İstanbul'un kaybolan en son mesleği

2005 yılında alınan Bakanlar Kurulu kararı ile son meslek birliği de lağvedilen Mavnacılar, tarihte kaybolan meslekler arasında yerini almış oldu. Gün geçtikçe onların varlığını hazırlayanlar azalırken, artık adını duymayanlar bile var.

İstanbul'un kaybolan en son mesleği
İstanbul'un kaybolan en son mesleği
GİRİŞ 01.04.2010 18:03 GÜNCELLEME 01.04.2010 18:03

Yaşar İliksiz'in haberi

Mavnacılar, İstanbul'un beş yüzyıl boyunca en ağır yüklerini çeken meslek erbablarındandı. 2005 yılında artık bu mesleği yapan kalmadığı için son kooperaftifleri de Bakanlar kurulu kararı ile lağvedildi. Ve böylece kaybolan mesleklere bir yenisi daha eklenmiş oldu.  

SOKAKTA MAVNA NEDİR BİLEN KALMADI

26 Mart 2010 Cuma günü akşamı Beyoğlu Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi'nde İstanbul'un resmen kaybolan son mesleği olan mavnacılık enine boyuna ele alınırken, panelistler artık sokakta 'mavna'nın ne olduğunu bilen insan kalmamasından duydukları üzüntüyü dile getirdiler.

Panel, 1453 yılında İstanbul’un fethinden itibaren denizlerin cefakar hamalı olarak asırlarca İstanbul halkına hizmet vermiş Mavnaların görüntülerinden oluşan slayt gösterisi ile başlandı. Slayt gösterisi ile salonda bulunanlara Eski İstanbul görüntüleri eşliğinde mavnalar tanıtıldı.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Müdürlüğü etkinlikleri kapsamında gerçekleştirilen panel, düzenleyen isim Zeliha Günay Taşçı oldu. Panel son dönemlerde denizcilik kültürü ve tarihi konusunda yaptığı yayınlar ve etkinlikler ile tanınan araştırmacı yazar Mehmet Mazak'ın yönetiminde gerçekleştirildi.

Koybolmuş bir Deniz Mesleği İstanbul Mavnaları adlı panelin oturum başkanlığını Mehmet Mazak yaparken, konuşmacılar, denizcilik sektörünün yakından tanıdığı Deniz Ticaret Odası’nın en yaşlı ve kıdemli üyesi Adil Göksu, İnce Denizcilik Yönetim Kurulu Başkanı Bedri İnce ve Mecit Çetinkaya Denizcilik firması Yönetim Kurulu Başkanı Mecit Çetinkaya oldu.

MAVNALARIN SOYU NASIL TÜKENDİ

kullan

Başbakanlık Arşivinden Mustafa Kemal Atatürk İmzalı bir mavna şirketinin kuruluş belgesi...

Etkinliğin oturum başkanlığını yapan Mehmet Mazak, mavnaların tarihi macerasını  özetledi ve İstanbul’un fethinden itibaren İstanbul sularında görülmeye başlayan mavnaların tarihsel arka planı anlatırken, kronolojik bilgiler de verdi.

Gemilere ve yakın yerlere yük taşımak üzere hizmet eden güvertesiz teknenin mavna olarak adlandırıldığını belirterek, mavnaların görev ve fonksiyonları hakkında bilgiler veren Mazak, mavnaların cankurtaran olarak kullanıldığı gibi çöp taşımada da kullanıldığı anlattı.  Mavnacıların ağırlıklı olarak Kastamonu, İnebolu, Abana, Güde, Urniye, Nigerze, İlişi, Ayvat, Evrenye bölgelerinden öz be öz Türk ve Müslüman olduğunu belirtti.

İstanbul’da Yağkapanı, Unkapanı, Hatapkapu, Sebzehane, Eminönü, Üsküdar, Kuruçeşme ve Hasköy İskelelerinde Mavnaların durduğunu ifade etti. Klasik dönemde Mavnacıların Lonca ve Kethüdalık sistemi ile idare edildiğini anlatan Mazak, mavnacıların gedik sistemine tabi olduklarını 1910 yılında cemiyet sistemine geçtiklerini, 1925 yılında Reis-i Cumhur Mustafa Kemal’in onayı şirketleştiklerini, 1952 yılında kooperatifleştiklerini, 1965 yılında dernekleştiklerini ve 2005 yılında Bakanlar Kurulu kararı ile lağvedilerek tarih sahnesinden çekildiklerini kronolojik olarak anlattı.

DENİZCİLİK KURAN'DA ADI GEÇEN BİR MESLEK

Deneyimli ve kıdemli denizcilerden Zeytinburnu Marina’nın Yönetim Kurulu Başkanı Adil Göksu, çocukluğunun geçtiği Kalafatyerini tarif etti ve oradaki mavnacı esnafının yaşadığı zorlukları, aralarındaki dayanışmayı, birlikte başarmayı anlattı. Mavnacılık mesleğinin kutsallığını belirten, Göksu, gemiciliğin Kuran'da adı geçen bir meslek olduğuna dikkat çekti ve İstanbul için önemini anlattı.  Kalafatyeri’ndeki bekçi kulübesininde içilen çayın ve yenilen bir lokma ekmeğin tadının özlemini ve eşsizliğini anlatan Göksu, mavnacıların çilekeş insanlar olarak teknolojiye yenik düştüklerini belirtti.

