Üzerinden tam 17 yıl geçti! Yine aynı oyun

Devletin zirvesinde yaşanan Anayasa kitapçığı fırlatma olayı ve onun tetiklediği 2001 krizinin üzerinden 17 yıl geçti. O dönem görevde olan bakanlar, Türkiye'nin maruz kaldığı ekonomik operasyonun günümüzle benzerlik taşıdığını belirtti.

Üzerinden tam 17 yıl geçti! Yine aynı oyun
Üzerinden tam 17 yıl geçti! Yine aynı oyun
GİRİŞ 18.02.2018 14:02 GÜNCELLEME 18.02.2018 14:02
Bu Habere 50 Yorum Yapılmış

Türkiye, 19 Şubat 2001'de toplanan Milli Güvenlik Kurulunda (MGK),  dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile dönemin Başbakanı Bülent Ecevit  arasında yaşanan Anayasa kitapçığı fırlatma olayının etkisiyle tarihinin en büyük  krizlerinden birini yaşadı.

MGK sonrası yapılan açıklamalarla kriz büyürken, borsa ilk gün yüzde  14,6, üç günde 29,3 değer kaybetti. Repo faizleri yüzde 760'a, ardından da yüzde  7 bin 500'e tırmandı. Merkez Bankasından 7,6 milyar dolarlık döviz çıkışı oldu.  Türkiye 2001 yılında yüzde 5,7 küçülürken, enflasyon oranı yüzde 88'i aştı.

Türkiye, krizin ilerleyen dönemlerinde "sabit döviz kuru" sistemini  terk ederek, dalgalı kura geçti. Kriz öncesi 623 bin lira olan dolar, 1 milyon  225 bin liraya tırmandı. İç borçlanmanın ortalama vadesi 410 günden 148 güne  düştü. Kredi kartlarında aylık faizler yüzde 60'lara kadar tırmandı.

2000 yılında yüzde 6,5 olan işsizlik oranı, 2001 yılında yüzde 8,5'e,  2002'de 10,3'e yükseldi. Standart and Poor's, Türkiye'nin kredi notunu  düşürürken, mart ayında Kemal Derviş, ekonomiden sorumlu devlet bakanı olarak  kabineye girdi. Bankalara el koyma süreci bu dönemde de devam etti. Ekonomideki  sıkıntıya bağlı olarak büyük esnaf eylemleri başladı.

Hükümet tarafından, krizin etkilerini ortadan kaldırmak için "Güçlü  Ekonomiye Geçiş Programı" açıklandı. Merkez Bankasına özerklik getiren yasa ile  Bankacılık Yasası bu dönemde Meclisten geçti.  Türkiye, 20 milyon liralık  banknotla tanıştı. İlerleyen dönemde pek çok bakan ve bürokrat görevlerinden  istifa etti.

3 Kasım 2002'de yapılan seçimlerde, AK Parti tek başına iktidara  geldi. Krizin yaşandığı dönemde koalisyonda bulunan DSP, MHP ve ANAP ise Meclis  dışında kaldı.

"COTTARELLİ TATİLE ÇIKMIŞTI" 

Dönemin Sanayi ve Ticaret Bakanı Ahmet Kenan Tanrıkulu, AA muhabirine  yaptığı açıklamada, Anayasa kitapçığı krizinin yaşandığı 19 Şubat 2001'de MHP  Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile yurt dışında olduklarını ve olaydan telefonla  haberdar edildiklerini belirterek, "Yurt dışından dönünce bu olayı kucağımızda  bulduk. Bu krizin öncesinde de Kasım 2000'den Şubat 2001'e giden dönemde, ülke  olarak aynı bugünlerde olduğu gibi yine finansal anlamda operasyona tabi  tutulmaya çalışıldık. Bugün nasıl ekonomik tetikçiler varsa o gün de ekonomik  tetikçiler vardı. Uluslararası güçlerin Türkiye üzerindeki çıkarlarının neden  olduğu ekonomik tetikçilik olayıydı." dedi.

O dönem kurda aşırı oynamalar yaşandığına ve cari açığın da kritik  seviyede olduğuna işaret eden Tanrıkulu, "Krizi, sadece Anayasa kitapçığı  fırlatmaya bağlamamak lazım. O olay, son damlası oldu. Öncesinde uluslararası  bazı bankaların, Türkiye'den ciddi para çekmesi gibi sabotajları vardı. Aynı  bugün gibi. Bu dönemle mukayese ediyorum, ülke yine benzer olaylarla karşı  karşıya kalmış." diye konuştu.

Tanrıkulu, o süreçte, dönemin Başbakanı Ecevit başkanlığında yapılan  bir ekonomi toplantısında sabit kurdan dalgalı kur rejimine geçişin ele  alındığını anımsatarak, şöyle devam etti: "Merkez Bankası sabit kuru hazirana kadar açıklamıştı. Dalgalı kura  ben de dahil bazı isimler, Genel Başkanımız itiraz etti. Tartışma konusu olmuştu.  Fikir, Merkez Bankası ve Hazine yönetiminden gelmişti. O olay, IMF'nin bizim  üzerimizdeki operasyonudur. 'IMF istiyor' denilince, Genel Başkanımız IMF Türkiye  Masası Şefi Carlo Cottarelli'nin aranmasını istedi. Aradık ancak ulaşamadık, adam  yok, ABD'de tatilmiş ve tatile çıkmış. Bankalarla ilgili o dönem çok tartışma  çıktı, biz hep itiraz ettik."

"KİTAPÇIK FIRLATILDI DİYE EKONOMİ ÇÖKMEZ" 

Dönemin dış ticaretten sorumlu Devlet Bakanı Tunca Toskay da Anayasa  kitapçığı fırlatma olayının, krizle doğrudan ilgisi olduğunu düşünmediğini ve o  olayın işin magazin tarafı olduğunu söyledi. Toskay, o dönem kamu iştirakleri ve  finans sektörünün kötü durumda olduğuna dikkati çekti. Sabit kur rejiminde, kurun  belli bir bantta oynama imkanı olsa, krizi önlemenin ve hafif geçirmenin mümkün  olabileceğine işaret eden Toskay, "O dönemde bankalarda çözülme başladı.  Şubattaki olayla da tutunulamadı. Şimdi Türkiye ve ABD ilişkilerine bakınca,  Kemal Derviş niye geldi, fonksiyonu neydi, daha iyi anlamak mümkün olabilir.  Hükümetin düşürülmesinde kendisi aktif rol oynadı, Meclisteki güvenoyu tabanını  yok ettiler. Siyaset, dış politika ve iç ekonomik şartlar üst üste geldi. Anayasa  kitapçığı olayı olmasaydı iyi olurdu ama Anayasa kitapçığı fırlatıldı diye ülke  ekonomisi çökmez." değerlendirmesinde bulundu.

Toskay, olayın  yaşadığı sırada bir resepsiyonda olduğunu ve  yaşananlar üzerine hemen Başbakanlıkta toplantı yaptıklarını hatırlatarak, "O  toplantıda, programdan sorumlu olan Merkez Bankası Başkanı ve Hazine Müsteşarı'na  'Bu program patlarsa sorumlusu sizsiniz.' dedim. Sonrasında da istifa ettiler  zaten. Hükümetin seçime giderken çok basit taleplerini bloke ettiler. Fındık  desteklemesi gibi rakamlar bile ödenmedi." ifadesini kullandı.

"TÜRKİYE'NİN ŞOKLARA DİRENCİ 2001'E GÖRE KATBEKAT ARTTI" 

İstanbul Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nurullah Gür de  Anayasa kitapçığı fırlatma vakasının, Cumhuriyet tarihinin en büyük ekonomik  krizlerinden birinin fitilini ateşlediğini belirterek, bu olayın, zaten 2000  yılının sonunda zor günler geçiren Türkiye ekonomisinin dibi görmesine neden  olduğunu dile getirdi. Türkiye ekonomisinin 2001 yılında daraldığını anımsatan  Gür, "Dolar kuru 600 bin lira seviyesinden 1 milyon liranın üzerine çıktı. Bu  süreçte 10'dan fazla banka Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na devredildi. Mevduat  sahiplerinin tasarrufları kısa sürede eridi. Repo faizleri yüzde 7 bin 500  seviyesini gördü. Borsaçöktü. İşsizlik ve yoksulluk hızla arttı. Ekonomideki bu  çöküş yüzünden Türkiye yeniden IMF ile masaya oturmak zorunda kaldı. 2000-2001  krizi sonrasında bankacılık sektörü ve kamu maliyesi yeniden yapılandırıldı."  dedi.

2002 yılındaki genel seçimler sonrası yakalanan siyasi istikrarın,  makroekonomik  istikrarın sağlanmasının önünü açtığını ifade eden Gür, bankacılık  sektörünün kendisini geliştirdiğini, bütçe açığı ve kamu borç oranının hızla  düştüğünü, enflasyonun çok uzun bir aradan sonra tek haneli rakamlara indiğini  anlattı.

Nurullah Gür, şunları kaydetti:

"2000-2001 krizinden sonra gerçekleştirilen yapısal reformlar ve 15  yıldan daha fazla süredir devam eden siyasi istikrar Türkiye ekonomisinin iç ve  dış şoklara karşı direncini 2001 yılına kıyasla katbekat artırmıştır. Türkiye,  küresel finans krizinin etkilerinden dünya genelinde en hızlı kurtulan ülkelerden  biri olmuştur. Türkiye ekonomisi, Gezi Parkı olaylarından 17-25 Aralık  operasyonlarına, Suriye'deki iç savaştan 15 Temmuz hain darbe girişimine kadar  birçok iç ve dış şoklardan asgari düzeyde etkilenerek yükselişini sürdürmektedir.  Son yıllarda yaşadığımız bunca badireye rağmen Türkiye son yıllarda G20 ülkeleri  arasında en hızlı büyüyen ilk üç ekonomiden birisidir. Bu, her ülkenin  ulaşabileceği bir başarı değildir."

KAYNAK: AA
YORUMLAR 50
  • güzel ülkem 6 yıl önce Şikayet Et
    o kitapçığı fırlatıp ülkeyi kaosa sürükleyeni Allah da cehenneme fırlatsın.
    Cevapla
  • vatansever 6 yıl önce Şikayet Et
    o günlerde yere bakarak yürüyordum. işten ne zaman atacaklar korkusu vardı. herkeste bir umutsuzluk. çok kötü günlerdi. esnaf ayaklanmaları gibi tarihte olmamış şeyler oluyordu. rabbim tekrarından muhafaza etsin.
    Cevapla
  • murat 6 yıl önce Şikayet Et
    Ortalama 22 yaşındaki gençlerimiz o zamanları tam olarak kavramayabileceğinden bugünlerin kıymetini takdir edemeyebilirler. Allah o günlere döndürmesin şu aziz vatanı. Zalimlere, soysuzlara ve tasması ehl-i küfrün elindeki hainlere fırsat vermesin. Amin.
    Cevapla
  • fikret 6 yıl önce Şikayet Et
    bu ülkeyi soyanların Allah cc kahreylesin cehennem bin dibine gitsin
    Cevapla
  • Adler 6 yıl önce Şikayet Et
    Ecevit yemez doğru yemez YEDIRÌR Kimler yemediki özhan Devriş yaha cok lari yedide Ekonemi yerle bir oldu. Aydin Doğanlar daha cok.
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle