Hürmüzlü: Diyalogu geliştirmek herkesin borcu

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Ortadoğu Başdanışmanı Erşat Hürmüzlü, Ortadoğu'da ciddi bir dönüşüm süreci yaşandığını belirterek, diyalog ortamını geliştirmenin herkesin boynunun borcu olduğunu söyledi.

Hürmüzlü: Diyalogu geliştirmek herkesin borcu
Hürmüzlü: Diyalogu geliştirmek herkesin borcu
GİRİŞ 22.11.2013 15:54 GÜNCELLEME 22.11.2013 15:54

4. Boğaziçi Zirvesi, gerçekleştirilen çok sayıda panel ve konuşmaların ardından Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nin (TOBB) düzenlediği kapanış yemeğiyle sona erdi. Zirvenin kapanış konuşmasını yapan Hürmüzlü, zirvenin, enerji paydaşlarının birbirini tanıması ve tanıtması açısından önemine işaret etti.

Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölgesi'ne (MENA) ilişkin değerlendirmelerde bulunan Hürmüzlü, bölgede ciddi bir dönüşüm süreci yaşandığını belirterek, diyalog ortamını geliştirmenin herkesin boynunun borcu olduğunu söyledi.

Hürmüzlü, "Değişim ya ter dökerek oluyor, ya ter ve gözyaşıyla oluyor. Ama en kötüsü de ter, gözyaşı ve kanla olması... İşte bu diyaloglarda birbirimizi tanımak, o ülkelerde hizmet etmek ve yardımcı olmak hatta sürdürülebilir bütünleşme konularında da kan dökerek değil ter dökerek yapılanmak gerekiyor" diye konuştu.

Hürmüzlü, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün "tartışın ve eleştirin" talebinin yerine getirildiğini belirterek, zirve katılımcılarına tartışma ve eleştirme konusundaki katkılarından dolayı teşekkür etti.

- Ortadoğu'da elektrik üretiminde petrolün kullanılmasına parfüm örneği

Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başekonomisti Dr. Fatih Birol ise dünya enerji kaynaklarının doğru kullanımı, enerji politikaları, Ortadoğu coğrafyasında enerji yatırımları ve enerjinin adil kullanımına ilişkin görüşlerini paylaştı.

Dünyada hala 1,3 milyar insanın hayatında elektrik görmediğini belirten Birol, "Düşünebiliyor musunuz, dünyada bugün 1,3 milyar insan hala elektrik nedir bilmiyor. Şöyle düşünün, annesi hasta çocuğun ilacını buzdolabına koyamıyor. Bu durumun bana göre çok ciddi ekonomik, enerjisel ve ahlaki bazlı yansımaları var" dedi.

Enerji fiyatlarının Türkiye gibi enerji ithalatçısı ülkeler için çok ciddi bir yük getirdiğini dile getiren Birol, alternatif kaynaklara yönelmenin hayati önemde olduğunu belirtti.

2020 yılında dünya enerji talebinin ana motorunun Hindistan olacağını savunan Birol, "Nüfusun hızlı bir şekilde artmasıyla Hindistan 2020'de Çin nüfusunu geçecek. Bugün dünyada Çin'in oynadığı rolü 2020'de Hindistan oynayacak" ifadesini kullandı.

Ortadoğu'daki enerji üretimine ilişkin yorumlar yapan Birol, şunları dile getirdi:

"Şu anda Orta Doğu'da elektrik üretiminde yüzde 35 oranında petrol kullanılıyor. Ama bu en pahalı olan girdi. Bu çok ciddi bir hata, bölge ülkeleri için söylüyorum, bu büyük bir hata... Orta Doğu'da elektrik üretiminde petrolün kullanılması Chanel parfümünün kamyon yakıtı olarak kullanılması gibi bir şey."

- "Üretim yelpazesi çeşitlendikçe kurallara dayalı bir piyasa ekonomisi oluşacak"

İstanbul Ticaret Borsası (İSTİB) Başkanı Ali Kopuz da bu yıl dördüncüsü düzenlenen platformun, bölgedeki siyaset ve iş dünyası temsilcilerini bir araya getirdiğini, ülkeler arasındaki ekonomik ilişkilerin yeni boyutlar kazanarak gelişmesi için önemli bir rol üstlendiğini söyledi.

