Piyasadaki daralma enflasyon ve faizi artırdı
Merkez Bankası ekonomistlere yaptığı sunumda kur ve enflasyon için sıkı likiditeye devam edileceği belirtti.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), bankanın döviz kurunun etkileri ve enflasyon beklentilerindeki artıştan kaynaklanan riskleri sınırlamak için likidite politikasındaki sıkı duruşunu koruduğunu bildirdi.
TCMB'nin Banka Ekonomistleri Bilgilendirme Toplantısında yapılan sunum, bankanın internet sitesinde yayımlandı.
Sunumda, iktisadi faaliyet, dış denge, enflasyon , parasal ve finansal koşullar ile yakın dönem politika tedbirleri başlıkları altında bilgiler verildi.
Yılın ilk yarısında iç talebin büyümeye ılımlı katkı verdiği, dış talebin ise zayıf seyrettiği belirtilen sunumda, bu dönemde Avrupa Birliği ekonomilerindeki talep artışının desteğiyle net ihracatın büyümeye katkısının yükselmesinin beklendiği aktarıldı.
Sunumda, cari işlemler dengesindeki iyileşmenin ağustos verisiyle tekrar gözlenmeye başlayacağı ve yıl boyunca da devam edeceğinin öngörüldüğü kaydedilerek, "Eylül ayında döviz kurunun gecikmeli etkileri ve işlenmemiş gıda fiyatlarındaki oynaklığa bağlı olarak enflasyonun yükselmesi beklenmektedir. TCMB, döviz kurunun etkileri ve enflasyon beklentilerindeki artıştan kaynaklanan riskleri sınırlamak için likidite politikasındaki sıkı duruşunu korumaktadır" ifadelerine yer verildi.
TCMB'nin, açıklanan "Küresel para politikalarının normalleşme sürecinde yol haritası" kapsamında yakın zamanda geniş bir tedbir paketi uyguladığı anımsatılan sunumda, para politikasının enflasyon görünümüne karşı sıkı, döviz likiditesinde dengeleyici ve finansal istikrarı destekleyici bir duruş sergilediği vurgulandı.
"Reel Efektif Döviz Kuru Endeksi tarihi düşük seviyelere ulaşmıştır"
Tüketici güven endekslerinin yılın ikinci yarısında özel tüketim talebinde bir miktar yavaşlama olacağına işaret ettiği belirtilen sunumda, aynı dönemde ihracattaki toparlanmanın iktisadi faaliyetteki yavaşlamayı sınırlayacağının tahmin edildiği bildirildi.
Sunumda, istihdamın yılın ilk yarısında istikrarlı bir şekilde artmaya devam ettiği, ikinci yarıda ise bir miktar yavaşlama beklendiği dile getirildi.
Sunumun "Dış Denge" bölümünde, son dönemde jeopolitik gelişmelerin ihracat artışını sınırladığı ifade edildi.
Avrupa ekonomilerinde gözlenen toparlanmanın ihracata verdiği desteğin, gelecek dönemde büyümeyi ve dengelenmeyi destekleyeceği aktarılan sunumda, şunlar kaydedildi:
"Yakın dönem verileri, Avrupa ülkelerine yapılan ihracatın güçlü bir şekilde artmaya devam ettiğine işaret etmektedir. Petrol fiyatlarındaki düşüşün cari denge üzerindeki olumlu etkisi önümüzdeki aylarda daha belirgin hale gelebilecektir. Reel Efektif Döviz Kuru Endeksi tarihi düşük seviyelere ulaşmıştır.
Cari işlemler dengesindeki iyileşmenin Ağustos verisi ile birlikte tekrar gözlenmeye başlayacağı ve yıl boyunca devam edeceği öngörülmektedir. Temmuz itibarıyla cari işlemler açığı finansmanının neredeyse tamamı uzun vadeli borçlanma ve doğrudan yabancı sermaye yatırımları ile sağlanmaktadır."
"Enflasyon beklentilerinde bir miktar yükseliş gözlenmektedir"
Sunumda enerji fiyatlarındaki gelişmelerin enflasyonu olumlu etkilerken döviz kuru hareketlerinin çekirdek enflasyondaki düşüşü geciktirdiği belirtilerek, ithalat fiyatlarındaki düşüşün döviz kurundan enflasyona geçiş etkisini kısmen telafi ettiği kaydedildi.
İthalat fiyatlarındaki düşüşün döviz kurundan enflasyona geçiş etkisini kısmen telafi ettiği aktarılan sunumda, "Son dönemde dış ve iç piyasalardaki oynaklığa bağlı olarak enflasyon beklentilerinde bir miktar yükseliş gözlenmektedir" denildi.
Sunumun "Parasal ve Finansal Koşullar" bölümünde ise gelişmekte olan ülkelere yönelik portföy akımlarının oynak bir seyir izlediği belirtilerek, benzer şekilde risk primi göstergeleri ve döviz kurlarının da oynak bir seyir izlediği bildirildi.
TCMB'nin, enflasyon görünümüne dair riskleri sınırlamak için likidite politikasındaki sıkı duruşunu koruduğu vurgulanan sunumda, TCMB'nin sıkı likidite politikasının etkisiyle getiri eğrisinin yataya yakın konumunu koruduğu ifade edildi.
"Sıkılaşan parasal koşullar tüketici kredisi faiz oranlarına yansıdı"
Sıkılaşan parasal koşulların tüketici kredisi faiz oranlarına yansıdığına işaret edilen sunumda, "Sıkı para politikası duruşu ve alınan makro ihtiyati önlemlerin etkisiyle kredi büyüme hızları makul düzeylere inmiştir.
Ticari kredilerin tüketici kredilerine göre daha hızlı büyümesi fiyat istikrarına, finansal istikrara ve dengelenme sürecine katkı yapmaktadır" değerlendirmeleri yapıldı.
Sunumun "Küresel para politikalarının normalleşme sürecine hazırlıklar kapsamında yakın dönem tedbirleri" bölümünde ise şunlar kaydedildi:
"Piyasa yapıcılarına sağlanan repo uygulamasına, söz konusu bankaların TCMB'den sağladıkları fonlamanın maliyetini değiştirmeyecek şekilde son verilmiştir. Teminat koşulları sadeleştirilmiştir.
TCMB nezdindeki döviz ve efektif piyasalarında işlem yapma limitleri artırılarak bankaların döviz likiditesine erişimi desteklenmiştir. Bu çerçevede, bankalara tahsis edilen depo limitleri ile Rezerv Opsiyon Mekanizması (ROM) kapsamında TCMB'de bulundurulan altın ve döviz varlıklarının toplamı, bankaların kısa vadeli borçlarının tamamını fazlasıyla karşılayabilecek seviyeye yükselmiştir.
Bankaların yeni yabancı para çekirdek dışı yükümlülükleri için zorunlu karşılık oranları, üç yıldan uzun vadeyi teşvik edecek şekilde yeniden belirlenmiştir."
Sunumda, bankacılık sektörünün aracılık maliyetini azaltmak ve çekirdek yükümlülükleri desteklemek için TL zorunlu karşılıklara ödenen kısmi faizin yıl sonuna kadar üç adımda 150 baz puan artırılmasına karar verildiği anımsatılarak, "TL zorunlu karşılıklara ödenen kısmi faizin artırılması finansal sisteme döviz likiditesi sağlarken, çekirdek olmayan yabancı para cinsi yükümlülükler için zorunlu karşılık oranlarının yükseltilmesi rezervleri artırıcı yönde etkileyecektir" ifadesine yer verildi.