Abdülhamid ruhu döndü Moody's pes etti

Moody's'in Türkiye'nin notunu artırmasının altında hükümetin Abdülhamid'in politikasını uygulaması yatıyor. Moody's'in not artırım metninin satır aralarında yer alan çarpıcı ifadeler:

Abdülhamid ruhu döndü Moody's pes etti
Abdülhamid ruhu döndü Moody's pes etti
GİRİŞ 19.05.2013 15:56 GÜNCELLEME 19.05.2013 18:03
Bu Habere 12 Yorum Yapılmış

Son bir haftada IMF ile olan borcun bitmesinin ardından not artırım haberi piyasalara doping etkisi yaparken Moody's'in not artırım metnin satır araları dikkat çekici ifadelerle doluydu. Not artırım gerekçelerinin açıklandığı metninin girişinde en çok vurgu yapılan konu dış borcun Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'ya oranı oldu.

Türkiye GSYH'nin yurtiçi hasılaya oranı konusunda Moody's'den övgü aldı, şu anda bu oranın yüzde 36 olduğu belir tildi. 336 milyar dolar borcu olan Türkiye bu oranı ile Avrupa'nın pek çok ülkesini geride bırakmış durumda. İtalya'da bu oran yüzde 102, Almanya'da ise yüzde 80'ler civarına ulaştı.

DIŞ BORÇ KESKİN BİR ŞEKİLDE DÜŞTÜ

2002 yılında 56,2 milyar dolar olan Türkiye'nin dış borcu son 10 yılda yüzde 371 arttı. Ancak bu bazı çevrelerde konuşulduğu gibi Türkiye'nin çok borçlu olduğu anlamına gelmiyor. Çünkü GSHY'e borcun oranı 2002'de yüzde 56.2 iken bugün yüzde 36,3 civarına düşmüş durumda. Tarihte dış borcun oranındaki diğer bir keskin düşüş sadece II. Abdülhamid döneminde gerçekleşmişti. Şimdi biraz o dönemi hatırlayalım...

ABDÜLHAMİD BORCU YÜZDE 90 AZALTTI

Sultan Abdülhamid tahta çıktığında Osmanlı'nın 300 milyon altın dış borcu vardı. Tahttan ayrıldığı 1908 temmuz'unda ise bu rakam 30 milyon altına düştü. Ve dış borcun GSYH'ye oranı ise yaklaşık yüzde 39 seviyesine kadar geriledi. Bu başarı devlette israfın neredeyse sıfıra indirilmesi sonucunda geldi. Ayrıca o dönemde vergi gelirlerinin önemli bir kısmı da savaş tazminatı olarak ödeniyordu.

ABDÜLMECİD KASAYI BOŞALTTI

Sultan Abdülmecid döneminde yapılmış olan saray harcamaları devletin ekonomisine paralel nitelikte değildi. Akşam gazetesinden Can Mumay'ın haberine göre; Ülkenin kazancının çok daha üstünde batılı bir saray yaşamı izleyen Abdülmecid döneminde yaptırılan Dolmabahçe Sarayı, Batı'lı müzisyenlere harcanan paralar ülke ekonomisinin kötü gidişini hızlandırdı. Abdülaziz'den sonra gelen Abdülhamit ise bu harcamaları kıstı ve ondan sonra borçların ödenmesi hız kazandı.

İSRAF HARAMDIR ŞİARIYDI

Abdülhamid'in en büyük özelliklerinden birisi iyi giyinmek ve günde iki üç defa elbise değiştirmekti. Kruvaze ceket giyerdi. Her zaman beyaz gömlek (o zamanlar 'frenk gömleği') ve yerli malı kumaştan yapılmış elbiseler giyerdi. Özellikle Hereke'de dokunmuş kumaşları tercih eder, fakat onların istediğİ olmayışından şikayet etmekten de geri durmazdı. Huzuruna çıkanları yeni bir elbise giyinmiş görse, "Benimki sizinki kadar şık değil ama halis Türk malı, Hereke kumaşıdır" diye övünürdü. "İsraf haramdır", şiarıydı. Muhasip Nadir Ağa'yı hemen her gün alışverişe yollar, dönüşte tek tek aldıklarının hesabını sorardı. Semih Mümtaz S. Evvel Zaman İçinde (1946)

TAHTTAN İNDİĞİNDE BÜTÇE FAZLA VERDİ

1908'de Abdülhamid 'Temmuz devrimi' sonucu tahttan indirildiği yılın sonunda devlet bütçesi toplamda yüzde 4 fazla vermişti. Şunu hatırlatmak gerekir ki Adbülhamit döneminde ülkenin tuz, şeker gibi temel gıda ürünlerinden alınan vergilerin yüzde 32'si batılı devletlere gidiyordu.

İSTANBUL FİNANS MERKEZİYDİ

İstanbul şu sıralar Finans Merkezi olmaya çalışıyor. Aslında uzun yıllar önce İstanbul bunu başarmıştı. Monataryum sonrası açıklanan Muharrem Kararnamesi ile Osmanlı tahvilleri İstanbul Karaköy'de 'tezgah üstü piyasa' olarak bilinen borsa tipi ile satılmaya başlanmıştı. Bu kağıtları daha çok gayrimüslimler alıyordu. Tabii ki şunu da eklemek gerekir ki devletin borç içinde yüzdüğü bu dönemde tahvil faizleri de uçuk oranlara çıkıyordu.

