MTA özelleştirilecek mi sorusuna cevap verdi

Bakan Taner Yıldız, Maden Tetkik Arama (MTA) ile TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odasınca düzenlenen sempozyumun açılışında soruları yanıtladı. MTA özelleşecek mi sorusuna şu cevabı verdi.

MTA özelleştirilecek mi sorusuna cevap verdi
MTA özelleştirilecek mi sorusuna cevap verdi
GİRİŞ 05.10.2009 13:48 GÜNCELLEME 05.10.2009 13:48

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Bakanlık olarak, yer altı kaynaklarının en yüksek çevresel standartlarla ve teknolojiyle, yüksek katma değer sağlayacak şekilde ekonomiye kazandırılmasının ana hedefleri olduğunu bildirdi.

Yıldız, Maden Tetkik Arama (MTA) Genel Müdürlüğü ile TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası işbirliğince düzenlenen 2. Uluslararası Karadeniz Bölgesi Jeoloji Sempozyumunun açılışına katıldı.

MTA Genel Müdürlüğü Kültür Sitesinde yapılan sempozyumun açılışında konuşan Yıldız, doğal kaynakların insan ve toplum yaşamındaki önemine işaret etti.

Toplumların refah ve gelişmişlik düzeyleri ile madencilik faaliyetleri arasında çok yakın bir ilişki bulunduğunu ifade eden Bakan Yıldız, uzay çağı ve sanayi ötesi bilgi toplumunun doğuşunun da maden ürünlerinden sağlanan özel metal, alaşım ve malzemeler sayesinde gerçekleştiğini kaydetti.

Bakan Yıldız, madenciliğin, ülkelerin kalkınmasında önemli rol oynayan sektörlerden biri olduğunu, bugün maden ürünlerinin sanayi, enerji, tarım ve inşaat sektörlerinin temel giderlerini oluşturduğunu, gelişmiş sanayi ülkelerinin çoğunda madencilik sektörünün ekonomik kalkınmayı başlatan öncü bir sektör olarak görüldüğünü belirtti.

Bilgi toplumuna ulaşmanın önemli parametrelerinden birinin bilimsel bilginin üretimi olduğunu, bunun da AR-GE çalışmalarına ayrılan kaynakla doğrudan ilişkisinin bulunduğunu anlatan Yıldız, ''Gelinen noktada ise, bilime ayrılan kaynağın milli gelir içerisindeki payı AB ülkelerinde yüzde 1.5-2 iken, ülkemizde hükümetimiz döneminde ayrılan pay artırılmasına rağmen bugün binde 65 seviyesindedir. AR-GE'ye daha fazla pay ayırmamız gerektiğini bir sorumluluk olarak görüyorum'' dedi.

''JEOLOJİK ARAŞTIRMALARA DAHA ÇOK ÖNEM VERİLMELİ''

Bakan Yıldız, son yıllarda meydana gelen deprem, heyelan, çığ ve taşkın gibi doğa olaylarının, Türkiye'de jeolojik araştırmalara ve mühendislik disiplinine daha çok önem verilmesi gerekliliğini ortaya çıkardığını söyledi.

MTA Genel Müdürlüğü'nün 1980 öncesinde olduğu gibi, yeniden enstitü yapısına kavuşturulmasını, jeolojik araştırmaların Türkiye'de ivme kazanmasının ön koşulu olarak gördüğünü anlatan Yıldız, ''Bugün MTA'nın özelleştirilmesi konusunda bazı tartışmalar yaşanıyor. MTA'nın özelleştirilmesi bizim gündemimizde yok'' diye konuştu.

Yıldız, bakanlık olarak, yer altı kaynaklarının en yüksek çevresel standartlarla ve teknolojiyle, yüksek katma değer sağlayacak şekilde ekonomiye kazandırılmasının ana hedefleri olduğunu belirterek, şöyle konuştu:

''Enerji ve sanayi ham madde talebinin güvenli, istikrarlı ve ekonomik olarak karşılanması, arz kaynaklarının çeşitlendirilmesi ve geliştirilmesi, üretilen ham maddelerin yurt içerisinde işlenerek nihai ürünlere dönüştürülmesini içeren hedeflerimiz, tabii kaynaklar politikamızın ana çatısını oluşturan diğer faktörlerdir. Bu kapsamda doğal kaynaklarımızın aranıp bulunması için hükümetimiz, TPAO ve MTA'ya önemli kaynaklar aktarmıştır ve aktarmaya devam edecektir.''

ENERJİDE DIŞA BAĞIMLILIK

Bakan Yıldız, Türkiye'nin enerjide dışa bağımlılığının kabul edilemez seviyede olduğunu, bunun için mutlaka, enerji çeşitliliğinin sağlanması gerektiğini vurguladı.

