Ucuz petrol Türkiye'ye kazandıracak

Ucuz petrol Türkiye'ye olumlu katkı sağlayacak ve küresel yatırımcılar nezdinde ülkenin cazibesini arttıracak.

Ucuz petrol Türkiye'ye kazandıracak
Ucuz petrol Türkiye'ye kazandıracak
GİRİŞ 14.01.2015 11:10 GÜNCELLEME 14.01.2015 11:10

Japon kredi derecelendirme kuruluşu Japan Credit Rating (JCR) Eurasia Başkanı Orhan Ökmen, "Ucuz petrol Türkiye'ye olumlu katkı sağlayacak ve küresel yatırımcılar nezdinde ülkenin cazibesini artıracak ve risk primlerini hafifletecektir" dedi.

Ökmen, petrol fiyatlarında son dönemde görülen düşüşün nedenlerini ve Türkiye ekonomisine etkilerini AA muhabirine değerlendirdi.

Petrol fiyatlarındaki düşüşün ülkeler arasındaki haksız ve karşılıksız servet transferlerinin hacmini değiştireceğine işaret eden Ökmen, son 10 yılın büyük bölümünde, petrol fiyatlarının varil başına 100 dolar civarına yükseldiğini ifade etti.

Irak'taki iç çatışmalar ve Çin'in yükselen petrol tüketimi nedeniyle üretimin talebe yetişemediğini anımsatan Ökmen, 2010 ile 2014 yılı ortalarına kadar dünya petrol fiyatlarının varil başına 110 dolar civarında istikrar sağladığını söyledi.

Ancak, 2013 yılının ilk çeyreğinden itibaren petrol talebinin arzın altına düşmeye başlamasıyla 2014 yılının ikinci yarısında ham petrol fiyatlarındaki ani düşüşün en büyük ve en önemli bir ekonomik gelişme olduğunu, fakat 2014 Haziran ayından itibaren brent ham petrol fiyatlarının düşmeye başladığını ve şu sıralarda 50 civarına gerilemiş durumda olduğunu dile getiren Ökmen, şöyle dedi:

"Petrol fiyatları düşerken üreticiler şu sıralarda düşüş nedenlerini tespit etmeye ve bir taban fiyat belirlemeye çalışıyorlar. Ham petrol üretim maliyetleri artarken satış fiyatlarının düşmesi esasen bir paradokstur. Son zamanlarda petrolün arzında ve talebinde önemli değişiklikler meydana gelmiştir. İşte fiyat düşüşleri de bu değişikliklerle ilgilidir."

Petrol arzında önemli değişikliklerin olduğuna işaret eden Ökmen, en büyük petrol tüketicisi ABD'de, kaya (şeyl) petrolü üretiminin önemli oranda arttığını ve ABD'de şeyl petrol üretiminin 2008 yılından bu yana gün başına yaklaşık 4 milyon varile kadar yükseldiğini dile getirdi.

Orhan Ökmen, ABD'nin 30 yıldır ilk defa OPEC'ten yaptığı petrol ithalatının yarıya yarı azaltıldığını ve Nijerya'dan da ham petrol ithalatını durdurduğunu ifade etti. ABD ekonomisinin göstergelerindeki toparlanmaya bağlı olarak doların değerlenmiş olmasının petrol fiyatlarını düşürücü etki yapan bir diğer gelişme olduğuna dikkati çeken Ökmen, "Libya'da üretim 2014 sonu itibarıyla arttı. İç çekişmeler nedeniyle Libya'da üretim günde yaklaşık 150 bin-250 bin varile düşmüşken, şu an üretim günlük 850 bin varile ulaşmıştır. Hatta Libya şu sıralarda günlük üretimini 1,2 milyon varile çıkarmayı planlıyor" değerlendirmesini yaptı.

"OPEC ülkeleri arasında iç çekişmeler ve fiyat savaşları bulunmaktadır" diyen Ökmen, özellikle ABD'de kaya petrolünün etkisiyle enerji ithalatının azalması ve Asya'daki ekonomik durgunluk neticesinde pazar paylarını korumak isteyen OPEC üyelerinin fiyat rekabetine giriştiğini aktardı. Ökmen, Suudi Arabistan ve Kuveyt'in petrol sattıkları Asya ülkelerine Birleşik Arap Emirlikleri'nden daha aşağıda fiyatlar uyguladıklarını dile getirdi.

