Yücaoğlu: Paralel devlete izin verilmemeli

TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Erkut Yücaoğlu, devlet yönetiminin hiçbir gücün vesayeti altında olmaması gerektiğini söyledi.

Yücaoğlu: Paralel devlete izin verilmemeli
Yücaoğlu: Paralel devlete izin verilmemeli
GİRİŞ 18.09.2014 14:28 GÜNCELLEME 18.09.2014 14:29
Bu Habere 2 Yorum Yapılmış

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Erkut Yücaoğlu, bir hukuk devletinin, kendi içinde yaygın deyiş ile bir "paralel devletin" oluşmasına ve böylesi bir yapının hukuku kendi gündemi doğrultusunda eğip bükmesine izin vermesinin mümkün olmadığını belirterek, "Aslında devlet yönetimi hiçbir gücün vesayeti altında olmamalıdır" dedi.

Yücaoğlu, TÜSİAD'ın 2014 yılı ikinci Yüksek İstişare Konseyi Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, nisan ayında yaptıkları son toplantıdan sonra dünyada ve Türkiye'deki gelişmelerin çok hızlı seyrettiğini vurguladı. "Ukrayna, Suriye ve Irak'taki çatışma ortamı bizi derinden etkiledi" diyen Yücaoğlu, Türkiye'de ise son derece önemli görev değişiklikleri olduğunu söyledi.

Yücaoğlu, şunları kaydetti:

"İlk kez halk oyuyla seçilmiş bir cumhurbaşkanımız var. Yeni bir başbakan ve hükümet var. Bu görev değişiklikleriyle yeni Türkiye sloganı altında bir süredir ikinci planda kalan ülke meselelerinin yeniden gündeme geldiğini görüyoruz. Türkiye'yi 100. yıl hedeflerine götürecek bir dizi restorasyon ve reformdan söz edilerek yeni bir başlangıç çizgisi benimsendi. Bu yeni başlangıç ve bunu yeni ifade eden en önemli doküman 62. Hükümet Programı'dır. TÜSİAD bu programın uygulanmasında hem takipçi hem de katkı sunan bir konumda olma arzusundadır."

Yücaoğlu, programda çok daha güçlü, müreffeh, saygın bir demokrotik Türkiye'ye ulaşmak, ekonomisi, bilim ve teknolojisi, siyaseti, sosyal ve kültürel politikaları ile örnek alınan bir ülke olmaktan söz edildiğini hatırlattı. Programda, "Türkiye'nin AB hedefi stratejik bir hedeftir, kararlılıkla sürdürülecektir" vurgusu yapıldığını aktaran Yücaoğlu, "AB'ye katılım müzakerelerinin tam üyelik hedefiyle dış politikanın önemli ayaklarından biri olacağı söyleniyor. Biz TÜSİAD olarak ekonomide ve demokraside gelişmeyi bir bütün olarak görmekteyiz. Türkiye'nin dünya ile entegrasyonunun tamamlanması açısından AB tam üyeliğinin son derece önemli bir aşama olduğunu yıllardır savunuyoruz" diye konuştu.

- Demokrasi, hukuk devleti, dış politika...

Yücaoğlu, yeni hükümet programında siyasetin ve devlet yönetiminin adaletle özleştirilmesi, farklı yaşam tarzlarının güvence altına alınması, insani kalkınma için demokrasinin şart koşulması, STK'ların siyasete katılması, yargı bağımsızlığı, hukuk devleti ve yeni Anayasa gibi konuların ele alındığını anımsattı. Demokrasi, hukuk devleti ve dış politikaya da değinen Yücaoğlu, şunları söyledi:

"Kuzey ve güneydoğu komşularımızın sıcak çatışma içinde olması ihracatımızı etkileyen ekonomik sonuçlarının yanı sıra Suriyeli mülteciler gibi sosyal hayatımızı da ilgilendiren sonuçlar yaratıyor. Ortadoğu'daki çatışmaların yeni aktörler ve IŞİD gibi sınırlarımızda beliren örgütlerle daha çetrefilli hale geldiğini görüyoruz. Bütün koalisyon çalışmalarına rağmen bu karmaşanın daha uzun süre devam etme ihtimali de var.

Bu yüzden programda Türk dış siyasetinin, ekonomi, savunma ve çevre ile ana çıpasının Avrupa ve Transatlantik kurumlarıyla olduğunu söylüyor. Bu vurguyu Suriye ve Irak gibi bölgesel sorunlar da ABD ve AB ile ilişkilerin değerlendirilmesi olarak da algılıyoruz. Türkiye kendi çıkarlarına uygun, kişilik sahibi ve insan odaklı bir siyaset arayışı içindedir. Ama bu dış siyaset arayışı küresel güç dengeleri ile uyumlu bir biçimde ele alınmayı gerektiriyor."

- "Devlet yönetimi hiçbir gücün vesayeti altında olmamalıdır"

İkinci yeniden yapılanma alanının hukuk devleti olduğunu belirten Yücaoğlu, "Hukuk devleti kişilerde değil, milleti temsil eden kurumlarda olması gereken ve hukuk kurallarının onları koyanlar da dahil olmak üzere her kişi ve kuruluşu kapsayan bir değer ifade etmektedir" dedi.

