Türkiye gen bankasında saklıyor! Dikkat çeken İsrail yalanı
01 .
Atatürk Üniversitesi Tarım Politikası ve Yayım Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fahri Yavuz, Kriter dergisi Haziran ayı sayısında Türkiye’deki tohum üretimine ilişkin oldukça dikkat çekici bir yazı kaleme aldı. Prof. Dr. Yavuz, yazısında 'Türkiye GDO’lu tohumların istilası altında mı?, Yerli tohumda üretimi yasak mı? ve Tohumda tamamen dışa mı bağımlıyız?' gibi sorulara yanıt verdi.
02 .

“Covid-19 salgını ile öne çıkan gıda üretiminde kendine yeterlilik açısından bakıldığında Türkiye, üretiminin birinci evresinde yer alan tohumluk üretiminde yüzde 80-85’lik yerli üretim payına sahiptir. Yani Türkiye tohumculuğu kıtlık olmayacak seviyede kendine yeterli tohum üretimine sahiptir” diyen Prof. Dr. Yavuz, yazısında zaman zaman tartışma konusunu olan tohum üretimi ile ilgili doğru bilinen yanlışları tek tek sıraladı. İşte Prof. Dr. Yavuz’un yazısından bazı bölümler: 

03 .
Türkiye gen bankasında saklıyor! Dikkat çeken İsrail yalanı

DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR

“TÜRKİYE’DE TOHUMCULUK SEKTÖRÜNE YABANCI FİRMALAR TAMAMEN HAKİM” SÖYLEMİ: 

• Bu sıkça kullanılan ezberlerden biridir. 2019 verilerine göre 753 civarında olan toplam firma sayısının yaklaşık yüzde 93’ü yerli, yüzde 4’ü yabancı ve yüzde 3’ü de yerli-yabancı ortaklığı şeklindedir. Yaklaşık 1.15 milyon ton olan üretimin yüzde 51’i yerli, yüzde 30’u yabancı ve yüzde 19’u yerli-yabancı firmalar tarafından üretilmektedir. Bu yerli firmalar sadece üretim yapmakla kalmayıp aynı zamanda kendi imkanları ile az da olsa yerli çeşitler de geliştirmektedirler. Tarım ve Orman Bakanlığı’na bağlı araştırma enstitüleri de farklı türlerde ülkemiz şartlarına uygun çok sayıda yerli çeşitler geliştirmekte ve üretmektedirler. Bu çeşitler, Türkiye’deki çiftçilere dağıtılmakta, ihraç edilmekte ve geliştirdikleri çeşitlerin üretim haklarını diğer ülkelere satarak teknoloji ihraç etmektedirler.

04 .

“TOHUMDA TAMAMEN DIŞA BAĞIMLIYIZ” SÖYLEMİ

• Maksadını aşan bir ifadedir. Küresel ticareti düzenleyen ve Türkiye’nin de üyesi olduğu Dünya Ticaret Örgütü’nün kurallarına göre herhangi bir ülkeden kabul edilebilir bir gerekçe olmadan tohumluk ithalatını yasaklamak mümkün değildir. Bu kapsamda Türkiye, diğer sektörlerde olduğu gibi tohumculuk sektöründe de yabancı firmaların yatırım yapmasına ve uluslararası ticaret kuralları çerçevesinde diğer ülkelerden tohum ithalatına açıktır. Ancak son 18 yılda tohum ihracatının ithalatı karşılama oranı yüzde 31’den yüzde 87’ye yükselmiş, yani ticaret açığı Türkiye lehine çok hızlı daralmıştır. 

Türkiye gen bankasında saklıyor! Dikkat çeken İsrail yalanı
05 .

TOHUMLARIMIZ İSRAİL’DEN GELİYOR SÖYLEMİ

• Dışa bağımlılıkla ilgili diğer söylem ise tohumlarımızın önemli bir kısmının İsrail’den geldiği ezberidir. Halbuki 2018 resmi verilerine göre ithalatın sadece yüzde 7’si, yani 12 milyon doları İsrail’den yapılmaktadır. Ayrıca bu ülkeye Türkiye 1,2 milyon dolar ihracat yapmaktadır.