Bu ortamda Ortadoğu, Kuzey Afrika, Balkanlar ve Orta Asya ülkeleri olarak birlikte hareket etmenin ortak gelecek için çok önemli olduğunu ifade eden Kopuz, "Burada iki önemli başarı unsuru var. Bunlardan birincisi tüm ülkelerin yeni dönemin gerektirdiği dönüşüme açık olması, ikincisi ise aramızdaki bağlantıları güçlendirmektir. Çünkü üretim yelpazesi çeşitlendikçe kurallara dayalı bir piyasa ekonomisi oluşacaktır. Birlikte iş yapmak daha da kolaylaşacaktır" diye konuştu.

Kopuz, son dönemde sadece petrol ve doğalgazın halkları zengin etmediğini ifade ederek, bunun için en zengininden, en fakirine tüm ekonomiler için bir dönüşüme ihtiyaç duyulduğunun altını çizdi.

Bunun enerji yollarının güvenliği açısından da son derece önemli olduğunu belirten Kopuz, "Yeni döneme ancak bu şekilde hazır hale gelebiliriz. Bölgemizin yıldızını ancak bu şekilde parlatabiliriz. Türkiye'nin bu açıdan son derece önemli bir misyonu olduğunu düşünüyorum. Çeşitlenmiş ekonomisiyle, dinamik girişimcileriyle ve son 30 yılda yaşadığı dönüşümle Türkiye'nin bölge ülkelerine aktaracağı önemli deneyimler olduğunu düşünüyorum. Türkiye, bölgemiz için sadece bir transit ülkesi değil, aynı zamanda bölgenin dönüştürücü gücüdür" değerlendirmesini yaptı.

- "Gelecek 10 yıldaki sorunların çözümü için birlikte hareket etmemiz gerekiyor"

Boğaziçi Zirvesi İcra Kurulu Başkanı Kerem Alkin ise Dışişleri Bakan Yardımcısı Naci Koru'nun, zirvenin markalaşması adına önemli bir öneriye imza atarak, "Boğaziçi Küresel Ortaklık Zirvesi"nden doğrudan "Boğaziçi Zirvesi" ismine yoğunlaşmalarını önerdiğini, bu çerçevede 4. yılda zirveyi, "Boğaziçi Zirvesi" adıyla markalaştırma sürecine girdiklerini anlattı.

Alkin, her yıl Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Erşat Hürmüzlü ve Dışişleri Bakan Yardımcısı Naci Koru başkanlığında, her iki Yüksek İstişare Kurulu Eşbaşkanın koordinasyonunda, aralık-şubat döneminde Cumhurbaşkanlığı ve Dışişleri Bakanlığı ekipleriyle yeni zirvenin ana temasının ve yuvarlak masa toplantılarıyla panellerin konu başlıkları ve alt başlıklarına yönelik titiz bir çalışma gerçekleştirdiklerini söyledi.

Bu titiz çalışmanın ürünü olarak bu yılki temanın, "Sürdürülebilir rekabette Ortadoğu ve Kuzey Afrika" olduğunu anlatan Alkin, şunları kaydetti:

"2010-2030 yıllarında dünyanın batı coğrafyasından 10 trilyon dolarlık katma değerin, satın alma gücünün, dünyanın doğusuna transfer olmasına şahit olacağız. Bu nedenle dünya ekonomisi bir yandan sürdürülebilir rekabetin kurallarını oluşturmaya çalışırken ve haksızlıkları önleyecek uluslararası düzenlemeler için çaba sarfederken, bir yandan da rekabetin sürdürülebilir büyüme, sürdürülebilir gelecek ve yeşil büyüme kavramları açısından zarar verici boyutlara ulaşmamasını sağlamak için de mücadele veriyor.

Bu nedenle sürdürülebilir büyüme için gerekli olan nüfus artış oranının öyle bir ince hassas ayarla yönetilmesi gerekiyor ki küresel insan kaynaklarına yönelik çabalar bir süre sonra küresel boyutta bir hava kirliliğine ve doğanın yok edilmesine dönüşmemeli. Yaşam alanlarının etkin yapılandırılması, kentsel dönüşüm ve genç nüfusta işsizlik sorunu önümüzdeki 10 yıl içinde hem bulunduğumuz coğrafyanın hem de dünya ekonomisinin öncelikli sorunları olmayı sürdürecektir. Bu sorunların çözümü için ortak çaba için birlikte hareket etmemiz gerekiyor. Uluslararası bu gibi platformlarla, ortak proje üretme çabalarımızla mesafe alabiliriz."

KAYNAK: AA