Hurdacılıktan 'antika krallığı'na...
İstanbul'da 15 yıl boyunca çöpten topladıkları arasında değerli gördüğü eşyaları bit pazarında satarak geçimini sağlayan Mardinli Fevzi Tepe,açtığı iki dükkanda antikacılık yapıyor
Mardin Savur doğumlu 45 yaşındaki Tepe, henüz çocuk yaştayken ailesiyle İzmir'e göç etti. İlkokuldan sonra imkansızlıklar nedeniyle eğitimine devam edemeyen Tepe, gittiği İstanbul'da Anadolu yakasında 15 yıl boyunca çöplerden kağıt, demir, plastik ve cam malzeme toplayarak geçimini sağladı.
Tepe, ayrıca insanların "evde kalabalık oluşturuyor" diyerek boş arazilere veya çöp kutularına attığı eşyalardan değerli olduğunu düşündüklerini ayıklayarak Kadıköy'deki antikacılara satmaya başladı.
Bu şekilde elde ettiği gelirle ilk dükkanını 1989'da, ikinci dükkanı ise 2001 yılında açan Tepe, şimdilerde ise Nişantaşı ve Kadıköy'deki iki dükkanında antikacılık faaliyetini sürdürüyor.
"SERMAYEM YOKTU, EDİNDİĞİM TECRÜBE VE CESARETLE BU İŞE KOYULDUM"
Tepe, İzmir'den İstanbul'a geldikten sonra hurda toplayarak ekmeğini kazandığını söyledi.
İstanbul'un Anadolu yakasında 15 yıl boyunca "çöpçülük" yaptığını belirten Tepe, "Bu işe çöp toplayarak başladım. Çöpten bulduklarımı Kadıköy'deki bit pazarına götürüp satıyordum. Böylece hurdacılıktan antikacılığa dönüştürdüm işimi. Şimdi 16 yıldır hem Nişantaşı'nda hem de Kadıköy'deki dükkanlarımda bu işi sürdürüyorum." dedi.
Tepe, çöpten buldukları arasında değerli gördüklerini esnafa satarak birikim yapmaya başladığını dile getirerek, "İlk dükkanımı 1998'de Hasanpaşa Mahallesi'nde açtım. Sonra 2001'de Kadıköy'deki bir pasajda dükkan sahibi oldum. Birkaç ay sonra Kadıköy’de antikacıların çok olduğu sokakta 6 katlı bir plaza tuttum. Yıllarca yaptığım çöpçülük ve hurdacılıktan ötürü herkes beni tanımıştı. Sermayem yoktu, minibüsümü sattım ve edindiğim tecrübe ve cesaretle bu işe koyuldum. Veresiye vermeyenler dahi bana mal verdi." ifadelerini kullandı.
"BİR ANTİKACI SÜREKLİ DAHA İYİSİNİ HEDEFLEMELİ"
"Çöpün eziyeti çoktu. 50-60 kilogram ağırlığındaki çöpleri bazen Maltepe'den Kadıköy'e getirdiğim oluyordu." diyen Tepe, zamanla antikacılığa yöneldiğini anlatarak, çok çalıştığını ve 16 yıldır Nişantaşı ve Kadıköy'deki dükkanlarında bu işi sürdürdüğünü kaydetti.
Tepe, sehpa, sandalye, eski yapım koltuk, halı, kilim, tablo, avize, mumluk, şamdan, tespih, bıçak, kılıç, tabaka, sürahi, sandık, tepsi ve tarihi nitelik taşıyan her türlü objeyi sattığını aktararak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bir antikacı sürekli daha iyisini hedeflemeli. Mesela elimde Osman Hamdi'nin bir eseri var. Bit pazarında 17 bin dolar vererek almıştım. O kişinin ise o eseri bin 500 dolara aldığını biliyorum. Şu anda milyon dolar teklif edildiği halde vermiyorum. İyi bir alıcı bekliyorum. İşte antikacılık böyledir. Kimisi evinde kalabalık oluşturuyor diye atıp kurtulmak istiyor, kimisi ise onu elde etmek için milyon dolar veriyor."
Antikacılığın iyi bir meslek olduğuna işaret eden Tepe, hevesli, azimli olan herkese bu işi yapma önerisinde bulundu.
Tepe, hedefinin daha iyi yerlere gelmek ve daha iyi kazanmak olduğunu belirterek, "Bu meslekte üst düzey insanlarla oturup kalkma, onlarla sohbet etme ve tecrübelerinden faydalanma şansı oluyor insanın. Ayrıca iyi kazandırıyor; bakkal dükkanı gibi değil, 3-5 ay bir şey satamazsın ama satınca da güzel satarsın. Bir de çok gezme, Türkiye ve dünyanın farklı bölgelerine gitme, oraları görme imkanı sunuyor. Onun için herkese öneriyorum." diye konuştu.
"5 YILDIR RESİM DE YAPIYORUM"
Tepe, antikacılığın yanı sıra resim de yaptığını aktararak, "Antikacılıkta tabloların rağbet gördüğüne şahit oldum. Özellikle kimi ressamların eserleri iyi para ediyor. 'Bu işi yapabilirim' diyerek bir gün bol miktarda boya ve fırça aldım. Bulduğum her şeyin üstünü boyamaya başladım. Bazı tanıdık hocaların, 'Sende sanatçı ruhu var.' teşvikiyle resim yapmayı sürdürdüm. Bazen sabahlara kadar resim yaptım. O günden sonra 5 yıldır resim de yapıyorum. Resimlerim ilgi görüyor." sözleriyle konuşmasını tamamladı.