Türkiye'den biyoilaç hamlesi

İnsan ömrünü uzatma ve hastalıklarla daha etkin bir şekilde mücadele etmek için her gün yeni teknolojiler üretiliyor. Son yıllarda yapılan Ar-Ge çalışmalarının da etkisiyle küresel biyolojik ilaç pazarının büyüklüğü 220 milyar dolara ulaştı. Bu konuda öne çıkan ülkelerden biri de Türkiye. Hükümetin yüksek düzeydeki önemi dolayısıyla “kritik teknolojiler” arasında saydığı bu alanda yatırımlar da artıyor, Pazar da büyüyor.

PAYI YÜZDE 30’A ÇIKACAK

Türkiye’de biyoteknoloji ve ilaçların satış hacmi 6 milyar lirayı buldu. SGK ilaç bütçesinin yüzde 15’ini biyoteknolojik ve biyobenzer ilaçlar oluşturuyor. Bu oranın önümüzdeki 5 yıl içinde yüzde 30’lara çıkacağı ön görülüyor. Bu alanın hızla büyümesi yatırımcıları cezbediyor. Biyoteknolojik ilaç pazarında son dönemde yapılan yatırımlar 5 milyar TL’yi buldu. İthal ettiği ilaçların yüzde 32’sini biyoteknolojik ilaçlardan oluşan Türkiye’nin, tedavideki yeri bütün dünyada giderek artan bu alana daha fazla yatırım yapması bekleniyor.

TEŞVİKLERLE DESTEKLENİYOR

 

Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk’un hafta içi İstanbul’da düzenlenen Uluslararası Biyoteknoloji Kongresi’nde anlattıkları, Türkiye’nin bu alanda daha hızlı ilerlemek istediğini gösteriyor. Bakan Selçuk, “Biyoteknoloji alanındaki ürün ve hizmetlerin artık geniş kitlelere ulaştığı bir dönemi yaşamaktayız. Sağlık hizmetleri finansmanının sürdürebilirliği için ilaçta yerli ve milli üretimi artıracak teşvik mekanizmalarını ve AR-GE’yi önemsiyoruz” dedi.

KATMA DEĞERİ YÜKSEK BİR ALAN

Küresel çapta yayımlanan raporlarda göre; 2025 yılından sonra ilaç endüstrisinin yüzde 70’inin biyoteknolojik ilaçlardan oluşacak. Global ilaç pazarının 1.1 trilyon dolar olduğu dikkate alındığında, beş yıl sonra biyoilaç pazarı büyüklüğünün 800 milyar dolara yaklaşacağı anlaşılıyor. Sosyal güvenlik sistemi parmakla gösterilen Türkiye’nin de biyoilaç alanında söz sahibi olması için vakit kaybetmeden bu alana yoğunlaşması büyük önem taşıyor.

TÜRKİYE ‘KRİTİK TEKNOLOJİ’ İLAN ETTİ

Türkiye’yi 2023’e daha güçlü bir şekilde taşıması beklenen 11. Kalkınma Planı’nda da biyoteknoloji öncelikli olarak desteklenmesi kararlaştırılan kritik teknolojiler arasında kabul edildi. Türkiye’nin bu konuya yoğunlaşmasının en önemli nedeni, gereksiz sağlık harcamalarının önüne geçmek ve bütçeden yüklü miktarda pay ayrılan bu kalemi akıllıca kullandırmak olarak öne çıkıyor. Çünkü 1999’da yüzde 1,42 olan kamu sağlık sigortacılık harcamalarının Gayri Safi Yurtiçi Hasıla içindeki oranı yüzde 22’yi aşmış durumda.

Bütün dünya buna ‘Türk mucizesi’ diyor

Türkiye’nin sağlık sistemi ve hizmetlerinde gurur verici bir başarı hikayesi olduğuna dikkati çeken Selçuk, bugün birçok gelişmiş ülkede dahi olmayan hizmet kalitesini ve güvencesini sağlık alanında yaşattıklarını ve sosyal güvenlik sisteminde yapılan iyileştirmelerde, hiçbir vatandaşı dışarıda bırakmayan bir sağlık sigortası sistemine sahip olduklarını söyledi. Selçuk, “Dünyanın hiçbir ülkesinde, 88 lira bir bedelle kendisini ve bakmakla yükümlü olduğu tüm aile üyelerini kamu sağlık sigorta sistemine dahil eden başka bir ülke yok. Türkiye’de belirli bir düzeyin altında geliri olanların bu primini de devlet olarak biz ödemekteyiz. İşte bu kadar düşük maliyetli ve bu kadar kapsamlı bir kamu hizmeti sunduğumuz için GSS’yi bir Türk mucizesi olarak adlandırıyorlar. Biz de daha ileri taşımak için uğraşmaktayız. Bütün teknolojik çalışmaları da destekliyoruz” dedi.