Dikkat çeken sözler: Türkiye bölgede en fazla söze sahip olan ülkeler arasında

İstanbul Medipol Üniversitesi İşletme ve Yönetim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Serhat Yüksel, Türkiye'nin artık kendi enerji kaynaklarını arayabilen ve çıkartabilen bir ülke konumuna geldiğini belirterek, "Türkiye milli enerji politikasıyla bölgede en fazla söze sahip olan ülkeler arasında yer almaktadır." dedi.

Dikkat çeken sözler: Türkiye bölgede en fazla söze sahip olan ülkeler arasında
Dikkat çeken sözler: Türkiye bölgede en fazla söze sahip olan ülkeler arasında
GİRİŞ 28.08.2020 11:14 GÜNCELLEME 28.08.2020 14:03

Yüksel, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 21 Ağustos'ta Karadeniz açıklarında doğal gaz rezervlerinin bulunduğu müjdesini verdiğini anımsatarak, bu rezervin Türkiye tarihinin en büyük doğal gaz keşfi anlamına geldiğini söyledi.

 

 

Türkiye'nin enerji ihtiyacını büyük ölçüde yurt dışından temin ettiğine dikkati çeken Yüksel, şöyle devam etti: "İhtiyaç duyulan petrolün yaklaşık yüzde 89'u, doğal gazın ise yaklaşık yüzde 99'luk miktarı ithal edilmektedir. Bu durum ülkemize hem politik hem de ekonomik anlamda risk oluşturmaktadır. Enerji ithal ettiğiniz ülkeyle problemler yaşadığınızda, bu enerjiyi temin edememe riskiniz söz konusudur. Diğer taraftan, ithal edilen bu enerji için yapılacak ödeme dövizle gerçekleşmektedir. Döviz kuru yerel para biriminize kıyasla değerlendiği durumda, enerji için ödediğiniz döviz miktarı artmaktadır. Bu durum da ülkenin cari işlemler dengesi olumsuz yönde etkilemektedir. Netice itibarıyla, ülkenin enerji konusunda bağımlı olması ülkenin ekonomik kırılganlığını arttırmaktadır."

Yüksel, Türkiye'nin yıllık doğal gaz tüketiminin ortalama 50 milyar metreküp olduğunu belirterek, bulunan rezervin ülkenin yaklaşık 6-7 yıllık doğal gaz ihtiyacını karşılayacağı ifade etti.

 

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın söz konusu doğal gazın 2023'te halkın kullanımına sunulacağı bilgisini verdiğini dile getiren Yüksel, "Bunun ülkemizin enerji bağımsızlığına katkı yapacağı ortadadır. Karadeniz'de keşfedilen bu rezervler gelecekte daha büyük rezervlerin de bulunmasına yönelik belirleyici. Başka bir deyişle, bölgede yapılacak geniş çaplı aramalar sonucunda, daha büyük çaplı rezervlere ulaşılabilmesi ihtimali var. Bu durum da ülkenin enerji arz güvenliğinin arttırılmasına yardımcı olacaktır." değerlendirmesini yaptı.

MİLLİ ENERJİ POLİTİKASI

Türkiye'nin özellikle son yıllarda milli enerji politikası yürüttüğünü kaydeden Yüksel, şunları söyledi: "Türkiye'nin, kendisine ait olan 3 sondaj ve 2 sismik araştırma gemisi bunun en önemli örneği. Türkiye artık kendi enerji kaynaklarını arayabilen ve çıkartabilen bir ülke konumuna gelmiştir. Bu durum ülkemize enerji politikalarında üstünlük kazandırmaktadır. Bunun en güzel örneğini Doğu Akdeniz bölgesinde yaşanan olaylardan da izleyebilmekteyiz. Türkiye milli enerji politikasıyla bölgede en fazla söze sahip olan ülkeler arasında yer almaktadır. Bu durumdan çıkartılan en önemli ders ise enerji arama faaliyetlerinin bir ülke için başka ülkelere bırakılmayacak kadar önemli olmasıdır."

Karadeniz’de keşfedilen doğal gaz rezervinin Türkiye için oldukça önem arz ettiğini, bölgede bulunacak yeni rezervlerin de Türkiye ekonomisinin gelişimine çok ciddi katkı sağlayacağını ifade eden Yüksel, Türkiye'nin hem Karadeniz hem de Doğu Akdeniz'de arama faaliyetlerini arttırması gerektiğini vurguladı.

KALİFİYE ELEMAN İHTİYACI

Serhat Yüksel, "Keşfedilen bu doğal gaz rezervlerinin bireylerin ve şirketlerin kullanımına sunulması uzun süre alabilmektedir. Bu çerçevede, ülkemizin de bu teknik altyapının geliştirilmesine yönelik gerekli yatırımları yapması oldukça önemlidir." dedi.

Doğal gazın keşfi ve çıkarılması aşamaları oldukça karmaşık süreçleri içeren bir yapı olduğunu vurgulayan Yüksel, sözlerini şöyle tamamladı:

"Dolayısıyla, bu sürecin etkin bir şekilde yürütülebilmesi için kalifiye personele ihtiyaç duyulmaktadır. Ülkemizin de bu tür iş gücüne sahip olabilmesi için gerekli tedbirleri alması gerekmektedir. Ayrıca doğal gaz haricindeki enerji alternatiflerine yönelik çalışmalara da devam edilmelidir. Bu çerçevede, güneş, rüzgar ve hidrojen gibi yenilenebilir enerji kaynakları ile nükleer enerjinin ülkemizde gelişmesine yönelik gerekli adımların atılması yerinde olacaktır. Sürdürülebilir sosyal ve ekonomik kalkınma için ülkemizin kendi enerji kaynaklarına sahip olması hayati önem arz etmektedir."