YEREL ÇEŞİTLERİN ÜRETİMİ YASAK MI?

• Yerel çeşitlerin üretiminin yasak olduğu tespiti de maksatlı kullanılmaktadır. Tohumculuk kanunu çiftçilerin hizmetine sunulan tohumlukların devletin veya yetki verdiği kurum ve kuruluşların kontrolünde kalite ve verimleri test edilerek onaylanmış tohumluklar olmasını esas almaktadır. Yerel çeşitlerin herhangi bir kontrolden geçirilmeden ve tohumluk standartlarına uygunluğu tespit edilmeden çiftçilere satılması, çiftçilerin karşılaşabileceği mağduriyetler sebebiyle yasaklanmıştır. Bu çeşitlerin kanunun ilgili hükümlerine uygun olarak üretilip ticarete sunulmasında herhangi bir engel bulunmamaktadır.

06 .
Türkiye gen bankasında saklıyor! Dikkat çeken İsrail yalanı

ÇİFTÇİLERİN KENDİ TOHUMUNU ÜRETMESİ YASAK MI?

• Çiftçilerin kendi tohumlarını üretmesi yasağı da yanlış bir bilgidir. 5553 Sayılı Tohumculuk Kanunu, çiftçilerin kendi ihtiyaçları için ticarete konu olmamak kaydıyla yapacakları tohum üretimini kanun hükümleri dışında tutmaktadır. Dolayısıyla çiftçilerin kendi tohumlarını üreterek kullanmasında herhangi bir hukuki engel bulunmamaktadır. Ayrıca 5042 Sayılı Yeni Bitki Çeşitlerine Ait Islahçı Haklarının Korunmasına İlişkin Kanun, koruma altına alınan yeni çeşitleri kullanan küçük çiftçilerin elde ettikleri ürünleri tohum olarak kullanmasına izin vermektedir. 

07 .

HİBRİT TOHUMLAR KISIR VE SAĞLIK AÇISINDAN ZARARLI MI?

• “Hibrit tohumlar kısırdır ve insan sağlığı açısından risklidir” ifadesi de şehir efsanesi olarak ortalıkta dillendirilmektedir. Hibrit yani melez tohumlar, aslında doğada var olan ve dünya kurulduğundan beri üretilen tohumlar olup insan eliyle teknoloji kullanılarak arzu edilen amaçlara göre ıslah edilmiş tohumlardır. Hibrit tohumlardan elde edilen ikinci nesil tohumların ekiminde, yine doğal bir olay olarak melezlemeden geriye dönüş olduğundan, verim ve kalite açısından bazı kayıplar olması biyolojik bir gerçekliliktir. Bu yüzden amacına göre elde edilen vasıfların kaybolmaması için, hibrit tohumların her yıl yenilenmesi tercih edilir. Hibrit tohumlar biyolojik olarak kısır tohum değildir, insan sağlığına zarar verdiğine dair herhangi bir bilimsel veriye ulaşılmış değildir. 

 

Türkiye gen bankasında saklıyor! Dikkat çeken İsrail yalanı
08 .
Türkiye gen bankasında saklıyor! Dikkat çeken İsrail yalanı

TÜRKİYE GDO’LU TOHUMLARIN İSTİLASI ALTINDA MI?

• “Türkiye GDO’lu (genetiği değiştirilmiş organizma) tohumların istilası altındadır” söylemi de yine bilgi kirliliğinin en önemli iddialarından biridir. 5977 Sayılı Biyogüvenlik Kanunu’na göre GDO’lu bitki ve hayvanların üretiminin yasak olduğu Türkiye’de, ilgili mevcut yasalar GDO’lu tohumlukların ülke içinde üretimini ve her türlü ticaretini de yasaklamıştır. Türkiye’de bugüne kadar kayıt altına alınmış çeşitler, GDO’lu çeşitler değildir. Ayrıca ithalat ön izni düzenlenen tohumlukların ithal amacına bakılmaksızın menşei ülke risk değerlendirmesine göre belirlenen sıklıkta numune alınıp analizleri yapılarak GDO tespit edilen tohumlukların ülkeye girişine izin verilmemekte, bu tohumluklar iade veya imha edilmektedir.

