Gıdanın içine konulan ticari enerji

Br pound ağırlığında gıda üretmek, hasat etmek, işlemek, taşımak, muhafaza etmek, paketlemek ve hazırlamak için 100 gram petrole eşdeğer bir enerji tüketiliyor.

Gıdanın içine konulan ticari enerji
Gıdanın içine konulan ticari enerji
GİRİŞ 17.12.2011 09:00 GÜNCELLEME 17.12.2011 09:00

Boyko Nitkov'un haberi

Bir tabağa yemek koymak ne kadar enerji alır? İşte bu soruya bu zamana dek verilmiş en iyi yanıt şu: gezegen üzerinde bir pound ağırlığında gıda üretmek, hasat etmek, işlemek, taşımak, muhafaza etmek, paketlemek ve hazırlamak için 100 gram petrole eşdeğer bir enerji tüketiliyor. Bu enerji ise, fabrikaların ve hayvanların kullandığı doğal enerji ve solar radyasyonu, gıda almak için dükkan dükkan gezerken kullanılan enerjiyi ve gıda atığını bertaraf etmek için harcanan enerjiyi içermiyor. Bir gıdanın yaşam döngüsü boyunca kullanılan enerji kütlesi, fosil yakıtlardan oluşur ve çoğu petrol kaynaklıdır.

Gıdadaki enerji yoğunluğuna dair sözü edilen rakam, küresel düzeyde alınan bir ortalamaya karşılık geliyor. Mevki, üretim biçimi, taşıma, dağıtım, beslenme ve diğer değişkenlere bağlı olarak farklı varyasyonlar mevcuttur. ABD'de gıdanın yaşam döngüsü içindeki toplam enerji kullanımı, yaklaşık 10,25 katrilyon BTU'dur; bu da 260 milyon ton petrole karşılık gelir. Yani, bir ulusun toplam birincil enerji tüketiminin yaklaşık %11'i ve bir ulusun tükettiği petrolün yaklaşık %30'u. ABD'de gıdaların enerji yoğunluğu, bir pound ağırlık başına yaklaşık 1,22 pound petroldür; bu da küresel ortalamanın hayli üzerindedir. Enerjinin sadece yüzde yirmilik bir bölümü, gıda üretimi için kullanılır. Evlerdeki soğutma sistemleri ve gıda üretimi %30 ila %33'lük bir bölümünden, işleme ve taşıma ise yaklaşık %15'lik bir bölümünden sorumludur.

Çin ve Hindistan gibi kalabalık ülkelerdeki beslenme biçimleri, çok daha az hayvani ürün içerirken, enerji yoğunluğu daha yüksektir ve tahıllar, meyveler ve sebzeler daha fazla kullanıldığı için, bunlar daha az enerji gerektirir. Afrika'dakiler gibi geleneksel çiftlikler ve çok daha geniş arazilerin kullanıldığı çiftlikler, çok daha az enerji yoğun gıdalar üretirler. Birçok ülkede gıdanın pazarlara ulaşımında daha az mesafeler katedilirken, ABD ve diğer gelişmiş uluslarla kıyaslandığında gıdalar üzerinde yapılan ön işlemeler ve paketleme işlemleri de daha az bir oran teşkil eder.

Dünya çapında kişi başına kullanılan gıda miktarı, ABD'dekinden biraz daha düşüktür: günlük kişi başına yaklaşık 3,7 pound. ABD'de ise bu oran 4,1 pound'a yükseliyor. Miktar, her zaman için gıda se-petindeki enerji içeriğini etkilemez. Gıdanın türü, katedilen mesafe, üretim biçimi ve diğer etmenlerin de büyük bir etkisi vardır.

"Gıda milleri" de, enerji yoğunluğuna dair şaşırtıcı bir faktördür. "Gıda milleri", gıdanın üretildiği mevkiden tüketildiği mevkiye kadar ne kadar mesafe katettiğiyle ilgilidir; yani toplam enerji kullanımına dair bir bilgi vermez. ABD'de ise, işlenen gıda, ortalama 1300 mil kateder ve taze gıdalar, tüketilmeden önce 1500 millik bir mesafe katettikten sonra elimize ulaşır. Bununla birlikte, gıda türüne, üretim biçimine, taşımacılık biçimine bağlı olarak, yerkürenin diğer bir köşesinden gelen gıda, tarladan karayoluyla ulaştırılan gıda ürünlerinden daha az enerji gerektirebilir. 2006 yılında yapılmış bir araştırmaya göre, İngiltere'ye Yeni Zelanda'dan gelen bazı gıda ürünleri, İngiltere'de üretilenlerden daha az enerji yoğun olabiliyor. Örneğin, gemiyle sevkiyatı hesaba kattığımızda bile, Yeni Zelanda'dan ithal edilen kuzu eti, İngiltere'deki kuzulardan %65 daha az enerji gerektiriyor; aynı şekilde elmalar (%40), soğanlar (%23-25) ve süt/süt ürünleri (%50) de.

kullan
Günümüzde gıda arzı, dünya çapında bir endüstri halini aldı ve gıda piyasası da küreselleşti. Enerji, hem endüstrinin şekillendirilmesi hem de ücra noktalardaki piyasaların üreticinin erişimine açılması anlamında kilit önem arz etmektedir. Gıda arzındaki ileri enerji teknolojileri, gıdanın mali olarak erişilebilir hale gelmesine yardımcı oluyor.

Bu rakamlar, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü, Amerikan hükümetinin ilgili birimleri ve Uluslararası Enerji Ajansı'nın akademik makalelerinden alınan bilgilerden derlenmiştir. Ancak, gıdadaki enerji yoğunluğuna dair bu tahminler, gerçek orandan %50 kadar bir sapma teşkil etse de, göz önünde bulundurulması icap eden bazı ciddi veriler de söz konusudur.

Enerji, bir "Maliyet" değil, bir "Üretim Faktörü"dür

Gıdanın yaşam döngüsü içinde enerjinin gerçek rolünü değerlendirelim. Bu rolü incelemenin bir yolu; enerji ile ürün arasındaki "Granger nedenselli-ği"ni göz önünde bulundurmaktır. Söz konusu nedensellik, üretimdeki artış sonucunda, kullanıma dönük daha fazla enerji üretilip üretilmediğini (veya tam tersi) değerlendirir. Birçok araştırmaya göre; daha fazla enerji kullanımı, üretimdeki artışa neden olur. Bu da şu anlama geliyor: enerji kullanımı, büyümenin motorlarından biridir.

Gıda tedarik döngüsü içinde bu durum pek şaşırtıcı değildir; keza öncelikle enerjiyi harcamazsanız zaten ürün de olmaz. Ekonomide ise, enerji kütlesi, üretken şekilde kullanılır ve enerji etkinliği, azalan GSYİH enerji yoğunluğu rakamlarının da gösterdiği gibi, giderek artmaktadır. Gıda ve enerji söz konusu olduğunda farklı bir durumun söz konusu olması için çok fazla neden görünmüyor. Bununla birlikte, gıda tedariki diğer ekonomik faaliyetlerle kıyaslandığında, enerji tasarrufu programlarının ve politikalarının doğurduğu etkileri çok daha titizlikle incelemek ve gerektiğinde üretimle ilgili olmayan çözümler tasarlanması gerekir. Enerji, işgücü ve arazinin yerini etkin bir şekilde doldurur; gıda tedarikinin küreselleşmesini sağlar.

