Beklentileri aşan büyüme motivasyon olacak

Yeni Şafak yazarı Ahmet Ulusoy, tüm beklentileri aşarak sürpriz yapan büyüme rakamlarıyla ilgili bir analiz kaleme aldı. Ulusoy, "Dünyanın en büyük krizlerinden birinin yaşandığı 2020 yılında ülkemizi dünyadan ayrıştıracak pozitif büyüme verisi piyasa aktörlerinin ve iktidarın geleceğe daha güvenle bakma motivasyonu olacaktır." dedi.

Beklentileri aşan büyüme motivasyon olacak
Beklentileri aşan büyüme motivasyon olacak
GİRİŞ 02.12.2020 12:53 GÜNCELLEME 02.12.2020 12:54
Bu Habere 1 Yorum Yapılmış

İşte Ulusoy'un o yazısı;

 

 

Ekonomik büyüme GSYH’daki reel artış. Üretim, harcama ve gelir yöntemiyle hesaplanmakta ve çeyrekler (üç ayı kapsayan) itibariyle TÜİK tarafından kamuoyuna açıklanmaktadır.

Pazartesi 3. çeyrek GSYH (ekonomik büyüme) rakamları açıklandı.

 

 

Bilindiği gibi ilk çeyrekte büyüyen (yüzde 4,5) Türkiye ekonomisi, 2. çeyrekte yüzde 9.9 küçülmüştü.

3. çeyrekte ise beklentilerin üzerinde, önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 6,7 büyüyerek küresel bazda ayrışmıştır.

**

Birçok finans kurumu ve ekonomist tarafından yapılan tahminler ortalama yüzde 3-5 aralığında bir büyüme gerçekleşeceği yönündeydi.

Gerçekleşen GSYH artışı beklentilerin üzerinde geldi.

Büyümenin beklentiler üzerinde olmasının arka planında kredi hacmindeki genişleme (kullandırılan ucuz krediler) var.

Diğer yandan aşı açıklamalarıyla pandeminin sona ereceği beklentilerinin piyasaları motive etmesi söz konusu.

**

Öncü göstergelerin (ihracat, reel kesim güven endeksi, kapasite kullanım oranları, perakende satış endeksi, sanayi büyümesi, imalat sanayi PMI endeksi) olumlu gelmesi yüksek büyüme olacağının habercisiydi.

Bu büyümenin G-20 ve OECD ülkeleri arasında da en yüksek büyüme olması muhtemel.

Büyümenin niteliği noktasında arka planına baktığımızda iyimser bir tablo karşımıza çıkmaktadır. Büyümeye iç talebin; yatırım harcamalarının 5,2, özel tüketimin 5,4, nihai devlet harcamalarının 0,1 ve stokların 5,1 pozitif katkı yaptığını görmekteyiz.

Net dış talebin ise büyümeyi 9,1 puan aşağıya çektiğini (dış ticaret açığı) ve toplamda 6,7 puanlık büyümenin ortaya çıktığını görmekteyiz.

Makine-teçhizat (yüzde 23,5 artış) ve stok yatırımları sabit sermaye yatırımlarını ve dolayısıyla büyümeyi artıran en önemli alt kalemler oldu. Yatırımlardaki artış yılın tamamında pozitif büyüme olacağı beklentilerini güçlendirdi.

Aslında burada tedarik zincirlerinin muhtemel aksamasına karşılık şirketlerin stoklu çalışma içine girdiklerini de görmekteyiz.

Yine turizm sektörünün geçen yıla göre yüzde 70 daralmasına rağmen pozitif büyümenin gerçekleşmesi, normal bir turizm sezonunda çok daha yüksek büyüme rakamlarına ulaşmanın mümkün olabileceği sinyali olarak algılanabilir.

**

Büyümeyle ilgili olumsuz göstergelerden biri ise sanayi üretiminin ithalat bağımlılığıdır. 3. çeyrekte ithalatın yüzde 15,8 artmasına karşın ihracattaki azalma (yüzde 22,4) büyümeye olumsuz etki etmiştir. Yani, büyümeye net ihracat etkisi negatif olmuştur.

İthalatın içinde ara malların oranının yüzde 70’lere, yatırım mallarının yüzde 18’lere ulaştığı, dolayısıyla da sanayi üretimindeki artışı ithalatın desteklediğini açıkça görmekteyiz.

İç tüketimle beslenen büyüme olduğu için dış ticaret açıklarının arttığını, bunun da döviz kurları üzerine baskı yaptığını anlamamız gerekiyor.

Yani, Türkiye’nin artık en temel sorunu belirginleşmiştir. Döviz tasarruf eden, ihracata dayalı, ara ve yatırım malları ithalatını iç üretimle ikame eden bir büyümeye geçiş yapmak zorundadır.

Türkiye ekonomisinin, dış finansman ve cari açık vererek büyüme gerçekleştiren bir ekonomik yapıdan, cari fazla veren, ara malını içeride üreten, yüksek katma değerli üretimi ve ihracatı harekete geçiren bir büyümeye evrilme zorunluluğu var.

Bu noktada Hazine ve Maliye Bakanının; ‘dengeli ve istihdam oluşturan bir büyüme sürecini sürdürülebilir kılmayı amaçladıkları’ söyleminin yerinde ve yapılması gerekenler noktasında çok anlamlı bir açıklama olduğunu belirtmeliyiz.

**

Son dönemde vakaların artışı yeniden kilitlemeyi gündeme getirip ekonomik daralmaya neden olabilir. Diğer yandan aşıdaki gelişmeler salgının önleneceği yönünde iyimser hava yaymaktadır.

4. çeyrekte düşük de olsa bir pozitif büyüme gelmesi yıllık büyümeyi pozitif yapacaktır. Açıklanan 3. Çeyrek verisinden sonra başta IMF ve Dünya Bankası olmak üzere çokuluslu kurum ve finans çevreleri Türkiye’nin büyüme verilerini güncellemeye başlayacaktır. Türkiye 2020 yılında pozitif büyüyen nadir ülkelerden biri olarak ayrışacaktır.

Dünyanın en büyük krizlerinden birinin yaşandığı 2020 yılında ülkemizi dünyadan ayrıştıracak pozitif büyüme verisi piyasa aktörlerinin ve iktidarın geleceğe daha güvenle bakma motivasyonu olacaktır.

YORUMLAR 1
  • Mizah 3 yıl önce Şikayet Et
    Üretmeyen beton tüketen parasını betona gömen bir ülke büyüyemez. Bilerek ülkeyi batırmak için mi yapıyorlar. Artık iyi niyetli düşünmüyorum. Bu nasıl bir beton sevdası izahı mümkün değil.
    Cevapla