Kefil olmak için eşin rızası şart oldu

Borçlar Kanunu Taslağı'nda kefaletle ilgili bir dizi yenilikler yer alıyor. En dikkat çekeni ise bir kişiye kefil olmak için eşin yazılı rızası olması ve kefilin el yazısı şartı.

Kefil olmak için eşin rızası şart oldu
Kefil olmak için eşin rızası şart oldu
GİRİŞ 21.09.2005 18:55 GÜNCELLEME 21.09.2005 18:55

Borçlar Kanunu Taslağı'na göre, bir
kişi başka bir kişiye kefil olmak için eşinin yazılı rızasını alacak
ve kefalet sözleşmesine kefil olacağı miktarı ve tarihi kendi el
yazısıyla yazacak.
Borçlar Kanunu Yasa Tasarısı Taslağı, kefalet sözleşmelerinde
kefil olan kişilerin sorumluluklarını kolaylaştırıyor.

Taslağa göre kefalet sözleşmesi yazılı şekilde yapılmadıkça ve
kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihi belirtilmezse
geçerli olmayacak. Kefilin, sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet
tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu
anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini.
kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi gerekecek.
Kefalet sözleşmesinde sonradan yapılan ve kefilin sorumluluğunu
artıran değişiklikler, kefalet için öngörülen şekle uyulmadıkça hüküm
doğurmayacak.

-EŞİN RIZASI-

Eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya
yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça, ancak diğerinin sözleşme
kurulmadan önce ya da kurulma sırasında vereceği yazılı rızasıyla
kefil olabilecek.

Kefalet, ticaret siciline kayıtlı bir işletmenin sahibi, bir
kolektif ortaklığın ortağı, bir komandit ortaklığın sınırsız sorumlu
ortağı, bir anonim ortaklığın yöneticisi veya müdürü, bir sermayesi
paylara bölünmüş komandit ortaklığın müdürü veya bir limitet
ortaklığın yönetici ortağı tarafından işletmeyle ilgili olarak
verilmişse, eşin rızası aranmayacak.

Kefalet sözleşmesinde sonradan yapılan ve kefilin sorumlu olacağı
miktarın artmasına veya adi kefaletin müteselsil kefalete dönüşmesine
ya da kefil yararına olan güvencelerin önemli ölçüde azalmasına sebep
olmayan değişiklikler için de eşin rızası gerekmeyecek.
Kefil, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi
bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse alacaklı,
borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehinini paraya çevirmeden kefili
takip edebilir. Ancak bunun için borçlunun açıkça ödeme güçsüzlüğü
içinde olması veya borçlunun ödemede gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz
kalması şartı aranacak.

-BORÇLARIN FAİZ ORANI-

Taslakta, faiz ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranlarına
rakam olarak yer verilmedi. Faiz oranlarının zaman içinde değişme
olasılığı gözetilerek, borcun doğduğu tarihteki mevzuat hükümlerinin
esas alınması benimsendi.

Taslağa göre faiz ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranı,
sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte
yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenecek.
Sözleşmeyle kararlaştırılacak yıllık faiz oranı, belirlenen yıllık
faiz oranının yüzde 50'sinden daha fazla olamayacak.
Borçlu, faiz veya giderleri ödemede gecikmemişse, kısmen yaptığı
ödemeyi ana borçtan düşme hakkına sahip olacak.

-"ISMARLANMAYAN ŞEY, ÖNERİ SAYILMAZ"-

Taslakta bir malın kabulü için yapılan öneri biçimleri
tanımlanırken, bir kişiye ısmarlamadan gönderilen şeyin öneri
sayılamayacağı düzenlemesi yer aldı. Buna göre, ısmarlamadığı halde
kendisine gönderilen şeyi alan kişi, onu geri göndermek veya
saklamakla yükümlü olmayacak.
Ismarlanmamış bir şeyin yanlışlıkla gönderildiği açıkça
anlaşılırsa, alan kişi, uygun sürede göndericiye haber verecek.

-İLAN YOLUYLA ÖDÜL SÖZÜ VERME-

Bir sonucun gerçekleşmesi karşılığında ödül vereceğini ilan
yoluyla duyuran kimse, sözünü yerine getirmekle yükümlü olacak. Ödül
sözü veren, sonucun gerçekleşmesinden önce sözünden cayarsa veya
sonucun gerçekleşmesini engellerse, dürüstlük kurallarına uygun olarak
yapılan giderleri ödemekle yükümlü olacak. Ancak bir ya da birden çok
kişiye ödenecek giderlerin toplamı, ödülün değerini aşmayacak.

-TAKSİTLE SATIŞ-

Taksitle satış sözleşmesi, alıcı bakımından, taraflarca imzalanmış
sözleşmenin bir nüshasının eline geçmesinden 7 gün sonra yürürlüğe
girecek.
Alıcı, bu süre içinde irade açıklamasını geri aldığını satıcıya
yazılı olarak bildirebilecek.
Satıcı geri alma süresi içinde malı alıcıya devretmişse alıcı,
malı ancak olağan bir gözden geçirmenin gerektirdiği ölçüde
kullanabilecek. Aksi takdirde sözleşme yürürlüğe girmiş olacak.

Alıcı, ticari amaçla iş yapmayan kişilerden aldığı bir malın peşin
satış bedelinin en az onda birini en geç teslim anında peşin olarak,
satış bedelinin geri kalan kısmını da sözleşmenin kurulmasını izleyen
üç yıl içinde ödemekle yükümlü olacak.
Asgari peşinatı tamamen almaksızın, satılanı alıcıya devreden
satıcı, peşinatın ödenmeyen kısmı üzerinde istem hakkını kaybedecek.

Taslakta ayrıca özel kanun hükümleri saklı kalmak kaydıyla
işçi-işveren ilişkilerini ve ücret konusunu belirleyen düzenlemelere
de yer veriliyor. Genel Hizmet Sözleşmesi olarak adlandırılan
düzenlemeye göre, "Bir kimse, durumun gereklerine göre ancak ücret
karşılığında yapılabilecek bir işi belli bir zaman için görür ve bu iş
de işveren tarafından kabul edilirse, aralarında hizmet sözleşmesi
kurulmuş sayılır" deniliyor.