MÜSİAD'dan hükümete karşılıksız çek uyarısı

MÜSİAD Genel Başkanı Nail Olpak, MÜSİAD'ın Antalya'da gerçekleştirilen 79. Genel İdare Kurulu toplantısını Haber 7'ye değerlendirdi. Olpak ayrıca hükümetten bekledikleri bir düzenlemeyi de hatırlattı.

MÜSİAD'dan hükümete karşılıksız çek uyarısı
MÜSİAD'dan hükümete karşılıksız çek uyarısı
GİRİŞ 18.11.2012 10:01 GÜNCELLEME 18.11.2012 13:15
Bu Habere 2 Yorum Yapılmış

Osman Ateşli'nin röportajı

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Nail Olpak, MÜSİAD'ın Antalya'da gerçekleştirilen 79. Genel İdare Kurulu toplantısını Haber 7'ye değerlendirdi.

Olpak, Genel İdare Kurulu toplantısında üyelerden gelen talepleri değerlendirirken yaşanan sıkıntılara da dikkat çekti. Olpak'ın hükümetten de iki konuda talebi vardı.

MÜSİAD üyelerinin ülke ekonomi ile ilgili son Olpak, KOSGEB ile ilgili bazı işletmelerde oluşan yanlış algılamayı da düzeltti. Olpak ayrıca hükümetten bekledikleri iki düzenlemeyi de hatırlattı.

KOBİ'lere destek istediniz. Devletten stratejik ve planlı adımlar beklediğinizi ifade ettiniz. Bu beklediğiniz desteğin mahiyeti noktasında bilgi verebilir misiniz?

KOBİ'lere destek dersek sığ bir alanda kalmış olur. Bu konunun sadece bir ayağı diyebiliriz. Şöyle ki; Yaptığımız çalışmalarda üyelerimizin desteklere ulaşımında bir yetersizlik olduğunu gözlemledik. Biz bu konuyu öne alıcı çalışmalar yapma konusunda çalışmalar gerektiğini düşündük. Bu noktada kamusuyla özel sektörüyle tüm Türkiye'ye, “bugüne kadar yapılanlar güzeldi. Bu yapılanlarla bir yerlere kadar gelindi. Bir sıçrama yaşadık. Ancak ikinci bir sıçrama hedefimiz varsa bizim yeni bir dönüşüm yaşamamız gerekiyor” dedik. Üretim metodlarımızı değiştireceğiz, eğitim sistemimizi değiştireceğiz. Kötü bir durumdayız anlamı taşımıyor. Ama daha ileriye zıplamak için bunu yapmalıyız.

Genel İdare Kurulları'mızda bugüne kadar ki alışılmışın dışında bir konu belirlemesini Konya'daki şekle çevirdik. Bizim araçlarımız neler olabilir? Destek mekanizmaları nelerdir? Kalkınma ajansları var bölgesel kalkınmayı destekleyen, KOSGEB daha alt bazda daha çok firmaları destekleyen, önümüzdeki haftalarda TÜBİTAK'la daha farklı bir konuda bir araya geleceğiz. Orada teknolojinin geliştirilmesi noktasında gerekli Ar-Ge çalışmaları noktasını görüşeceğiz. Bir de Ekonomi Bakanlığı'nın yeni oluşturduğu Ur-Ge birimi var. Bu bir pakettir. Bu adımlar bir ve ikinci adımlar diyebiliriz. Önümüzdeki günlerde de diğer iki adımı gerçekleştireceğiz. Fotoğrafa böyle bakmak lazım. Bunun yanında işletmeler bazında bir çalışma yapıyoruz. Türkiye çapında KOBİ'ler, işletmeler bazında yüzde 99 küsürünü oluşturur. Türkiye gerçeği… MÜSİAD neyse Türkiye'de o… KOBİ'lere en büyük desteği veren kurum ne KOSGEB… O zaman ikisini masaya yatıralım dedik. “Tarafları bir moderatör eşliğinde bir araya getirelim, birbirlerini daha iyi anlamalarını sağlayalım” dedik. Ortak aklın bu tür çalışmalardan çıkacağını düşünüyoruz. Burada yaptığımız çalışmaları da böyle değerlendirmek gerekir. O adımlardan birisiydi. Ben faydali bir çalışma yaptığımızı düşünüyorum.

Bu arada bazı işletmeler KOSGEB'i bir finansman mekanizması olarak algılıyor. Bu doğru oluşmuş bir algı değil. KOSGEB destek veriyor ama bir finans kuruluşu bir banka değildir. Sizin sermaye yapınızı KOSGEB'le düzeltmeniz mümkün değil. Bunun düzeltilmesi gerektiğini düşünüyoruz.

Toplantılarda ne gibi sorunlar gündeme getirildi?

Beş temel sorunda yoğunlaşıldığı ortaya çıktı. Bunlar; KOSGEB'in kendi içinden kaynaklanan yapısal sorunlar. İşletmelerden kaynaklanan sorunlar, İki tarafın işbirliğinde yaşanan sorunlar, bölgelere yönelik olan sorunlar, desteklemelerin içeriğine yönelik sorunlar. Ana maddelerimizi bu şekilde oluştu.

KOSGEB'i de içinden kaynaklanan sorunlar derken, 33 ilde örgütlenmiş yapılanma son iki yılda 33'den 68'e çıkmış. Bu iki katını aşan rakam önümüzde durmasaydı belki bugün bazı sorunları konuşmaz olurduk. Yapısal sorunlar derken de bundan bahsediyoruz. Eleman yetersizliği gibi, mevcut elemanların piyasa tecrübesine sahip olmamaları gibi… İşletmelerimizin konumsal yapılanmalarında sorunlar olduğunu gördük. Türkiye'de işletmeler noktasında kurumsallaşmaların tamamlanmadığı gerçeği var. Tarafların lkarşılıklı işbirliklerinde çok büyük sorunlar yok belki… Bölgeler noktasında da her bölgenin yapısına uygun talepler gelebiliyor. Bu da doğaldır. Bölgelerin kendine özgü yapılarına uygun desteklerin  mahiyeti de çeşitlendirilemez mi şeklinde gelen talep de üzerinde durmamız gereken önemli noktalardandı. Sayın Başbakan'ın açıkladığı “dershanelerin okula çevirilmesi” noktasındaki çağrısına bir üyemizden gelen yine ilginç bir talep vardı. Madem ki siyasi otoritenin böyle bir kararı vardır. Acaba bizim okullaşma sürecimizi KOSGEB bir destek veremez mi dedi. Bence güzel bir yaklaşım. Herkes eteğindeki taşları dökebilme imkanı buldu.

Buradaki toplantılarında Doğu ve Güneydoğu ile ilgili özel bir paragraf açıldığını görüyoruz. MÜSİAD olarak bölgede nasıl bir yol izleyeceksiniz? Bölgeye özel bir çalışmanız olacak mı?

Doğu ve Güneydoğu'ya özel bir paragraf açma gibi bir durumdan ziyade Türkiye'yi 7 bölgeye ayırdık. Doğu ve Güneydoğu'ya pozitif bir ayrımcılık yapmak isteriz elbette… Ancak bu buradaki toplantılarımızın formatına çok uygun düşmez. Biz de bölgeye dikkat çekmek adına zaman zaman bazı çalışmalar yapıyoruz. Doğu ve Güneydoğu'ya yatırım noktasında üyelerimizi cesaretlendirmeye hay hay… Faaliyetlerimizi bile zaman zaman o bölgeye kaydırdığımız olabiliyor. Zaman zaman toplantılarımızı ziyaretlerimizi bu bölgelere kaydırdığımız oluyor. Bunun dışında yatırımcımızı o bölgeye yönlendirmeye yönelik çalışmalarımız olabilir.

KARŞILIKSIZ ÇEK KONUSUNDA CİDDİ PROBLEM VAR

Son yapılan düzenleme sonrasında karşılıksız çek konusunda bir sıkıntı yaşandığı görülüyor. Bu noktada hükümetten nasıl bir adım atmasını bekliyorsunuz?

Geçtiğimiz Şubat ayında karşılıksız çek konusunda bir düzenleme yapıldı biliyorsunuz. Bu düzenleme yapılmadan önce bazı MÜSİAD üyeleri hapis cezasının devam etmesini savunurken bazıları ise bu değişikliğin yapılması gerektiğini söylemişti. Siyasi otorite bu değişikliğin yapılmasını uygun buldu. Ancak bu noktada iki şeyin eksik bırakıldığını düşünüyoruz. Birincisi Şubat ayında bu kanun değişikliği yapıldığı zaman kanunun uygulanması hemen ertesi gün olmazdı. Örneğin bir geçiş süreci bırakılabilirdi. 1 Ocak 2013'ten itibaren uygulanacak denilerek bir geçiş süreci sağlanabilirdi. Bu sayede çek alacak da verecek de bu sürece kendisini alıştırabilirdi. Bu maalesef yapılmadı. İkincisi ise bu düzenleme yapılırken bir taahhüt yapılmıştı. Çeki alınacak kişinin siciline bilgisayar ekranından ulaşılabilinecekti. Bir yıl oldu neredeyse ancak bu alt yapı sağlanamadı. Bu da ikinci ve önemli bir eksikliktir. Bu imkan hala sağlanamadı. Bunu özellikle ekonomi bakanlarının da bulunduğu her platformda dile getirdik.

