'Hata yaparsak 1 dolar 2 liraya çıkar'

Türkiye Ekonomi Araştırmaları Vakfı Direktörü Prof. Dr. Güven Sak dolar kurunu değerlendirdi. 'Dolarla borçlanmayın' diyen Sak doğru kur politikası uyarısı yaptı.

'Hata yaparsak 1 dolar 2 liraya çıkar'
'Hata yaparsak 1 dolar 2 liraya çıkar'
GİRİŞ 17.10.2011 11:00 GÜNCELLEME 17.10.2011 11:00

Seda Şimşek'in söyleşisi

Dünyadaki hemen hemen bütün siyasi dönüşümlerin tetikleyicisi olan ekonomide bugünlerde yaşananlar yeniden şekillenmeye başlayan dünya düzeninin habercisi.

2023'de dünyanın ilk 10 büyük ekonomisi içinde yer almayı hedefleyen Türkiye'nin bunu gerçekleştirmesinde Doğu ve Güneydoğu Anadolu kritik bir öneme sahip. Türkiye Ekonomi Araştırmaları Vakfı (TEPAV) Direktörü Prof. Dr. Güven Sak bu duruma, "Türkiye'de Doğu'da kapasite setiyle ilgili bir problem var.

Sanayinin bir yerde gelişmesi için, o işi yapabilecek, o üretimi gerçekleştirebilecek becerinin o bölgede toplanmış olması gerekir. İnsanların ve şehrin o beceriye sahip olması gerekiyor.

Doğu'da bazı illerimizin becerilerini yeterince geliştiremedik.  ISO 1000 firmaları arasında 5'ten fazla şirket içeren illere bakıldığında, Kayseri ve Gaziantep'in doğusunda 5 şirketi olan bir ilimiz yok" sözleriyle işaret etti. Sak ile Türkiye ve dünya ekonomisine dair ufuk turu yaptık.

GÜNEYDOĞU'DA BECERİKLİ İLLER OLUŞTURULMALI

Dünyadaki hemen hemen bütün siyasi dönüşümlerin tetikleyicisi olan ekonomide bugünlerde yaşananlar yeniden şekillenmeye başlayan dünya düzeninin habercisi. 2023'de dünyanın ilk 10 büyük ekonomisi içinde yer almayı hedefleyen Türkiye'nin bunu gerçekleştirmesinde Doğu ve Güneydoğu Anadolu kritik bir öneme sahip.

Türkiye Ekonomi Araştırmaları Vakfı (TEPAV) Direktörü Prof. Dr. Güven Sak bu duruma, "Türkiye'de Doğu'da kapasite setiyle ilgili bir problem var.

Sanayinin bir yerde gelişmesi için, o işi yapabilecek, o üretimi gerçekleştirebilecek becerinin o bölgede toplanmış olması gerekir. İnsanların ve şehrin o beceriye sahip olması gerekiyor.

Doğu'da bazı illerimizin becerilerini yeterince geliştiremedik.  ISO 1000 firmaları arasında 5'ten fazla şirket içeren illere bakıldığında, Kayseri ve Gaziantep'in doğusunda 5 şirketi olan bir ilimiz yok" sözleriyle işaret etti. Sak ile Türkiye ve dünya ekonomisine dair ufuk turu yaptık.

DOLAR GELİRİNİZ YOKSA DOLARLA BORÇLANMAYIN

*Doların ateşi yükseliyor.

Son dönemde aslında 1 doların 2 lira olacağı bir sürecin içinde yolumuza devam ediyorduk, en son Avrupa'da bir dizi tedbirin alındığına dair haberler çıkınca biraz gevşemiş gibi duruyor. Hâlâ cari işlemler açığı çok yüksek, hâlâ çok kısa vadeli finanse ediliyor. Yüksek cari işlemler açığı Türk ekonomisinde bir dengesizlik olduğunu gösteriyor. O dengesizlik kur hareketiyle kendi kendisini onarıyor.

*Nereye kadar çıkar dolar?

1 dolar 2 lira olurmuş gibi duruyor. Eğer politika hatası yaparsak, bu süreci iyi yönetemezsek aşabilir. Bir dengesizlik kendi kendisini tedavi ederken bir başka dengesizliğe yol açabilir.

*Sokaktaki vatandaşa etkisi nasıl olacak?

Yabancı para cinsinden geliriniz yoksa yabancı para cinsinden borçlanmayın. Önümüzdeki dönemde hepimizi olumsuz etkileyebilecek eğilim enflasyon kanalıyla olacak. Doğal gaz fiyat ayarlaması vesaire denilen ayarlamalar aslında malın kendisinin fiyatının artışından kaynaklanmıyor, kurdaki hareketten kaynaklanıyor.

Milletin diliyle söylersek, kurda kalıcı bir yükseliş, her şey için zam yağmuru demektir. Fiyatlar genel seviyesi yükseldiği zaman Merkez Bankası'nın bir dizi tedbir alması lazım, işte faiz işine arka kapıdan tekrar geleceğiz. Faizle oynamayan, enflasyona katlanır.

* Başbakan 2008 krizinin teğet geçeceğini söylemişti haklı çıktı, şimdi...

Türkiye ekonomisi 2009'da dünyada en hızlı daralan ilk 10 ekonomiden biriydi, sonra 2010'da en hızlı toparlanan ülkeler listesinde de ilk 10'un içinde. Krizde Türkiye ekonomisi sağlamlık testinden geçti. Hiç yapısal bir hasara uğramadan önce hızla küçüldü, sonra hızla büyüdü.

Bu hıza sistemlerimizin hepsi dayandı. Yani araba son sürat kullanıldı ama motorda hiçbir problem çıkmadı. Bu dönemde Türkiye'nin her tarafından yüzde 2 bin 500 hatta yüzde 5 bin büyümüş şirketler var.

*Şimdi dünyanın yaşadığı krizde gördüğünüz nedir?

Amerikan bankalarında son derece ciddi bir bilanço hasarı ortaya çıktı ve krizin başında o hasar onarıldı, ama Avrupa bankalarında o hasar daha onarılmadı. Sürecin başında "Biz AB olarak genişlerken hata ettik, güneye doğru bankalarımızın bu kadar hızlı kredi açmasını denetlemeliydik" gibi bir siyasi karar veremedikleri için önce seyrettiler, sonra Avrupa Merkez Bankası'na Yunanistan'ın kağıtlarını almaya başladılar.

Artık o yola girince - öbür yoldan gitselerdi o ülkeyi iflas ettirirlerdi - en sonunda bütün borçları Avrupa borcu yapacaklar, bankalarını da yeniden sermayelendirecekler. Avrupa'nın krizinin bu kadar uzaması "Merkel bankaları kurtarıyor" dedirtmemek içindi, çünkü bu Merkel'e oy kaybettirir. Ama, eninde sonunda Merkel bankaları kurtaracak.

Yeni fon ihtiyacı faizi yükseltecek

*Bu Türkiye'yi nasıl yansıyacak?

İhracatın performansından kaynaklanan genel bir negatif etki göreceğiz. Eğer cari işlemler açığı yavaşlama ile küçülmezse bunun finansmanını gerçekleştiren kısa vadeli fon akımlarının getiri elde edebileceği Avrupa'da yeni bir piyasa oluşuyor.

Eskiden Avrupa'da plase edilemeyen fonlar bize doğru geliyordu, şimdi artık plase edilebilecekleri yeni bir yer daha çıkacak. Büyük bir olasılıkla yeni fon ihtiyacı Avrupa'daki faiz oranlarını da yükseltecek.

KAPİTALİZM ÇÖKMÜYOR, GÜÇLENİYOR

*Krizin başlangıç adresi ABD'ydi, şimdi de Wall Street'te başlayan bir hareket var ve yine dünyayı sarıyor.

Siyasetçiler yeni girdiğimiz ortamda "İstikrar mı, istihdam mı" ikilemi ile karşı karşıya kalacaklar. "Bizi tutuklamayın bankacıları tutuklayın" diyorlar, "Bu dönemde istikrar önemli değil, önemli olan istihdam" diye ortaya çıkan bir sol popülist hareket var.

* Kapitalizm çöküyor, Marx küllerinden mi doğuyor?

Bu sürecin aslında kapitalizmin küreselleşmesini hızlandırdığını, daha derinleştirdiğini düşünüyorum. Operasyonlarını küresel ölçekte yaymış olan firmalar belli bir ülkedeki gelişmelerden derin bir şekilde etkilenmiyorlar.

Kapitalizm çökmüyor, kapitalizm şekilsiz, bir formu yok, değişebiliyor, eleştirileri kendisinin bir parçası yapabiliyor. Karl Marx da "kriz denilen şey kapitalizmin ayrılmaz bir parçası" diyordu, bunda haklı çıktı, ama, krizler üstad Keynes'in dediği gibi bir şekilde yönetilebiliyor.

DOĞRUDAN YATIRIM FIRSATI

* Her kriz aynı zamanda bir fırsattır denilir, bu krizin fırsatı ne olabilir?

Bu krizle beraber güney-güney ticaretinin arttığı bir dönem ortaya çıktı. Yani gelişmekte olan ülkelerin kendi aralarındaki ticaret büyümeye başladı. Bu bizim gibi ülkelerde doğrudan yabancı yatırım yapılması ihtimalini güçlendirdi. Türkiye bunlar arasında iyi olanlardan bir tanesi. Gelişmekte olan ülkelerdeki yönetimlerin buna hazırlık yapmaları lazım.

ÖTV ARTIŞI DOĞRU BİR ADIM

* Hükümet Orta Vadeli Programı açıkladı.

Orta Vadeli Program konusunda yapılan açıklamalar, yöneticilerimizin Türkiye ekonomisinin kırılganlığının farkında olduklarını gösteriyor.

* Özellikle ÖTV'de yapılan artış tartışılıyor.

