Türk şirketleri MEA'da ilk üçe girdi

Ortadoğu ve Afrika Bölgesi'ndeki yatırımlarıyla dikkat çeken Türk şirketleri bölgede faaliyet gösteren 250 şirket arasına girmeyi başardı. Deloitte'un tüketici ürünleri raporuna göre Türkler ilk üçte yer alıyor.

Türk şirketleri MEA'da ilk üçe girdi
Türk şirketleri MEA'da ilk üçe girdi
GİRİŞ 15.04.2012 12:50 GÜNCELLEME 15.04.2012 12:50

Tüketici ürünleri alanında faaliyet gösteren şirketlerin Türkiye, Brezilya, Hindistan gibi ülkelerde büyüme fırsatı yakalayacağını ortaya koyan "Tüketici Ürünleri Endüstrisinin Küresel Güçleri 2012" raporuna göre MEA (Ortadoğu ve Afrika) Bölgesi'ndeki en büyük 250 şirket arasında Arçelik, Vestel ve Anadolu Efes yer alıyor.

Denetim, vergi ve yönetim danışmanlığı alanında faaliyet gösteren Deloitte tarafından gerçekleştirilen "Tüketici Ürünleri Endüstrisinin Küresel Güçleri 2012" raporu, küresel krizin ve Euro Bölgesi krizinin ardından gelişmiş ekonomilerde büyümenin beklenen seviyede olmayacağını ortaya koydu. Halka açık şirket bilgilerine dayanarak hazırlanan rapora göre, gelişmiş ekonomilerde büyümenin beklenenden düşük olmasına rağmen Türkiye, Hindistan, Brezilya, Endonezya, Güney Amerika'nın Ant Bölgesi ve Afrika'nın Sahra altı bölgesi gibi gelişmekte olan ekonomilerde, şirketlere büyüme potansiyeli ve fırsatlar olabileceği öngörülüyor. 2010 mali yılı (Haziran 2011'de mali yılları tamamlanan şirketleri de içeren) baz alınarak hazırlanan raporda, dünyanın en büyük 250 tüketici ürünleri şirketinin pazar performansı değerlendirildiğinde, küresel finansal kriz nedeniyle 2009 yılında 2.57 trilyon dolar toplam satış gelirinin, 2010 yılında 2.82 trilyon dolara çıktığı görülüyor. Latin Amerika'da yer alan şirketler yüzde 22.2 ile en yüksek satış artışını gösterirken, kârlılık açısından Avrupa yüzde 11.7'lik net kârlılık oranıyla başı çekiyor. Öte yandan 2009 yılında 250 şirket arasında ortalama satış 10.3 milyar dolar olurken, bu rakamın 2010 yılında 11.3 milyar dolara ulaştığı görülüyor. Buna göre yüzde 14'ün üzerinde bir oranla en hızlı büyüyen sektörler moda ve lastik sanayii olarak öne çıkıyor. Yiyecek, içecek ve tütün sanayii ise yüzde 10'un üzerinde net kârlılığa sahip tek endüstri olarak dikkat çekiyor.

Arçelik, Vestel, Anadolu Efes yine listede

Zirvedeki 250 tüketici ürünü şirketi listesinde yer alan Türk markaları, MEA (Ortadoğu ve Afrika Bölgesi) için yapılan sıralamada geçen yıl da olduğu gibi ilk üç sıradaki yerlerini korumayı başardı. 2010 yılında Arçelik 4.6 milyar dolar net satış yaptı. Vestel ise 3.5 milyar dolar ile ikinci sırada yer alırken Anadolu Efes 2.8 milyar dolarla listenin üçüncü sırasında yer aldı. Beyaz eşya kategorisinde ise Arçelik dünya sıralamasında yine sekizinci olarak sıralamadaki yerini korudu.

Türkiye'de potansiyel var

Raporda eğilimlerle ilgili bölümde, 2012 yılında tüketici ürünleri şirketlerine en yüksek büyüme fırsatını gelişmekte olan pazarların sunmaya devam edeceği belirtiliyor. Türkiye, Brezilya, Çin ve Hindistan gibi ülkelerin küresel GSMH artışında itici güç olacağı, ayrıca şirketlerin küresel büyüme hızını artırması için de gelişmiş merkez pazarların dışında güçlü birleşme ve satın alma faaliyetleriyle önemli yatırımlar yapması gerektiği aktarılıyor. Deloitte'nin raporunda tüketici ürünlerinin 2012 eğilimleri ise şöyle sıralanıyor:

Oyun alanının sınırlarını çizmek ve oyunu kazanmak için analitik çözümler: Tüketici ürünleri şirketleri coğrafyalarına bağlı olarak ya veri bolluğuyla ya da veri yoksunluğuyla karşılaşacaklar. Bu nedenle sürdürülebilir rekabet üstünlüğünü elde etmek isteyen şirketler, ihtiyaç duydukları eğilimleri, davranışları ve faaliyet modellerini anlamak için 'verileri' analiz etmek amacıyla zaman ve çaba harcamaya devam edecekler. Kurumsal düzeyde tüketici ürünleri şirketleri makroekonomiyi ve siyasi belirsizliği daha iyi yönetmek için senaryo planlamasını ve ekonometrik modellemeyi kullanmayı sürdürecekler.

Fiyatlandırmanın stratejik bir kaldıraç olarak kullanılması: Tüketici ürünleri şirketleri, artan karmaşıklığı ve kâr marjı baskılarını yönetmek için, tüketici fiyatları ve ticari fiyatlandırmayı analiz ve optimize etmeye yönelik fiyatlandırma yönetimi araçları gibi son teknolojileri kullanacaklar. Market markalı ürünler, 2012 ve sonrasında markalı tüketici ürünleri şirketlerinin önemli ve büyüyen rakipleri olmayı sürdürecek. Alışveriş alışkanlıklarında geçici değişikliklere neden olan önceki ekonomik durgunluğun tersine bu uzun süreli durgunluğun, tutumlu alışveriş alışkanlıklarını daha kalıcı tüketici davranışlarına döndürebileceği öngörülüyor. Bu dönemde fiyatlandırma daha da önemli hale geliyor.

'Tüketiciyi elde etmek' için dijital medyanın kullanılması: Tüketiciler, satın alma yolculuğunda dijital ve sosyal medyayı kullanıyorlar. Dijital medya tüketici katılımına yönelik bir platform olarak görüldüğünden, bu kanal yeniliklerin duyurulması, yeni ürünlerin test edilmesi, markaların beslenmesi ve desteklenmesi, doğrudan satış ve satış sonrası hizmetlerin sunulması gibi pek çok amaca hizmet ediyor. En önemlisi dijital ve sosyal medya tüketici ürünleri şirketlerinin, tüketicileri bireyler olarak daha iyi anlamalarını ve tüketicileri hedeflemelerini sağlamaya yardımcı oluyor. Verilerin ve analitik yaklaşımlar bu konuda da anahtar nitelikte... Özellikle dijital kanallara odaklanan ekipler oluşturmak, gelecekteki dijital eğilimleri anlayan ve tahmin eden yetenekler geliştirmek ve yatırımları gelenekselden dijital pazarlamaya doğru kaydırmak, tüketici ürünleri şirketlerinin dijital medya stratejilerini gözden geçirirken muhtemelen takip ettikleri girişimlerden yalnızca birkaçı.

Büyümek için sürdürülebilir uygulamaların kullanılması: 2012 ve sonrasında tüketici ürünleri şirketleri, faaliyet modellerinden bağımsız olarak gerçekleştirdikleri Kurumsal Sosyal Sorumluluk projeleri ve ayrık sürdürülebilir girişimlerinden uzaklaşmaya devam edecekler. Bunun yerine, sürdürülebilirlik uygulamalarını, kaynak bulma ve atık yönetiminden tüketicilerin markaya katılmasına kadarki değer zinciri boyunca temel faaliyet modelleriyle bütünleştirecekler. Tüketiciler nereden alışveriş yapacaklarına ve ne alacaklarına karar verirken fiyat, erişilebilirlik ve kaliteye çok önem vermeye devam edecekler. Diğer yandan daha fazla tüketici de 'gezegen için iyi' olan ürünleri tercih edecek. Buna karşılık daha fazla tüketici ürünleri şirketinin su kıtlığı ve orman kıyımı gibi toplumsal sorunların üstesinden gelmede devletle, sivil toplumla, hatta rakipleriyle işbirliğine gidebileceği öngörülüyor. Kapalı döngü ve yerelleştirilmiş tedarik zincirleri, su yönetimi ve karbon etiketlemesi gibi uygulamalar, kuruluşların hem değer, hem de rekabetçi fark yaratan etkenleri oluşturmalarını sağlayacak. Tüketicilerini bu yolculuğa başarıyla çıkaran şirketler, uzun vadede konuya hakim kalmayı sürdürecekler.

SABAH - İŞ'TE İNSAN