Türkiye'den Akkuyu'ya 6 milyar $'lık katkı

Akkuyu NGS AŞ Genel Müdürü Aleksander Superfın, Akkuyu'da kurulacak nükleer santrale yerli üretim katkısının 6 milyar dolar olabileceğini bildirdi.

Türkiye'den Akkuyu'ya 6 milyar $'lık katkı
Türkiye'den Akkuyu'ya 6 milyar $'lık katkı
GİRİŞ 22.01.2013 20:55 GÜNCELLEME 22.01.2013 20:55

Mimar ve Mühendisler Grubu ile Enerji Uzmanları Derneği tarafından ortaklaşa düzenlenen, ''Nükleer Enerji ve Türkiye Süreci'' konulu panelde konuşan Akkuyu NGS AŞ Genel Müdürü Aleksander Superfın, Akkuyu nükleer güç santrali projesi, inşası ve son bir yılda yapılan çalışmalar hakkında bilgi verdi.

JSC Atomstroyeksport şirketi tarafından Akkuyu sahasında hazırlık döneminin etüt çalışmalarının tamamlandığını söyleyen Superfın, Akkuyu NGS sahasının sismik özelliği açısından bağımsız değerlendirmenin alınması amacıyla etüt çalışmalarına ilişkin olarak 3 şirket tarafından yürütülen çalışmalarını tamamladığını, Akkuyu NGS sahasının sismik özelliğinin değerlendirilmesi hakkındaki birleştirilmiş raporun oluşturulmasına ilişkin çalışmaların devam ettiğini bildirdi. Superfın, bu çalışmaların Ocak 2013 sonuna kadar tamamlanmasının planlandığını kaydetti.

Akkuyu NGS Projesi'nin lisanslama esaslarının hazırlanarak Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) tarafından onaylandığını belirten Superfın, elektrik üretim lisansının da 2013 Eylül ayında alınmasının beklendiğini bildirdi.

EÜAŞ ve Maliye Bakanlığı ile imzalanacak İrtifak Hakkı Sözleşmesi hususunda müzakerelerin devam ettiğini anlatan Superfın, hazırlık çalışmalarına yönelik inşaat ve montaj işlerinin yapılabilmesi için Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı'na ait arazilerin kullanım şartlarına ilişkin hususların çözülmesi ve Maliye Bakanlığı ile Orman ve Su İşleri Bakanlığı ile saha altyapısının devrine ilişkin teslim tesellüm tutanaklarının imzalanmasının öngörüldüğünü kaydetti.

İnşaat sürecinde yerli sanayiden istifade edilmesine çok önem verdiklerini ifade eden Superfın, ''Hem inşaat hem de ekipman üreticileri olarak, bu anlamda nükleer santrale yerli üretim katkısı 6 milyar dolar olabilir. Bu oranın, hem yerli sanayiciler için hem de Rusya'daki yatırımcılar için önemli bir unsur olduğunun altını çizmek istiyorum'' dedi.

-EPDK Başkanı Köktaş-

Panelde konuşan Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Başkanı Hasan Köktaş da nükleer enerjinin çok tartışıldığını, ama son 30 yılda dünya çapında çok önemli bir kaynak konumunu da kazandığını söyledi.

Türkiye'de nükleer santral kurulması konusunda ilk önemli adımlar atılırken, bazı ülkelerin nükleer kaynağını elektrik üretiminde yüzde 50-70 mertebelerine kadar çıkardığını anlatan Köktaş, nükleer enerjinin doğası gereği tartışmaların da bitmeyeceğine dikkati çekti.

Türkiye'nin enerji kaynaklarının kısıtlılığı dikkate alındığında Türkiye için nükleer santralin bir seçenek değil bir zorunluluk olduğunu ifade eden Köktaş, bu amaçla nükleer santralle ilgili adımların atıldığını söyledi.

2010 yılı Aralık ayında kurulan Akkuyu Nükleer Güç Santrali Elektrik Üretim Anonim Şirketi'nin elektrik üretim lisansı için EPDK'ya, ÇED için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na başvurularını yaptığını belirten Köktaş, EPDK olarak nükleer santral kurulmasını kolaylaştırıcı birtakım düzenlemeler yaptıklarını, örneğin Kurum'a üretim lisansı yapan şirketin yatırım için gerekli olan teminat tutarlarını azalttıklarını ve bu tutarı 157 milyon 500 bin lira olarak belirlediklerini bildirdi.

Köktaş, şirketin taleplerini de dikkate alarak nükleer santral özelinde son aylarda teminat mektuplarının hükümlerine ilişkin birtakım ilave kolaylaştırıcı düzenlemeler yaptıklarını da vurguladı.

Kurum olarak bu süreçte nükleer santral uygulamalarını çok sayıda ülkeyi yerinde inceleyerek gördüklerini anlatan Köktaş, şöyle konuştu:

''Piyasa yapısı gelişmiş bazı ülkelerde artık nükleer santralin piyasa koşullarında devletin alım garantisi olmadan işletilebildiğine tanık olduk. Nükleer santral kurulumu için çok büyük ölçekli finansman gerekiyorsa da yatırımcılar o ülkenin piyasa yapısının geleceğine, ekonomisine güveniyor ise bu konuda adım atabiliyor ve ürettiği elektriği piyasa fiyatlarından satabiliyor. Ülkemiz açısından piyasamızın son 10 yılda özel sektör yatırımları finansman kabiliyeti ve işleyen piyasa yapısı açısından ne kadar büyük yol aldığı hepimizin malumudur. Bu konuda 10 yıl önce (yap-işlet veya yap-işlet-devret gibi kamunun fiyat ve miktarda alım garantileri olmadan tek kuruşluk yatırım yapılmaz) denilirken, geçen 10 yılda, kurulu gücü 19 bin megavatı geçen 700 adet özel sektör yatırımı işletmeye alınmıştır. Bu durum özel sektörün bu piyasa yapısına olan inancının en somut ifadesidir. Ülkemize orta-uzun vadede piyasa koşullarında nükleer santral kurulacağını açıkçası düşünüyorum.''

Mimar ve Mühendisler Grubu Genel Başkanı Avni Çebi de nükleer teknolojinin kullanıldığı bütün alanların Türkiye'ye aktarılması konusunda ciddi işbirlikleri yapılması gerektiğini söyledi.

Şu anda Karadeniz'de kurulu HES'lerin kapasitesinin 5 bin MW düzeyinde bulunduğunu, kurulu gücü 6 bin 700 MW'ye çıkarmak için Karadeniz'in altının üstüne getirildiğini kaydeden Çebi, ''Belki bir nükleer santralle Karadeniz'in eko sistemini koruma imkanımız var. Dolayısıyla neye 'evet' dediğimizi iyi düşünmemiz lazım. Karadeniz'deki HES projelerinin de nükleer projelerin de tekrar gözden geçirilmesi lazım'' dedi.

KAYNAK: AA