Türk-Rus enerji uzmanları toplantısı yapıldı

Enerji Piyasaları ve Politikaları Enstitüsü Başkanı Volkan Özdemir, "Türkiye, aramalara odaklanıp 2020'nin ikinci yarısını hedefleyerek, gaz keşiflerinden sonra üretime geçmeye çalışmalı. Türkiye'nin uluslararası projelerden anlaması gereken, üretim odaklı projeler olmalı. Maliyeti ne olursa olsun üretime odaklanmak durumundayız" dedi

Türk-Rus enerji uzmanları toplantısı yapıldı
Türk-Rus enerji uzmanları toplantısı yapıldı
GİRİŞ 30.10.2019 15:32 GÜNCELLEME 30.10.2019 15:32

Türkiye'nin enerjide ticaret merkezi olma hedefini gerçekleştirmesi için gaz piyasasındaki hukuki ve ticari kısıtları ortadan kaldırması gerektiği öngörülürken, 2020 itibarıyla uluslararası gaz projelerinde Türkiye'nin üretime odaklanmasının önemli olduğu belirtiliyor.

Esgaz & İzmir Gaz Yönetim Kurulu Üyesi Arif Aktürk, Anadolu Ajansının ev sahipliğinde ve Rus haber ajansı TASS iş birliğiyle düzenlenen Türk-Rus Enerji Uzmanları Toplantısı'nın "TürkAkım'ın Türkiye Enerji Çeşitlendirmesindeki Rolü" başlıklı oturumunda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin gaz kaynak çeşitliliğini sağladığını ancak enerji ticaret merkezi olması için hukuki ve ticari engeller bulunduğunu ifade etti.

Türkiye'de yıllardır gaz fiyatlarının sübvanse edildiğine dikkati çeken Aktürk, bir çalışmaya göre 2014'ten bu yana 12 milyar dolarlık bütçenin sübvansiyona harcandığını söyledi.

Aktürk, Avusturya'nın Baumgarten doğal gaz merkezinde bin metreküplük gaz fiyatının yarın için 123,6 dolar olduğuna işaret ederek, şöyle konuştu:

"Enerji Piyasaları İşletme AŞ'nin de bir uygulaması var. Oradan da baktım ve bugünkü dolar kuru üzerinden hesapladığımızda, bin metreküp gazın fiyatı 253 dolar civarında. Yarı yarıya fark var. Bu farkın kapanması için bundan sonra ivedilikle yasal altyapıyı değiştirmemiz gerekiyor. Bu şekilde devam edersek, önümüzdeki yıllarda da yüksek gaz fiyatlarıyla devam edeceğimizi düşünüyorum. TürkAkım teknik kısıtları kaldırmak açısından güzel fırsatlar yarattı. Bundan sonra hukuki ve ticari kısıtların ortadan kaldırılması gerekiyor."

TürkAkım'ın birinci ve ikinci hatlarından akışı sağlanacak gaz için herhangi bir uzun vadeli sözleşme bulunmadığını dile getiren Aktürk, "Bu durum, Gazprom'un Türkiye pazarına ticari olarak güvendiğine işaret ediyor. Herhangi bir ticari anlaşma yapmadan bu yatırımı yapmış oluyor. Bu, Türkiye açısından da avantajlar barındırıyor. 2021'de sona eren kontratlar var. Bundan sonrası için çalışan, engelsiz likit bir piyasa tesis edebilirsek, hem Türkiye için hem de tedarikçimiz Gazprom için avantaj sayılır." değerlendirmesinde bulundu.

Aktürk, Avrupa başta olmak üzere dünyada artık alıcıların belirlediği bir piyasa bulunduğunu belirterek, "Türkiye'nin önünde kısa bir süre var. Bu süreyi çok iyi değerlendirebilir ve yeni bir başarı hikayesi yazabilirse gaz da bunun lokomotifi olabilir." dedi.

"Uluslararası projelere gereğinden fazla anlam yüklüyoruz"

Enerji Piyasaları ve Politikaları Enstitüsü Başkanı Volkan Özdemir ise Rusya'nın ilk defa Türkiye üzerinden Balkanlara doğal gaz göndermesi açısından TürkAkım'ın önemli bir proje olduğunu dile getirdi.

