ASO Başkanı Özdebir'in gönlünde kalan meslek
Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, kariyeri ve özel yaşamı hakkında merak edilenleri anlatırken babasının istediği nedeniyle mühendisliğin içinde ukde kaldığını anlattı.
Yozgat'ta 1953 yılında dünyaya gelen Özdebir, ilk, orta ve lise eğitimini Ankara'da tamamladıktan sonra 1974 yılında Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi İşletme Bölümünden mezun oldu.
Özdebir; akademiden mezun olduğu yıl, ASO üyesi olan babası Ekrem Özdebir tarafından kurulan ve elektrik-kaynak makinaları imalatı üzerine faaliyet gösteren firmalarında çalışma hayatına başladı.
Kariyeri ve özel yaşamına ilişkin merak edilenleri AA muhabirine anlatan Özdebir, gerek iş hayatı gerekse oda başkanlığının yüklediği sorumluluklar nedeniyle evine geç gitmek zorunda kaldığını söyledi. Özdebir, "O anlamda bazı şeyleri ötelemek durumunda kalıyorsunuz. Bunu, son derece başarılı yapan insanlar var ama ben beceremiyorum. Bu da benim fazla mükemmeliyetçi olmamdan kaynaklanıyor herhalde. Bu yüzden eşimi biraz ihmal ediyorum" diye konuştu.
"Babam istedi, işletme okudum"
Özdebir, sanayici olmasının kendi tercihi olup olmadığına ilişkin soruyu yanıtlarken şunları kaydetti:
"Çok ufak yaştan beri mekaniğe fazlaca merakım vardı. Aslında mühendislik okumayı çok isterdim. Elektrikte İstanbul Üniversitesi'ni, makina alanında da Ankara'da bir yeri kazanmıştım. Fakat babam 'İşletme oku. Nasılsa sanayinin içindesin, bunları (mühendislik konularını) görüyor, biliyorsun. Mühendisler senin yanında çalışsın' dedi. İşletmeyi çok fazla sevemedim. Hala 'mühendislik okuyup da ondan sonra işletme masteri yapsaydım' diye çok hayıflanırım."
Almanya'daki eğitimi yarım bırakmak zorunda kaldı
İş hayatına atıldığı 1974'ten bu yana Türkiye ve dünyada çeşitli ekonomik krizler yaşanmasına karşın firmalarını nasıl ayakta tuttuklarını da anlatan Özdebir, söz konusu süreç içinde neredeyse iki yılda bir kriz yaşandığını ve bunların ağır bedelleri olduğunu dile getirdi.
İnovasyon ve kendini yenileme ile krizler karşısında ayakta kaldıklarını belirten Özdebir, işletme olarak en büyük krizi 1970'li yıllardaki işçi hareketi dolayısıyla yaşadıklarını ifade etti. Eğitim için 1976 yılında Almanya'ya gittiğini kaydeden Özdebir, şöyle devam etti:
"O tarihte idelolojik sendikacılık vardı. Her konuda anlaşılmış olmasına rağmen sendikaya bir araba vermek, işletmede sendikaya oda tahsis etmek gibi o dönemde mümkün olmayan sudan sebeplerle greve gidildi. Şu an hala hayatta olan bir konfederasyonun dergilerinde '(İşvereni) İşyerinin kapısına asacağız' diye boy boy resimler yayımlandı. İşyerinde huzurun ve barışın bozulduğu bir dönemdi. O dönemde lokavt ilan etmek zorunda kalmıştık. Lokavtın gereği de bir süre iş yapamıyorsunuz. Bunun bir sonucu olarak bütün yetişmiş kadronuzu kaybediyorsunuz. Bizim işletmemiz en büyük darbeyi oradan yemiştir."
Bu olay nedeniyle Almanya'daki eğitimini yarım bırakıp döndüğü anlatan Özdebir, "Düşünebiliyor musunuz? İşyerinde baba, oğul, muhasebeci kalmış ve yeniden üretim yapacaksınız. Yeni işe almış olduğunuz insanlara her şeyi öğretmek mecburiyetindesiniz" dedi.
"Oyuncuları sayamasam da Beşiktaşlıyım"
İlk kez 1960'lı yıllarda ilkokuldayken Ankara'da oynanan Beşiktaş-Eskişehirspor maçına gittiğini ve o dönemde Beşiktaşlı olmaya karar verdiğini belirten Özdebir, "Ancak '3 oyuncunun adını say' deseniz sayamam. Türk takımlarının yurt dışındaki rakiplerle yaptıkları maçlar ile milli maçları ise kaçırmıyorum" diye konuştu.
Özdebir, yoğunluktan dolayı en çok eksikliğini hissettiği şeylerden birisinin kitap okuyamamak olduğunu söyledi.