'Türkiye AB'ye vize koymak zorunda kalabilir'

Avrupa Birliği'nde yaşanan krizin Türkiye'yi de etkileyeceğini dile getiren Sabah Gazetesi Yazarı Şeref Oğuz, Türkiye'nin yakın gelecekte AB ülkelerine vize koyabileceğini savundu.

'Türkiye AB'ye vize koymak zorunda kalabilir'
'Türkiye AB'ye vize koymak zorunda kalabilir'
GİRİŞ 27.11.2012 18:47 GÜNCELLEME 27.11.2012 18:47

Sabah Gazetesi Yazarı Şeref Oğuz, A Haber'de yayınlanan "Canan Barlas ile Gündem" programında Tuba Kalçık'ın Türkiye Ekonomisi ile ilgili sorularını yanıtladı.

Türkiye'nin güçlü ve gelişen ekonomiler arasında kendine sağlam bir yer edindiğini söyleyen Oğuz, Avrupa Birliği'nde yaşanan krizin Türkiye'yi de etkileyeceğini dile getirerek "müşterinizin başı dertteyse sizin de başınız derttedir" dedi. Avrupa Birliği ve Türkiye ilişkilerini de değerlendiren Şeref Oğuz, Türkiye'nin yakın gelecekte AB ülkelerine vize koyacağını da ifade etti.

"TÜRKİYE GÜÇLÜ VE GELİŞEN EKONOMİLER ARASINDA KENDİNE SAĞLAM BİR YER EDİNDİ"

Son 10 yılda gelinen noktada biz enflasyonumuzdan kurtulduk, paramızın altı sıfırından kurtulduk ve düşük gelir grubundan orta gelir grubuna geçen bir ülke olduk. İlk defa uzun bir süre sürdürülebilir bir kalkınma ile tanıştık. Fert başına milli gelirin katlanmasının Yanı sıra, Türkiye gerçekten verimli nakit akışını ve onun bileşkesinde küresel ekonomi ile entegrasyon sürecinde çok ciddi adımlar attı. Bu noktada benim dikkatimi çeken en önemli unsurlardan bir tanesi, krizle beraber bu daha belirgin olmakla birlikte Türk ekonomisinin son 10 yılda göstermiş olduğu performansla kendisini bir başka lig ülkesi halinde pozisyonlaması ve bunun gereklerini yapıyor olması. Bunu sadece makro ekonomik değerlerle okumak yerine, şirketlerimiz bazında, yetişmiş insan gücü bazında ve diğer aktörler itibariyle okuduğumuzda şunu görüyoruz Türkiye gerçekten güçlü ve gelişen ekonomiler arasında kendine sağlam yer edindiği gibi Coğrafyasının da imkânlarını kullanarak, bu süreçte çok daha büyük avantajları da gördü ve hayata geçirdi.

"AB MÜŞTERİMİZ VE İŞ ORTAĞIMIZ, KRİZİ BİZİ DE ETKİLER"

Avrupa'daki krize "aman bak onlar krizde, biz krizde değiliz" gibi bakmakla, "onların başına ne geliyorsa bizim başımıza da gelebilir" arasında gidip geliyorum. Gaz fren tartışmaları da bu çerçevede çıktı. Ortada bir gerçek var. Avrupa birliği bizim önemli bir müşterimiz. Onunla beraber tarihsel bütünlük içerisinde zaman zaman sorunlar yaşayan, zaman zaman yakınlaşan bir yapı var. o çerçevede Avrupa Birliği'nin krizi Türkiye'yi etkiler. Neden etkiler, çünkü müşterimiz, yarıdan fazla malımızı oraya satıyoruz. Çünkü müşterinizin başı dertteyse sizin de başınız derttedir. O anlamda oradaki durgunluğun Türkiye'yi etkilemesi zaten bizdeki vites düşürme dediğimiz, normalde beşinci vitesten dördüncü vitese inmemiz gerekirken Avrupa Birliği'ndeki durgunluğun özel hali yüzünden de bir bakıma ikinci viteslere dahi düştüğümüz bir ortamı ortaya çıkarmıştır. Bir sonraki aşamada bizim beklentimiz Avrupa Birliği'ndeki krizin bir an önce ortadan kalkması.

"YAKIN GELECEKTE TÜRKİYE AB'YE VİZE KOYMAK ZORUNDA KALACAK"

Türkiye Avrupa Birliği ilişkilerinde de zaman zaman yakınlaşmakla beraber, şimdi biraz uzaklaşma ve Avrupa Birliği'nin hala içinde bulunduğu durumun yeni değerlendirmesine gitmek yerine, eski ezberleriyle Türkiye'yi değerlendirmeye kalkması, hala utanç verici vizelerin devam ediyor olması gibi parametreler var. Benim bir tezim var o da şu, çok yakın gelecekte Türkiye Avrupa Birliği vizeleri şöyle dursun kendisi vize koymak durumunda kalacak. Devletin istatistik kurumları bunları ölçemiyor ama veriler gösteriyor ki, sadece Avrupa Birliği kaynaklı, üstelik İngiltere, Fransa vs. gibi oranın güçlü ülkeleri kaynaklı, bir milyondan daha fazla kaçak emek Türkiye'de bulunuyor. Şimdi cazibe merkeziyseniz, orada da bir sorun varsa tıpkı bundan 50 sene önce bizim orada iş aramamız gibi, onların buraya gelmesini anlıyoruz. Artı oradaki sermayenin de Türkiye'deki imkânları değerlendirmek, doymamış pazarların kenarında duran Türkiye'yi, bir giriş kapısı, yeni bir zenginlik alanına giriş kapısı olarak değerlendirmek gibi. Ama hala eski ezberleri yüzünden siyasetçilerin Avrupa ile Türkiye ilişkilerini bir yerde tuttukları, ama ekonomistlerin, işadamlarının, öğrencilerin ve diğer halkların gördüğü bir Avrupa ile bütünleşme noktasında Türkiye şimdi. Dünün ona muhtaç olan Avrupa'sı şimdi eşit partner olma yönünde bir duruş sergiliyor.

"DARBELER TÜRKİYE'YE 300 MİLYAR DOLARLIK BİR YÜK GETİRDİ"

Darbelerin maliyeti ile ilgili bir çalışma yok ama söylenen 300 milyar dolarlık bir yük getirdiğidir. Sadece 12 Eylül'den bu yana, Türkiye büyük fırsatlar kaçırmıştır. Kaçırılan fırsatlardan bir tanesi, kendi potansiyellerine erişme noktasında çok sıkıntılar geçirmiş olması. Küçük sermayelerin, kobilere uygun yapıların bir araya gelip güçlenmesini, doğrudan onu irtica ile ilişkilendirip uzun süre dayak yediler. Kendilerini toparlayamadılar, ne zamanki bu korkuları toplumun üzerinden kaldırdığımız zaman bunların şahlanışa geçtiğini görüyoruz. Türkiye'deki kaynaklar ve tercihler noktasında darbe psikolojisi, serbest piyasanın baskı altında tutulması ve algıların kirletilip kaynakların kötü yönlendiriliyor olması ve ideolojik açıdan tüketicinin de bölünüyor olması sadece küçüklere değil büyük şirketlerde de kayıplara yol açmıştır.