Erdoğan: Bu işe soyunacak bir yiğit vardır

Türk Traktör’ün 600 bininci traktörünü banttan indirilmesi törenine katılan Başbakan Erdoğan, otomotivcilere yerli otomobil üretim davetini yeniledi.

Erdoğan: Bu işe soyunacak bir yiğit vardır
Erdoğan: Bu işe soyunacak bir yiğit vardır
GİRİŞ 26.09.2011 13:24 GÜNCELLEME 26.09.2011 13:24
Bu Habere 6 Yorum Yapılmış

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Terörle olan bu kararlı mücadelemizi aynen devam edeceğini özellikle burada ifade etmek istiyorum'' dedi.

Başbakan Erdoğan, Türk Traktör'ün üretim tesislerinde düzenlenen, Türk Traktör 600 bininci traktörün banttan indirimi töreninde yaptığı konuşmada, Türk Traktörün 600 bininci traktörünü banttan indirileceği törende olmaktan büyük memnuniyet duyduğunu belirterek, katılımcıları selamladı.

Konuşmasının başında son günlerde meydana gelen terör olaylarına da değinen Başbakan Erdoğan, ''sivil genç kızlarımızın teröre kurban edildiği, askerlerimizin şehit olduğu bir süreci yaşadık. Şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyor ve terörle olan bu kararlı mücadelemizi aynen devam edeceğini özellikle burada ifade etmek istiyorum'' dedi.

Bugüne kadar 90'ın üzerinde ülkeye ihracat yapan Türk Traktör benimle yaşdaş. 1954 doğumlu... Yarım asır aşkın çiftçimizin en yakın dostlarından biri olmaya devam ettiğini belirten Erdoğan, ''Türkiye'nin ilk üretici otomotiv şirketi olan Türk Traktör, yarım asır önce yıllık 1.000 adet üretim yaparken, bugün yıllık 35 bin rakamına ulaştığını öğrenmiş bulunuyoruz. Bu başarı öyküsünde emeği geçen herkesi yürekten kutluyorum'' dedi.

Türkiye'nin, büyük ve genç nüfusuyla, sürekli artan milli geliriyle dünyanın en önemli iç pazarlarından birine sahip olduğuna işaret eden BAşbakan Erdoğan, şöyle konuştu:

''Bu özelliğimiz, Türkiye'de kurulu firmaların kendilerini geliştirmeleri, yenilemeleri, rekabet güçlerini artırmaları ve dış pazar paylarını artırmaları için de çok önemli bir fırsattır. Bugün Avrupa'nın en büyük 10 üreticisinden biri olan Türk Traktör'ün, Türkiye'nin 2023 hedeflerine paralel olarak, önümüzdeki yıllarda çok daha üst sıralara çıkacağına inanıyorum.

Şu hususu da özellikle ifade etmek istiyorum: Hükümet olarak, yerli ve küresel yatırımcılar arasında kesinlikle bir ayrım gözetmiyor, her yatırımı, her üretimi, istihdam kapısı açan her işvereni aynı ölçüde sahipleniyoruz.

Özellikle uzun yıllardır ülkemizde faaliyet yapan firmaları, artık kendi firmalarımız gibi görüyoruz.

Türk Traktör'ü de sanki bir Türk-İtalyan ortaklığı gibi değil de yerli firmalarımızdan biriymiş gibi kabul ediyoruz.''

KUZEY AFRİKA VE ABD ZİYARETLERİ

Konuşmasında son dönemde gerçekleştirdiği ve büyük yankılar uyandıran yurt dışı ziyaretlerine de değinen Başbakan Erdoğan, ''Dış politikada oldukça yoğun bir gündem yaşıyoruz'' dedi.

Önce Mısır, Tunus ve Libya'ya çok önemli ziyaretler gerçekleştirdiğini anımsatan Erdoğan, şöyle devam etti:

''Bu dost ve kardeş ülkelerdeki büyük değişimleri, Türkiye olarak çok yakından, büyük bir dikkatle takip etmemiz gerekiyor. Bu ülkelerde yaşayan halkların özgürlüklerine kavuşması, bu ülkelerde demokrasinin, hak ve adaletin daha fazla kök salması, bölgemizde oluşacak istikrar açısından son derece önemlidir.

Dünyaya kapalı olanlar, bugün ne milletimize ne de dünyaya söyleyecek bir çift sözü olmayanlar bizi Arap ülkelerinde popülizm yapmakla eleştiriyorlar. Şunu herkesin bilmesi gerekir: Ne Türkiye Başbakanının ne de bu ülkenin popülizme ihtiyacı yoktur.

