Murat Ülker'den Beyin Göçü’ne çözüm önerisi

Son dönemde gençlerin geleceğe dair umutlarının azalmasının yanı sıra, yaşanan ekonomik sıkıntılar nedeniyle iyi eğitimli, çalışan kesimler için de sık sık beyin göçü tartışılıyor.

Lorbi PR Tanıtım ve Halkla İlişkiler Şirketi’nin yayınladığı Lorbi Insights’ın son sayısında Mustafa Kaya imzasıyla yayımlanan “Beyin Göçü Markalara da Dert Olmalı” başlıklı yazıda, konunun öneminin altı bir kez daha çizildi.

“GÖÇ DÜNYANIN DERDİ, BEYİN GÖÇÜ BİZİM DERDİMİZ”

Murat Ülker, sosyal medya hesabında “Göç Dünyanın Derdi, Beyin Göçü Bizim Derdimiz” başlıklı yazısında, Mustafa Kaya’nın yazısının şu bölümünü alıntılayarak, konuya giriş yaptı:

“Açıkça söyleyelim: Artık Türkiye’nin ‘gerçek’ beka sorunlarının başında yer alan ‘beyin göçü’ veya ‘mesleki exodus’ konusunda sorumluluk ve inisiyatif alacak büyük küçük tüm markaları, ülke insanlarının zihninde ve gönlünde silinmeyecek izler bırakma fırsatı bekliyor.

Peki bu iş nasıl başarılacak, bu sorumluluğun gereği nasıl yerine getirilecek? Bu konuda, her şirketin kendine özgü koşullara sahip olması itibariyle, herkese uyacak formüller bulmak güç, ancak genel bir bakış açısıyla sözgelimi şunlar yapılabilir… diyerek sıralıyor Mustafa Kaya bey.”

YILDIZ HOLDİNG’İN SUNDUĞU KARİYER İMKANLARINA VURGU YAPTI

Murat Ülker, Yıldız Holding ile global ölçekte faaliyet gösteren pladis ve Godiva’da sundukları kariyer imkanlarına dikkat çekerek, yazısını sonlandırdı:

“Bize gelince zaten global emek piyasasında bir işveren markası olan Yıldız Holding ve pladis, Godiva gibi global şirketleri bu piyasada birçok usul ve yöntemle fevkalade aktifiz. Gerek APG, HAS ve LTIP yöntemleri (https://lnkd.in/eUbANKb), gerekse yerel yetenekleri, ülkemizde yerleşikken yurtdışında istihdamı ve yurtdışı global şirketlerimizde en üst mevkiye (CEO) (https://lnkd.in/d3GrH9Hg) varan kariyer imkanları sunmaktayız.

Bence sorunun çözümü göçün olduğu yerlerde köşe tutmaktan geçiyor. Nasıl global iş yaparız, nasıl global marka oluruz derken önce evin çocuğuna sahip çıkmak gerek, ama…”