09 .

“KENDİ YETERLİLİĞİN İLERİSİNE GEÇEBİLİRİZ”

• Covid-19 salgını ile öne çıkan gıda üretiminde kendine yeterlilik açısından bakıldığında Türkiye, üretiminin birinci evresinde yer alan tohumluk üretiminde yüzde 80-85’lik yerli üretim payına sahiptir. Yerli üretim yanında serbest piyasa koşullarının geçerli olduğu pazarda yüzde 15-20 yabancı tohum üretimi de yer almaktadır. Yani Türkiye tohumculuğu kıtlık olmayacak seviyede kendine yeterli tohum üretimine sahiptir. Yerli tohum üreticilerimiz çiftçi seviyesinde tutunmayı ve güven vermeyi sağladıkça zamanla Türkiye yerli tohum üretiminde kendine yeterlilik açısından daha iyi bir noktaya gelecektir.

• Dünyada tüm ata tohumları Norveç’te kıyamet ambarı denen yerde korunduğu gibi Türkiye’de de gen bankalarında muhafaza edilmektedir. Ata tohumları homojen olmadığı için şu an sertifikasyonu yapılamıyor. Ancak yerel çeşitlerin kayıt altına alınması, üretilmesi ve pazarlanmasına dair 2019’da çıkan yeni yönetmelikle tescili ve sonrasında satışı yapılabilecek.
 
 

Türkiye gen bankasında saklıyor! Dikkat çeken İsrail yalanı
10 .
Türkiye gen bankasında saklıyor! Dikkat çeken İsrail yalanı

SORUNLAR / ÖNERİLER

• Meyve ve sebze başta olmak üzere yerli üretimde çeşit açısından Türkiye’nin eksiklikleri ve yetersizlikleri var. Örneğin lahana, şeker pancarı ve havuç tohumunda dışa bağımlıyız. Tohum üretiminin, üretimi yetersiz veya hiç üretilmeyen alanlara kaydırılması teşvik edilmelidir.

• Yaklaşık 100 yıllık yabancı firmalar AR-GE’ye bütçelerinin yüzde 10’u kadar kaynak ayırırken, daha yeni kurulan yerli firmalar AR-GE’ye bu düzeyde kaynak ayıramıyorlar. Ayrıca yerli firmalar ürettikleri tohumlar için çiftçi düzeyinde henüz yeterince güven tesis edip talep oluşturamadıklarından gelişimleri ve piyasa paylarını artırmaları yavaş gerçekleşmektedir.

• Diğer taraftan istihdam ve ihracat ürünü olan süs bitkileri, Covid-19 salgınının çıkışı faaliyetlerin en yoğun olduğu döneme denk geldiğinden ve tedarik zinciri hassas olduğundan çok zarar görmüştür. Toparlanabilmesi için desteğe ve özel çabaya ihtiyacı vardır.

• Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de çok uluslu büyük firmaların kontrolüne geçme eğiliminin olduğu tohumculuk sektörünün bu gidişatına dur demek için yerel/yerli tohumu ve üretimini destekleyen mevcut politikalar iyileştirilmeli ve daha etkin yeni politikalar üretilmelidir.

• Yağlı tohumlar başta olmak üzere arz açığı olan ürünler için uygun ve yeterli arazi kısıtı nedeniyle, yurt dışında kiralanabilecek arazilerde bu ürünlerin üretimi yanında tohum üretimi de teşvik edilerek Türkiye tohumculuğunun yurtdışında tanıtımı yoluyla pazar payının artırılması sağlanabilir.

KAYNAK: KRİTER DERGİSİ