonucu olarak, Türkiye'nin enerji talebi bu dönem içerisinde yılda yüzde 6-7 oranında bir artış göstermiştir. Artan elektrik talebi gaz talebini de arttırma doğrultusunda bir baskı oluşturmaktadır. Enerji ve güç talebindeki bu kayda değer artışı karşılayabilmek için her yıl yaklaşık olarak 4 bin-5 bin megavat büyüklüğünde ilave enerji üretimi sağlayacak yatırımların yapılması gerekmektedir. Önemli Alman enerji ve gaz şirketleri halen Türkiye'de faaliyet göstermektedir. Bu şirketlerin Türkiye'de faaliyete geçişlerinin temelini, serbestleştirilmiş, rekabetçi enerji ve gaz piyasaları oluşturmaktadır.

Bu alanda, başta elektrik enerjisi piyasası olmak üzere önemli bir ilerleme kaydedilmiş durumdadır. Ancak enerji piyasasının daha da gelişmesi için atılması gereken önemli adımlar bulmaktadır. Özelleştirmeler ve mevcut enerji satın alma anlaşmalarının aşamalı olarak sonlandırılmasıyla kamu şirketlerinin payının önemli ölçüde azaltılması gerekmektedir.

Öngörülen enerji borsasının kuruluşu, serbestleştirmenin daha da ileri taşınmasına katkıda bulunacaktır ve bu girişim Alman enerji borsası işletmecilerinin deneyimi ve katılımıyla desteklenebilir. Elektrik enerjisi sektöründeki gelişmeler kayda değer olmakla birlikte, tam bir serbestleştirme sağlamak için gaz piyasasının işleyişinin de onu izlemesi gerekmektedir. Gaz piyasasıyla ilgili olarak BOTAŞ'ın altyapısının ve ticari faaliyetlerinin ayrıştırılmasının daha da ilerletilmesi ve ticaret piyasasındaki payının azaltılması önem taşımaktadır. Buna ek olarak, maliyeti yansıtan bir fiyatlandırma mekanizmasına imkan tanınması, enerji piyasasında gereken yatırım akışının korunması açısından zaruridir.''

Türkiye'de yenilenebilir enerji ekipmanı üretimi-

Kömüre dayalı enerji üretimi için yüksek düzeyde verimli teknolojileri hayata geçirmek üzere Türk ve Alman şirketlerinin ortak çabalarının Türkiye'nin yerli yakıt tüketimini arttırmasına yardımcı olacağı ve böylelikle bir yandan daha dengeli bir enerji bileşimi sağlarken, bir yandan da Türkiye'nin cari açığını aşağı çekeceği ifade edildi.

Hem Türk, hem de Alman elektrik piyasalarının önem taşıyan bir unsuru olan yenilenebilir enerjinin geliştirilmesinin titizlikle sürdürülmesi gerektiği belirtilen açıklamada, 2023 enerji hedeflerine ulaşmak için etkili bir teşvikin ancak maliyetleri yansıtan fiyatlarla ya da yenilenebilir enerji için daha makul tarife garantisiyle gerçekleştirilebileceği kaydedildi.

Türk ve Alman şirketlerinin işbirliğiyle Türkiye'de yenilenebilir enerji ekipmanı üretiminin, her iki ülkenin yenilenebilir enerji piyasalarının daha da genişlemesine katkı sağlayacağı belirtilerek, liberal bir enerji piyasası oluşturmaya yönelik önlemlerin, Alman şirketlerinin Türkiye enerji ve gaz piyasalarına daha fazla yatırım yapmasını sağlayacağı gibi, Türkiye ve Avrupa gaz piyasaları için altyapı projelerine Alman katılımını da artıracağı belirtildi.

Etkin bir işbirliği için Türk müteahhitlerin Almanya'daki projeleri üstlenmesinin önündeki engellerin kaldırılması gerektiği belirtilerek, bunun Türk ve Alman şirketlerinin üçüncü ülkelerde daha yakın işbirliği yapmasının önünü açacağı ifade edildi.

Büyük ölçekli doğal gaz ve tüm diğer enerji projelerinin finansmanını desteklemek için Alman kamu kurumlarının katılımı ve desteğinin teşvik edilmesi gerektiğinin altı çizilerek, yeni kurulan ve enerji alanında işbirliğini geliştirmeyi ve bağları güçlendirmeyi hedefleyen hükümetler arası Türk - Alman Enerji Forumu gibi başka inisiyatifleri de desteklemek gerektiği belirtildi.

''Entelektüel sermayenin varlığı hayati önem taşıyor''-

İnovasyon'un önemine de yer verilen açıklamada, bu alanda Türk-Alman işbirliği fırsatlarına ilişkin şunlar kaydedildi:

''Yeni fikirlerin yaratılması için uygun bir ortam önemlidir ve bu ortam hükümetler, özel sektör ve üniversiteler tarafından ortaklaşa inşa edilmelidir. Bütün aktörlerin ilgisini çekmek için, özel olarak yüksek teknoloji, Ar-Ge ve inovasyon faaliyetleri açısından bölgesel cazibeyi güçlendirmeye yönelik politikaların güçlü bir biçimde formüle edilmesi gerekir. Cazip bir inovasyon ortamı yaratmak için istikrarlı ve kısıtlamaların olmadığı bir altyapının devamlılığı sağlanmalıdır. İki ülkenin güçlü noktalarının ve önlerindeki fırsatların belirlenmesi, inovasyona yönelik yatırım alanlarının saptanması açısından önem taşımaktadır.

Uluslararası Ar-Ge ve inovasyon yatırımlarında entelektüel sermayenin varlığı hayati önemdedir. Ar-Ge tesislerinin yer seçiminde, dünya çapında nitelikli araştırmacıların varlığı temel bir koşuldur ve bilim alanında genç, yaratıcı çalışanların bulunması bir ülkeye yatırım kararı verilmesinde belirleyici bir unsur olabilir. Bilim ve teknoloji eğitimi, inovasyonda anahtar bir rol oynamaktadır. Eğitim kuruluşlarında yaratıcılığı desteklemek, yenilikçi bir ortam geliştirmek ve toplumda ve ekonomide inovasyonun etkisini derinleştirmek doğrultusunda önemli bir adımdır. İnovasyon açısından eğitimin temel işlevini teslim etmek, üniversiteler, yüksekokullar ve diğer okullar gibi mevcut eğitim kuruluşlarında, inovasyonu teşvik edecek bir dizi inisiyatifi gerektirir. İki ülke arasında değişim programları ve istihdam fırsatları bu tür inisiyatiflere örnek olarak gösterilebilir.''

KAYNAK: AA