Yücaoğlu, devlet organlarının eylem ve işlemlerinde yargısal denetime tabi olmalarının önemine dikkati çekerek, "Hukuk devletinin olmazsa olmaz bir başka boyutu da devletin tüm vatandaşlarına hukuk devleti güvencesi vermesidir. Hukuk devleti normlarının yerleşmemiş olması toplumda ve vatandaşlarda birçok acının devam etmesine de neden olabiliyor. Bu çerçeveden bakıldığında bir hukuk devletinin kendi içinde yaygın deyiş ile bir 'paralel devletin' oluşmasına ve böylesi bir yapının hukuku kendi gündemi doğrultusunda eğip bükmesine izin vermesi mümkün değildir. Aslında devlet yönetimi hiçbir gücün vesayeti altında olmamalıdır" değerlendirmesinde bulundu. Hükümet programında belirtilen yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı hukuk devletinin en önemli vasfı olduğunu anımsatan Yücaoğlu, "Hesap verilebilirlik, şeffaflık ve yolsuzlukla mücadelenin de ancak hukuk devleti içinde bağımsız ve tarafsız yargı ile ele alınabilir" ifadelerini kullandı.

Yücaoğlu, üçüncü yeniden yapılanma alanının demokrasi olduğuna işaret ederek, "Gerek yeni Anayasa'da gerekse diğer yasal düzenlemelerde demokratikleşmenin temel göstergelerinin ifade özgürlüğü, din ve vicdan özgürlüğü ve gelişim özgürlüğü olduğu da göz önünde bulundurulmalıdır" diye konuştu. İnsan hakları ihlallerinin ortadan kaldırılması ve işkenceye sıfır toleransın programda net olarak belirtildiğini aktaran Yücaoğlu, "Buna ilave olarak demokratik hakların barışçıl bir şekilde kullanılması halinde kolluk kuvvetlerinin de sert karşılık vermemesi gerekir" görüşünü paylaştı.

Yücaoğlu, demokratikleşmenin en önemli alt unsurlarından birinin de çözüm süreci olduğunu vurgulayarak, "Çözüm süreci ile makbul vatandaşlık kurgusunu bozup eşit vatandaşlık ve ortak aidiyet anlayışını hayata geçirmeyi hedefledik deniliyor programda, sürecin daha güçlü sürdürüleceği taahhüt ediliyor. Çözüm sürecinin sağlıklı bir şekilde yürümesini gönülden temenni ediyoruz. Bölgesel kalkınma boyutuna da katkıda bulunmaya çalışıyoruz" diye konuştu.

- Eğitim sistemi

Yücaoğlu, TÜSİAD'ın önde gelen uğraşısının Türkiye ekonomisinin katma değerinin artırılarak büyütülmesi ve bu yolla istihdama, refaha katkı sunmak olduğunu belirterek, ülkenin ekonomik hedeflerinin tutturulmasında hükümet kadar iş adamlarına da görev düştüğünü söyledi. Ekonomide hızlı ve güvenli bir şekilde yürüyebilme, bu alana özgü bazı dinamiklerin de hayata geçirilmesini gerektirdiğini anlatan Yücaoğlu, şunları kaydetti:

"Bunların başında orta ve uzun vadeli etkileriyle eğitim ve teknoloji birikimlerinin geliştirilmesi, kısa vadeli etkileriyle kamu kurumlarının piyasa ekonomisinin gerektirdiği uygun bir biçimde etkin ve verimli şekilde sağlanması geliyor. Ekonomide orta vadede daha yüksek katma değer yaratma için birinci önceliğin eğitimde olduğuna inanıyoruz. Son zamanlarda sınav ve yerleştirme sistemlerine çok fazla enerji yitirildi. Esas plan, eğitimin içeriğinin ikinci planda kalıp kalmadığına bakmaktır. Uluslararası istatistikler matematik ve fen bilimleri gibi teknoloji bilimine temel olan konularda Türkiye'nin bir miktar geriye düştüğünü ifade ediyor."

- "İş güvenliğinin sağlanması bütün iş alemi için vazgeçilmez bir kural"

Yücaoğlu, dünya ile bütünleşen Türkiye ekonomisinin küresel ekonomideki her iniş çıkıştan etkilendiğini vurgulayarak, şöyle konuştu:

"Enflasyon ve cari açığın kontrol altında tutulması gibi bizim ana temel makro politikalarımız dış değişkenler tarafından da güçlü bir şekilde yönlendirilmektedir. AB deflasyon korkusuyla parasal genişlemeye gidiyor. Aynı anda ABD yeni bir büyüme çizgisine girmiş vaziyette... Türkiye'nin makroekonomik dengeleri ise bir miktar olumsuz oynaklıklar gösteriyor. Bu yıl üretim ve büyüme rakamlarının beklenenin altında performans gösterdiğini gözlemliyoruz. Büyümenin yüzde 3 civarında olması bekleniyor. Makro düzenlemeler ve yeniden yapılanma çerçevesinde gayri safi yurt içi hasıla (GSMH) içindeki sanayinin üretim payının artırılması öncelikli hedef oluyor. Ayrıca iş güvenliğinin de sağlanması bütün iş alemi için vazgeçilmez bir kuraldır."

Yücaoğlu, her yıl özel çözümler için torba yasaların çıkarıldığının altını çizerek, "Bu uygulama ihtiyaç olabilir ama bir yandan da kanaatimce AB hukuk sisteminin referans alınmasını gerektiren yasama sürecini geciktirmekte ve aksatmaktadır" görüşünü de savundu.

KAYNAK: AA
YORUMLAR 2
  • misafir 9 yıl önce Şikayet Et
    sen de paralelsin belki de ondan rahatsız oluyorsun
    Cevapla
  • hatice hatice ak 9 yıl önce Şikayet Et
    paralel diye milleti avutacağınıza gidinde doğuda pkk okullarımızı ateşe veriyor, devletin mühürlediği okulların mührünü kırıyorlar onlara bakın ama bu devletin onlara hiç sesi çıkmıyor maalesef...çünkü çok taviz verdiler şimdi baş edemiyorlar ve de bu milleti paralel diye bir safsatayla kandırıp gerçek sorunların üstünü ört bas ediyorlar
    Cevapla