DENİZCİLİĞE İLK DESTEK DEMİREL DÖNEMİNDE...  

Daha sonra söz alan Bedri İnce, Mavnacılık konusunda Kastamonu ve İnebolu gerçeğine dikkat çekti. İnce, asırlardır İnebolu’da mavnacılık yapmış köklü bir ailenin ferdi olarak denizciliğin meşakkatli bir meslek olduğunu anlattı, bu alanda yapılan mücadele ve alınan mesafeler hakkında bilgi verdi. Cumhuriyet döneminde ilk ciddi denizcilik desteğini Süleyman Demirel döneminde bulduklarını söyleyen İnce, daha sonraki dönemlerde denizcilik sektörünün yavaş yavaş toparlanmaya başladığını anlattı. Denizci bir dede ve babanın oğlu olarak kuşaklar boyunca denizle mücadele ettiklerini anlatan İnce, 1950’li yıllarda yatırımlar yaparak mavnalardan büyük gemilere geçiş öykülerini anlattı.

MAVNALARIN KURTULUŞ SAVAŞINDAKİ ROLÜ BÜYÜKTÜ

kullan

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Müdürlüğü etkinlikleri kapsamında gerçekleştirilen Mavnacılık konulu panele Deniz Ticaret Odası’nın en yaşlı ve kıdemli üyesi Adil Göksu, İnce Denizcilik Yönetim Kurulu Başkanı Bedri İnce ve Mecit Çetinkaya Denizcilik firması Yönetim Kurulu Başkanı Mecit Çetinkaya konuşmacı olarak katıldı.

Oturumda söz alan son konuşmacı Mecit Çetinkaya, mavnacıların Kurtuluş Savaşı'nda önemli rol oynadığın hatırlattı. Mavnacıların vatanın düşmanlardan kurtarılması sürecinde işgal altındaki İstanbul’dan kaçırdıkları silahları, İnebolu’ya sevk ettiklerini ve daha sonra bu silahların Ankara’ya ulaştırıldığını anlattı.

Çetinkaya mavnacıların son dernek başkanı ve kurucusu Mecit Çetinkaya’nın oğlu olarak,  rıhtım, liman ve köprülerin gelişimi, teknolojik gelişler ile birlikte doğal olarak mavnacılığın son bulduğunu belirtti.

Panele katılan konuşmacıların buluştuğu ortak nokta mavnaların İstanbul hayatında çok önemli yere sahip olduğu, hatta İstanbul’un hayat damarlarının en önemlilerinder biri olduğu vurgusu idi.

MAVNA TARİHİ KİTAPLA ÖLÜMSÜZLEŞTİRİLDİ

Toplantıda kaybolan son meslek olan mavnacılara ait eldeki resim ve belgelerin bir kitapla ölümsüzleştirildiği belirtildi. Kitabı hazırlayan Mehmet Mazak’a mavnalar hakkında yaptığı araştırmalar ve bulduğu belgeler dolayısıyla teşekkür edildi. Deniz Ticaret Odası’nın sponsorluğunda yapılan çalışmalar neticesinde “Osmanlı’dan Günümüze Kaybolmuş Denizcilik Mesleği İstanbul Mavnaları” isimli araştırma kitabı kısa süre sonra Deniz ticaret Odası tarafından yayınlanacak.

İSTANBUL'UN DENİZ HAMALLARI MAVNALAR

Mehmet Mazak'ın bir makalesinde mavnacımların ve mavnaların tarihine dair şu ilginç bilgiler yer alıyor.

İstanbul’un fethiyle denizcilik kültürümüze giren ve sırtında yük taşıyan hamallar misali limanlarda gemilerden ağır yükleri boşaltıp yüklemesi neticesinde deniz hamalları olarak atlandırdığımız mavnalar sözlüklerde şöyle belirtilmektedir.

Mavna, maûne; yük taşıyan büyük kayık. Mavna, yelkenle ve kürekle tahrik olunur, güvertesiz, ağır ve büyücek kayık ki, başlıca iskeleden gemilere yük naklinde kullanılır. Arabîde erzak nakline mahsus demektir. Başka bir ifadeyle mavna, limanlara yanaşamayan, şamandralara bağlı olarak yükleme ve boşaltma yapan gemilerle yakın kıyılara yük taşıyan, güvertesi olmayan tekne demektir. Mavnaların batık gemilerin çıkartılmasında da kullanıldıkları bilinmektedir

Mavna ve mavnacılık mesleğinin ilk başlaması Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethiyle başladığı yazılı kaynaklarda belirtilmektedir. İlk mavna türü deniz ulaşım aracı örneklerinin Fatih tarafından yaptırılarak karadan Haliç’e indirilen gemiler arasında bulunduğuna dair rivayetler bulunmaktadır.

Eskiden Türk denizciliğinde kullanılan, büyük yelkenli olan bir çeşit ticâret gemileri de bu isimle anılırdı. Bu çeşit mavnalarda bir flok yelkeniyle üç köşeli büyük yelkeni vardı. Ayrıca bunlarda kürek de kullanılırdı. Osmanlı Devleti donanmasında mavna adı altında yüksek bordalı savaş gemileri bulunmaktaydı. Osmanlı donanmasında kullanılan Mavna ile mezkûr işlerde kullanılan mavna farklıdır. Bizim için de burada asıl olan, küçük çaplı yük taşımasında kullanılan kayık türüdür. Medine-i Üsküdar iskelesinde, İstanbul yakasına yük taşımak için bekleyen nöbet mavna’larının olduğunu bilmekteyiz. Yine Mavnacıların, Osmanlı Devleti’nin îmar işlerinde kullanılması için İstanbul’a mavnalarıyla taş çektiğine arşiv belgelerinde rastlıyoruz.

kullan
İstanbul'un Fethinden 2005 yılına dek denizlerin en önemli araçlarından olan mavnalar bu tarihte Bakanlar Kurulu kararı ile resmen ticari bir meslek olmaktan çıkmış ve kaybolan meslekler arasında yerini almış oldu.

Mavnaların görevleri arasında; tersaneye safra taşımak, selatin camilerinin yapımında taş, kum ve çakıl taşımak vardı. Ordunun Anadolu ve Rumeli taraflarında yapacağı seferlerde ordunun ağırlığı olan malzemelerin ordu güzergahındaki en yakın limana taşıma gibi lojistik hizmetleri de yerine getirirdi.

Mavnaların, yük taşınacak ambarları geniş olduğu için, tekne yapıları büyük ve yanlara biraz yayvandır. Römorkörün arkasına birkaç “mavna” bağlanarak da çekildiği olur. Devamlı su içerisinde kaldıkları için, çürümelerini önlemek maksadıyla ziftlenirler Buharlı gemilerin donanmaya girmesinden sonra mavnalar önemlerini kaybetti.

XVII. yüzyılın ünlü gezgini Evliya Çelebi; 800 mavnacı neferâtı olduğunu belirtir. 1667 yılında İstanbul’da mevcut kayık sayısı 1366’dır. Aynı tarihte mavna sayısı ise 68’dir. Devlet kontrolünde faaliyette bulunan mavnacılar, lağımcı olarak sefer zamanlarında orduda hizmette bulundukları Evliya Çelebi tarafından belirtilmektedir.

Osmanlı’nın son dönemlerinde mavna ve mavnacılık esnafı halk nezdinde avam tabası işi olarak görülmesine rağmen, İstanbul gibi önemli bir deniz kenti için gemi ve vapurlardan eşya naklinin ehemmiyeti göz önüne alındığında gayet gerekli bir meslek grubu olarak karşımıza çıkar. İstanbul limanında mavnacılık mesleğini yerine getirenlerin karşılığı olarak diğer dünya ülkelerinde buna muadil değişik yük boşaltma araçları bulunmaktaydı.

Mavnacı esnafının sayısı yüzyılın başında dörtbin civarındaydı. Bunlar genellikle karadenizli olup İnebolu, Abana, Küre, Nigerze, İlişi, Örenye nahiyelerinden İstanbul’a gelerek mavnacı olarak çalışıyorlardı. Ayrıca Karesi ve Alaplı nahiyeleri ile küçük bir kısmı da Trabzon vilayetindendi. Mavnacılar görüldüğü üzere tamamen Karadeniz insanından müteşekkildi.

Mavnacılar kethüdaya bağlı olarak çalışırlardı. Mavnacılıkta lonca sistemi hakim olup, hiyerarşik yapıya çok önem verilirdi. İstanbul ve çevresindeki limanlara dışarıdan gelen gemilerin yüklerini boşaltma ve limandaki gemileri yükleme görevi tamamen mavnacıların kontrolünde yerine getirilirdi.

Mavnacı esnafı için nakliye iskeleleri olarak; Yağkapanı, Unkapanı, Hatapkapu, Sebzehane, Eminönü, Kuruçeşme, Hasköy ve Üsküdar iskelesi olmak üzere sekiz adet olup ihtiyaca göre bazı iskelelerde nöbet mavnaları bulundurulurdu. Mavnacı esnafı arasında rekabet ve kargaşayı önlemek üzere serbest çalışmadan ziyade nöbet sistemi uygulanmıştır.

1912 yılına kadar mavnacı esnafı kethüdalık ile lonca sistemine göre idare edilirken, 1912 yılında çıkarılan Esnaf Cemiyetleri Talimatnamesi ile kethüdalık kaldırılarak lonca sistemi yerine cemiyet ve meclis idare sistemi getirilmiştir. Bundan sonra cemiyet sistemi ile idare edilmiş bu idarenin üst kontrolü de belediyeye verilmişti.

Sonrasını da yukarıda zikretmiştik... 

(Haber 7)