Enerji Bakanlığı olarak, bağlı ve ilgili kuruluşların koordinasyonunda gerçekleşen yeni linyit sahalarının aranması, mevcut sahaların geliştirilmesi projelerinin önemine dikkati çeken Yıldız, bu doğrultuda, kömür hidroelektrik ve yenilenebilir enerji kaynakları yanında jeotermal enerji potansiyelini de ortaya çıkaran Türkiye Jeotermal Envanteri'nin kamuoyunun hizmetine sunulduğunu kaydetti.

Bir diğer olumlu gelişmenin ise AK Parti hükümeti döneminde çıkartılan jeotermal yasası olduğunu anımsatan Yıldız, kömür rezervlerini en kısa zamanda kullanılabilir hale getirmek, bilinen kalite sorunları için teknolojiler geliştirmek ve kömür kaynaklarını ekonominin hizmetine sunmak gerektiğini söyledi.

Bu kapsamda, bilinen linyit rezervini de son 4 yılda 8,3 milyar tondan 12,5 milyar tona çıkardıklarını ifade eden Yıldız, konuşmasında petrol yasasına da değindi.

Türkiye'nin sadece zengin maden kaynaklarına sahip olmasının yeterli olmadığını, bu madenlerin zaman geçirilmeksizin etkin bir biçimde işletilmesiyle ortaya çıkan katma değerin ekonomiye kazandırılması gerektiğini anlatan Yıldız, şöyle devam etti:

''Ülkemizde ve dünyada maden aramacılığı, artık gittikçe daha zor ve daha derin maden yataklarına yönelmektedir ve günümüzde daha yüksek risklerin göze alınmasını gerektirmekte, daha yüksek bilgi ve teknoloji kullanılmasına ihtiyaç göstermektedir. Geçmişte birinci etap madencilik diyebileceğimiz çalışmalarda mostra madenciliği büyük oranda yer tutarken, bugün artık ikinci etap madencilik diyebileceğimiz örtülü ve gömülü maden yataklarının aranması söz konusudur. Ancak tabii kaynaklardan sorumlu bir bakan olarak maalesef madenciliğimizin ülke ekonomisine sağladığı katkının yetersiz olduğunu söylemem gerekiyor.''

TÜRKİYE'NİN DÜNYA SIRALAMASINDAKİ YERİ

Bakan Yıldız, Türkiye'nin, üretilen madensel kaynak çeşitliliği açısından 152 ülke arasında, 29 maden türünde yapılan üretim baz alındığında 10. sırada yer aldığını, ancak üretici ülkelerin dünya pazarı içi payları sıralamasında yüzde 16 oranı ile 52. sırada bulunduğunu kaydetti.

Türkiye'de 50 dolayında madensel kaynak üretiminin yapıldığını ve bu üretimin oluşturduğu katma değerin 2-2.5 milyar dolara ulaştığını belirten Yıldız, bunun GSMH içindeki payının ise yüzde 1,5 dolayında olduğunu söyledi. Yıldız, madencilik ve madene dayalı sanayi birlikte düşünüldüğünde oluşan katma değerin GSMH içindeki payının yüzde 12'yi bulduğunu, bunun da bu alanda 22 milyar dolarlık bir değer oluştuğu anlamına geldiğini ifade etti.

Türkiye'nin, 1996 yılında yapılan ikinci madencilik şurasında belirlenmiş maden kaynaklarının değerinin 2 trilyon dolar olduğu, bu bağlamda yılda 8-12 milyar dolarlık üretim yapılabileceği ve 4-6 milyar dolarlık bir ihracatın gerçekleştirilebileceğinin ifade edildiğini hatırlatan Yıldız, oysa uygulamada 2-2,5 milyar dolarlık bir üretim, 1,2 milyar dolarlık bir dışsatımın gerçekleşebildiğini söyledi.

Rakamlara bakıldığında Bakanlık bünyesinde bulunan Maden İşleri Genel Müdürlüğünün daha etkin ve verimli çalışabilmesi için bazı düzenlemelere ihtiyacı olduğunu ifade eden Yıldız, ''Hedefimiz cumhuriyet tarihi boyunca ortalama yılda 200 metre olan sondaj uzunluğunu, Avrupa Birliği yıllık ortalaması olan 1200 metreyi yakalamaktır. Böylece yer altı zenginliklerimizin ekonomiye kazandırılması maksimum düzeye çıkacaktır'' dedi.

Sempozyumun Başkanlığını yapan Aral Okay da, Türkiye'nin jeolojik olarak aktif bir bölgede yer aldığını belirterek, fay haritaları, heyelan haritaları gibi bilimsel çalışmaların önemine işaret etti.

Okay, sempozyumda Karadeniz bölgesi jeolojisinin ve yer altı kaynaklarının ele alınacağını, yıllardır elde edilen bilgilerin paylaşılması açısından bu sempozyumun önemli olduğunu söyledi.

Karadeniz'e komşu ülkeler ile dünyanın çeşitli ülkelerinden bölgede çalışma yapmış 200'e yakın bilim insanının katılacağı sempozyum 9 Ekim'de sona erecek.

KAYNAK: AA