TürkAkım'ın Türkiye'yi transit boru hatlarından kurtaracağını ve projenin Avrupa'ya gidecek ikinci ayağının Türkiye-Rusya ilişkilerinde önemli bir kazanç olduğunu aktaran Özdemir, şunları kaydetti:

"Biz bu projelere gereğinden fazla anlam yüklüyoruz. Ticaret merkezi olmak uygun koşullar sağlanarak gerçekleştirilir, uluslararası projeler ondan sonrasında sürece eklenebilir. Türkiye'nin ticaret merkezi olması durumunda, Türk lirası üzerinden fiyatlandırma için önemli potansiyel ve fırsatlar var. Potansiyelimiz yüksek ama gerçekleşme yok."

Özdemir, Türkiye'nin özellikle petrol fiyatlarının çok düşük olduğu dönemlerde bile 41-42 milyar dolar enerji ithalatı gerçekleştirdiğini belirterek, şöyle devam etti:

"Rusya ile iş birliğimiz var ama fiyatları düşüremiyoruz. Bu bizim eksikliğimiz. Türkiye piyasa koşullarını gözeterek bu konuyu ele almalı ve bir karar vermesi gerekiyor. Kamu özel sektör ortaklığıyla bir formülasyonun gerçekleştirilmesi, 2020'li yılların başında dönüşüm yaşamamız için bir fırsat sunuyor. Bu kapsamda, Türkiye'nin TürkAkım gibi bir projeyle Balkan piyasalarına çıkması önemli bir kazanım fakat iyileştirilmesi gereken başka unsurlar var."

Özdemir, öte yandan, uluslararası gaz piyasalarında Türkiye'yi "bypass" ederek Kıbrıs ve Cezayir rezervlerinin Yunanistan üzerinden Avrupa'ya gönderilmesi gibi hayal ürünü projelere 20 milyar dolar yatıracak şirketler bulunmadığını aktardı.

Kıbrıs açıklarında henüz kanıtlanmış bir gaz rezervi bulunmadığına da işaret eden Özdemir, Mısır açıklarındaki rezervlerde uluslararası şirketlerin aktif bir şekilde çalıştığını ve burada yapılacak üretimin ancak sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) ile uluslararası piyasalara gönderilebileceğini anlattı.

Özdemir, bundan sonraki süreçte Türkiye'nin doğal gaz aramalarına ağırlık vermesi gerektiğini vurgulayarak, "Türkiye, aramalara odaklanıp 2020'nin ikinci yarısını hedefleyerek, gaz keşiflerinden sonra üretime geçmeye çalışmalı. Türkiye'nin uluslararası projelerden anlaması gereken üretim odaklı projeler olmalı. Maliyeti ne olursa olsun üretime odaklanmak durumundayız." ifadelerini kullandı.

"AVRUPA İLE GAZDA DA ENTEGRE OLMALIYIZ"

Türkiye Doğal Gaz Dağıtıcıları Birliği (GAZBİR) Başkanı Yaşar Arslan da Türkiye'nin, geleceği iyi gördüğünü, LNG konusundaki hamleleriyle ciddi bir altyapı hazırladığını ve bugün 34 milyar metreküplük LNG kapasitesine sahip olduğunu dile getirdi.

Türkiye'nin bu kapasiteyle Avrupa'da LNG ithalatında ikinci, dünyada da sekizinci sırada yer aldığını belirten Arslan, şunları kaydetti:

"Silivri ve Tuz Gölü'nde gaz depolama imkanları da hızla gelişti. Bu konuda yüzde 10'un üzerine çıktık. Yakın zamanda yüzde 20'lere yani 10 milyar metreküp gaz depolama kapasitesine erişeceğiz. Bu imkanlarla geçiş ülkesi konumundan ticaret merkezi konumuna gelmemiz gerekiyor. Bu merkezde oluşacak fiyatların da Türkiye'deki tüketicilere önümüzdeki süreçte çok olumlu imkanlar yaratacağını düşünüyorum."

Arslan, TürkAkım ile enerji tüketimi yoğun olan Marmara Bölgesi'nin, daha düzenli ve kesintisiz bir gaz kaynağına kavuşmuş olacağını söyledi.

Projede ikinci hattın ötesinde üçüncü ve dördüncü hatların inşa edilmesinin Avrupa ve bu bölgedeki tüm ülkelerin arz güvenliği açısından çok önemli olduğuna işaret eden Arslan, "Bu, enerjideki rekabetin gelişmesi açısından da çok önemli. Avrupa'yla elektrikte bütünleştik, bunu yapmışken gazda çalışamayacaksak çok bir anlamı olmayacak. Bu kapsamda, TürkAkım'la önümüzdeki süreçte yeni bir açılım gerektiği ortaya çıkıyor. Bu açılım sağlanmazsa Türkiye'de gazın yaygınlaşması önümüzdeki süreç için duracak gibi görünüyor." değerlendirmesinde bulundu.