Makine ihracatı 6 ayda 13,7 milyar dolar oldu!

Makine İhracatçıları Birliği (MAİB) tarafından paylaşılan makine imalat sanayi konsolide verilerine göre, 2025 yılının ilk yarısında Türkiye'nin serbest bölgeler dâhil toplam makine ihracatı 13,7 milyar dolar oldu.

Makine ihracatı 6 ayda 13,7 milyar dolar oldu!
Makine ihracatı 6 ayda 13,7 milyar dolar oldu!
GİRİŞ 20.07.2025 16:07 GÜNCELLEME 20.07.2025 16:07

Makine imalat sanayiinin de yoğunlaştığı, küçük ve orta ölçekli sanayi işletmelerini kapsayan İSO İkinci 500 araştırmasının ortaya koyduğu verileri değerlendiren Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Kutlu Karavelioğlu, “Faizin enflasyon karşısındaki reel getirisinin tarihi zirvelerde olduğu ve üretimdeki risklerin büyüyüp çeşitlendiği bir dönemde, ihmal edilebilir seviyede faaliyet kârlarıyla iş yürütmenin sürdürülemez hale geldiğini TÜİK tarafından açıklanan istihdam verilerinden de görebiliyoruz. Sanayi küçülürken inşaat ve hizmet sektörleri büyüyor, tüketim ithalat üzerinden sürüyor. Kısacası, yüksek faiz sanayinin bereketini kaçırıyor” dedi.

Makine imalat sanayi konsolide verilerine göre, Ocak-Haziran döneminde serbest bölgeler dâhil toplam makine ihracatı %0,3 artışla, bu yıl ilk kez pozitif bölgeye geçerek 13,7 milyar dolar oldu. İhracatı miktar bazında %5,7 azalan makineciler, ortalama KG fiyatlarını %6,3 artışla 7,8 dolara taşıdı.

Yıllıklandırılmış verilere göre ihracat %0,5 artışla 28,3 milyar dolar oldu. Almanya’ya ihracatın %0,8 gibi sınırlı seviyede de olsa pozitife dönmeyi başardığı bu dönemde, sektörün en büyük pazarı olan bu ülkeye 1,5 milyar dolarlık makine ihracatı yapıldı. İkinci sırada %3’lük artış ve 871 milyon dolar ihracatla ABD gelirken, onu %11,8 artış ve 593 milyon dolar ihracatla İtalya takip etti. İlk 10 ülke arasında yer alan ve sıralamadaki yeri hızla gerileyen Rusya’ya ihracat %36,4 azalırken Fransa’da %27, Romanya’da %24,6 artış sağlandı.

Alt sektörler arasında ilk sırada gelen içten yanmalı motor ve aksamları ihracatı %5 artışla 1,2 milyar dolara ulaştı. En fazla daralan sektörler arasında gelen inşaat ve madencilik makinelerinde kayıplar 167 milyon dolara ulaşırken, ilk 6 ayda traktörler, tarım ve ormancılık makineleri ihracatı 85 milyon dolar, yıkama ve kurutma makineleri ihracatı ise 65 milyon dolar daha az gelir getirdi. Takvim etkisiyle %10 ihracat artışı sağlanan Haziran’da KG birim fiyat ilk defa 8,3 dolara yükseldi.

“TRUMP, TİCARET SAPMASINA KARŞI ÖNLEM ALIYOR”

ABD yönetiminin ticaret politikalarındaki sertleşmenin küresel tedarik zincirlerinde oluşturduğu belirsizlik ve sanayi yatırımları üzerindeki baskıyı değerlendiren Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Kutlu Karavelioğlu şunları söyledi:


“Küresel ticarete ilişkin ikinci çeyrek verileri, dünyanın önemli üretim merkezlerini bıçak sırtında tutan tarife karmaşasının siparişlerin öne çekilmesine neden olduğunu gösteriyor.

