Haluk Bayraktar: Sektörde yerlilik oranının giderek artıyor

Baykar Genel Müdürü Haluk Bayraktar "A sınıfı işler, A sınıfı, donanımlı insanlarla yapılıyor. Bu anlamda da bu ekosistemi güçlendirmemiz gerekiyor. Bizi ileriye taşıyacak bu ekosistem" dedi.

Haluk Bayraktar: Sektörde yerlilik oranının giderek artıyor
Haluk Bayraktar: Sektörde yerlilik oranının giderek artıyor
GİRİŞ 06.04.2019 16:13 GÜNCELLEME 06.04.2019 16:13

Boğaziçi Yöneticiler Vakfınca (BYV) Harbiye Cemal Reşit Rey Konser  Salonu'nda düzenlenen "Özgün İyi Yönetim Uygulamaları Forumu IBPF 2019", Milli  Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'un katılımıyla gerçekleştirildi.

Forum kapsamında düzenlenen "Türkiye'nin Geleceği İçin Eğitim İhtiyaç  ve Çözümleri" başlıklı panele, Baykar Genel Müdürü Haluk Bayraktar, Üsküdar  Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Deniz Ülke  Arıboğan ve Nun Okulları Akademik Direktörü Nur İpek konuşmacı olarak katıldı.

Baykar Genel Müdürü Haluk Bayraktar, paneldeki konuşmasında, savunma  dünyasının, kendisine has dinamiklere sahip  özel bir alan olduğunu söyledi.

Türkiye'nin geçmişte savunma alanında bağımlı bir ülke olduğunu  anlatan Bayraktar, sektörde yerlilik oranının giderek arttığını kaydetti.

Bayraktar, her sektörde olduğunu gibi havacılık sektöründe de  paradigma dönüşümü yaşandığı belirterek, havacılık alanının önemini fark ederek  2003 yıllarda bu alanda çalışmaya başladıklarını ifade etti.

Dünyada insansız sistemlerin önemli hale geldiğini işaret eden  Bayraktar, "Türkiye, insansız hava aracı teknolojisinde, bağımsız bir şekilde en  ileri seviyede teknolojileri, özgün bir şekilde geliştiren, kendi ülkesinin  hizmetine sunan, operasyonlarında kullanan, aynı zamanda ihraç eden bir ülke  haline geldi." dedi.

Bayraktar, 15 yıl önce Türkiye'nin ihtiyacının insansız hava aracı  olduğunu gördüklerini ve bu alanda çalışmaya karar verdiklerini belirterek,  başarılı olmak için geleceği hedeflemenin çok önemli bir kriter olduğunu  vurguladı.

Çok sayıda insanla bir ekip halinde çalıştıklarını anlatan Bayraktar,  "Çınar ağaçları yetiştireceksek, bu saksıda yetişmez. Bu bir ekosistem  meselesidir, Ar-Ge kültürünün yayılması meselesidir. Toplumca fert fert herkesin  bu işlere sahip çıkmasıyla, bu işe yeltenen insanlara destek vermesiyle, pozitif  bir atmosfer oluşturulmasıyla gerçekleştirilebilir. Bu misyonu yayma düşüncesiyle  Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı'nı (T3 Vakfı) 2017 Ocak ayında kurduk." diye  konuştu.

Bayraktar, T3 Vakfı'nın faaliyetleriyle başarılı projelere imza  attıklarını belirterek, başarı örneklerinin yayılması için Türkiye Teknoloji  Takımı Vakfı ve paydaşlarıyla geçen yıl "Teknofest"i düzenlediklerini anımsattı. 

Türkiye'deki önemli potansiyeli gördüklerini vurgulayan Bayraktar,  Türkiye'nin dünyada roket yarışmasını yapan iki ülkede biri olduğunun altını  çizdi. Bayraktar, misyonlarının gençlere takımlar halinde eğitimler vererek  onları ülkesine katma değeri yüksek teknolojiler geliştirir hale getirmek  olduğunu söyledi.