ÖTV artışları dahil getirilen tedbirlerin özü kemer sıkmaya başlamaktır. Türkiye'de azalan kamu tasarrufları bütçenin problemiydi. Alınan vergi önlemleri buna çözüm yolunda adımdır, doğru yönlüdür. Kamu maliyesini güçlendirmemiz gereken bir dönemden geçiyoruz.

Ekonomiyi bilerek yavaşlatmamız gereken bir dönemden geçiyoruz. Aksi takdirde yolun devamı yoktur. Gelir tarafına eklenen bir kerelik fazlanın kamu borç stokunun azaltılması için kullanılması gerekir.

CEP VERGSİ FARKLI

* Alınan tedbirlerde eleştirilmesi gereken bir yön var mı?

Ben cep telefonu vergilerine sigara vergisi gibi bakılmasına karşıyım. Ses ve veri iletimi Türkiye'de hızlı üretkenlik artışı için önemlidir. Özellikle KOBİ'ler ve esnaf için hızlı üretkenlik artışları kaynağı cep telefonudur. Cep telefonu lüks tüketim değil, üretkenlik artışı için elzemdir. Bilmeyene bunu öğretmek, bilenlerin de daha iyi kullanmasını sağlamak gerekir.

İSLAM COĞRAFYASINI ENTEGRE DÖNEMİ

* Arap Baharı'nın dünya ekonomisine nasıl bir yansıması olur?

Eskiden bu bölgelerde dünyanın diğer taraflarının nasıl olduğunu yakından takip edenlerin, görenlerin sayısı daha azdı, özendikleri yerlere giderlerdi. Şimdi sayıları çok fazla, hep beraber gidebilmeleri mümkün değil, onun için bulundukları yerleri değiştiriyorlar.

Bugün Arap ülkelerinde gördüğümüz eğilim doğrudan doğruya Arap ülkelerindeki beşeri sermayenin güçlenmesinden, artışından kaynaklanıyor. Dış dünyayı izlemenin kolay olduğu, sosyal küreselleşmenin arttığı yerlerde huzursuzluk katsayısı yükselecek.

Baharın yaşandığı ülkelerin hepsi BM'nin Beşeri Kalkınma Raporu'nda son 40 yılda beşeri kalkınma göstergeleri en hızlı yükselen ülkeler listesinde "Top 10"un içerisinde. 20. Yüzyıl Çin'in dünya ekonomisine entegrasyonu dönemiydi, proje başarıyla devam ediyor. 21. Yüzyıl ise İslam coğrafyasının küresel ekonomiye entegrasyonu dönemi olacak. Türkiye bu resimde son derece önemli.

TÜRKİYE DÜNYANIN 10 BÜYÜK EKONOMİDEN BİRİ NASIL OLUR?

* Türkiye 2023'te dünyanın 10 büyük ekonomisinden birisi olma hedefine ulaşabilir mi?

Türkiye ekonomisi son dönemde çok önemli bir gelişme gösterdi. Biz 1980'den beri Özal reformları sayesinde ekonominin yapısını değiştirmekte son derece başarılı olduk. Aynı zamanda sanayinin coğrafi dağılımı da değişti, mesela İstanbul ve İzmir'de sanayi azaldı, Anadolu'nun her tarafında sanayi gelişti.

* Bu değişim yaşanırken ne eksik kaldı da ilk 10'a giremedik?

Kişi başı ölçüldüğünde zenginleşmekte o kadar başarılı olamadık. Yani kişi başına gelirimizi ABD'deki kişi başına gelire oranlarsak 1960'da da, 1980'de de yüzde 20'ydi, şimdi de yüzde 20. Türkiye beşeri sermayesini artırdıkça, daha becerili bir insan gücüne sahip oldukça daha ileriye sıçrayacak. Türkiye'de çalışan başına üretime bakınca 32 bin 500 dolar, ilk onda yer alan gelişmiş ülkelere ulaşmak için bu rakamı 3 katına çıkarmamız, kişi başına verimliliğimizi artırmamız lazım.

YAŞ AVANTAJI İYİ DEĞERLENDİRİLMELİ

* Bu oran nasıl artabilir?

Yaş ortalamalarına bakıldığında ilk 10'da Hindistan dışında hep daha yaşlı ülkeler var, Çin de yaşlı bir nüfusa sahip. Dolayısıyla genç nüfusun üzerine yeni nitelikleri, becerileri daha hızlı bir şekilde ekleyebilirsek Türkiye'nin ilk onun arasına girmesi mümkün.

Ayrıca kadınların iş gücünü katılım oranında Türkiye en düşük orana sahip ülkelerden, Endonezya'nın yarısıyız. Bizim yaş avantajını kullanıp verimliliği artırmamız, kadınların da iş gücüne katılımını artırmak için programlar uygulamamız lazım.

Bir de ilk 10 ülkenin içine bakılırsa, ortalama eğitim yılı açısından bir tek Hindistan bizden daha düşük. Ortalama eğitim yılını artırmamız gerekiyor. Beşeri sermayeye daha fazla önem vermemiz gereken yeni bir dönemin içine giriyoruz.

KAYNAK: BUGÜN