- "Ülkeler arasındaki haksız ve karşılıksız servet transferlerinin hacmi değişecek"

Orhan Ökmen, petrol talebinde de önemli değişiklikler yaşandığını belirterek, bunları şöyle sıraladı:

"Avrupa'nın negatif görünümü ve Asya ülkelerinde ekonomik büyümenin yavaşlaması petrol talebini daralttı. Asya ülkelerinde enerji desteklerinin azaltılmasının da petrol talebini dizginledi. Yavaş ekonomik büyüme ve paralarının değer kaybetmesine dayalı olarak Asya ülkelerinin bir çoğu yüksek maliyetlere yol açan enerji sübvansiyonları kesme başladı. Örneğin 2012 yılında, GSYH yüzdesi olarak enerji sübvansiyonları Asya'nın en savurgan ülkeleri Endonezya yüzde 3; Tayland'da yüzde 2,6; Vietnam'da yüzde 2,5, Malezya'da yüzde 2,3, ve Hindistan'da yüzde 2,3. Özellikle Hindistan'da 2008-2012 yılları arasında, dizel talebi yüzde 6 ve yıllık yüzde 11 arasında büyümüştü. 2013 yılı başında, ülke dizel sübvansiyonları kesilmesi başladı. O zamandan beri, motorin tüketimi ve talebinde artış durmuş ve yatay bir seyir izlemektedir."

Petrolün inelastik talep esnekliği nedeniyle, petrol fiyatlarının artışının negatif etkilerinin düşüş esnasındaki pozitif etkilerinden daha kuvvetli olduğuna işaret eden Ökmen, petrol fiyatlarındaki artışın reel çıktıyı eş zamanlı olarak olumsuz olarak etkilerken, petrol fiyatlarındaki düşüşlerin reel çıktı üzerindeki net olumlu etkisinin gecikmeli ve daha düşük olduğunu kaydetti.

Petrol fiyatlarındaki artış ve azalışların makro-mikro düzeydeki bozucu veya düzeltici etkilerinin paralel olmadığına değinen Ökmen, "Dolayısıyla şu andaki petrol fiyatlarındaki düşüşe dayanarak, dünyanın reel üretiminde veya gelirinde önemli bir artış beklenemez. Ancak, ülkeler arasındaki haksız ve karşılıksız servet transferlerinin hacmi değişecektir" dedi.

- "Petrol fiyatlarındaki düşüş nihai tüketici fiyatlarına tam olarak yansıtılmayacak"

Petrol ithal eden ülkelerin -ki buna Türkiye de dahil - söz konusu fiyat düşüşünden olumlu etkilenmesinin satıcı ülkelerle alıcı ülkeler arasındaki haksız ve karşılıksız servet transferlerinde azalış yaratmasının beklenebileceğini kaydeden Ökmen, Türkiye açısından fiyattaki düşüşün petrol faturasını aşağı çekeceğini söyledi.

Ancak petrol fiyatlarındaki düşüşün nihai tüketici fiyatlarına tam olarak yansıtılmayacağını ve daha çok kamu dengeleri ve perakende satıcılar açısından yarar sağlanacağını beklediklerini vurgulayan Ökmen, düşen petrol fiyatları nedeniyle Venezuela'nın neredeyse temerrüt arifesine ulaşmışken, Rusya'nın ve İran'ın son derece olumsuz etkilendiğini dile getirdi.

Öte yandan, petrol fiyatlarındaki bu düşüşün Avro Bölgesi, Japonya, Çin, Mısır, Brezilya, Endonezya ve Türkiye gibi net petrol ithalatçılarının yararına olduğunu belirten Ökmen, "Avro Bölgesi ve Japonya deflasyonla mücadele aracına dönüşmüş, Türkiye ise enflasyon, cari açık gibi temel sorunlarının çözümü açısından bu sürecin en kazançlı ülkesi haline gelmiştir" dedi.

