Türk tekstili 'GDO'suz Türk pamuğu' markasıyla güçlenecek

Dünyada GDO'suz pamuk üreten nadir ülkelerden biri olan Türkiye’nin bu özelliği, ürünlerin GDO’suz Türk pamuğundan üretildiğini ifade edecek "GMO Free Turkish Cotton" markası ile ön plana çıkarılacak

Türk tekstili 'GDO'suz Türk pamuğu' markasıyla güçlenecek
Türk tekstili 'GDO'suz Türk pamuğu' markasıyla güçlenecek
GİRİŞ 26.02.2022 21:27 GÜNCELLEME 26.02.2022 21:28
Bu Habere 6 Yorum Yapılmış

İzmir Ticaret Borsası, Ulusal Pamuk Konseyi ile İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği, pamuktan yapılmış ürünlerin "GMO Free Turkish Cotton" etiketi alması, böylece dünya genelinde GDO’suz Türk pamuğu ve tekstil ürünlerine daha fazla değer katılması için çalışma başlattı.

Dünyada çeşitli tarım ürünlerinde, ürünü hastalıklara, zararlılara karşı korumak, verimi artırmak amacıyla, genetiği değiştirilmiş organizma (GDO) kullanılıyor. Pamuk tohumlarında gen teknolojisi kullanımı 1990’lı yıllarda başladı ve 10 sene içinde dünya genelinde yayıldı.

Türkiye ise Yunanistan ve İspanya’yla beraber, GDO'suz pamuk üreten üç ülkeden biri olarak kaldı. Bu üç ülkenin toplam yıllık yaklaşık 2 milyon tonluk pamuk üretiminin 1 milyon ton civarı Türkiye’de gerçekleştiriliyor.

Tekstil sanayisinde Türkiye’nin GDO'suz pamuktaki üstünlüğünü daha iyi kullanması için İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği, İzmir Ticaret Borsası ve Ulusal Pamuk Konseyi iş birliğiyle "GMO Free Turkish Cotton" projesi başlatıldı.

Bu çerçevede kurulan GDO'suz Pamuk A.Ş, iplikten kumaşa, giyimden ev tekstiline kadar pamuktan yapılmış ürünlerin "GMO Free Turkish Cotton" etiketi alması, böylece de dünya genelinde GDO'suz Türk pamuğunun ve tekstil ürünlerinin değerine değer katılması için faaliyet gösteriyor.

"Dünyada pamukta yüzde 85'i GDO'lu üretim"

GDO'suz Pamuk A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı ve İzmir Ticaret Borsası Meclis Başkanı Barış Kocagöz, AA muhabirine, uluslararası kullanım açısından "GMO Free" ifadesinin GDO'suzluğu ifade ettiğini belirtti.

Bir tohumun genleriyle oynanarak bazı avantajlar amaçlandığı aktaran Kocagöz, ancak bu konunun sürdürülebilirlik ve sağlık boyutunun da değerlendirilmesi gerektiğini dile getirdi.

Pamukta bir böceğe karşı uygulanan GDO'nun, bir süre sonra o böceğin yeni gen yapısına uyum sağlamasıyla boşa çıkabildiğini aktaran Karagöz, "GDO'lu tohumlara bir kere geçtiğiniz zaman artık ülkeniz ari olmaktan çıkıyor. GDO'lu ve konvansiyonel ekimler birbirine giriyor. Hindistan bu konudan çok pişman olduğunu açıkladı. Birde sağlık kısmı var. GDO'lu tohumlar daha çok yeni, uzun vadede ne yapacağını bilmiyoruz. Pamuk yenmiyor belki ama çekirdeğinden yağ yapılıyor, margarinde kullanılıyor, hayvancılıkta yem oluyor." diye konuştu.

Dünyada pamuk üretiminin yüzde 85'inin GDO'lu üretim olduğunu aktaran Kocagöz, Türkiye'nin hiçbir zaman pamukta GDO'lu tohumlara izin vermediğine dikkati çekti.

