Muş: Türkiye gülerken faiz lobileri üzülüyor

Ak Parti Ekonomiden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Muş'un açıklaması şöyle;

 

 

62. Hükümetimizin ilk bütçesi olan 2015 yılı merkezi yönetim bütçesi, 2023 hedeflerine doğru emin adımlarla ilerleyen Türkiye’nin yeni bir atılım bütçesidir.

Bu bütçe bir seçim bütçesi olmamıştır. Bu bütçe, 12 yıldır AK Parti hükümetlerinin mali disiplini koruyarak Türkiye’ye sağladığı kazanımları da düşünerek hazırlanmış dengeli ve adaletli bir bütçedir.

Zira AK Parti hiçbir zaman kısa vadeli düşünmemiştir. AK Parti iktidarı her zaman; popülizmden, günü kurtaran yaklaşımlardan uzak durarak ülke menfaatlerini öne çıkarmıştır.

90’lı yılların “O ne veriyorsa ben 5 fazlasını veriyorum” anlayışıyla sürdürülen ekonomi yönetimlerinin ardından Türkiye’yi mali disiplinle tanıştıran AK Parti, Türkiye’de ekonomik istikrarın mimarı olmuştur.

Bu bilinçle Bütçeye ve hazineye millettin emaneti olarak bakan AK Parti hükümeti; 2015 yılı bütçesi büyüklüğünü 473 milyar liraya çıkarmıştır. Unutulmamalıdır ki bu rakam 2002 yılında 119 milyar liraydı.

Peki milletin bütçesini büyüten AK Parti, bu bütçeden en büyük payı nereye ayırıyor? Elbette yine Eğitim’e ayırıyor.

Birileri “Eğitim Şart” diyerek bu işin sadece hamasetini yaparken AK Parti bunu icraata dökerek, 2015 yılı bütçesinde en fazla payı 87,5 Milyar TL ile eğitime ayırarak bu işi fiiliyata döküyor.

2015 Bütçesinde sadece Eğitime ve Sağlığa ayrılan rakamı topladığınızda 168 milyar ediyor. 2002 yılında bütçenin tamamı zaten 119 milyar olduğu düşünüldüğünde Türkiye’nin nereden nereye geldiği açık bir şekilde görülüyor.

AK Parti iktidarıyla Türkiye ekonomisi 230 milyar dolarlık bir ekonomiden, 822 milyar dolarlık bir ekonomi haline gelmiştir. Ekonomimiz 3,5 kat büyümüştür. Bu, 2023’e kadar küresel bir güç olacak “Büyük Türkiye’nin” ayak sesleridir.

Aslında AK Parti sadece bu milletin varolan büyük potansiyelini özgüven içerisinde doğru kullanarak harekete geçirmiştir.

Birileri borçlanırken, Yarım asır boyunca IMF kapılarında borç dilenirken, AK Parti IMF borcunu kapatmış ve kamu borcunun milli gelire oranını %33 seviyelerine düşürmüştür.

Bakın kamu borcunun milli gelire oranı;

 - OECD ülkelerinde % 112 iken

- AB ülkeleri ortalamasında % 90 iken

- Gelişmekte olan ülkelerde % 40 iken

- Türkiye’de % 33’dür.

Bu tablo bir başarı tablosudur.

2002 yılında 28 milyar döviz rezervi olan Türkiye, bugün bu rakamı 133 milyara çıkarmıştır. 

2002 yılında sadece 36 milyar dolar olan ihracatımız, Ekim sonu itibarıyla bir önceki 12 ay toplandığında 158.8 milyar dolar seviyelerine çıkmıştır.

Yıllar boyunca, sahip olduğu devasa potansiyeli kullanamayan Türkiye, artık dünya ticaretini belirleyen sayılı ekonomik güçlerden biri olma noktasına gelmiştir. Gelişmelerden etkilenen değil, onların yönünü belirleyen bir aktör konumuna dönüşmüştür.

TÜRKİYE GÜLERKEN FAİZ LOBİLERİ ÜZÜLÜYOR

2002 yılında bütçedeki vergi gelirlerinin yüzde 85,7'si faiz ödemelerine giderken, bu oran 2014 yılında vergi gelirlerinin yüzde 14,3'üne kadar gerilemiştir.

Yani birileri milletin parasını faiz lobilerine haksız kazanç olarak dağıtırken, AK Parti Türkiye’yi aşırı faiz yükünden kurtararak bu paraları ulaşım, alt yapı, imar, sağlık ve eğitim gibi alanlara harcamaktadır.

Peki ana muhalefet CHP ne yapmaktadır? Bu yatırımlara sadece karşı çıkıp tarihten gelen misyonunu yerine getirmektedir.

Nasıl ki daha önceki köprülere karşı çıktıysa; 3. Köprü’ye, 3 Havalimanına, Kanal İstanbul’a ve nice mega projelere karşı çıkarak, siyasetin millete hizmet etmesini engellemeye çalışmaktadır.

İster CHP olsun, isterse paralel çevreler olsun kim bu millete yapılan hizmeti engellemeye kalkışırsa cevabını milletten alacaktır.

Türkiye’nin 2023 yolundaki kararlı yürüyüşünü hiçbir güç durduramayacaktır.

Büyük ekonomi ve kalkınma hamleleri yapan ve G-20’nin dönemsel başkanı olan Türkiye, inşallah 2023 yılına kadar dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olacaktır.

Bu misyonla ve vizyonla ortaya koyulan 2015 bütçemizin ülkemize ve milletimize hayırlı-uğurlu olmasını diliyorum.