Hiçbir zaman popülizme tenezzül etmedik hiçbir zaman da etmeyeceğiz. Türkiye, tarihin akış hızına ve ritmine uygun adımlar atıyor.

Türkiye, kendi gelişme ve büyümesine paralel olarak dostluk çemberini de büyütüyor.

Sesimizin bütün dünyada yankı bulması tesadüfi bir gelişme değildir.

Bugün Türkiye, dünyada yaşanan haksızlıklara ve zulümlere karşı 'dur' diyebilen, müdahil olduğu her yerde barışın hakim olmasına katkı veren bir ülkedir.''

BM TOPLANTILARI

Kuzey Afrika ziyaretinden sonra, ABD'de yapılan Birleşmiş Milletler görüşmelerine de katıldığını hatırlatan Erdoğan, sözlerini şöyle devam ettirdi:

''Orada birçok ülkenin devlet adamlarıyla, BM Genel Sekreteri sayın Ban Ki Moon, Sayın Obama ile ikili ve çok taraflı görüşmeler yaptım. Yine Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda bir konuşma yaptım, Türkiye'nin tezlerini, tekliflerini dünya liderleriyle paylaştım.

Bu hafta içinde de Makedonya'ya perşembe, cuma günleri resmi bir ziyaret gerçekleştireceğim. Zira, bizim dünyaya sırtımızı dönmek, içimize kapanmak gibi bir şansımız yok. Türkiye, 2023 hedeflerine ulaşmak için, diplomasi faaliyetlerini de çok daha etkin bir seviyeye taşımak zorundadır.

Son 9 yılda, komşu ve çevre ülkelerle, Afrika ve Güney Amerika gibi eskiden ihmal ettiğimiz coğrafyalarla ilişkilerimizi geliştirdik. Şu anda Afrika'da 33 büyükelçiliğimiz var bunu daha da yaygınlaştıracağız. Biz göreve geldiğimizde 12 büyükelçilik vardı, bu 12 ülke ile direkt irtibatınız var demektir şimdi 33 ülke ile direkt irtibatımız var.

Bütün bu çalışmalarımızın ihracatımızda yaşanan muazzam artışa da çok olumlu katkıları oldu. Zira biz diplomatik sahada adımlar atarken, dünyada barış ve istikrar ortamının oluşmasına katkı sağlarken, aynı zamanda iş dünyasına da yeni fırsat alanları oluşturuyoruz.

Bakın, sadece Mısır ziyaretimizde 280 girişimcimizle birlikte, 1.200 civarında Mısırlı işadamıyla 2 bine yakın iş görüşmesi gerçekleştirdi. İlerleyen günlerde, Mısır ile Türkiye arasındaki vizeleri kaldırma seçeneği de masaya daha güçlü bir şekilde gelecek. İnanıyorum ki Mısır da vizeleri karşılıklı olarak kaldırdığımız ülkelerden biri olacak.

İkili ve çok taraflı ilişkileri geliştirmezseniz, önyargıları kırmazsanız, vizeleri kaldırmazsanız, serbest ticaret anlaşmaları yapmazsanız, gerektiğinde TIR şoförlerinin sorunlarıyla bile birebir ilgilenmezseniz, ne kadar kaliteli üretim yaparsanız yapın, yatırımları ve ticareti de istenen seviyeye taşıyamazsınız. Şunu memnuniyetle ifade etmek isterim ki bugün Türkiye, dünyada dikkatle izlenen, takdir edilen, dostluğu ve işbirliği talep edilen bir ülke haline gelmiştir.

Türkiye'nin bu kimliği, yıllık ihracatımızı 500 milyar dolara çıkarmamıza da elbette büyük katkı sağlayacaktır.''

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Ne olursa olsun, Türkiye yoluna devam ediyor, kredi derecelendirme kuruluşları da siyasi davranmaktan vazgeçmelidirler. Gerçekler neyse bu gerçeklere göre aynen notu artırmalı veya düşürmelidir.

Acaba şu ne der, bu ne der, yok. O ülkenin ekonomisi ne diyor buna bakmalı ve notunu da buna göre vermelidir'' dedi.

Başbakan Erdoğan, Türk Traktör'ün üretim tesislerinde düzenlenen, Türk Traktör 600 bininci traktörün banttan indirimi töreninde yaptığı konuşmada, dünya ekonomisinin üstünde kara bulutlar dolaştığını ifade etti.

Buna rağmen Türkiye'nin, yatırımcılar için en güvenilir limanlardan biri olmaya devam ettiğini belirten Başbakan Erdoğan, demokratik istikrarın, ülkenin saygınlığı ve itibarının güvenilir bir liman olmada birinci derecede önem taşıdığını vurguladı.