Kocagöz, Türkiye’nin tekstil sanayisindeki gücü nedeniyle GDO'suz üretim yapan Yunanistan ve İspanya'dan ayrıştığını kaydederek, şöyle konuştu:

"Yaklaşık 2 milyon tonluk üretim var, onun da 1 milyon tonu bize ait. Dünyanın en fazla tohumu ari olup, GDO'suz pamuk üreten ülkesiyiz. Bizim tekstilde sanayimiz, markalarımız var. Tekstil sanayisinde dünyada sayılı ülkelerdeniz. Böyle bir avantaj, bu tekstil sanayisinin arka bahçesinde yetişiyor. Başka hiç kimsede yok. Şimdi biz buna bir marka avantajı da ekleyelim diyoruz. Siz bunu alın, ipliğinize, kumaşınıza, gömleğinize, tişörtünüze bu 'GMO Free Turkish Cotton' markasını taşıyın ve onlara karşı 1-0 öne geçin. Çünkü onların bunu yapma şansı yok. Bu tercih edilebilirlikle ilgili. Türk tekstil sanayi niye tercih ediliyor, kalitesi ve tedarik hızı iyi, güvenilir. Şimdi birde bunu ekleyelim. Diyelim ki 'sürdürülebilirlik anlamında hiç kimsede olmayan bir de bu var'. Böyle bir markayı koyarsak dünyada rekabet şansımızı bir tık daha artırabiliriz.”

"İhracatta birim başına kazanılan miktarın artacağına inanıyoruz"

Birkaç ay önce kurulan GDO'suz Pamuk A.Ş'nin bir uygulama şirketi olduğunu ve kar amacı gütmediğini anlatan Kocagöz, iki hafta önce düzenlenen, moda ve tekstil sektöründe dünyanın önemli fuarlarından biri olan Premiere Vision Paris Fuarı'nda stant açarak markayı tanıttıklarını, yurt içinde de çeşitli yelerde tanıtımlar yaptıklarını belirtti.

Kocagöz, markayı ürünlerine taşımak isteyenlerin kendilerine başvurması gerektiğini, böylece markanın ürüne taşınması için gerekli aşamaları sürdüreceklerini ifade etti.

Türk tekstilinin, pamuğunun tercih sebebini artırmayı istediklerini vurgulayan Kocagöz, sözlerini şöyle tamamladı:

"Tercih edilirliği artan ürünü üretici daha çok eker. Daha çok ekmek demek daha az pamuk ithali demek. Bizim tükettiğimiz kadar üretecek kadar potansiyelimiz var ülkemizde. Sürdürülebilirliğe dayalı, Türkiye'ye ait, Türk tekstiline özel bir markayı Türk tekstil ürününe koyarsanız ihracat yaparken birim başına kazanılan miktarın artacağına inanıyoruz."

KAYNAK: AA
YORUMLAR 6
  • Ali 2 yıl önce Şikayet Et
    Fiyatlar düşecek mi,
    Cevapla
  • Mehmet 2 yıl önce Şikayet Et
    Milli bir dava varsa GDO'lu tüm ürünler bu ülkede yasaklanmalıdır. Milletin sağlığı geleceği tehdit altındadır.Bunu yapmayanlar küreselcilerle aynı safta görmekteyiz.
    Cevapla
  • Gerçek Hadise 2 yıl önce Şikayet Et
    Bu haber doğru değil çünkü 2007 li yıllarına kadar Urfa harrana pamuğun yaprağının alt damarında oluşan bal sıvısından bal üretmek için giderdik ama yerli tohuma destek ödenmediği için hibrit tohumlar dayatıldı destek alabilmek için ama bu tohumların yaprağında bal oluşumunun çok az olduğunu ve arıcılık sektörünün masrafını karşılamadığını hibrit tohumun ne kadar doğal olduğunu arıcılık sektörü olarak iyi anladık...
    Cevapla
  • İbrahim Cerit 2 yıl önce Şikayet Et
    Türkiyede üretimi yapılan hiç bir çeşit hibrit değil, Doğu Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsünün resmi web sitesine baķın, geliştirilen pamuk çeşitlerine bakınız, hiç birisi de hibrit değil
    Cevapla
  • Tamamda 2 yıl önce Şikayet Et
    Bir de gdosuz yiyecek üretilse ne olur yani pamuk da anladık güzel ama yiyecek ondan kat kat daha önemli
    Cevapla
  • öneri 2 yıl önce Şikayet Et
    tarım şirketleri kurulmalı. köyleri arazileri ile beraber satın alıp büyük tarım ve hayvancılık işletmeleri kurulmalı. Köylerde araziler bölük pörçük. Toplulaştırma da işe yaramıyor. Ortak tapu ile mirasçılar bölüyor yine arazileri. Ya köydeki araziler köyde kalıp tarımla geçimini sağlayan mirasçıya kalmalı kanun çıkartılıp ya da köyler satılığa çıkartılmalı tarım şirketlerine.
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle