Savunma sanayisi için yerli şok makinesi
Gebze'de faaliyet gösteren bir firma, savunma sanayinde kullanılan ve savaş gemilerine monte edilen tüm ekipmanların şok ve kalifikasyon testini gerçekleştiren yerli şok makinesi üretti.
Tekno Kauçuk Sanayii AŞ İleri Mühendislik Grup Lideri Volkan Ertem, yaptığı açıklamada, 5 yıl önce MİLGEM Projesi'yle savunma sanayi çalışmalarına başladıklarını belirterek, proje kapsamında şok bantları dizayn ettiklerini, tasarladıklarını, üretimini gerçekleştirdiklerini ve gemi üzerindeki uygulamasını yaptıklarını söyledi.
Ertem, bu proje sırasında şok testlerini fiili olarak gerçekleştiremediklerini ve bu testlerin Türkiye'de gerçekleştirilemediğini öğrendiklerine dikkati çekerek, bu sebeple yerli şok test makinesi yapmaya karar verdiklerini kaydetti.
Geçen yılın altıncı ayından itibaren tasarım çalışmasına başladıkları projenin yapımını tamamladıklarını anlatan Ertem, bu yıl itibariyle de şok test makinesini Türk savunma sanayisinin hizmetine sunduklarını anlattı.
Ertem, bu cihazla gemiye takılacak 2 tona kadar olan tüm ekipmanların şok ve kalifikasyon testini yapabildiklerini dile getirerek, cihazın "200 g"ye kadar şok uygulayabildiğini belirtti
Bu makine yapılmadan önce kalifikasyon ve şok testlerinin yurt dışında yapıldığını vurgulayan Ertem, "Bu sebeple hem yüksek test maliyetleri ortaya çıkmaktaydı hem de bilgi gizliliği olan ekipmanların yurt dışına gönderilmesi gibi konular vardı. Bu nedenle şok cihazının Türkiye'de yapılmış olması çok önemli" dedi.
Ertem, şok testlerinin Türkiye'de gerçekleştirilmediği için yerli firmaların yurt içi ve yurt dışındaki ihalelere katılamadığını belirterek, "Cihazların kalifikasyonu yapılamadığı için yerli savunma sanayi firmaları şok kalifikasyonunu alamıyordu. Bu sebeple yerli savunma sanayinin şok testleri açısından bir açığı ortaya çıkmıştı. Şok test makinesinin yerlisinin yaparak ülkedeki savunma firmalarının da bu testi yapabilir hale gelmesi sağlandı. Bu şekilde hem yabancı firmalara karşı Türk savunma sanayi firmalarını avantajlı hale getirmiş olduk hem de Türk firmaların uluslararası ihalelere katılmasını sağlamış olduk" diye konuştu.
"Yerli firmaları yüksek test ücreti ödemekten kurtardık"
Türkiye'de gerçekleştirilecek olan yeni denizaltı ve savunma sanayi projelerinde mutlaka bu testlerin gerçekleştirileceğini vurgulayan Ertem, şöyle devam etti:
"Bu kapsamda bilgi gizliliğine sahip ve yurt dışına gönderilmesi mümkün olmayan cihazların şok testi ve kalifikasyonu yurt içinde yapılması gerekiyor. Biz bu cihazı yaparak bilgi gizliliğine sahip cihazların yurt dışına gönderilmesini engelledik. Yerli savunma sanayi firmalarını yüksek test ücretleri ödemekten kurtardık."
Ertem, ürettikleri cihazın üstünde 1,5 tonluk bir çekiç bulunduğunu anlatarak, bu çekicin cihaza bağlanan ekipmanın ağırlığına göre standarta belirtilen yüksekliğe kaldırıldığını ve serbest bırakıldığını dile getirdi.
Serbest bırakılan çekicin makinenin üstündeki örse çarptığında ekipmanda yaklaşık 200 g'lik bir şok yükü meydana geldiğini kaydeden Ertem, "Her testte yaklaşık 12 vuruş yapılıyor. 6 vuruş dik eksende, diğer 6 vuruş da 30 derecelik eksenlerde yapılıyor. Bu sayede ekipmanda meydana gelecek dik yöndeki ve yanal eksenlerde şok yükleri simile edilmiş oluyor" şeklinde konuştu.
"Similasyon yardımıyla doğrulama yeterli değil"
Ertem, şuanda ürettikleri şok makinesine Aselsan, Roketsan, Havelsan gibi şirketlerden talepler geldiğine dikkati çekerek, yurt dışı maliyetleriyle karşılaştırdığında bu testlerin yurt içinde gerçekleştirilmesinin yerli firmalara yarı yarıya bir maliyet avantajı sağladığını vurguladı.
Şok test makinesi yapılmadan önce bütün testlerin similasyon yardımıyla yapıldığını ancak similasyon yardımıyla doğrulamanın yeterli olmadığını ifade eden Ertem, şunları bildirdi:
"Mutlaka fiziksel olarak da ekipmanların şok testine karşı kalifike edilmesi gerekiyor. Similasyonda her türlü değer yakalanamıyor. Ayrıntılarıyla ekipmanların güvenliği sağlanamıyor. Ancak şok testi yapıldığında ekipmanın su altı mayınına karşı kalifikasyonu tamamen gerçekleştirilmiş oluyor. Şok testi yardımıyla bir cihazın gemiye takıldıktan sonra su altı mayını patladığında çalışmaya devam edip etmeyeceğini tamamen ve doğru olarak belgeleyebiliyoruz."