- "Her 10 dolarlık düşüş cari açığı 4 - 5 milyar dolar aşağı çekecektir"

Ökmen, düşen petrol fiyatlarının Türkiye açısından döviz talebini de düşüreceğini ifade ederek, Türkiye'nin ithalatının yaklaşık dörtte birinin enerji ithalatından oluştuğunu anımsattı.

Petrol fiyatlarındaki düşüşün ticaret kanalı üzerinden ödemeler dengesinde önemli bir olumlu etkiye sahip olacağının kesin olduğunu kaydeden Ökmen, Orta Vadeli Program'da (OVP) brent petrolün 2015 ve 2017 arasında ortalama 100 dolar fiyatlı olacağı varsayılmış iken fiyatların bu denli düşmesinin Türkiye açısından döviz talebini düşüreceğini ve cari açığın beklenen seviyeden çok daha aşağılarda oluşacağını dile getirdi.

Türkiye açısından her 10 dolarlık düşüşün cari açığı 4-5 milyar dolar aşağı çekeceği bilgisini veren Ökmen, şunları söyledi:

"Fiyat düşüşleri nedeniyle enerji ithalatına harcanacak kaynaklardan yapılacak tasarruflar orta vadede Türkiye'nin ekonomik büyümesini hızlandıracak ve fiyat istikrarı sorununu hafifletecektir: Petrol fiyatlarındaki düşüş aynı zamanda fiyat istikrarı sorunu ile başa çıkmak için Merkez Bankası'nın çabalarına destek olacaktır. Petrol fiyatlarındaki bir düşüş 2014 yılının son çeyreğinde tüketici fiyat enflasyonunu üzerinde zaten 0,6 puanlık azaltıcı bir etki yaratmaya başlamıştı. Enerji ithalatına harcanan kaynakların orta vadede ülkenin ekonomik büyümenin hızlandırılması, yatırım ve tüketime kanalize edilmesi halinde petrol fiyatlarının düşmesinin yararı en üst seviyeye çıkartılabilir."

- "Ucuz petrol, ülkenin cazibesini artıracak ve risk primlerini hafifletecektir"

Petrol fiyatlarının düşmesi, Türkiye'nin enflasyon patikasının 2015 yılında Merkez Bankası'nın tahminlerine uygun gerçekleşeceğini işaret ettiğini aktaran Ökmen, petrol fiyatlarındaki her 10 dolarlık düşüşün enflasyonu yaklaşık 0,4 - 0,5 puan aralığında aşağı çektiğini söyledi.

Bu nedenle, mevcut düşüşün kalıcı olması halinde Türkiye'nin enflasyon patikasının 2015 yılında Merkez Bankası'nın tahminlerine uygun olarak gerçekleşme olasılığının yüksek olduğuna dikkati çeken Ökmen, "Ucuz petrol Türkiye'ye olumlu bir katkı sağlayacak ve küresel yatırımcılar nezdinde ülkenin cazibesini artıracak ve risk primlerini hafifletecektir" dedi.

Ökmen, Türkiye'nin petrol fiyatlarının düşmesinden kısa vadede sağlayacağı faydanın yapısal reformlara kalıcı hale getirilebileceğini dile getirerek, dünya ekonomik göstergeleri ve son gelişmeler kısa vadede petrol fiyatların tekrar hızlı bir şekilde artamayacağını gösterdiğini ve dolayısıyla, Türkiye'nin kısa ve hatta belki de orta vade de sağlayacağı faydanın boyutunun yapısal reformlara devam edilmesine bağlı olduğunu söyledi.

Petrol üretim maliyetlerindeki katılığın, orta vadede petrol fiyatlarını daha üst seviyelerde, örneğin 80 - 85 dolar seviyelerinde stabilize edeceğini aktaran Ökmen, "Teksas ve Kuzey Dakota gibi yerlerde şeyl petrolü çıkarmak daha pahalı olduğu için üretim fazlalığı yüzünden 50 dolar seviyesine düşen petrolün varil fiyatları, ABD'li üreticileri eninde sonunda karsız hale getirecek ve orta vadede petrol fiyatlarını daha üst bir seviyelerde, örneğin 80-85 dolar seviyelerinde stabilize edecektir. Buna ilaveten, Asya'da ve Avrupa'da ekonomik iyileşmeler petrol fiyatlarını tekrar yukarı yönlü uyaracaktır."