EBRD'den Türkiye ile ilgili flaş açıklama

Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD), Türkiye’nin bu yılın sonunda yüzde 5,1, 2018'de ise yüzde 3,5 seviyesinde büyüme kaydetmesinin beklendiğini açıkladı.

EBRD'den Türkiye ile ilgili flaş açıklama
EBRD'den Türkiye ile ilgili flaş açıklama
GİRİŞ 07.11.2017 17:37 GÜNCELLEME 07.11.2017 17:38

EBRD’nin Bölgesel Ekonomik Değerlendirme Raporu'nda, Türkiye'de, ekonominin bu yılın sonunda hükümet teşviklerinin de etkisiyle hızını artırarak büyümenin yüzde 5,1 seviyesine yükselmesinin beklendiği kaydedildi.

2018'de ise mali teşviklerin etkisinin azalmasıyla Türkiye'nin yaklaşık yüzde 3,5 büyüme kaydedebileceği öngörüsüne yer verilen raporda, şunlar kaydedildi:

"Yakın zamanda mali politikalarındaki gevşemeye ve muhtemel yükümlülüklerindeki artışa rağmen Türkiye’nin güçlü finansmanı ve istikrarlı bankacılık sistemi ekonominin kilit çıpaları durumunda olmaya devam ediyor. Bankacılık sistemi iyi sermayelendirilmiş durumda. Bankacılık sisteminde takipteki kredilerin oranı yüzde 3,1 seviyesinde. Türkiye’nin dikkate değer gücü; geçen yılın sonu itibariyle GSYH’ye oranla yüzde 28 seviyesinde olan düşük kamu borcu ve düşük bütçe açığı... 2016 yıl sonu itibarıyla Türkiye’nin bütçe açığı GSYH’nin yüzde 1,1’i seviyesinde."

"Kur seviyesi ve güçlü talep nedeniyle ihracatın artması bekleniyor"

Raporda, uygulamaya konan teşviklerin etkisinin azalmasıyla gelecek yıl büyümenin bir miktar hız kesebileceği, öte yandan kur seviyesi ve güçlü talep nedeniyle ihracatın artmasının beklendiği bildirildi.

Raporda, "Türkiye ekonomisi bu yılın ilk yarısında yüzde 5,1 büyüme kaydetti. Hükümet bu yıl dikkate değer seviyede mali destek sunarak, tüketici ürünlerinde katma değer vergisini indirerek, Kredi Garanti Fonu yoluyla 250 milyar TL kaynak sunarak iç talepte artış sağladı." ifadesi kullanıldı.

Raporda, Türkiye’de Aralık 2016'da ulusal hesaplamalarda yeni metodolojinin kullanılmasının da ülkenin büyüme verilerinin yükselmesine katkıda bulunduğu kaydedildi.

TL'nin Temmuz 2016'dan bu yılın ocak sonuna kadar olan dönemde ABD doları karşısında yaklaşık yüzde 27 seviyesinde değer kaybettiği belirtilen raporda, söz konusu değer kaybının bir kısmının, Merkez Bankası’nın para politikasını sıkılaştırarak aldığı tedbirler ve gelişen piyasalara portföy akışının artmasının da etkisiyle sonradan telafi edildiği bildirildi.

Raporda, "Buna rağmen Türkiye’nin yüksek seviyede cari açığa sahip olması, geniş çaplı döviz cinsinden şirket borçları ve jeopolitik risklere ilişkin yatırım endişeleri TL'nin hassasiyetini koruması anlamına geliyor. TL'deki değer kaybının enflasyon üzerine yansımasıyla bu yılın şubat ayında son 5 yıldır ilk kez enflasyon çift haneye yükseldi." ifadelerine yer verildi.

Merkez Bankası’nın para politikasını sıkılaştırma yönünde attığı adımların ardından enflasyonun bu yılın mayıs ayından itibaren düşüşe geçtiği vurgulanan raporda, düşük enerji fiyatlarının yansımasıyla Türkiye’nin 2013 sonunda GSYH'ye oranla yüzde 6,7 seviyesinde olan cari açığının, bu yılın ikinci çeyreğinde yüzde 4,1’e gerilediği belirtildi.

Raporda, Türkiye’nin bu yıl GSYH’ye oranla dış finansman ihtiyacının yüzde 25 seviyesinde olmasının beklendiği, bunun ülkeyi küresel likidite koşullarındaki olası değişimin etkilerine maruz bırakabileceği kaydedildi.

KAYNAK: AA