Komplo teorileri yapanlara kötü haber: 20 milyon ton buğday yolda

Ulusal Baklagil Konseyi Başkanı Abdullah Özdemir, bakliyat stoklarının yeterli olduğunu belirterek, buğdayda 20 milyon tonluk yeni rekoltenin yolda olduğunu söyledi.

Komplo teorileri yapanlara kötü haber: 20 milyon ton buğday yolda
Komplo teorileri yapanlara kötü haber: 20 milyon ton buğday yolda
GİRİŞ 09.03.2022 12:34 GÜNCELLEME 09.03.2022 12:34

Mersin Ticaret Borsası Başkanlığı görevini de yürüten Özdemir, AA muhabirine, Kovid-19 süreci ve Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle raf ömrü uzun gıda ürünlerine ilginin arttığını söyledi.

Özdemir, talebin yoğun olduğu ürünler arasında besleyicilik ve kolay saklama koşulları dolayısıyla bakliyatın öne çıktığını vurgulayarak, makarnalık ve ekmeklik buğdayın da gündemdeki en önemli ham maddeler arasında yer aldığını dile getirdi.

Türkiye'nin geçen yıl kuraklığa rağmen 17 milyon 650 bin ton buğday ürettiği bilgisini veren Özdemir, şöyle konuştu:

"Eldeki tüm rakamlarla Türkiye'nin buğday sıkıntısının olmaması lazım. Kaldı ki yeni sezon buğday hasadına 3-4 ay kalmış. Temmuza gelindiğinde hasat yapılıyor. Toprak Mahsulleri Ofisinin elindeki stoklar, başta ekmeklik buğday olmak üzere satın alınan buğdayların olduğu gemiler, lisanslı depolardaki ürünler, çiftçinin ve sanayicinin elindeki malları birleştirdiğinizde bizim hasat sezonuna kadar 3 ayı problemsiz geçirmemiz lazım. Durduk yere panik havası estiriyorlar."

Özdemir, gıda tedariki konusundaki "komplo teorileriyle" vatandaşların huzursuz edildiğini belirterek, "Hasat sezonunda Türkiye'nin yepyeni bir 17-18 milyon ton buğday üretimi olacak. Havalar iyi gidiyor, yağmur yağıyor, belki de rekoltede 20 milyon tonu yakalayacağız. Çevremizdeki coğrafyada yeni ürünler yetişecek ve yeni bir döneme gireceğiz. Bizim bu 3 ayı kuşku ve endişe yerine rahatça atlatmamız için çok fazla neden var. Bunu güzel, net ve şeffaf şekilde yetkililerin de kamuoyuyla paylaşması lazım." ifadesini kullandı.

"MALLAR TAMAMEN İÇ TÜKETİMİN TALEBİNE AYRILDI"

Abdullah Özdemir, Tarım ve Orman Bakanlığı ile ilgili kamu kuruluşlarının aldığı tedbirler sayesinde bakliyat sektöründe stok sıkıntısı yaşanmayacağını ifade ederek, şöyle konuştu:

"Yeşil ve kırmızı mercimek, nohut, fasulyenin ihracatına kısıtlama getirildi. Devlet belirli süre kendi vatandaşının ihtiyacının görülmesi amacıyla dış satıma giden ürünleri yasakladı, bir tedbir aldı. Zorunlu olan bir kısıtlama. Bu geçici olduğu takdirde güzel bir olay. En azından 'önce can, sonra canan' deniliyor. İthal edilecek bakliyat ürünlerinde de gümrük vergisi sıfırlandı. Orada da devlet tarafından tüketici lehine yüzde 20 civarında bir gelirden vazgeçildi. Bunların yanı sıra bizim de yıllardır söylediğimiz gibi perakende safhasında temel gıda ürünlerinde KDV oranı yüzde 1'e indirildi ve devlet burada da gelirinden vazgeçti. Bunlar tüketici lehine daha avantajlı olması için yapıldı. Tüm bunlara baktığınızda Türkiye'de baklagilin hasat sezonu buğdayda olduğu gibi haziran, temmuzda başlayacak. Buna da 3 ay kaldı. Önümüzdeki 3 ayda korkulacak, tedirgin olacak hiçbir sıkıntı yok. Herkesin stokları yeterli ayrıca ithalat yapma imkanımız var, ihracat da kısıtlandı. Dolayısıyla olan mallar tamamen iç tüketimin talebine ayrıldı. Panik havası olmadığı müddetçe korkulacak hiçbir şey yoktur, bakliyatta da stoklarımız yeterlidir."

Ramazanda bakliyata ilginin artacağını dile getiren Özdemir, "Ramazanda yardımlaşma amacıyla oluşturulan gıda kolileri nedeniyle bakliyata ilginin olacağı bir dönemdeyiz. Marketler girişimlerde bulunarak bağlantılarını yaptılar. Mallarını tedarik ediyorlar. Tedarik zincirinde de hiçbir problem yok. Gayet güzel çalışıyor." diye konuştu.

Özdemir, Rusya-Ukrayna savaşı sürecinde zincir marketlerle sık sık görüşmeler yaptıklarını belirterek, "Marketlere gittiğinizde raflarda en ufak eksiklik yok. Ben arada sırada tedarik yaptığımız marketleri geziyorum. Bakliyat ürünlerinde Allah'a bir şükür eksik yok, sadece yağda lüzumsuz bir panik havası var. Bakliyatta da raflarda hiçbir eksiklik, depolarda da tedarik açısından hiçbir sıkıntı yok." ifadelerini kullandı.

YEM SANAYİCİLERİ: TÜRKİYE'NİN YEM VE HUBUBAT ARZINDA SORUN GÖRMÜYOR

Türkiye Yem Sanayicileri Birliği Başkanı Ülkü Karakuş, yem üretiminde kullanılan hububat arzında sorun olmadığını belirterek, "Mısır, yulaf, arpa ve çavdarda sezonu yakalıyoruz. Yağlı tohumlarda bir miktar açık olabilir ancak bu da ABD, Arjantin ve Brezilya'dan sağlanacak tedarikle kapatılabilir." dedi.

Karakuş, yem sanayisindeki gelişmelere ve Rusya-Ukrayna Savaşı'nın üretime etkisine ilişkin değerlendirmede bulundu.

Hayvansal üretimde işletme giderlerinden yüzde 70'inin yem olduğunu ifade eden Karakuş, buna göre hayvanın maliyetinin belirlendiğini söyledi.

Karakuş, bu yıl tarıma ayrılan 29 milyar liralık desteğin yeterli olmadığını savunarak, bunun en az eğitim ve savunma bütçesi kadar önemli olduğunu dile getirdi.

Çiftçinin ekimini tamamlayabilmesi için maliyetlerinin karşılanmasına katkı sağlanması gerektiğine işaret eden Karakuş, "Önemli olan üreticiyi merkeze koymak." diye konuştu.

Rusya-Ukrayna Savaşı'nın dünya genelinde hububat konusunda endişeleri beraberinde getirmesine karşın Türkiye'de şu anda yem ve hububat tedarikinde bir sıkıntı bulunmadığını vurgulayan Karakuş, şu değerlendirmede bulundu:

"Mısır, yulaf, arpa ve çavdarda sezonu yakalıyoruz. Yağlı tohumlarda bir miktar açık olabilir ancak bu da ABD, Arjantin ve Brezilya’dan sağlanacak tedarikle kapatılabilir. Yeter ki arz-talep dengesini bozacak şekilde pazara talep yönünde fazla baskı yapmayalım.”

ABD FİYAT ARTIŞLARININ ÖNÜNE GEÇEBİLİR

Karakuş, Rusya-Ukrayna Savaşı sebebiyle dünyada ortaya çıkan hububat sorununda çözümün ABD'den geçtiğini bildirdi.

Dünyanın en büyük mısır üreticisinin ABD olduğu bilgisini veren Karakuş, "Bunun büyük kısmından yakıt yapıyor. ABD, dünya gıda krizi içindeyken biyoyakıta ayırdığı mısır miktarını azaltarak aşırı fiyat artışlarının önüne geçebilir." ifadelerini kullandı.

Yaşanan gelişmeler karşısında Türkiye'de kamu ve özel sektörün haftalık toplanarak beraber karar almasının önem taşıdığını belirten Karakuş, Toprak Mahsulleri Ofisinin (TMO) uzun süredir düşük fiyatla sektörü finanse etme uygulamasının kademeli olarak sonlandırılması ve özel sektörün ham madde için sahaya inmesi gerektiğini dile getirdi.

Karakuş, Kovid-19 salgınında ikinci yıl biterken bu süreçte hiçbir ürün fiyatının salgın öncesi düzeyinde kalmadığını, mısırdan buğdaya, soya ve ayçiçeği küspesinden buğday kepeğine kadar fiyatların yükseldiğini kaydetti. Arpa, besi yemi ve tavuk yemi fiyatlarında da artışlar gerçekleştiğine dikkati çeken Karakuş, "Et, süt, yumurta, tavuk fiyatları buna bağlı artıyor. Global anlamda sorun büyük. Türkiye’deki yem fiyatları dünyadan daha ucuz, ham madde fiyatlarındaki artış daha az. Sadece sorunu kabullenip üzerinde çözüm yolları aramalıyız." dedi.

KAYNAK: AA