DTÖ’nün mal ticaretinde bu yıl reel artış beklemediğini açıklaması, küresel üretim ve sipariş PMI’larında Şubat’tan itibaren gözlenen yükselişin kalıcı olamayacağını düşündürüyor. AB ve ABD arasındaki görüşmeler hizmet ve mal ticaretlerindeki açıklarının birbirini dengelemesine rağmen gerilimli ilerlerken, Japonya ve Güney Kore’den sonra BRICS ülkeleri de Trump’ın radarına girdi. Henüz dillendirilmese de ABD’nin büyük ticari ortaklarının toplu bir karşı tutum geliştirme olasılığı da var. Tarifelerinde indirime gidilen Birleşik Krallık ve Vietnam gibi ülkeler müzakerelerini erken tamamlamanın keyfini sürüyor.

Vietnam’a uygulanacak vergi %46’dan %20’ye inerken, fırsattan istifade bu ülke üzerinden sevk edilecek yabancı mallara %40 ilave vergi geldi. Bir başka ifade ile Trump yönetimi ticaret yollarındaki muhtemel sapmaya önlem alarak Vietnam’ı yatırım ülkesi ilan etmiş oldu. Bizim de Türkiye üzerinden ABD’ye ve AB’ye düşük vergi ya da vergisiz mal satmayı düşünenlerin hızla birer yatırımcı haline gelmeleri için, ihtisas gümrükleri ve piyasa denetimi gözetimini önceleyen stratejiler geliştirmemiz gerekiyor.”

“ÇİN ŞOKU’NA KARŞI SELEKTİF SAVUNMA STRATEJİLERİ ÖNE ÇIKIYOR”

AB tarafındaki gelişmelerin sanayi üretimi, tedarik zinciri güvenliği ve stratejik özerklik gibi alanlarda önemli adımları içerdiğine dikkat çeken Karavelioğlu şunları söyledi:

“Kritik teknolojilerde üçüncü ülkelere, özellikle de Çin’e olan bağımlılığı azaltmayı amaçlayan AB, ‘Net Sıfır Stratejik Projeler’ tanımı ile yerli üretimi teşvik edecek yeni bir yatırım rejimi oluşturuyor.

Örneğin enerji makineleri veya sistemlerinin kritik bir bileşeninde dışa bağımlılık oranı %50’yi aştığında, bu alandaki üretim ve yatırım projeleri için hızlandırılmış izin süreçleri ve finansman kolaylıkları devreye giriyor. Avrupa Komisyonu'nun Çin Şoku’na ve kamu alımlarında Çin firmalarına karşı korumacı önlemler geliştirmeye başlaması, Birliğin açık ticaret politikasıyla birlikte selektif savunma stratejileri benimsediğini gösteriyor.

G7 toplantısında Çin’in kritik ürünlerdeki tekelci yaklaşımına karşı ortak hareket çağrısı yapılması da bu yönelimin küresel iş birlikleriyle derinleştirileceğinin bir ifadesi. Türkiye bu tabloda hem Çin’e bağımlılığı azaltma stratejisinde bir alternatif hem de adil ticaret ilkelerini gözeten bir ortak olarak konumlanmalıdır.

Sanayisini korumak adına ‘İthalat Gözetim Birimi’ kuran ve olağandışı artışları anlık takip ederek ısı haritaları yayımlamaya başlayan AB’deki bu gelişmeler, sessiz sedasız pazarımızı işgal edebilecek mallara karşı bizim de erken uyarı sistemleri kurmamıza vesile olmalıdır.

İthalat rejimimizi tahkim ederken rekabetçiliğinde zaafa uğrayan AB’nin yabancı mallarla baş etmek üzere geliştireceği her tedbirden esinlenilmelidir.

Yılın ilk 5 ayında, sadece Çin'den yapılan makine ithalatı %16,6 artarak 5,3 milyar dolar seviyesine ulaştı. Yüksek vergiler nedeniyle hiç makine satamadığımız bu ülkenin geçen sene ilk 5 ayda %24,6 olan ithalatımızdaki payının bu yıl aynı dönemde %28,8’e yükselmesi, Çin’in devlet destekli agresif fiyatlama ve pazara giriş stratejilerinin Türkiye’deki etkisinin üstel biçimde arttığının ve iç pazar dengelerini kendi lehine çevirdiğinin açık bir göstergesi.”