İLK BORÇ 1854'TE ALINDI

Osmanlı Devleti ilk dış borcu 1854 yılında alıyor ve bundan sonra borcun ardı arkası kesilmiyor. Alınan paralara teminat olarak ise Mısır'ın vergi gelirleri, İstanbul'un gümrük gelirleri çiftçilerden alınan koyun vergisi ve Duyun-u Umumiye gelirleri gibi unsurlar teminat olarak gösteriliyor. 1854 ile Abdülhamit'in tahta çıktığı 1876 yılına kadar Osmanlı İmparatorluğu 237 milyon altın lira borç almış bunun için 63 milyon altın lira faiz ödemiştir. Abdülhamit döneminde ise sadece 34.3 milyon altın liralık borç alınmıştır. Bu alınan borçların aracı kurumları arasında Alman Deutsche Bank ve Rotschilds'ler gibi hala ayakta olan devasa kurumlar da bulunuyor.

YORUMLAR 12
  • cemil cemil 10 yıl önce Şikayet Et
    ULU Hakani anlamak kurtulus yolumuz......... Cok sukur ki Uluhakanin hem fikirlerini hem siaysi gorusunu benimseyen bir basbakana sahibiz... Abdulhamit Hani anlatmaya kelimeler yetmez ,onun engin bilgileri bir hamle sonrasini degil cok daha sonralarini gorebilen ve bunlarin ustune hesaplar yapip hedefler koyan bir siyaset ve ilim insani , bugun bu topraklarda yasiyorsak onun hazirladigi alt yapidan sebepdir ,soyleki kurtulus savasi canakkale dogu ve bati cephelerinde gorev alan butun komutan ve askerler onun zamaninda tesis ettigi okullarda yetisti ve vatan sevgisine mazhar oldular , Ulu hakanin sagliktan edebiyata tiyatrodan teknolojiye ve yeni icatlardan vs. insanlagin faydasina ne varsa her dalda muhakkak bir yatirimi destegi ve yaptirimini gormek ispatlamak mumkundur.Allahin izni ile o yuce insanin hayal ettigi ve alt yapisini hazirladigi Turkiye yakindir!!!! Allah idarecilerimizi Ulu hakanin bilgi ve dusuncelerine uygun sekilde siyaset yapmalarini ve devam ettirmelerini nasip etsin!!!! Onun yolu ALLAH yolu........
    Cevapla
  • Kriminal 10 yıl önce Şikayet Et
    Yaratıcı ve Beşer..................... İçimde teslimiyet duygusunu ve çaresizliğimi ifade edcek duygularımı söze döktüğümde ULU kelimesi ALLAH'ımın önüne yakışıyor..Beşerde de birtek sana yakışıyor ve hak ediyorsun...ULU HAKAN Abdülhamid Han
    Cevapla
  • Kriminal 10 yıl önce Şikayet Et
    Ne Yazarsan Yaz... YAZAR...... Önce Metin Yazar sonra Gönülden Yazar şimdide Fatih Yazar olmuş.....Ama bana göre NE YAZARSAN YAZ......
    Cevapla
  • Tuvad Nıdya 10 yıl önce Şikayet Et
    ulu hakan hayattayken çok çekti. İT(ittihat terakkicilerden)lerden, jön Türkler den,ermeniler den,yahudiler den,tanzimatçılar dan,ingiliz den,rus dan,yunan dan,bulgar dan,masonundan çektiği yetmezmiş gibi bir de bazı MÜSLÜMANLARDAN çok çekti sultan,çok...tam 46 yıl sabretti,dayandı ..gece,gündüz çalıştı ama o kadar nankörlük karşılıksız kalmayacaktı..ALLAH (C:C)halka CEZAYI KESTİ,Sultan tahtan indirildi..O indirilince çok kısa bir süre içinde Osmanlı yıkıldı..ayaklar baş oldu,başlar ayak...Cihan zulümle doldu...Ona destek olmayan muhaliflerine yardım eden müslümanların bir kısmı sonradan uyandı,pişman oldu tövbe etti ama bir kısmına tövbe bile nasip olmadı...Onun dönemi bana biraz da bu günleri hatırlatıyor...benzerlik acayip...
    Cevapla
  • Mustafa Ünal 10 yıl önce Şikayet Et
    Onu Anlamak Herşeyi Anlamak Olacaktır.. Edip ali ve bekir terzi kardeşlerim ne kadarda isabetli yazmışlar.onu ne zaman anlayacağız,onun görüşlerini dahiyane dış politika anlayışını istihbari efsanelerini ne zaman bu milletin bu devlet yapımızın zihninie nakış gibi işleyeceğiz.ona yapılanların ne zaman hesabını soracağız,balkanlardaki 3.5 bin çapulçu ordusunun 31 martta tahtan indirdiği ve ondan sonra anavatanın 3 te 1 ni kaybettiğimiz (rumeli ve 12 ada)hala içimizde sönmedik bir acı .daha neler neler ve son bir dip not yıllar sonra ,sürgün edilen ulu hakanımız atamız Abdülhamit hana gelen enver paşa ağlayarak sultanım beni affedin biz ne yaptık böyle sizi anlayamamışız meğer diyerek dizlerine kapanarak ağladı.hakanımızın cevabı aklın yenimi başına geldi oldu çünki osmanlı çökmüştü.İttihat terakki ve avanesinin türk islam dünyasına en büyük ihanetiydi bu. şimdi torunları CHP aynı misyona devam ediyor.önemli olan bunları miiletin beynine sokmak
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle