Elazığ'da bakırcılık mesleği tarihe karışıyor
Asırlardır bakır madeninin çıkarıldığı ve el işi bakır eşyaların uzun yıllar yoğun olarak kullanıldığı Elazığ'da, günlük hayattaki önemini kaybetmesiyle birlikte, bakırcılık mesleği tarihe karışıyor.
Maden ilçesinde geniş bakır yatakları bulunuyor. Bakır cevherinin çıkarıldığı ilçede ve Elazığ'da büyük gelişme gösteren bakırcılık mesleğiyle birlikte yıllar önce sadece bakırcıların bulunduğu Bakırcılar Çarşısı kuruldu.
Levha halindeki bakırlardan yapılan kazan, tepsi, cezve, tava gibi malzemelerin satıldığı Bakırcılar Çarşısı'nda, şimdilerde ise bakırın yerine emaye ve çelik gibi hazır ürünler satılıyor. Çarşıdan, bakıra hayat veren çekiç sesleri de yükselmiyor.
Elazığ Bakırcılar Çarşısı'nda bakırcılık mesleğinin son temsilcisi olan Mustafa Daş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 10-12 yaşlarında Tunceli'den Elazığ'a geldiğini, gelir gelmez bakırcılık ve kalaycılık mesleğine başladığını söyledi.
Haftalık ücret alarak işe başladığını ifade eden Daş, ''Çıraklık, ustalık derken kademe kademe bakırcılığı da, kalaycılığı da öğrenmiş oldum. Bakırcılığı Ermeni bir arkadaş, iyi bir sanatkar Aydas Pişkin'den öğrendim. Ondan sonra kendi çabalarımla devam ettim. 1984-1985'li yıllarda kendi iş yerimi açtım. Tencere, stil, kazan, bütün bakır işlerinden yaptık'' dedi.
Bakırcılar Çarşısı'nın geçmiş yıllarda çok hareketli olduğunu ve her bakırcı dükkanında 3-5 hatta 8 kalfanın çalıştığını dile getiren Daş, şunları kaydetti:
''Çeşit çeşit bakırlar, ibriğinden, sinisinden, leğeninden bakırın çeşitlerini yaparlardı. Bakır levha, külçe fabrikası vardı il merkezinde. Bakırı oradan alırdık. 1970-1975'ten sonra kimse gelmedi bu mesleğe. Bizim meslek, bakırcı, kalaycı olarak biraz kirli bir meslek. Kimse çocuğunu göndermek istemedi. Zaten meslek o zamandan sonra seneden seneye geri gitmeye başladı, bitti, nesli tükendi yani. Bakırcı olarak en son ben kaldım. Biz de hazır ürünler satıyoruz.''
Bir bakırcı, iki kalaycı kaldı
Elazığ Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Cemil Erdem de, bakırcılık, kalaycılık, demircilik ve terzilik gibi el sanatlarının yeniden ayağa kalkması için devletin desteğinin şart olduğunu belirtti.
Bakırcılar Çarşısı'nda artık bakır dövme sesi duyulmadığını ifade eden Erdem, ''Kentte bakırcılık mesleğini sürdüren bir, kalaycılık yapan iki esnaf var'' dedi.
Yurt dışı ziyaretlerinde yok olma noktasına gelen meslekler için neler yapıldığını gözlemlediğini anlatan Erdem, şunları kaydetti:
''Fransa'da yok olma noktasına gelen el sanatlarıyla ilgili devlet hibe veriyor. Hibe vermenin amacı el sanatlarının ölmesini engellemek. Ama maalesef ülkemizde sadece bakırcılık değil, ayakkabıcılık, marangozluk, terzilik veya bunun gibi şeyler bitme noktasına geldi. Hep hazıra döndü. Hazıra dönünce de bu el sanatları yok olma noktasına geldi. Bunlar da bizi ciddi manada üzüyor.''