Bu özellikleri dikkatle korumaya, adalet ve hukuk temelinde ülkeyi geliştirmeye devam edeceklerini belirten Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:

''Geçen yıl, yüzde 9 oranında büyüyen Türkiye ekonomisi, bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 11,6 oranında, ikinci çeyreğinde ise yüzde 8,8 oranında büyümüştür. Bu ne demektir? Demek ki bu yılın ilk altı ayında 10,2 oranında büyümüş durumdayız.

Böylece Türkiye, yılın ilk yarısında dünyada Çin ile birlikte en hızlı büyüyen iki ekonomiden biri olmuştur. Özellikle Avrupa ülkeleri için ciddi risk oluşturan bütçe açıklarında ve kamu borçlarında çok iyi durumdayız ve sürekli daha iyiye gidiyoruz.

Bu yıl genel seçim olmasına rağmen, merkezi bütçemiz yılın ilk 8 ayında 2.1 milyar lira fazla vermiştir. Hatırlayın geçmişi. Seçim olduğu yıl devamlı açık veriyorduk.

Ama şimdi fazla veren bir ülke konumundayız. Sadece bu rakam bile, Türkiye'de ekonomi yönetiminin ne kadar sağlam ve güvenilir ellerde olduğunu ispat etmek için kafidir.

Geçtiğimiz hafta içinde, farklı kredi derecelendirme kuruluşları, ABD, Fransa, İtalya ve Yunanistan gibi ülkelerde çok sayıda bankanın kredi notunu düşürdü Ancak Türkiye'de çok sağlam bir bankacılık sistemine sahibiz. Kriz döneminde, herhangi bir finans kuruluşuna kaynak aktarmak zorunda kalmayan tek OECD ülkesi Türkiye'dir.

Yine geçtiğimiz hafta Standard and Poors, Türkiye'nin TL cinsinden kredi notunu yatırım yapılabilir seviyeye çıkardı. Biz böyle bir not artırımını zaten bekliyorduk.

Hatta buna benzer kararların çok daha önce alınması gerektiğini düşünüyoruz. Standard and Poors, bizim notumuzu artırdı; ancak biz kredi derecelendirme kuruluşlarına, not artırımında geç kaldıkları için düşük not vermeye devam ediyoruz.

Ne olursa olsun, Türkiye yoluna devam ediyor, kredi derecelendirme kuruluşları da siyasi davranmaktan vazgeçmelidirler. Gerçekler neyse bu gerçeklere göre aynen notu artırmalı veya düşürmelidir. Acaba şu ne der, bu ne der yok.

O ülkenin ekonomisi ne diyor buna bakmalı ve notunu da buna göre vermelidir. Özel sektör yatırımlarıyla ülkemiz büyümeyi sürdürüyor. 2002 yılında sadece 43 milyar lira olan özel sektör yatırımları, 2010 yılında 164 milyar liraya çıkmıştır.

Özel sektörün bu yılın sadece ikinci çeyreğinde yaptığı yatırım miktarı, 2002 yılının tamamından 17 milyar Lira fazladır. Hükümet olarak, özel sektör yatırımlarını nicelik ve nitelik olarak artırmaya büyük önem veriyoruz.''

''TÜRKİYE, OTOMOTİV SEKTÖRÜ İÇİN DE ÇOK ÖNEMLİ BİR CAZİBE MERKEZİDİR''

Başbakan Erdoğan, yeni dönemde, sektör ve işletme bazında gerçekleştirecekleri  mikro reformlara ağırlık vereceklerini ve rekabet gücünü artıracaklarını belirterek, ''Bu yılın başında uygulamaya başladığımız Sanayi Stratejisi ile Makine ve Otomotiv Sektör Stratejileri, mikro reformlara rehberlik edecektir.

Bu strateji belgelerinin uygulanmasıyla, üretim ve ihracatımızın içinde yüksek katma değerli ve ileri teknolojili ürünlerin payını yüzde 20'lere çıkaracağız. Strateji belgelerinin uygulanmasıyla farklı sektörlerin, hatta alt sektörlerin sorunlarına sipesifik çözümler üreteceğiz.

Mesela makine sektörü strateji belgesinde, traktör üreticilerimiz için önemli eylemler bulunuyor. Bu eylemlerden bir tanesini sizlerle paylaşmak isterim: 25 yaş ve üzeri traktörlerin hurdaya çıkarılması için bir çalışma yapacağız.

Böylece hem traktör satışlarını artıracak, hem iş güvenliğini sağlayacak, hem de tarımsal üretimde verimliliği artırmış olacağız'' diye konuştu.

Sanayi stratejisini ve sektörel stratejileri hazırlarken proaktif bir tutum içinde olduklarını kaydeden Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:

''Mesela otomotiv strateji belgemiz, yeni nesil elektrikli araçların ülkemizde üretimi ve kullanımıyla ilgili önemli eylemler içermektedir. Yine yerli bir otomobil markası oluşturmak, otomotiv stratejimizin önemli hedeflerinden birisidir.

Türkiye, hemen her sektör için olduğu gibi, otomotiv sektörü için de çok önemli bir cazibe merkezidir. Sizlerle bazı rakamları paylaşmak isterim. 2002'de sadece 8 bin traktör satılan ülkemizde, bu yılın sadece ilk yarısında 30 binden fazla traktör satılmıştır.

Tarım gelişiyor, insanımızın alım gücü yükseliyor, dolayısıyla traktör satışları da artıyor. 2003-2010 döneminde tarımsal Gayri Safi Yurtiçi Hasılamız 2 kattan fazla bir artış gösterdi. 2023 yılına kadar 8.5 milyon hektar alanı daha sulamaya açacak ve tarımsal ekonomik büyüklükte dünyada ilk 5 içine gireceğiz.

Bu gelişmeler, doğal olarak traktör satışlarının da daha fazla artmasına neden olacaktır. Yalnız, burada çiftçilerimizi ilgilendiren bir hususu özellikle belirtmek istiyorum. Bakınız, Anadolu'da bazı köylerimizde köy arazisinin on misline, yirmi misline yetecek sayıda traktör bulunuyor.

Her kapıda çalışmayan bir traktör olması israftır, doğru değildir. Aslolan kapıya getirilen traktörün arazide maksimum verim alacak şekilde kullanılmasıdır. Krediyle traktör alıp onu da arazide çalıştırmadan kapının önüne bağlamak doğru değildir. 'Benim de bir traktörüm var' deme lüksüne kimse sahip olmamalıdır.

 

KAYNAK: AA
YORUMLAR 6
  • Hakan K 12 yıl önce Şikayet Et
    tezgah kurulu. şu an yabancı markaların üretimini yapan iki büyük firma da pek oralı olmadı. Ve böyle bir hareketin kendilerini ve piyasayı kötü etkileyeceğinden bahsediyordu. Tezgah kurulu, kimse kendini riske atmak ya da yük altına sokmak istemiyor.
    Cevapla
  • mehmet ali 12 yıl önce Şikayet Et
    bu konulara önem veriyorsanız UZEL olayına el atın o zaman. dünyanın ilk 5 derecesine giren traktör devimiz ve adeta milli marka gibi olan UZEL birsürü alavere dalavere ile şu an sürünür duruma getirildi.o kadar işçi işsiz kaldı.bayilerin mliyarlarca lirasının üzerine yattılar ve binlerce yatırımcı mağdur.ama hala şirket tam düzlüğe çıkartılmadı.bu tür milli değerleri şahıslara yeedirmeyip gerektiğinde kayyumla devlet kontrolüne alıp halkın çıkarını,yatırımcıları,bayileri ve çalışanları korumak hükümetlerin asli görevidir.bu konuya inşallah el atarsınız.eminim böylesine dev bir şirketin acze düşmesinden danışmanlarınız size bahsetmemiştir bile
    Cevapla
  • bülent 12 yıl önce Şikayet Et
    yapmazlar veya yapamazlar değil sorun. yaptırmazlar asıl sorun heleki bir ülkenin otomotiv sektörü iki büyük ailede ise sabancı ve koç bu gruplar otomotivden elini çekmedikçe yerli oto hayal gibi geliyor
    Cevapla
  • Sarcan 12 yıl önce Şikayet Et
    Herşeyi yabancılara satarken yerli otomobil peşine koşmak anlamsız..... Türk şirketlerinin %63'ü yabancıların eline geçmiş. Yerli otomobil fabrikası yapsak ne yazar? Bir iki yıl içerisinde hisseleri yabancıların eline geçer. Bu kadar yabancı hayranlığı olduğu müddetçe bu iş yürümez.....
    Cevapla
  • lf84 12 yıl önce Şikayet Et
    yapmazlar. onların ipleri başkalarının elinde. ağaları yapma dediği için yıllarca bir çivi bile yapmadılar bu ülkede. 28 şubatı hatırlayın ve hiç unutmayın. kendi başına, kendi imkanlarıyla birşeyler yapmayan insanları ezdiler, yeşil sermaye diyip kovdular, alaşağı ettiler, yasakladılar.
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle