Naci Ağbal'dan ekonomiye ilişkin önemli açıklama

Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanı Naci Ağbal, "2030-2050 projeksiyonlarında birçok uluslararası araştırmada Türkiye, dünyanın ilk 10 ekonomisinden birisi haline geliyor. Çünkü Türkiye'nin potansiyeli diğer ülkelerin büyüme potansiyelinin çok üzerinde." dedi.

Naci Ağbal'dan ekonomiye ilişkin önemli açıklama
Naci Ağbal'dan ekonomiye ilişkin önemli açıklama
GİRİŞ 06.03.2019 17:34 GÜNCELLEME 06.03.2019 17:34

Ağbal, Bayburt Üniversitesince düzenlenen "Bilgi Temelli Rekabetçi  Global Ekonomik Sistemde Yükseköğretimde Yeni Eğilimler" konulu konferansta,  üniversitelerin, bilginin ticarileştirildiği, ekonomiye katma değer üretilen  yerlere dönüştüğünü söyledi.

Üniversitelerin artık sadece bilim değil patent üreteceğini, Ar-Ge,  inovasyon yapacağını, sanayiyle iş birliğine gideceğini ifade eden Ağbal,  "Bunlar, üniversitelerin öne çıkan önemli rollerinden. Katma değer oluşturacak.  Yani bilim yapıyoruz güzel, eğitim yapıyoruz tamam ama ülkenin katma değerinde de  bir katkımız olması lazım." diye konuştu.

Ağbal, üniversitelerin Ar-Ge projelerinin fonlanmasında, kamu  fonlaması geriye giderken, sanayi fonlamasının ön plana çıktığına dikkati çekerek  şöyle devam etti:

"Yani bugün Amerikan üniversitelerinde, Çin üniversitelerinde Ar-Ge  projelerini kamudan daha fazla sanayi şirketleri fonluyor, sanayi şirketleri  destekliyor. Artık üniversitelerin kamu bütçesinden araştırma için ne kadar bütçe  aldıkları değil, özel sektörle iş birliği yaparak ne kadar fon sağladıkları  konuşuluyor. Dolayısıyla üniversitelerimizin mutlaka ama mutlaka sanayiden daha  fazla Ar-Ge fonu sağlamak gibi bir yönelimin olduğunu bilmemiz gerekiyor."

Türkiye'nin son 15-16 yılda olumlu yönde önemli mesafeler kaydettiğini  vurgulayan Ağbal, "Ülkelerin gücünü gösteren iki temel bileşim var, dolar  cinsinden milli gelirinizin büyüklüğü veya satın alma gücü paritesi bakımından  milli gelirinizin büyüklüğü. Aslında en doğru gösterge satın alma gücü paritesine  göre ülkemizin büyüklüğü. 2001 yılında biz dünya ülkeleri içinde cari fiyatlarla  dolar olarak 23. seviyede iken şu anda 852 milyar dolarla dünyada 17. sıradayız  ama daha doğru bir gösterge satın alma gücü paritesi. 2001 yılında biz burada 18.  idik, şimdi 13. sıradayız." dedi.

Geleceğe dair projeksiyonlarda, 2030-2050 projeksiyonlarında birçok  uluslararası araştırmada Türkiye'nin dünyanın ilk 10 ekonomisinden birisi haline  geldiğini belirten Ağbal, "Çünkü Türkiye'nin potansiyeli diğer ülkelerin büyüme  potansiyelinin çok üzerinde. O açıdan küresel ligde Türkiye'nin sıralamadaki yeri  önümüzdeki yıllarda artmaya devam edecek." diye konuştu.

Ağbal, Türkiye'nin ihracatta da önemli bir artış yakaladığına işaret  ederek, "Bu önemli. Sonuçta bir ülkenin küresel ekonomiyle entegrasyonu, ülkenin  rekabetçiliği, yapmış olduğu ihracatla ölçülür. Bir malı üretirsiniz, içeride  tüketirsiniz sorun yok. Önemli olan dışarıya satmak. Almanya'ya satmak,  Amerika'ya satmak. Burada ihracatta 36 milyar dolardan 168 milyar dolara giden  önemli bir sıçramayı yaptık ancak bence bizim potansiyelimiz bunun çok daha  üzerinde." değerlendirmesinde bulundu.

"Dünya ticaret koridorlarının üzerindeyiz"

Türkiye'nin coğrafi konumunun olağanüstü stratejik bir fırsat olduğunu  dile getiren Ağbal, şunları söyledi:

"Lokasyon olarak bakıldığı zaman aşağıda Afrika ve Körfez, yukarıda  Türki Cumhuriyetler, Rusya, hemen batımızda Avrupa. Türkiye'nin bugün bir daire  çizdiğiniz zaman yaklaşık üç saatlik bir mesafeyle uçakla ne kadarlık bir  ekonomik bölgeye hitap ettiğine baktığımızda, hiçbir ülke böyle bir fırsata sahip  değil. Dolayısıyla bugün uluslararası değerlendirmelerde Türkiye ile ilgili en  çok öne çıkan konulardan bir tanesi Türkiye'nin coğrafi konumunun, jeopolitik  konumunun son derece lehine olduğu noktasında. Enerji koridorlarının üzerindeyiz,  dünya ticaret koridorlarının üzerindeyiz."

Ağbal, dünyada ekonomik gücün batıdan doğuya, kuzeyden güneye  kaydığını, ekonomik güç yapısının değiştiğini dile getirdi.

1990'lı yıllarda Çin'in ucuz iş gücü, düşük kaliteli, düşük teknoloji  üreten bir ülke olarak görüldüğünü belirten Ağbal, "Şu anda Çin'in ihracatının  yüzde 30'a yakını yüksek teknolojili ürün. Dolayısıyla ciddi anlamda ekonomide  bir güç kavgası var. Amerika ileriye doğru baktığında 2050'ye, 2100'e baktığında  Amerika'nın dünya hasılası içindeki payı olağanüstü bir şekilde aşağı gelecek.  Kazananlar kimler olacak? Uzak Doğu, sürpriz bir şekilde Afrika." dedi.

"Geleceğin kıtası Afrika"

 Geleceğin kıtasının Afrika olduğunu söyleyen Ağbal, şunları kaydetti:

"Sahip olduğu genç nüfusla olağanüstü bir şekilde dünya ekonomisine  katılmasıyla birlikte Afrika daha fazla yatırım alan, daha fazla üreten bir  kıtaya dönüşecek. Kaybedenler yukarıda Avrupa ve Kuzey Amerika. Aşağıda Güney  Amerika kazanacak. Neden kazanacak? Çünkü orada özellikle Brezilya'nın  oluşturduğu bir ekosistem var. O ekosistem bizim gelişmekte olan 7 dediğimiz  ülkeler grubu içinde olağanüstü bir şekilde geliyor. Yani bugün 2000'li yılların  başında dünyanın ilk 10 ekonomisi sıralaması 2050'ye gelindiğinde tamamen  değişecek."

Ağbal, gelinen noktada üniversitelerin sanayi ile sanayinin de  üniversitelerle birlikte çalışması gerektiğini yineleyerek, sanayinin ihtiyaç  duyduğu teknolojileri üniversitelerin geliştireceğini, projeler noktasında da  sanayinin üniversiteden proje teklifinde bulunacağını ifade etti.

Hem YÖK hem de TÜBİTAK tarafında sanayi iş birliği programları  olduğunu, gelecek dönemde buna daha fazla kaynak ayıracaklarını belirten Ağbal,  üniversite-sanayi iş birliğine girişen üniversitelere bu programlara mahsus ilave  bütçe kaynakları sunacaklarını bildirdi.

Ağbal, yükseköğretimde dijital dönüşüm konusunda bir program  başlatıldığını ifade ederek, "Burada üniversitelerle iş birliği halinde 'Dijital  çağda yükseköğretimde öğrenme ve öğretme' dersinin verilmesinden tutun da birçok  alanda çalışma yapılacak. Buradaki üniversitelerden bir tanesi de Bayburt  Üniversitesi. Dolayısıyla burada da inşallah bu programdan yararlanmış olacağız."  diye konuştu.