“Dönüşüm” İçin İrade Ortaya Koymak Zorundayız

İttifak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ünsal Sözbir, Müsiad Vizyoner’17 Zirvesi’nin “Ne’ye Dönüşüm?” adlı oturumunda konuştu.

“Dönüşüm” İçin İrade Ortaya Koymak Zorundayız
“Dönüşüm” İçin İrade Ortaya Koymak Zorundayız
GİRİŞ 13.10.2017 14:55 GÜNCELLEME 13.10.2017 14:55

Dönüşüm noktasında herkes için genel geçer bir değişimin söz konusu olamayacağını anlatan Ünsal Sözbir; “Burada asıl sorulması gereken temel bir soru var: ‘Benim neye ihtiyacım var? Bilinçli olarak bir irade ortaya koymak zorundayız. O zaman başarılı olabiliriz” dedi.

Bu yıl “Dönüşüm” teması ile işlenen Müsiad Vizyoner 17’nin “Ne’ye Dönüşüm?” adlı oturumunda panelistler arasında yer alan İttifak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ünsal Sözbir, konuşmasında şunları söyledi:

Her işletmenin ve her bireyin değişimi ve dönüşümü farklı olacaktır. Benim kaygılarım, korkularım, değerlerim, kendimi tutundurduğum, yaşama beni bağlayan, hayatıma coşku veren şeyler farklı, yanımdaki insanların farklı. Aynı memleketten de olsak, aynı aileden de olsak hepimizin kaygıları, korkuları var. Dolayısı ile genel, herkes için geçerli bir değişim dönüşümden bahsedilemez. Herkesin yolu farklıdır. Bunu öncelikli olarak ortaya koyalım. “Bir dönüşüm söz konusu, ben de bu şekilde dönüşmeliyim” zorlaması içinde de olmamalı insan. Kendi dönüşümünü, kendi tanımlamalı ve onu gerçekleştirmeli. Her şeyden önce “Benim neye ihtiyacım var?” sorusu sorulmalı.

Kendi dönüşümümüzü ancak kendimiz yapabiliriz

Dönüşümde iki metodoloji var. Bir tanesi gönüllü/isteyerek, kendinizin yöneteceği dönüşüm. Diğeri de dışarının etkisiyle ortaya çıkmış travmatik bir dönüşüm. Travmatik dönüşümün nereye savuracağı belli olmaz. Bilinçli olarak ne tarafa dönüşeceğimiz noktasında bir irade ortaya koymak zorundayız. O zaman başarılı olabiliriz.

Şimdi benim keyfim yerindeyken ve konforumu bozacak herhangi bir şey yokken, niye dönüşeyim? Neye dönüşeyim? Bu dönüşümün bana ne faydası olur? Sadece moda oldu diye, birileri istedi diye dönüşmek beni istemediğim bir yere savurur. Onun için dönüşümün makbul olanı; bilinçli olanı, tedrici olanı, öğrenerek olanıdır. Bir başkasının dönüşümünün rol model olmayacağı bilinciyle hareket etmeliyiz. Kendi dönüşümümüzü ancak kendimiz yapabiliriz.

Fatih’ten bahsederken Molla Gürani’den, Akşemsettin’den de bahsetmeliyiz

Finansçı olmak hasebiyle birçok kurumla çalışma şansım oldu. Yani çok sayıda firmayı içeriden görme fırsatı yakaladım. Gördüğüm şey şu oldu; İyi firmaların hep iyi liderleri, iyi ekipleri var. Liderler kadar onun yanında yürüyen onu o güne getirenlerin de önemi var. Birlikte değerlendirilmeli. İskender’den bahsederken Aristo’dan bahsetmezsek, Fatih’ten bahsederken Molla Gürani’den, Akşemsettin’den bahsetmezsek yanılırız.

İttifak’ın önümüzdeki 50 yılını planlıyoruz

İttifak’taki dönüşüm sürecinde içeriden liderler, kendi farkındalığını yakalamış insanlar çıkarmaya odaklandık. İttifak 30 yaşında bir grup, şu an önümüzdeki 50 yılı planlıyoruz. 1920’li yıllarda büyük şirketlerde Harvard’dan mezun olan IQ’su en üst seviyedeki insanlar istihdam edilirdi. Sonra görüldü ki bu insanların bulunduğu müesseseler zarar ederken ya da başarı elde edemezken daha sıradan insanların bulunduğu müesseselerde ciddi performanslar var. Baktıklarında duygusal zeka diye bir şeyi keşfettiler. Bizim o yüreğe dokunmak, içten gelene dokunmak diye tabir ettiğimiz şey. Dolayısıyla liderlerin sadece mantıklarıyla, sadece rakamla, zihinle yapılan eylemleri sonuç getirme noktasında başarısız oluyor. Duyguya da dokunmamız gerekiyor.