Bugün sistem şöyle çalışıyor. Ben sizin çekinizi alacaksam, tanıdığımız bir bankacı aranıyor. Ondan rica ediliyor, Şu isimli müşterinin çeklerinde problem görünüyor mu diye… Bunda da zaman zaman problem yaşanıyor. Çekini alacağın kişiyle el ele verip banka şubesine gideceksiniz de orada ödeme durumuna bakacaksınız. İkinci el araba alıyorsunuz da onun bilgisi size gelebiliyorsa bunu da çok rahat sağlayabiliriz. Çok rahat bir şekilde bu bilgilere ulaşabilmeniz lazım. Teknolojinin geldiği noktada bu çok kolay sağlanabilir. 80'lerin Türkiye'sinde değiliz ki 2000'lerin Türkiye'sindeyiz. Bunu sağlamak atla deve değil…

AÇIK HESAP RİSKİNE DİKKAT!

Sırf bu yüzden bankalar daha az çek karnesi vermeye başladı. Bu da piyasada açık hesapla çalışan firmaların açık hesapları artmaya başladı. Piyasa alacakları uzamaya başladı. Açık hesapların yüzde 50 civarında arttığını söyleyebilirim. Tabi tüm bunlar riskin artması anlamına geliyor. Kısa vadede olmasa bile uzun vadede büyük problem çıkartabilir. Bu yüzden bu konuyu önemsiyoruz.

Bu toplantılar sayesinde derneğinize bağlı işadamlarının nabzını tutma imkanı buluyorsunuz. Son izlenimlerinize göre MÜSİAD'a bağlı işadamları ülke ekonomisinin gidişatından memnun mudur, geleceğe bakışları nasıldır?

Biz bunu daha çok yıl sonlarında düzenlediğimiz anketlerle sağlıyoruz. Bu anketlerle bunu söylemek daha doğru olurdu. Bunlar 5-6 soruluk anketler oluyor. Mesela şimdi soracağız; "2013 yılına girerken yeni yatırım yapmayı planlıyor musunuz diye soracağız. Yeni işçi alımı planlıyor musunuz? Ciro artışı hedefiniz var mı? 2012'ye girerken hedefleriniz neydi ne kadarı gerçekleşti?" Bu nedenle yeni yılda yapacağımız anketten elde edilecek sonuçlarla birlikte sayısal sonuçlar vermeyi tercih ederim. Şu an itibariyle ekonomideki iç pazarın yavaşlamasıyla birlikte bir beklentiler hükmü havası var. İhracatımız daha iyi gidiyor. İhracatın daha iyi gittiği bir atmosferde iç pazardaki soğuma bir miktar içeriye çalışan firmalarımız bazında bir kırıklık oluşturmuş vaziyette… Ancak genel itibariyle bakıldığında iyiyiz. Uluslararası bir fuar gerçekleştirdik. Bu fuar sırasında tüm esnaflarımızı tek tek dolaşma imkanı buldum. Sadece 1-2 tanesi işler için vasat dedi. Çoğu işlerinin gayet iyi olduğunu söyledi. Bu anlamda genel durum için pozitif diyebilirim. Şöyle bir yanılgıya düşüyoruz bazen… Geçen yıl 8 büyümüştük, şimdi 3,2'ye düştük. Küçüldük…”. Küçülmedik aslında… Sadece büyüme hızımız küçüldü. Buna adaptasyon sorunu çekiyoruz. Sadece büyüme hızımız biraz hızlı küçüldük. Keşke bu kadar hızlı küçülmeseydi. Onun sonucunu yaşıyoruz.

KAYNAK: HABER 7
YORUMLAR 2
  • Mehmet Emin 11 yıl önce Şikayet Et
    kosgeb'de memure hanımlar kazak örüyor!. heyetler teşvikleri neye göre kime dağıtıyorlar bir muamma. bürokrasi içine sıkışmış, bir yazım hatası düzeltmesi için müteşebbisi 5 kere geri gönderen bir kuruluş. bu kurum tamamen tübitak denetimine verilmeli. kendi başlarına bir fecaat durumundalar.
    Cevapla
  • izzet koyuncu 11 yıl önce Şikayet Et
    çek sorumluluğu tamamen bankaların olmalı... kredi limitine göre çek karnesi verilmeli.örneğin 25 yapraklı çek her yaprak 1000 tl ye kadar.. diğer koçan her yaprak 5000 tlye kadar. müşterinin limiti neyse okadar çek karnesi verilmeli. böyle olursa devlet büyük yükten kurtulmuş olur.devlet çekle çukle uğraşmamış olur
    Cevapla