“YÜKSEK FAİZ SANAYİNİN BEREKETİNİ KAÇIRDI”

Makine, otomotiv ve savunma yan sanayileri ekosisteminin küresel ölçekte yeniden şekillendiği bu süreçte, ihracat ve imalat iklimi hakkında bilgiler veren Karavelioğlu şunları ifade etti:

“Bizim için önemli bir ticari teknik katalizör olan Almanya’da makine ve tesis mühendisliği sektöründe Mayıs’ta görülen %9’luk sipariş artışını, baz etkisine rağmen bir toparlanma sinyali olarak görüyoruz. Yurt dışı siparişlerindeki %12’lik artışı ise AB’nin tek pazarı konsolide etme kararlılığının bir neticesi olarak değerlendiriyoruz.

ABD’de imalat sanayi PMI verilerinin beklentilerin üzerinde gelmesi küresel talep açısından pozitif bir gelişme ve makine teçhizat yatırımlarında orta vadeli bir genişleme eğilimini ifade ediyor. Yatırım ortamında ümitler yeşermeye başlarken, Avrupa Merkez Bankası yetkilileri Euro'nun hızla değer kazanmasının ithalatı körükleyerek enflasyonu %2’de tutma çabalarına sekte vuracağından yakınıyorlar.

Üretimden ithalata yönelme riskine rağmen, bizde TL'deki değerlenmenin dezenflasyon sürecine katkı yapacağı umulurken Türkiye PMI endeksinin Haziran’da 46,7’ye gerilemesi, sanayi üretimindeki durgunluk açısından çok güçlü bir sinyal veriyor.

İmalat sanayiinde %23,8 olan yurt içi ÜFE, makinede %30,9’a ulaştı; ürünlerimiz döviz bazında pahalanmaya devam ediyor. Makine üretiminde Mayıs ayındaki %9,3’lük üretim düşüşü ve Haziran’da %68,6’ya kadar gerileyen kapasite kullanım oranı, sektörün telafisi zor kayıplarla karşı karşıya olduğunu gösteriyor.”

Makine imalat sanayiinin de yoğunlaştığı, görece küçük ve orta ölçekli sanayi işletmelerini kapsayan İSO İkinci 500 araştırmasının ortaya koyduğu verileri değerlendiren Karavelioğlu, şirketlerin satış gelirlerinde artış yaşansa da kârlılık oranlarının ciddi biçimde gerilediğine dikkat çekerek sözlerini şöyle tamamladı:

“2024 yılına ait üretimden satışlarda gözlemlenen %41’lik artış, aynı dönemdeki yurt içi üretici fiyat endeksi artışının altında kalması nedeniyle reel anlamda bir büyümeyi ifade etmiyor. Kârlılık oranlarında bu yıla da sari olan dramatik düşüş bunu teyit ediyor. Faizin enflasyon karşısındaki reel getirisinin tarihi zirvelerde olduğu ve üretimdeki risklerin çok büyüyüp çok çeşitlendiği bir dönemde, ihmal edilebilir seviyede faaliyet kârlarıyla iş yürütmenin sürdürülemez hale geldiğini TÜİK tarafından açıklanan istihdam verilerinden de görebiliyoruz. Sanayi küçülürken inşaat ve hizmet sektörleri büyüyor, tüketim ithalat üzerinden sürüyor. Kısacası, yüksek faiz sanayinin bereketini kaçırıyor.

KAYNAK: HABER7
Ekrem Öztürk Haber7.com - Teknoloji Muhabiri
Haber 7 - Ekrem Öztürk

Editör Hakkında

İstanbul'da yaşayan Ekrem Öztürk, 2021 yılında Medya ve İletişim bölümünden mezun oldu. Uzun süre kendi alanında metin yazarlığı yapan Öztürk, şu an Haber7.com'da "Muhabir - Editör" olarak görev yapmaktadır. Ayrıca günümüz insan ilişkilerinde saygının ve empatinin çok büyük bir güç olduğuna inanmakta ve bu değerleri meslek hayatında da ön planda tutmaktadır.