"Her başvuran 10 şirketten 6'sı destek alıyor"

Baykar Genel Müdürü Haluk Bayraktar, Türkiye'de 2002 yılında 200  patent üretilirken şimdi 7 bin patent üretildiğini söyledi.

Türkiye'deki Ar-Ge yatırımlarına değinen Bayraktar, "TÜBİTAK,  Türkiye'de yapılan Ar-Ge harcamasının yüzde 10'unu yapıyor. TÜBİTAK'ın hem  araştırma yapan enstitüleri var hem de araştırmaları destekliyor. Yılda 35 bin  kadar projeye destek veriyor. 35 bin projenin 20 bini, akademik destekler yani  üniversitelere, ulusal araştırma altyapılarına yönelik projeler."

Bayraktar, şirketlerin de desteklere başvurduğunu belirterek,  her  başvuran 10 şirketten 6'sının destek aldığını bildirdi.

TÜBİTAK'ın artık sonuç odaklı destekler verildiğine dikkati çeken  Bayraktar, öncelikli alanlara ve girişimcilere yönelik destekler verildiğini  aktardı.

Bayraktar, "Türkiye'de 2000'li yıllarda iki tane teknopark vardı, şu  an 83 tane teknopark var. Bu 83 tane teknoparkta kurulu 5 bin tane firmamız var.  Biz bir girişimdik, 7 kişi başladık.  Bugün 600 kişiyiz, birçok katma değerli  teknolojiler geliştiriyoruz. Bu beş bin firmadan çıkabilecek potansiyelleri bir  düşünün." şeklinde konuştu.

Eğitimin sektörde çok önemli bir yere sahip olduğunu vurgulayan  Bayraktar, "Eğitimin bunun en önemli bileşeni. A sınıfı işler, A sınıfı,  donanımlı insanlarla yapılıyor. Bu anlamda da bu ekosistemi güçlendirmemiz  gerekiyor. Bizi ileriye taşıyacak bu ekosistem." dedi.

Bayraktar, eğitimde fırsat eşitliği olması gerektiğini vurgulayarak,  "Deneyap Teknoloji Atölyesi, İstanbul'da başarılı olduktan sonra, TÜBİTAK, Sanayi  ve Teknoloji Bakanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı himayesinde tüm Türkiye'ye  yayma kararı alındı. 12 ilde önümüzdeki ay bunlar açılıyor. Sınavlara 80 bin  öğrencimiz başvurdu. 2021'e kadar 81 ilde 100 Deneyap Teknoloji Atölyesi  kuruluyor." ifadelerini kullandı.

"Üniversitelerin toplumu lokomotif gibi çekmesi gerekiyor"

Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof.  Dr. Deniz Ülke Arıboğan da eğitimin içeriği çok değişen bir kavram olduğunu  söyledi.

Dünyada 1800'lü yılların ortalarında okuryazar oranının yüzde 90'ları  bulmadığını, 150 yıl içerisinde yüzde 90'lara ulaşan okuryazarlık oranlarından  bahsedilebildiğini ifade eden Arıboğan, yayımlanan raporlara göre, 2030'larda  üniversite öğrencisi sayısının 225 milyona çıkacağını kaydetti.

Binlerce üniversitenin var olduğu, yüz milyonlarca öğrencinin  üniversitelere akın ettiği bir yepyeni bir düzenin ortaya çıktığını belirten  Prof. Dr. Arıboğan, şöyle konuştu:

"Bütün eğitim kurumları içerisinde regüle alanın içinde ve dışında  yani okullar dışındaki eğitim sistemleri arasında en geride kalmış müessese  üniversitelerdir. Üniversitelerin toplumun önünü açıp onu bir lokomotif gibi  çekmesi gerekiyor. Ne sosyal bilimler ne fen bilimleri arasında üniversitenin  dışıyla yarışabilecek durumda olmayan bir sisteme dönüştürdük işi. Teknoloji  üniversitenin tamamen dışında gelişiyor. Üniversitenin içerisindeki mühendislik  fakültelerinde böyle bir yapılandırma uygulayamıyorum. Ne hocaları ne öğrencileri  açısından gerçek potansiyellerini ortaya koyabilecekleri bir donanım  sağlamıyoruz. Bu sadece Türkiye için değil, dünyada da böyle. Üniversite  dışındaki araştırma, geliştirme, teknolojik sıçrama imkanı üniversitelerin  içerisinden daha yüksek miktara geldi. Üniversitelerin kendilerine ait alanlarda  gelişmelerini sağlamak ve buna yatırım yapmak çok anlamlı bir şey."

Her ile üniversite açmanın iyi tarafları olduğunu dile getiren  Arıboğan, üniversite eğitiminin kalitesinde ciddi bir düşüş yaşandığını ve  verilmek zorunda olan eğitimin öğrenciye verilemediğini savundu.  Arıboğan,  üniversitelerin araştırma geliştirme, eğitim öğretim ile vizyon ve strateji  geliştirme konusunda mutlaka kendilerine geliştirmeleri gerektiğini belirterek,  bu konuda YÖK'ün yeni projeler geliştirdiğini, üniversitelerin de buna adapte  olmaları gerektiğini vurguladı.

"Eğlenceli ve bilgiyi sunan bir ortamı çalışanlarımız için  oluşturmaya çalışıyoruz"

Etkinlik kapsamındaki "Eğitimde Kurumsal İyi Uygulama Örnekleri"  başlıklı panele ise Turkcell Akademi Genel Müdürü Banu İşçi Sezen, Kartal Anadolu  İmam Hatip Lisesi Okul Müdürü Mithat Tekçam ve Fide Okulları Kurucusu Ali Koç,  konuşmacı olarak yer aldı.

Turkcell Akademi Genel Müdürü Banu İşçi Sezen, buradaki konuşmasında,  öğrenmenin artık hayat boyu devam ettiğini vurgulayarak, çalışanlarını iş  dünyasının çok hızlı değişen bilgi ortamına eğitimlerle hazıladıklarını aktardı. 

Turkcell Akademi'de her seviyeden çalışana yönelik eğitim programı  bulunduğunun altını çizen Sezen, "Teknoloji, liderlik ve müşteri alanlarına  yönelik eğitimler veriyoruz. Yetişkin eğitimi çok kolay değil. Turkcell olarak  eğlenceli ve bilgiyi sunan bir ortamı çalışanlarımız için oluşturmaya  çalışıyoruz. Her çalışanımıza ulaşmak için uzaktan eğitim için büyük bir teknik  alt yapı oluşturduk. Biz Turkcell olarak yurt dışındaki ve bayilerimizdeki  çalışanlarımıza eğitim için ulaşmakla sorumluyuz." diye konuştu.

Sezen, çocukların bilinçsiz cep telefonu ve internet kullanımına  yönelik çalışmalar da yaptıklarını belirterek, amaçlarının çocukları ve aileleri  bu konuda bilinçlendirmek olduğunu bildirdi.

Kartal Anadolu İmam Hatip Lisesi Okul Müdürü Mithat Tekçam da okulun  dört üniversite ile eğitim iş birliği anlaşması olduğunu belirterek, okuldan  mezun olduktan sonra üniversite öğrenimine başlayan mezunlarının  da lisedeki  öğrencilere eğitim koçluğu yaptığını anlattı. Okulun her yıl üniversite  sınavlarında Türkiye'de başarı derecelerine sahip olduğuna dikkati çeken Tekçam,  okulda uluslararası bir eğitim programı uyguladıklarını ve çalışmalarının  meyvesini ulusal ve uluslararası yarışmalarda aldıklarını bildirdi.

Tekçam, Türkiye'deki imam hatip okullarının İslam ülkelerine bir  eğitim modeli olarak sunulduğunu belirterek, başarılı imam hatip okulu örneğini,  dünyanın başka ülkelerinde de görmek istediklerini ifade  etti.

KAYNAK: AA