Günümüzde gıda tedarikinin en çarpıcı unsurlarından biri, işgücü ve arazide ne kadar enerji tasarrufunda bulunulduğudur. Avcı-toplayıcılar, zamanlarının neredeyse tümünü gıda aramakla geçirirler ve bir kişinin geçimini sağlamak için bir mil kare ve daha fazla araziye ihtiyaçları vardır. Neolitik çağda Meksika'daki tarım faaliyetlerine bakarsak, 4400 pound'luk mısır üretmek için 1150 saat uğraşıp didinmek ve 166 Mcal enerji sarf etmek gerekiyordu.

1980 yılı itibariyle, Amerikalı bir çiftçi, aynı şeyi gerçekleştirmek için sadece 6,3 saat harcamaya başladı; yani %180'lik bir azalma söz konusu oldu. Enerji tüketimi ise, %19 oranında arttı. Bazı tahminlere göre, bugün bir kişinin geçimini sağlamak için 200 yarda kare ve daha azı gerekiyor. Kısacası; gıda tedariki söz konusu olduğunda, enerji, en büyük rolü üstleniyor ve işgücü ve arazinin yerini doldurup, geleneksel tarımın yapamayacağını yapıp, sektörü güçlendiriyor.

Gıda Tedarikinde Daha Fazla Enerji Kullanımı, Daha Fazla Gıda Maliyeti Demek Değildir

Gıda enerji yoğunluğu, yaşam döngüsü boyunca durum bazında değerlendirilmelidir. Gıda arzında enerji etkinliğinin artırılmasına yönelik mantıklı politikalar, yaşam döngüsünün özel unsurlarıyla tutarlı olmalıdır. Örneğin, enerji fiyatlarındaki bir artışın, doğrudan gübre ve gıda maliyetini etkilediğine dikkat çekilir. Ancak, şuna pek dikkat edilmez: Üretimle ilgili bir sürece yönelik bir girdinin fiyatındaki artış, eğer maliyet oranındaki artış üretim oranındaki artışı aşıyorsa, ürünün birim maliyetini artırmaya hizmet eder sadece...

Gıda söz konusu olduğunda, bu durum, eğer gıdanın enerji döngüsü boyunca enerji etkinliği, enerji fiyatından daha yavaş artarsa söz konusu olur. Uzun vadede böyle bir durumun söz konusu olabileceğine dair ise fazla kanıt yoktur: aslında, gıdadaki enerji yoğunluğu ABD'de 1970'li yılların sonundan beri azalıyor. Her ne kadar çok fazla enerji-yoğun olmasına karşın, Amerika orijinli gıdalar, küresel pazarda çok daha büyük bir rekabet gücüne sahiptir; çünkü görece olarak birim maliyetleri düşüktür.

Gıdadaki Enerji Yoğunluğunu Azaltma Çabaları

Öte yandan, enerjinin, gıda tedarik zincirinde hangi amaçlarla ve nasıl kullanıldığı da önemlidir. Gıda üretimi, çok daha fazla miktarda gübre ve dizel yakıt gerektirir. Gübre, tarımsal üretimde kullanılan ticari enerjinin yaklaşık 545 ila %50'lik bir bölümünden sorumludur. Dizel yakıt ise, %20 ila %25'lik bir bölümü teşkil eder. Bununla birlikte, gıda üretimi, gıda yaşam döngüsü içinde enerjinin sadece %5'lik bölümünün tüketiminden sorumludur. Soğutma ve hazırlama, taşıma ve paketleme, hep birlikte, gıdanın enerji "içeriği"nin %60'ından fazlasını teşkil eder. Sonuç olarak, ev aletlerinde enerji etkinliğini güçlendirmeye yönelik olarak tasarlanmış programlar, gıda üretimindeki enerji kullanımını azaltmaya dönük çabalarla kıyaslandığında, gıdadaki enerji yoğunluğuyla daha maliyet-etkin şekilde mücadele eder. Öte yandan, arzu edilen etki, gıda tedarikini menşeinde etkilemeksizin sağlanabilir.

