Milli savaş uçağı KAAN son düzlükte
Akgün, şöyle devam etti:
"Köylüler ne yapacağını bilemiyor. Beni battaniyeye sarıp Iğdır merkeze götürüyorlar. Doktorlar 'Maksimum iki saat ömrü var' diyor. Oradan Erzurum'a götürüyorlar ve 3 ay hastanede kalıyorum. Ciddi yanıklar olduğu için sol bacağımın kesilme ihtimali olduğunu söylüyorlar. Bunun üzerine babam beni hastaneden kaçırıyor. Iğdır'da bir yayla köyüne götürüyorlar ve burada bir tandırlıkta tedavi görüyorum. Düşünün yanıklarınız var ama tandırda tedavi görüyorsunuz. Herkes yanıma gelirken maske takıp geliyordu. İnsanların o acıyan gözlerle bakışı beni çok rahatsız etti. Yaşım küçük olsa da zoruma gitti ve bu kollardan kurtulmak istedim. Yattığım yerde sadece başımı kıpırdatarak, sağa sola dönebiliyordum. Annem beni yanındaki yatağa yatırıp, günlük işlerini yapıyordu. O sırada arkadaşlarımın bahçelerde koşması, meyve toplaması, kuş sesleri beni yeniden hareketlendirdi ve ayağa kalkma sürecim başladı. Hiç kimsenin beklemediği hızlı bir iyileşme sürecim oldu."
