Dikkat çeken Berat Albayrak yazısı: Paşa da millet de sizi tanıdı

Yeni Akit yazarı A. İhsan Karahasanoğlu Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın görevden affına ilişkin bir yazı kaleme aldı. Karahasanoğlu, muhalefetin konuya ilişkin tavrını eliştirerek, "Paşa da millet de kimin menfaatperest, kimin vatanperver olduğunu çok iyi biliyor. Kimin ülke için çalıştığını, kimin ABD uşaklığı yaptığını biliyor" ifadelerini kullandı.

Dikkat çeken Berat Albayrak yazısı: Paşa da millet de sizi tanıdı
Dikkat çeken Berat Albayrak yazısı: Paşa da millet de sizi tanıdı
GİRİŞ 11.11.2020 13:20 GÜNCELLEME 11.11.2020 14:49

Yeni Akit yazarı A. İhsan Karahasanoğlu Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın görevden affını istemesine ilişkin bir yazı kaleme aldı. Yazısında muhalefetin eş, oğullar, damatlar, kızlar bakan olacak iftiraları ile psikolojik bir harp yürüttüğüne dikkat çeken Karahasanoğlu, "Onların esas hedefi, % 52 ile halktan aldığı oy ile, alnının teri ile Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturan Tayyip Erdoğan’ın bizzat kendisi.." ifadelerini kullandı. Yazısında görevden affını isteyen Berat Albayrak'ın tavrına dikkat çeken Karahasanoğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun, “Küçük kızıma söz vermiştim. Bu tatili yapmak zorundaydım” diyerek, göreve gelişinin birinci ayında haftayı aşkın tatile çıkmasını görmezden gelenlerin tavrını eleştirdi. Karahasanoğlu, ""Paşa da millet de kimin menfaatperest, kimin vatanperver olduğunu çok iyi biliyor. Kimin ülke için çalıştığını, kimin ABD uşaklığı yaptığını biliyor"  ifadelerini sözlerine ekledi.

 

 

İşte A. İhsan Karahasanoğlu'nun o yazısı:

Cumhurbaşkanlığı sistemine geçilirken, ne diyorlardı?

 

 

“Tayyip Erdoğan başkan, eşi de başkan yardımcısı olacak.. Oğullarından birisini bir bakanlığa, damatları temsilen de birisi bir başka bakanlığa.. Kızlardan da birisi bir bakanlığa atanacak..”

Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı seçilince, dedikleri çıktı mı?

Hayır..

Eşinin devlette bir görevi olmadı..

Oğullarının ve kızlarının olmadı..

Damadı Berat Albayrak, o tarihte zaten Enerji Bakanı idi.. 

Hazine ve Maliye Bakanı oldu..

Hepsi bu..

Peki, o algıyı oluşturmak isteyenler, utandı mı?

Kaşarlanmışlar, nasıl utansınlar ki?

Yüzlerine tükürüyorsunuz..

“Ne güzel yağmur yağıyor” diyor, bir de şükrediyorlar..

Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra, başkan yardımcıları ve bakanlar listesi açıklanınca, vicdansızca vurdukları noktadan kendilerine bir malzeme bulamayınca..

Berat Albayrak’ın Hazine ve Maliye Bakanlığı üzerinden saldırılarını yürüttüler..

Dışardan baktığınızda..

Sanırsınız ki..

Bakanlığa haftada iki gün gelen..

Haftanın beş günü şu tatil adası, bu gazino, bu gece kulübü dolaşan, şu kadını bırakıp, bir başka kadın ile zevk peşinde koşan.. 

Haydi gayrıahlaki hayatı bir kenara bırakalım.. Çocukları ile eğlence üzerine eğlence tertip eden..

Bir gün Bodrum’da.. Bir gün Antalya’da.. Bir gün Hawaii’de, bir gün Maldivler’de gününü gün eden, “Dünyaya bir daha mı geleceğim, kayınpederim sağolsun” diyen bir damat varmış gibi..

“Bu bakanın ne özelliği var ki?” ile başlayan bir söylem ile..

2 yıldır aynı algıyı yürüttüler..

Bu ahlaksızları dinlediğinizde/okuduğunuzda sanırsınız ki, karşınızda, bakanlık koltuğuna oturmaktan dört köşe olmuş, hiçbir şey bilmeyen bir bakan var..

Hemen bir parantez açıp hatırlatayım..

Bu itirazları yapanlar AK Parti dışından insanlar olduğuna göre..

Bu kadar gereksiz, bu kadar eleştiriyi hakeden bir isim bakanlık koltuğuna oturtulmuş ise..

Sevinmeleri gerekirdi..

Nasıl olsa bir şey bilmiyor..

Nasıl olsa bakanlığı yönetemiyor..

Görev alanında yeniliklere imza atamıyor, gerekli disiplini sağlayamıyorsa..

AK Parti de kalıcı şekilde başarısız oluyor, olacak demektir..

AK Parti hasımları, bundan sevinmez mi?

Sevinir..

Ama nasıl oluyorsa..

Suret-i haktan görünerek..

Sanki çok da AK Parti hayranı imişler gibi..

“Bu kişinin bakanlığına derhal son verilmeli” söylemini sürekli gündemde tuttular..

Ve nihayet..