Aynı şey, gıda konteynırlarının geri dönüşümünde, daha etkin paketlemede ve benzeri çabalarda da söz konusu olabilir. Gıda millerini azaltmaya çalışmak, bazen verimli sonuçlar da doğurmayabilir; keza daha fazla mil, gıdadaki enerji yoğunluğunun daha yüksek olması anlamına gelmez.

Gıda Tedarikinde Fosil Yakıt Kullanımının Etkisi ve Bunu Ortadan Kaldırmanın Yolları


Enerji ve gıda arasındaki bu iç içe geçmişlik halinde en önemli dezavantaj, enerjinin kaynağıdır. Bugün enerjinin kaynağı büyük oranda fosil yakıtlardır ve dolayısıyla eğer bir sermaye olarak sorumsuzca kullanılırsa sonu olan bir kaynaktır. Yoğun tarım faaliyetlerinden kaynaklanan emisyonlar da bir endişe kaynağıdır. Bununla birlikte endüstriyel gıda arzının sona erdiğine dair söylentiler de abartılı kaçmaktadır. Tarımın son derece yoğun olduğu ülkelerde bile, sektördeki enerji kullanımı, toplam birincil enerji arzının %3,5 ila %5'ini aşmaz. Örneğin Fransa'da balıkçılık, tarım ve ormancılık sektörleri, 2008 yılı verilerine göre, ülkenin toplam birincil enerji arzının sadece %1,5'unu kullanmaktadır. Bu sektörlerin toplam nihai enerji tüketimindeki payları ise, sadece %2,5'tur. Diğer gelişmiş ülkelerde, bu sektörlerin enerji kullanımı, kıyas lanabilir düzeylerde bulunmaktadır ve bu enerjinin tümü de gıda üretimi için kullanılmaz. Fosil yakıtların sadece %1,5'luk bölümü, gübrelerdeki nitrojenin temel kaynağı olan amonyağı üretmek için kullanılır. Amonyak üretiminde temel girdi olan doğal gaz ise, fazla miktarda vardır.

Bununla birlikte, bu esnada, birincil gıda tedarikini etkilemeksizin, gıda yaşam döngüsündeki enerji verimliliğini iyileştirmeye dair devasa potansiyel göz önüne alınmaz. Benzer şekilde, büyük çaplı enerji tasarrufları, ancak uluslararası ticaret ve yatırımlarda girdileri, maliyetleri ve fiyatları çarpıtan engellerin kaldırılmasıyla ve gıdaların daha enerji yoğun hale getirilmesiyle sağlanabilir.

İklim değişikliği karşısında endişelenen kesimler ise, ormansızlaştırmanın (deforestation), bu süreçte ciddi bir suçlu olduğunu unutmamalıdırlar. Arazilerin genişletilmesi uğruna ağaçların kesilmesi, çok daha fazla emisyona ve çok daha az karbon yutağına (carbon sink) yol açıyor. Çiftlik teknolojisindeki ilerlemeler, enerji ve arazi kullanımını eş zamanlı olarak azaltabilir. ABD'de böyle bir durum gerçekleşmiş; çiftliklerdeki doğrudan ve dolaylı enerji kullanımı, 70lerin sonunda zirve noktasına ulaşıp, o tarihten sonra %25'in üzerinde bir azalmaya tanıklık etmiştir. Aynı şekilde, ABD'de gübre üretmek için kullanılan enerji de, aynı dönemde %30'un üzerinde bir azalış yaşamıştır. 1997 yılında, ABD'nin toplam arazi alanının %42,2'lik bölümü, tarım arazilerinden oluşmaktadır. 2007 yılı itibariyle ise söz konusu oran, %40,8'e gerilemiştir. Serbest bırakılmış arazilerin büyük bir bölümü, kalkınma amaçlı kullanılmaya başlanmış; ancak kimileri de ormanlara dönüştürülmüştür. Bu esnada, birçok ürünün arazi çıktısı artmıştır. ABD, dünyanın en büyük hububat, tavuk eti, kırmızı et ve diğer gıda ürünlerinin ihracatçısı konumunda olmayı sürdürmektedir.

Sonuçlar ve Tavsiyeler

Tüm bu notlar, sadece enerji ile gıda arasındaki ilişkiye dair üstünkörü değerlendirmeler sunmaktadır. Gıda yaşam döngüsündeki enerji kullanımı, giderek daha karmaşık ve çeşitli bir hal almakta ve ürünün, uygulanan işlemin ve piyasanın biçimine göre özellikle edinmektedir. Tamamen küreselleşmiş bir hal alan gıda yaşam döngüsü, bir bilmeceye dönüştü. Ancak bazı noktalara özellikle değinmek gerekiyor:

- Gıda enerji yoğunluğu, sadece bir "maliyet" olarak değerlendirilmeyip, diğer üretim faktörlerine benzer şekilde üretken bir güç olarak enerji bağlamında göz önünde bulundurulmalıdır.

- Enerji ve gıda fiyatları arasındaki ilişki, dolambaçsız değildir. Daha fazla enerji yoğunluğu, mutlaka daha az etkin veya daha pahalı anlamına gelmez. Uzun vadede, diğer etmenler eşit tutulduğunda, gıda fiyatları, enerji fiyatlarındaki artışın sonucunda artacaktır. Ancak bu artışın temel sebebi de, gıdadaki enerji yoğunluğunun yaşam döngüsündeki iyileştirmelerin yeterince yapılmamasıdır. Söz konusu nedensellik, herhangi bir üretken girdinin (örneğin işgücü veya arazi) maliyeti ile bir ürünün birim maliyeti arasındaki ilişkiye benzer. Artan gıda talebi ve gıda türündeki değişimleri ile kalite tercihleri de, gıda fiyatlarındaki artışı, enerji fiyatlarındaki artıştan daha çok etkiler. Yatırım ve gıda ticaretinin önündeki engeller ise, enerji maliyetiyle kıyaslandığında, gıda fiyatındaki artışları çok daha fazla etkileyen etmenlerdir.

- Gıdaların yaşam döngüsü içindeki fosil enerjiye dair endişeler de haklı endişelerdir; ancak çoğu zaman ya abartılıdırlar, ya da temelleri sağlam değildir.

- Gıdadaki enerji yoğunluğunu azaltmaya dönük olarak önerilen birçok çözüm, gıda arzını ve maliyetini, tahmin edilenden farklı şekilde etkiler.

- Sadece gıdanın yaşam döngüsünün bazı kısımlarına yönelik politika ve ticaret çözümleri ise, gıda üretimini olumsuz etkiler; rekabeti düşürür ve tarım ile gıda arzında ticaret ve yatırım engelleri yaratır.

Günümüzde gıda arzı, dünya çapında bir endüstri halini aldı ve gıda piyasası da küreselleşti. Enerji, hem endüstrinin şekillendirilmesi hem de ücra noktalardaki piyasaların üreticinin erişimine açılması anlamında kilit önem arz etmektedir. Gıda arzındaki ileri enerji teknolojileri, gıdanın çok daha fazla miktarda ve mali olarak erişilebilir hale gelmesine yardımcı olan etmenlerden biridir. Öte yandan, gıdalardaki enerji yoğunluğunu azaltmaya dönük politikalar, genellikle ulusal sınırlara bağımlıdır; gıda yaşam döngüsüyle kendisini sınırlandırır ve gıda üretimini olumsuz etkileme potansiyeline sahiptir. Artık, yeryüzündeki her insanın günlük beslenme biçimini etkileyen bir meseleye daha tutarlı bir pencereden bakmanın vakti geldi.

(Turquie Diplomatique)

Turquie Diplomatique dergisinin yeni sayısından alıntılanmıştır. Derginin içindeki diğer konuları görmek için bu linki kullanabilirsiniz