Dört koldan gelip, yüzlerce saldırının sonrasında.. Bir küçük kırılma noktası yakaladılar..

Bir işyerinde çalışan işçinin bile, haftada iki gün tatili. Haydi iki gün olmasın.. Bir gün tatili.. Bakanın yaşındaki işçinin, senede 25 gün olmak üzere yıllık tatili..

Günde en fazla 8 saat.. Bilemediniz, 9 veya 10 saat çalışması..

Resmi ve dini bayramlarda tatili..

Var iken..

Günün 12-13 saatini, milleti için çalışmaya ayıran..

Hafta tatili, resmi ve dini bayram günleri demeden koşturan..

"Yıllık izin nedir" bilmeyen bir ismi..

Babası Sadık Albayrak abimiz için doktorlarının, “Kendisi için önemli bir ameliyat. Bu ameliyatı olması gerekir” diye tavsiyede bulunduğu günde bile..

Babasının yanında değil, milletin hak ve hukuku için mesaide olan..

70’ini aşmış babasını, bir koruma eşliğinde kendi başına (özel bir hastane de olsa) hastaneye yollamak zorunda kalan (olayın bire bir şahidiyim) bir bakanı..

(Ki, AK Parti kadrosundaki resmi görevi olan hemen herkesin konumu budur..

Başta da Tayyip Erdoğan’ın hayatı, yıllardır bu merkezde devam etmektedir..)

Millet için çalışan bu ve benzeri isimleri hedef tahtasına koyup, ellerindeki 6-7 bin TL’lik cep telefonundan da utanmadan,  “Açız açız. Dolar kaç lira oldu, biliyor musunuz” şovları yaptıranlar..

Sonuçta amaçlarına ulaştılar..

Eş, oğullar, damatlar, kızların bakan olacağı iftiraları ile çıktıkları yolda.. Aileden tek bakanı da, istifa ettirdiler...

Rahatladılar mı?

Ne mümkün..

Onların esas hedefi, % 52 ile halktan aldığı oy ile, alnının teri ile Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturan Tayyip Erdoğan’ın bizzat kendisi..

"Oğul, damat, kız, eş" söylemleri, birer atlama taşı..

Milletin kafasında soru işareti oluşturmak için geliştirilmiş, profesyonellerin hazırladığı psikolojik harp unsurları..

Şunun şurasında 1.5 senesini doldurmayan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun, “Küçük kızıma söz vermiştim. Bu tatili yapmak zorundaydım” diyerek, göreve gelişinin birinci ayında haftayı aşkın tatile çıkmasını görmezden gelenler..

Hatta savunma geliştirip, “Ama kızına söz vermiş. Çocuklarımız bizim geleceğimiz. Hayat kaç günlük ki.. Geldik gidiyoruz işte.. Çocuklara değer vermek, vakit ayırmak gerekir” diyenler..

Sanki kendilerinin çocukları değerli ve geleceğimizi temsil ediyor da, Cumhurbaşkanı’nın çocukları, bakanların çocukları, ağacın kovuğundan çıkan ve önemsiz yaratıklarmış gibi algı oluşturanlar..

Bu ülke için çalışan, didinen insanların çalışma azimlerini kırmaya kalkışanlar..

Bir dakika oturabilmek için, otuz iki takla attıkları o bakanlıkların en önemlilerinden birisini..

Sıradan bir alınganlık sonucu elinin tersi ile iten.. Ve istifayı basan Berat Albayrak’a..

Şimdi bir güzel söz sarfettiler mi?

“Şunu dedik, bunu dedik. ‘Gözü şurada, burada’ dedik.. ‘Bakanlık koltuğuna yapıştı, bırakmıyor’ dedik. Ama sen bizi ters köşe yaptın.. ‘Sağlık sorunlarım var’ diyorsun ama.. Belli ki, fedakarca çalışmanın karşılığında, sana yapılan saldırıların vicdansızlığına dayanamamışsın.. İstifa ederek, makamı elinin tersi ile iterek, bizim eleştirilerimizin haksızlığını ispatladın.. Her şeye rağmen, bu yiğitliğin için helal olsun, uğurlar olsun..” diyen çıktı mı?

Hayır..

Osman Yüksel ve Mustafa Kemal’in ölüm yıldönümünde..

Osman Yüksel’in anlattığı rivayet edilen, Mustafa Kemal’li bir fıkra ile bitireyim..

İktidara yanaşmak için her türlü dalkavukluğu yapan, menfaati için her haltı yiyen, o dönemin rantiyesini temsil edecek konumdaki birkaç kişi, Mustafa Kemal’in hastalığının ağırlaştığı dönemde, kendisini ziyarete giderler..

“Paşamız yorgun.. Belki sizi tanımayabilir.. Yormayın” hatırlatması ile içeri girerler..

Paşa bunları görünce, “Siz mi geldiniz menfaatçi dalkavuklar” der..

Bizimkilerde bir sevinç, bir sevinç:

“Paşa bizi tanıdı, paşa bizi tanıdı!” 

Paşa da.. Bu millet de.. 

Kimin menfaatperest, kimin vatanperver olduğunu çok iyi biliyor.. 

Kimin ülke için çalıştığını, kimin ABD uşaklığı yaptığını biliyor.

Görelim Mevlam neyler.. Neylerse güzel eyler..

KAYNAK: YENİ AKİT